Hüzünlü gönül bahçem !...

Angjel

BiLMeM
Kayıtlı Üye
30 Aralık 2007
4.514
73
363
46
İstanbul
Selam yüreği güzel olan arkadaşlar. Selam birbirini anlayan ya da anlamayanlar. Selam hayatın bir ucundan yakalamış olanlar.

Sizlerle , burda gönlümü paylaşmak istiyorum. Hüzünlerimi, mutluluklarımı, yaşanmışlıklarımı ve yaşanmamışlıklarımı....

Ve bütün bunları sizlerle ,kendime ait olan yazılarımla paylaşacağım. Sizler de kendi paylaşımlarınızla buna katkıda bulunursanız çok mutlu olurum ...





*Bu fikri yüreğime veren Yeşilim ' e çok teşekkür ederim .
* Ve her daim Kalliste 'ye...
 
Çocukken

Hani çocukken oyun oynadığın alanın sınırları bellidir. Seni sevenler çizmiştir , bu sınırı, sana.

Mahallenin dışına çıkamazsın, bilinmedik yerlere gitmemelisin, meraklanmamalısın. Sadece hakkın olan yetinmelisin.

Ama artık çocuk değil bütün bunlar olurken canım yanıyor. Artık çocuk değilim.

Büyük olmayı isterken çocuktum büyük olmayı bilmezdim.

Çocuk olmayı özlerken büyüğüm ve çocuk olmayı biliyorum. Ve şimdi bütün dönüşler için çok geç.
 
Sınırlarımız gerçekten hep belli midir?
ÖZlediklerimize dönmek gerçekten bu kadar imkansız mıdır?


Peki ya içimizde kendimize koyduğumuz sınırlar kalkınca , Ya o zaman .....ıstediğimize ulaşırmıyız.

BU gece bunları konuşmak istiyorum. Yarın başka bir yazıyla beraber olmak üzere....
 

Mehalim duygularını, hüzünlerini bizlerle paylaşağın için teşekkür ediyorum.

Beğeni ve ilgiyle takip edeceğimden emin ol canım...

Özledim böyle anlamlı paylaşımları. Ellerine, Yüreğine, Kalemine sağlık

 
mehallim canım bu sözlerin beni biyerlerden tanıdığım yerlere götürdü
çocuk olmak masumluk tamamen
hiç birşeye kin beslemeyen hayatın dalaverelerinden habersiz bir masumluk
hayatımda bir bebeğim vede dikmekle uğraştığım elbiseleri vardı
kimsenin kimseye zararının dokunmayacağını bildiğim beklentilerim vardı
bütün ablaların melek bütün abilerin efendi oldukları ortamım vardı
herkesi çok seviyordum
ama yıl denen o şey birer birer çocukluğumu benden almaya başladığında
her sene fikirlerimin değiştiğini
insanların acımasız olduğunu
yediğim darbeler sonucunda anlamak ne acıymış...
 


ışte bizler bu acı değişimlerle Elif, olgunlaşıp kimlere daha yakın olacağımızı seçebiliyoruz ...

Ne yazık ki çocukluğumuzu özleyerek ve yitirilen duygulara güle güle diye el sallarken, bir daha geri gelmeyecek olması hüzün ve acılara terk ediyor gönlümüzü

Ama benim bir gözlemim ve tecrübem ....Bu bize verilen ayrıcalıklı duygular, her kula da nasip olmuyor.

Şu çok beğendiğim sözü burada paylaşayım

Kötümser, yalnız tüneli görür.

ıyimser, tünelin sonundaki ışığı görür.

Gerçekçi, tünelle birlikte ışığı ve de gelecek treni görür.

J.Harris

 
Kendime alışıyorum. Ama her alışkanlık gibi sadece kendimle başbaşa kalmak istiyorum. Kalabalıklar bile ne kadar büyük yalnızlık aslında. Kendimle konuşmayı ve kendi içimde yaşamayı seviyorum. Oysa ki daha evvel böyle değildi. Çok az şeyi kendime saklardım. Ve çok az yalnız kalırdım.

Ama şimdi ise çok az şeyi paylaşıyorum.
Mutsuz muyum ? Hayır değilim. Bu benim seçimim. Ve seçimlerimle , seçimlerimin sonuçlarıyla mutlu olmayı öğrendim .
Şimdi belki diyeceksiniz !
"ıNSAN MUTLU OLMAYI ÖĞRENEBıLıR Mı? " evet mutluluk ya da mutlu olmak öğrenilir mi? bunu yıllar önce biri bana deseydi , heralde gülerdim . Ama şimdi "mutlu olmanın" öğrenildiğini biliyorum. Nasıl mı? Hayatı herşeyiyle biriktirdiğiniz zaman ve elinizde dugularınızdan -öfke,kin,nefret,sevinç,mutluluk- başka bişey kalmadığını gördüğünüzde "mutlu olmayı" öğreniyorsunuz. Çünkü koca bir hayatın ardında elinizde kalan sadece bu oluyor.
 
Anlatılması zor ama hüzünlerimi seviyor, ayrı bir haz alıyorum..

Olgunlaşmamı, bir çok olada "Herkesin başına gelir" diye bakmamı sağlayan hüzünlerimi seviyorum.

Hüzünlenince güzel notlar yazıyorum defterime ve gerektiği kadarını paylaşıyorum sevdiceklerimle...Sevgili Mehalim
 
Bugün bir annenin gözyaşlarını gördüm. Evladı için kurduğu hayallerinin gözpınarlarından nasıl da süzüldüğünü gördüm. Ve bir anne olarak son yaşadıklarım artık evladımla ilgili hayaller kurmama engel oluyor.
Öyle ya da böyle karar vererek çocuk sahibi oluyorsunuz . Onu kendi malınız gibi benimseyip ,en çokta kendimiz için büyütüyoruz. Ama farkına ya çok geç varıyoruz ya da çocuklarımız bize isyan edince variyoruz "onların bizden bir parça olduğunu ancak malımız olmadığının."
çocuklarımız için hayyaller kuruyoruz. "Şöyle okusun, şunları yapsın, şöyle biriyle evlensin, ona şunları alayım, düğünün şöyle yapayım vs...." Ama gün geliyor ve birde bakıyorsunuz ki çocuğunuzun seçimleri sizinkilerden çok farklı bazen arada nerdeyse uçurumlar oluyor. Peki anne baba olarak ne yapıyoruz. Yalnıştaysa doğruyu göstermeye çalışıyoruz ama bir şekilde herkes kaderini yaşıyor.
ışte bugun bütün hayalleri gözlerinden akan annede bu duyguyu yaşıyordu. Elinden geleni yaptı ama çocuğunun kaderini yaşamasına engel olamadı. Ve evladıyla ilgili kurduğu her hayal öylece elinde kalakaldı.
 


Hüzünlerimin en derin konusu

Çocuklarımız bizlere verilmiş en anlamlı hediye..
Yıllar içinde emaneten verilmiş olduklarını anlayıp, içimizin sızlaması geçinceye kadar, tokat yemişçesine şaşırıp baka kaldığımız.....Sonraları istemesek de gerçekleri anladığımız...

Ne planlar, ne düşler, ne bizim arzularımız....Her şey boş.

 
Her anne babanın çocuğundan beklentileri oluyor, mesela kendisi ailesinde görmediğini çocuğuna yaşatmak istiyor, farkında olmadan sahiplenme duygusu ağır basıyor, annesi olduğunuz ve evladınız için iyisini düşündüğünüz için kurduğunuz baskıyı farkedemiyorsunuz, ben şimdiden hayal kırıklıklarını uğruyor gibiyim daha çok küçük ama şimdiden üzerinde hakimiyet kurdurmaması büyüdüğünde asi ruhlu özgürlüğüne düşkün biri olacağını gösteriyor o yüzden beklenti içine sokmuyorum kendimi, evlatta bir nevi dünya malı aslında, uğruna canınızı hayatınızı veriyorsunuz gün gelip yuvadan uçup gidiyor, öyle annelik sarhoşu da olmamak lazım, her şey boş hakikaten
 


Büyüdük Düş Bitti...

Bir ilkbahar sabahı doğmuştum oysaki,kışın soğuğuna inat,dalında çiçekler açarak...kuşların cıvıldadığı,bir izmir sabahında uyanmıştı gözlerim şu koca yalan dünyaya..güzel bir çocukluktu düşlerimde hatırladığım,bir sahil kasabasında,denizin kokusu içimde,oyunlarımız çocuk sevinciyle..
yaramaz bir kız,haylaz bir sokak çocuğu..kimi zaman düşlerinde bir peri,kimi zaman erkek fatma dedikleri..büyüdük düş bitti..


aileydik bir zamanlar,bir kış gününde sıcak bir çorba gibi özlenen,sımsıcak bir yuva..
kimbilir,bizmi öyle anımsardık ya da öylemi hayal ederdik.yoksa küçük bir kızın her akşam bir arada aile hayalimiydi bu gerçek sandığı..bir gün uyanırsın rüya bitmiş gözlerin bir çocuk arar,herşeyle mutlu olan,saklandı sanırsın ararsın ama bulamazsın..

büyümek çok zormuş anne..yaşlı gözlerini çocuğundan saklamak..alıp başını gidememek..sendemi ondan gidemedin ..gidilmiyor şimdi anladım...büyüyünce hepsi uçup gidiyor,ama küçük kalpleri yıkmak...vicdanım el vermiyor..

şimdi herkes uzak,herkes gurbet..bir başıma uzaklara bakıyorum,gidenleri uğurluyorum,dönüyorum ıssızlığına yüreğimin..kalabalık çevremi sarmış onlar konuşuyor ben duymuyorum..çocukluğumdaki gibi düş kuruyorum..bir deniz kenarında ıslak kumlarda yalın ayak gün batımını izliyorum...
 
Çok uzun zaman geçti yüreğimi bu sayfalara dökmeyeli. Her şeyden bir kaçıştı belki de benimkisi; bilmiyorum. Ne söylenir ya da neler anlatılır ve yahutta biz en son nerde kalmıştık ,hatırlamıyorum.Gerçekten her şeyi bıraktığım noktayı da unuttum Ama tekrardan başlama isteği var içimde...
 
Back
X