İç Huzursuzluk.. :/

Yooo tabi ki insanın içinde bitiyor, ben bunu kesinlikle sığınma aracı olarak kulanmak için demedim.Ben kendi içimde bulunduğum ruh halimden bahsettim. Hanii bu biraz kişiden kişiye göre değişir ya kimi insan daha güçlüdür..Ben zayıfım bu konuda biraz..Aslında içimde olan hep bu ama o tarz bir ortamdan kopunca biraz geriye gidiyorum..Ama zamanla bir şeylerin daha fazla idrakındayım..Dünya hayatı beklentileriyle kesinlikle mutlu olunmuyor..Zaman geçiyor..Bir şeyler yaşanıyor; gönlünden geçtiği gibi ya da aksi..Her zaman istediğin gibi gitse de hayatın yine de manevi açıdan eksik olduğun zaman huzursuzluğun eksik olmuyor..İşte bunun daha bir idrakındayım ve kendi başıma devam edebileceğime inanıyorum artık..
Sizi anlıyorum.Ben "Çok istiyorum ama olmuyor" demenizi sığınma aracı olarak kullanıyorsunuz demedim ve kesinlikle öyle bir şey hissetmedim bile size dair :) Benim kuzenimde sizin gibi hani içinden çok geliyor namaz kılmak ama siz diyorsunuz ya ruh halimden bahsettim diye öyle durum.Dilerim düzelir her şey gönlünüzce olur :KK68:
 
Sizi anlıyorum.Ben "Çok istiyorum ama olmuyor" demenizi sığınma aracı olarak kullanıyorsunuz demedim ve kesinlikle öyle bir şey hissetmedim bile size dair :) Benim kuzenimde sizin gibi hani içinden çok geliyor namaz kılmak ama siz diyorsunuz ya ruh halimden bahsettim diye öyle durum.Dilerim düzelir her şey gönlünüzce olur :KK68:

Kendimi yanlış ifade ettiğimi düşündüm de, pekala :) Amiiiin, inşallah. Cümlemiz için öyle olsun.. :)
 
Ara ara bu bölüme giriyorum..Gerçekten çok zor şeyler yaşayanlar var..Bir de kendime bakıyorum.Çok şükür eşim, işim, ailem ve sağlığım konusunda hiç bir sıkıntım yok.. Dışardan bakıldığında hayatıma bundan iyisi şamda kayısı derler..Ama kaç yıldır şu iç sıkıntımdan bir türlü kurtulamadım..Hep bir melankolik ruh hali..Etrafa bunu yansıtmamaya çalışsam da kendi içimde bir mutsuzluk var.Ve bunu aşamıyorum..Bir gün kendime telkinlerde bulunuyorum ve bir şekilde enerjik olarak geçiyor o gün..Ama genel olarak öyle bir dermansızlıktır gidiyor..Ben böyle değildim..İçimden hiç bir şey yapmak gelmiyor..Hiç bir şeyden keyif alamıyorum..Çok çabuk sıkılıyorum..

Bundan iki yıl önce öğrenciydim..Ve beş yıl boyunca harika iki arkadaşımla birlikte aynı evde yaşadık..Maneviyatı bana göre yüksek insanlar..O zamanlar daha iyiydim..Manevi açıdan da..Namazlarıma dikkat ederdim..Duayla haşır neşirdim..Dini anlamda daha bir doluydum ruhen..O imanı içimde hissediyordum..Ama nasıl ki o insanlardan koptum (Hala görüşüyoruz tabi ama aynı evdeki gibi olur mu hiç?) ben gerilemeye başladım..Çok saldım kendimi çook :/ Yani şuan öyle büyük bir eksiklik var ki içimde..Yani işin kötüsü ruhen eksildim, çok bocalıyorum..Bir şeylere yeniden başlamak istiyorum ama sürekli bir şey bana engel oluyor..Ben yapılan ibadetlerden önce iman gücünün önemine inanıyorum..Aslında ikisi birbiriyle bağlantılı; ibadetler imanı kuvvetlendiriyor, kuvvetli iman da insanı ibadete yöneltiyor..Ama şöyle de bir şey var insanı takvaya yöneltenin biraz da etrafındaki insanların etkisinin olduğunu düşünüyorum..Çünkü yapılan sohbetler ve yaşam tarzı ona göre oluyor..Ve haliyle insan bu güzelliklerden etkileniyor, dolayısıyla imanı kuvvetleniyor, zincirleme olarak ta ibadetlerine yansıyor bu durum..O zaman okulumun zorluğundan sıkıntılı olsam da ruhum çok ferahtı..Ama şimdi bir gün iyiysem bir gün kötü..Yeni evlendim, yeni bir şehirdeyim..Henüz bir çevre edinemedim..Eşimle de malesef bu konuda aynı durumdayız..O yüzden dini anlamda birbirimizi dürtemiyoruz, çünkü kendimize faydamız yok henüz..Ama belki birimiz bir başlangıç yapsak bir etkilenme olacak..Bu konuda kendimi daha iyi görüyorum.. Aslında erkeğin bu anlamda bayana öncü olması kanaatindeyim ama işte herkes malesef dört dörtlük olmuyor..Çok iyi bir eşe sahip olmanın yanında böyle bir eksik var yalnızca..Ah bunu bir giderebilsek.. Bazen bir an bir hissiyat oluşuyor ve hep ölüymüşüm de sanki canlanıyorum..Kendimce başlıyorum bir yerden..Namazlarımı beş vakit kılmaya çalışıyorum, ama bir kaç kez aksadı mı bir daha kopuyorum ve sil baştan.. :/ Ama şöyle bir şey ki Rabbim günah yazmasın o eski şevkle olmuyor..O yüzden kopuyorum belki de..Önceden namaz kıldığımda resmen huzurla dolardım, hissederdim o maneviyatı ama şimdi öyle olmuyor..Ahhh nefsim ahh..İleri adım atacağına hep geri gidiyor..

İşte iç huzursuzluğumu buna bağlıyorum ben..Kendimi çözmüş durumdayım, ama bir türlü harekete geçemiyorum..Sanki biri ruhumu kilitlemiş, kımıldayamıyorum bir türlü..Neden böyle? :KK43: Benimle aynı durumda olan arkadaşlarım var mı? Hayatımı tamamen değiştirmek istiyorum..Maneviyat hayatımın her noktasında olsun istiyorum..Yaşantım buna göre olsun istiyorum ama başaramıyorum..Ben bu gücü nasıl bulucam? İnanın bahane değil benimki, gerçekten bana engel olan bir şeyler var. :/ Ah bir yerden başlayabilsem ve bir süre istikrarlı olabilsem devamı gelecek belki ama olmuyor.. :KK43: :KK43: :KK43:
Eki Görüntüle 1233295
böyle bişey olamaz ben yazdım zannettm bi an....ibadetlerimi çok aksatıyorum...off off...eş durumunda aynı ben
 
Yaa.. :110:'Allah sizinkileri de daim etsin innnşallah' diyeyim o zaman..
amiiinn....ha bu gün ha yarın demekten vazgeçsem tamam da işte bi türlü irademe sahip olamaıyorum internet tv falan derken vakit geçmiş oluyo neyse bu vakitte gtti artık yarın diyorum ama kısr döngü devam ediyo..

bazı tanıdıklarım var hep bi farkındalık içindeler...mesela bi kötü şey olyo diyo ki'' demekki duamı az buldu rabbim biraz daha yalvarayım'' falan gbi çok hoşuma gdiyo...

bizlerse aynı olay için aman hiç şansım yok böle gelmiş böle gder diyebiliyoruz...
 
Bak canım kayit adlı arkadaş şunu yazmıştı dün:

''- İçim sıkılıyor, hep bu maneviyatsızlık... Neden namaz kılmıyorum?
- İkindiyi kaçırdım, akşam kısa nasıl olsa, onu kılarım...
- Yatsının vakti uzun, şu film bitsin kılarım,
- Neyse şu çayları da içelim, kılarım...
- Yatmadan önce kılarım artık...
- Şimdi çok uykum geldi alarm kurdum gece kesin kalkar kılarım.
- Sabah namazına da alarm kurmuştum, ne zaman sabah oldu anlamadım?
- Eskiden arkadaşlarım vardı, onlarla ben de kılıyordum, şimdi onlar yok, içimden gelmiyor...
- Bi dakika!? O zaman ben o namazı onlar için mi kılıyordum?
- Sohbetler bulsam, gidip gelsem... Niye hep başkasıyla... Niye kendiliğimden olmuyor?
- Aslında içimdeki iman sağlam. Daha da güçlendirirsem mutlaka kılarım. Yoo, imanım güçlü olsaydı kılardım. İmanımda mı sorun var yoksa?
- Sanki böyle... Bir gün bir şey olacak... O anı bekliyorum, bi başlayacağım bi daha hiç bırakmayacağım...
- Şu kadar dersin arasında kaçıyor işte ne yapayım?!
- Evli olsaydım, kendi evim olsaydı, bi odamı mescid bile yapardım. Hiç ayrılmazdım seccadenin başından...
- İş yok güç yok, bir sürü sıkıntım var benim! Namazı düşününce daha mı çok içim sıkılıyor ne? Yıllar geçti, nasıl ödenecek bütün bu borçlar?...
- Yaşım kaç oldu, şimdi kaza kılmaya başlasam ömrüm yetmez...
- Evlendim hala namaz yok, eşim uyandırsa ya beni, hadi namaz kılalım beraber dese ya?!...
- Mescid yapacağım odaya bilgisayarı kurduk, orada da insanın içi sıkılıyor, namaz kılası bile gelmiyor...
- Bu odada TV olmasa iyi aslında, insanın maneviyata gireceği varsa da dikkatini dağıtıyor...
- İşe başlayalı şu kadar zaman oldu, namaz kılacak yer yok. Yer olsa zaman yok. Zaman da olsa bi çay da mı içmeyelim?...
- İçimden çok namaz kılmak geldi, şimdi arkadaşları bırakıp namaza gitsem ne derler ki... Neyse evde akşamı kılarım... Uf, çok da içimden geldi...


Su içer gibi... Sıcaktan bunalınca istemsiz bir şey bulup yelpaze yapar gibi... Acıkınca buzdolabını açmak gibi... Uykumuz bastırınca hafiften, yavaş yavaş kanepeye kıvrılmak gibi... Gözümüzü açınca lavaboya gidip yüzümüzü yıkamak gibi... Sesin geldiği yöne bakmak gibi... "Bu benden bir parça, bu benim doğal'ım, bunu yapmak için nedene, sebebe, kişiye, ilhama, ışığa ihtiyacım yok, bu normal olarak kendiliğinden gelişiyor, düşünmüyorum bile namaz kılınacak diye, ezan okununca ayaklarım kendiliğinden lavaboya gidiyor zaten..."i hissetmedikçe namazı oturtmak çok zor oluyor... Üzerinde düşünülürse ibadet zorlaşıyor, ağırlaşıyor, vicdan azabı da sırta yük gibi biniyor... Nefsine bir cümle söyleme imkanı tanır, "de bakalım ne diyeceksen" diyerek kulak kabartılırsa şeytandan öğrendiklerini kalbine fısıldıyor. Kalp ağırlaştıkça ağırlaşıyor... Fakat nefse bir küçük çocuk gibi "sen sus bakayım" diye diye, yeri gelmedikçe konuşmaması öğretilirse, artık o da kendisini dinlemeyeceğinizi biliyor... Ve artık size ayak bağı olmuyor... Ne kadar üzerinde düşünmeden, hesap yapmadan, vakit gözetmeden, ertelenmeden doğallıkla yapılırsa o kadar kolaylaşıyor ve hayatın içinde kendine sessiz sedasız yer buluyor... Uğraşmaya bile gerek kalmıyor...

Kalpler Allah'ı anmadıkça mutmain olmuyor... ''


Bu yazıyı çıktı aldım asltım buzdolabının üstüne :) Üşengeçlik çöktükçe okumayı düşünüyorum..Beni çok etkiledi çünkü :) Tavsiye ederim.. Haa bir de Uğur Koşar'ın Allah De Ötesini Bırak adlı kitabı çok güzelmiş..Almıştım ama bir türlü başlayamamıştım ne zamandır.Dün ona da başladım..Bu tarz kitaplar bence iman tazeliği sağlıyor..Tavsiye ederim.. :)
 
amiiinn....ha bu gün ha yarın demekten vazgeçsem tamam da işte bi türlü irademe sahip olamaıyorum internet tv falan derken vakit geçmiş oluyo neyse bu vakitte gtti artık yarın diyorum ama kısr döngü devam ediyo..

bazı tanıdıklarım var hep bi farkındalık içindeler...mesela bi kötü şey olyo diyo ki'' demekki duamı az buldu rabbim biraz daha yalvarayım'' falan gbi çok hoşuma gdiyo...

bizlerse aynı olay için aman hiç şansım yok böle gelmiş böle gder diyebiliyoruz...


Bak canım kayit adlı arkadaş şunu yazmıştı dün:

''- İçim sıkılıyor, hep bu maneviyatsızlık... Neden namaz kılmıyorum?
- İkindiyi kaçırdım, akşam kısa nasıl olsa, onu kılarım...
- Yatsının vakti uzun, şu film bitsin kılarım,
- Neyse şu çayları da içelim, kılarım...
- Yatmadan önce kılarım artık...
- Şimdi çok uykum geldi alarm kurdum gece kesin kalkar kılarım.
- Sabah namazına da alarm kurmuştum, ne zaman sabah oldu anlamadım?
- Eskiden arkadaşlarım vardı, onlarla ben de kılıyordum, şimdi onlar yok, içimden gelmiyor...
- Bi dakika!? O zaman ben o namazı onlar için mi kılıyordum?
- Sohbetler bulsam, gidip gelsem... Niye hep başkasıyla... Niye kendiliğimden olmuyor?
- Aslında içimdeki iman sağlam. Daha da güçlendirirsem mutlaka kılarım. Yoo, imanım güçlü olsaydı kılardım. İmanımda mı sorun var yoksa?
- Sanki böyle... Bir gün bir şey olacak... O anı bekliyorum, bi başlayacağım bi daha hiç bırakmayacağım...
- Şu kadar dersin arasında kaçıyor işte ne yapayım?!
- Evli olsaydım, kendi evim olsaydı, bi odamı mescid bile yapardım. Hiç ayrılmazdım seccadenin başından...
- İş yok güç yok, bir sürü sıkıntım var benim! Namazı düşününce daha mı çok içim sıkılıyor ne? Yıllar geçti, nasıl ödenecek bütün bu borçlar?...
- Yaşım kaç oldu, şimdi kaza kılmaya başlasam ömrüm yetmez...
- Evlendim hala namaz yok, eşim uyandırsa ya beni, hadi namaz kılalım beraber dese ya?!...
- Mescid yapacağım odaya bilgisayarı kurduk, orada da insanın içi sıkılıyor, namaz kılası bile gelmiyor...
- Bu odada TV olmasa iyi aslında, insanın maneviyata gireceği varsa da dikkatini dağıtıyor...
- İşe başlayalı şu kadar zaman oldu, namaz kılacak yer yok. Yer olsa zaman yok. Zaman da olsa bi çay da mı içmeyelim?...
- İçimden çok namaz kılmak geldi, şimdi arkadaşları bırakıp namaza gitsem ne derler ki... Neyse evde akşamı kılarım... Uf, çok da içimden geldi...


Su içer gibi... Sıcaktan bunalınca istemsiz bir şey bulup yelpaze yapar gibi... Acıkınca buzdolabını açmak gibi... Uykumuz bastırınca hafiften, yavaş yavaş kanepeye kıvrılmak gibi... Gözümüzü açınca lavaboya gidip yüzümüzü yıkamak gibi... Sesin geldiği yöne bakmak gibi... "Bu benden bir parça, bu benim doğal'ım, bunu yapmak için nedene, sebebe, kişiye, ilhama, ışığa ihtiyacım yok, bu normal olarak kendiliğinden gelişiyor, düşünmüyorum bile namaz kılınacak diye, ezan okununca ayaklarım kendiliğinden lavaboya gidiyor zaten..."i hissetmedikçe namazı oturtmak çok zor oluyor... Üzerinde düşünülürse ibadet zorlaşıyor, ağırlaşıyor, vicdan azabı da sırta yük gibi biniyor... Nefsine bir cümle söyleme imkanı tanır, "de bakalım ne diyeceksen" diyerek kulak kabartılırsa şeytandan öğrendiklerini kalbine fısıldıyor. Kalp ağırlaştıkça ağırlaşıyor... Fakat nefse bir küçük çocuk gibi "sen sus bakayım" diye diye, yeri gelmedikçe konuşmaması öğretilirse, artık o da kendisini dinlemeyeceğinizi biliyor... Ve artık size ayak bağı olmuyor... Ne kadar üzerinde düşünmeden, hesap yapmadan, vakit gözetmeden, ertelenmeden doğallıkla yapılırsa o kadar kolaylaşıyor ve hayatın içinde kendine sessiz sedasız yer buluyor... Uğraşmaya bile gerek kalmıyor...

Kalpler Allah'ı anmadıkça mutmain olmuyor... ''


Bu yazıyı çıktı aldım asltım buzdolabının üstüne :) Üşengeçlik çöktükçe okumayı düşünüyorum..Beni çok etkiledi çünkü :) Tavsiye ederim.. Haa bir de Uğur Koşar'ın Allah De Ötesini Bırak adlı kitabı çok güzelmiş..Almıştım ama bir türlü başlayamamıştım ne zamandır.Dün ona da başladım..Bu tarz kitaplar bence iman tazeliği sağlıyor..Tavsiye ederim.. :)

O farkındalık bence imanı taze tutmakla alakalı..Ben de imrenirim öyle insanlara..Ama biz de başarabiliriz kii.. :):KK68:
 
Back
X