- 9 Kasım 2013
- 4.369
- 4.372
- 198
- Konu Sahibi obiviyante
- #1
Selam sevgili hanımlar;
31 yaşındayım. Bursa' da doğdum. Mahallemizin tamamı akrabalarımızdan oluşuyordu neredeyse. Çok severim doğup büyüdüğüm mahalleyi. Bir gün oradan ayrılabileceğim, hatta orayla bağımın tamamen kopacağı aklımın köşesinden bile geçmezdi. Anneannemin ölümüyle ayrıldık oturduğumuz binadan. Çok anılarım var herkeste olduğu gibi.
Ben hayatı boyunca milletin lafına sözüne çok itibar eden birisi oldum. Hatta uzun yıllar bir başkasının ne düşündüğü benim için benim ne düşündüğümden önemli oldu mesela. Birilerinin arkamdan kötü bir şeyler söyleme ihtimali beni çok korkuturdu.
Allah rahmet eylesin bir halam vardı yakın zamanda vefat etti. Çok dedikoducuydu. Sırf onun dedikodularına malzeme olmamak için yıllarca saçlarıma fön bile çektirmedim. Üniversiteye başlayana kadar hiç makyaj yapmadım, korkumdan renkli toka bile takmadım. Hiç kot pantolon giyinmedim. Ben çocukken şu kısa taytlar modaydı hatırlarsınız. Ben çok istemiştim annem almıştı. Giyindim dışarıya çıktım. Dayım gördü Allah rahmet eylesin. Bana kızdı, kızınca çok utandım bir daha giyinmedim mesela.
Bir keresinde lisede bir ortak sınavdan düşük bir puan aldım. Sanki eğitim hayatım dibe vurmuş gibi hunharca ağladığımı hatırlıyorum. Dayımlar yan dairemizde oturuyorlardı. Kızlarının odası benimkiyle bitişikti, sürekli duvarımı dinlerlerdi. Ağladığımı duymuşlar dayıma "Sınıfta kaldı herhalde!" deyip benimle alay etmişler. Bunun için günlerce yas tutmuştum mesela.
Çok takılırdım insanların tepkilerine onu demek istiyorum.
Eğitim hayatım boyunca hiç okuldan kaçmadım. Üniversite hayatım boyunca hiç devamsızlık yapmadım. Eşimle tanışana kadar hiç erkek arkadaşım olmadı mesela, istemedim. Sevgililiği geçtim normal erkek arkadaşımda yoktu. Annem yıllardır Maltepe içer, bildiğin şark tütünü! Ben ağzıma sigaranın "S" sini sürmedim. Hiç alkol almadım. Sanki bunlardan birisini yapsam kıyamet kopacak sanıyordum.
Ben dini hassasiyeti olan bir insanım forumdaki arkadaşlar bilir. Allah biliyor ya onun rızası için vazgeçtiğim hiçbir şeyden pişman değilim yanlış anlaşılmasın. Sadece kendimi nasıl kumpasa aldığımı anlatmak istiyorum size.
Böylece yıllar geçti. Bir kız kardeşim var benden 13 yaş küçük. Benden çok farklıdır. Dünya umurunda değildir. Bakımlıdır, makyajını yapar. Her türlü sosyal aktiviteye katılır. Geniş bir arkadaş çevresi var içinde erkeklerinde olduğu. Bikinide giyer, denize de gider. Ama onunda kendine göre kuralları var tabii. Güveniyoruz ona.
Bazen soruyorum kendime. Sen bunca zaman bu kadar sıktın kendini, mükemmeliyetçi olmayı bir maharet saydın. Kendini gerdiğin yetmedi etrafındaki insanlarında aynı hassasiyetlere sahip olmasını bekledin. Olmadılar diye kendini dahada üzdün. Kız kardeşin senin gibi değil. Ne oldu? Kıyamet mi koptu? Dünya yörüngesinden mi çıktı? İnsanlara bu kadar takıldın da ne oldu yani? Dünya acaba gerçekten de benim düşündüğüm kadar ciddi ve önemli bir yer miydi? Sorup duruyorum.
Bir gün annemle konuşuyoruz. Sordum ona "Neden beni hiç yönlendirmedin? Neden bana hiç nasihat vermedin? Ne bileyim sonuçta annemsin, büyüğümsün." Aldığım cevap "Sen hiç hata yapmadın ki!".
Aklımdan geçen "İyi halt etmişim!"...
Keşke hata yapsaydım. Belki o hayat dolu, neşe dolu geçmesi gereken günlerime ait çok daha coşku dolu anılarım olurdu.
Yaşla mı alakalı bilmiyorum. Bu aralar bu tür bir farkın dalık oluştu bende.
Sonuç;
"Anladım ki siz ne yaparsanız yapın eğer karşınızdaki insan veya insanlar size güzel gözlerle bakıyor ve size iyi niyetle yaklaşıyorlarsa sizde hata aramayacak ve iyi şeyler göreceklerdir. Eğer karşınızdaki size kötü gözlerle bakıyorsa ve size kötü niyetle yaklaşıyorsa siz ne yaparsanız yapın hatta mükemmel bile olsanız sizin arkanızdan konuşacak ve sizi tenkit edecektir. Velhasıl kelam kimin ne dediğin hiçbir önemi yok!"...
Öyle paylaşmak istedim. Ben bu farkındalığa geç eriştim. Belki benimle aynı durumda olan hanımlar vardır. Başkalarının ne düşündüğüyle uğraşarak boş yere endişelendiklerini söylemek istiyorum onlara.
Sevgiler...
31 yaşındayım. Bursa' da doğdum. Mahallemizin tamamı akrabalarımızdan oluşuyordu neredeyse. Çok severim doğup büyüdüğüm mahalleyi. Bir gün oradan ayrılabileceğim, hatta orayla bağımın tamamen kopacağı aklımın köşesinden bile geçmezdi. Anneannemin ölümüyle ayrıldık oturduğumuz binadan. Çok anılarım var herkeste olduğu gibi.
Ben hayatı boyunca milletin lafına sözüne çok itibar eden birisi oldum. Hatta uzun yıllar bir başkasının ne düşündüğü benim için benim ne düşündüğümden önemli oldu mesela. Birilerinin arkamdan kötü bir şeyler söyleme ihtimali beni çok korkuturdu.
Allah rahmet eylesin bir halam vardı yakın zamanda vefat etti. Çok dedikoducuydu. Sırf onun dedikodularına malzeme olmamak için yıllarca saçlarıma fön bile çektirmedim. Üniversiteye başlayana kadar hiç makyaj yapmadım, korkumdan renkli toka bile takmadım. Hiç kot pantolon giyinmedim. Ben çocukken şu kısa taytlar modaydı hatırlarsınız. Ben çok istemiştim annem almıştı. Giyindim dışarıya çıktım. Dayım gördü Allah rahmet eylesin. Bana kızdı, kızınca çok utandım bir daha giyinmedim mesela.
Bir keresinde lisede bir ortak sınavdan düşük bir puan aldım. Sanki eğitim hayatım dibe vurmuş gibi hunharca ağladığımı hatırlıyorum. Dayımlar yan dairemizde oturuyorlardı. Kızlarının odası benimkiyle bitişikti, sürekli duvarımı dinlerlerdi. Ağladığımı duymuşlar dayıma "Sınıfta kaldı herhalde!" deyip benimle alay etmişler. Bunun için günlerce yas tutmuştum mesela.
Çok takılırdım insanların tepkilerine onu demek istiyorum.
Eğitim hayatım boyunca hiç okuldan kaçmadım. Üniversite hayatım boyunca hiç devamsızlık yapmadım. Eşimle tanışana kadar hiç erkek arkadaşım olmadı mesela, istemedim. Sevgililiği geçtim normal erkek arkadaşımda yoktu. Annem yıllardır Maltepe içer, bildiğin şark tütünü! Ben ağzıma sigaranın "S" sini sürmedim. Hiç alkol almadım. Sanki bunlardan birisini yapsam kıyamet kopacak sanıyordum.
Ben dini hassasiyeti olan bir insanım forumdaki arkadaşlar bilir. Allah biliyor ya onun rızası için vazgeçtiğim hiçbir şeyden pişman değilim yanlış anlaşılmasın. Sadece kendimi nasıl kumpasa aldığımı anlatmak istiyorum size.
Böylece yıllar geçti. Bir kız kardeşim var benden 13 yaş küçük. Benden çok farklıdır. Dünya umurunda değildir. Bakımlıdır, makyajını yapar. Her türlü sosyal aktiviteye katılır. Geniş bir arkadaş çevresi var içinde erkeklerinde olduğu. Bikinide giyer, denize de gider. Ama onunda kendine göre kuralları var tabii. Güveniyoruz ona.
Bazen soruyorum kendime. Sen bunca zaman bu kadar sıktın kendini, mükemmeliyetçi olmayı bir maharet saydın. Kendini gerdiğin yetmedi etrafındaki insanlarında aynı hassasiyetlere sahip olmasını bekledin. Olmadılar diye kendini dahada üzdün. Kız kardeşin senin gibi değil. Ne oldu? Kıyamet mi koptu? Dünya yörüngesinden mi çıktı? İnsanlara bu kadar takıldın da ne oldu yani? Dünya acaba gerçekten de benim düşündüğüm kadar ciddi ve önemli bir yer miydi? Sorup duruyorum.
Bir gün annemle konuşuyoruz. Sordum ona "Neden beni hiç yönlendirmedin? Neden bana hiç nasihat vermedin? Ne bileyim sonuçta annemsin, büyüğümsün." Aldığım cevap "Sen hiç hata yapmadın ki!".
Aklımdan geçen "İyi halt etmişim!"...
Keşke hata yapsaydım. Belki o hayat dolu, neşe dolu geçmesi gereken günlerime ait çok daha coşku dolu anılarım olurdu.
Yaşla mı alakalı bilmiyorum. Bu aralar bu tür bir farkın dalık oluştu bende.
Sonuç;
"Anladım ki siz ne yaparsanız yapın eğer karşınızdaki insan veya insanlar size güzel gözlerle bakıyor ve size iyi niyetle yaklaşıyorlarsa sizde hata aramayacak ve iyi şeyler göreceklerdir. Eğer karşınızdaki size kötü gözlerle bakıyorsa ve size kötü niyetle yaklaşıyorsa siz ne yaparsanız yapın hatta mükemmel bile olsanız sizin arkanızdan konuşacak ve sizi tenkit edecektir. Velhasıl kelam kimin ne dediğin hiçbir önemi yok!"...
Öyle paylaşmak istedim. Ben bu farkındalığa geç eriştim. Belki benimle aynı durumda olan hanımlar vardır. Başkalarının ne düşündüğüyle uğraşarak boş yere endişelendiklerini söylemek istiyorum onlara.
Sevgiler...