Haklısın Mune, çok şey oldu maddi manevi kayıplar, ölenler, bir kaç kaza. Ama deniyorum dediğin gibi resim yaparım müzik dinlerim spora giderim sabah yogayla başlasam uykum açılsa bile yarım saat sonra tekrar geliyor adeta yeni bir güne gözlerimi açmak istemiyorum. Kedi sahiplendim çok da seviyorum keratayı ona bakması ilgilenmek falan iyi geliyor sonra hop başa Nietzsche haklı mı acaba insanlar mutlu olmayı istemiyor mu?? Günde 5 dk mutlu olcaz diye tüm haftayı mutsuz geçirmeye mi programlıyız acaba.
bende o sendromdan kesin var
ben de çalışıyorum maalesef. maalesef diyorum çünkü haftanın 6 günü çalışan insanlar için evde olmak lüks oldu. işe gelip iş arkadaşlarımla muhatap olmak, eve dönüp ailemle muhatap olmak eziyet gibi geliyor artık. ailem ablama gitti mesela bir iki gün kafamı dinliyorum evde. pazarı iple çekiyorum.
nişanlımla bile gün içinde daha az konuşuyorum bazen. çünkü etrafımda çok fazla insan olmamasına rağmen olanlardan bile bıkabiliyorum.
çok uzun bi tatile ihtiyacı var hepimizin. şöyle 3-4 aylık bir tatil
Sizi Ege'ye alalım, buralarda sinirli olmaya bile utanıyor insan :)) depresyonu unutuyorsunuz, büyük metropollerin karmaşasında trafikte bile sinir harbi yaşarken, buraya bir geliyorsunuz yol ortasında bir adam el frenini çekip fırından ekmek almaya iniyor, siz önce büyük şehrin verdiği o sinirle dart durt kornaya basıp el kol hareketi yapıyorsunuz ama çevrenize bir bakıyorsunuz ki çıldıran bir tek sizsinizİçinde bulunduğumuz çağın laneti heralde. Hepimiz içten içe bu kadar çok çalışmamak istiyoruz sanırım. Instagrama bi giriosun millet geziyor boyna aşağı kaydır imren imren durKendi hayatına bakıyorsun tam tersi. Özelde çalışan patrondan şikayetçi, memur olan üretememekten, kendi işi olan stresten. Şahsen üçünü de denemiş biri olarak üçünün de kötü olduğunu en güzelinin emeklilik olduğunu düşünüyorum artık. Ama bu boş oturduğun bi emeklilik değil. Dışarıya çok çıkma mecburiyeti olmadan ufak tefek zevk aldığın bi iş yaparak hayatını devam ettirdiğin bi emeklilik. Benim idealimdeki o. Ama şu konjonktürde çok zor. Bundan beş sene önce daha yakındım. Hırslarımın kurbanı oldum adeta :)
Çok geçmiş olsun. Yani etrafımızdaki olayları görüp duyup çok sakin kalamıyoruz maalesef. Sürekli kötü şeyler duya duya bir zaman sonra her şey kötü gidecek diye düşünüyoruz.Anksiyete bozukluğu, duygudurumunu kontrol edememe yani. Sürekli kötü bişey olacakmış gibi tedirgin bi ruh hali, içiiçine sığamama durumu otursan olmaz kalksan olmaz yatsan olmaz uyurken bile çok önemli bir sınavdaymışsın gibi miden ağrır heyecandan göğsün sıkışır. Sorunu içerde arama ama bulamama, dışarda arama onu hiç bulamama. Sürekli seni oyalacak bişeylere ihtiyaç duyma, bi kaç dakikalığına huzur bulabilmek için yakarma hali ama onu da bulamama. Bilmem anlatabildim mi
Allahımmm ne kadar çok istiyorumSizi Ege'ye alalım, buralarda sinirli olmaya bile utanıyor insan :)) depresyonu unutuyorsunuz, büyük metropollerin karmaşasında trafikte bile sinir harbi yaşarken, buraya bir geliyorsunuz yol ortasında bir adam el frenini çekip fırından ekmek almaya iniyor, siz önce büyük şehrin verdiği o sinirle dart durt kornaya basıp el kol hareketi yapıyorsunuz ama çevrenize bir bakıyorsunuz ki çıldıran bir tek sizsiniz
Sakinlik ve bir boşvermişlik çöküyor üzerinize, herşeye güler aman sal gitsin diyen bir hale bürünüyorsunuz.
İş sizinse ve imkanlarda elveriyorsa gelin Ege'ye, çiçek böcek deniz kum güneş derken iyi gelir belki.
Nerdeymiş bu kadın yabende de okb var bu arada el yıkamaktan derim çatlamaya başlar. Daha çok insanlara takığım ama hijyenden ziyade. Benim de kardeşimde süt alerjisi vardı çocukken suratını kanatırdı kaşımaktan. Annem yara bere içinde kalınca kardeşim kardeşimi Kırıkkalede birine götürdü adam kardeşimin yüzünü mürekkepli kalemle harita çizer gibi çizmiş. Babam bağırdı durdu çocuk zaten yara içinde pis kalemlerle niye çizdirdin suratını ne biçim annesin diye. Kardeşim ertesi sabah apaydınlık bi suratla uyandı ve alerjisi tak diye geçti. İnanırım.
Sizi Ege'ye alalım, buralarda sinirli olmaya bile utanıyor insan :)) depresyonu unutuyorsunuz, büyük metropollerin karmaşasında trafikte bile sinir harbi yaşarken, buraya bir geliyorsunuz yol ortasında bir adam el frenini çekip fırından ekmek almaya iniyor, siz önce büyük şehrin verdiği o sinirle dart durt kornaya basıp el kol hareketi yapıyorsunuz ama çevrenize bir bakıyorsunuz ki çıldıran bir tek sizsiniz
Sakinlik ve bir boşvermişlik çöküyor üzerinize, herşeye güler aman sal gitsin diyen bir hale bürünüyorsunuz.
İş sizinse ve imkanlarda elveriyorsa gelin Ege'ye, çiçek böcek deniz kum güneş derken iyi gelir belki.
eskiden insanlar kucuk bi dunyada daha çok kendine dönük yasiyomus. işlerden başını kaldırıp iki kelam edip bı dost bı yabancı görmek aranilan bi ihtiyacmis. yani köy yaşamı öyle en azından çoğu yerde.
simdi bakıyoruz insan gormeden kafa dinleyecek kendi işini yapacak vakit bulmak insanlar için ihtiyaç. özellikle herşey üst üste gelip de insan ilişkileri had safada olunca insan görünce otomatik olarak sinirlenip geriliyodum ben.
hamilelik sonrası doğum izniyle evdeyim. yavaş yavaş topladim kendimi. hayatinizda üst üste gelen sorunlar varsa insan kendi basinaligi özlüyo, vakitsizlik çok rahatsiz ediyo. toprak insanın yükünü yorgunluğunu alan en büyük nimet bence. vaktiniz olursa cimenlerde yuruyup toprakla uğraşın ya da yüzme iyi gelir belki su da insani çok rahatlatir çünkü.
kafam yorgunken müzik dinleyemem ben daha çok agirlasiyo kafam. insan içine karışmak biriyle muhabbet etmek zorunda kalmak felaketimdi. yolda bulduğum bütün ağaçları yaprakları cicekleri severim onlara dokunurum. çok seviyorum gerçekten ve beni rahatlatiyo. bos boş yürümeyi de cok severim.
tatil şansınız varsa kamp yapın bence güzel bi yerde dinginlesirsiniz belki.
Bende kaygılı bir insanım hatta hastalık hastasıyım diyebilirim ama depresyonda değilim. Bana da kalabalıklar çok iyi geliyor. Hep toplaşsak,düğün dernek olsa,hep eğlensek modundayım. Asla evde duramıyorum. Hiçbir şey yapamasam sokaklarda geziyorum. Yeni insanlarla tanışmak,yeni yerler keşfetmek çok keyifli bence. Depresyon modundan çıkarsanız kaygı bozukluğu çok zarar vermiyor. Bence önce depresyonu halletmeniz lazım. Geçmiş olsun
Bahçem de var aslında annemlerin evinde ama çok boşladım ya çalı çırpı doldu hep adeta zihnimin içi gibi. Tarım toplumu olmaya dönmemiz gerekiyor bence de hep deniyor ya. Ailemi bile görmeye vaktim yok. Beynimin analitik işler yapan kısmını komple aldırmak istiyorum. Ama şu an büyükşehre Ankaraya ihtiyacım var işimi başka yere taşıyamam. İşim girdabım birçok insan gibi. Ne için yaşıyoruz demeden edemiyorum şu sıralar. Eskiden çalışmayan bomboş evde oturan kadınlara kızardım ama insanın kendini bulması için gerekiyor sanırım en azından bir süre. Sanırım kadınlar güzel şeylere dokunmak, dokunuşlarıyla başka şeyleri güzelleştirmek için var. En iyi ihtimalle 9-6/8-5 çalışmak kadınlara göre değil sanırım. Bunu yavaş yavaş kabulleniyor bünyem.
Şu sıralar ben de dahil ülkede genel bir bunalım hali var. Her iki kişiden biri bizim gibi. Bence durumu kabullenip biraz bunalım takılmak zarar vermez. Saatlerce film izlemek onlarca kutu cips yemek istiyorum. Yapmıyorum ama yapsam iyi olurdu bir cips bile 5 liraYaklaşık 10 yıl önce yani 30'lu yaşların başında bünyemde vuku bulan anksiyete problemi şu sıra tekrar pat diye düştü hayatımın ortasına. İnsanların söylediklerini yaptıklarını çok takar oldum. Ani bir kararla evlenmiş olmamın da payı büyük sanırım. Gün içinde çok huzursuzum uykularım bölünüyor. İşlerimi erteliyorum. Belli ki depresyondayım tamam ama ölümümü düşünmek acayip bir huzur veriyor. Hayatın velvelesiyle uğraşmak yerine mutlak bir dinginlik fikri cezbediyor ne yalan söyleyim. Hipokratın zamanında ömür ortalaması 40mış ya kötü mü yaptık acaba insan ömrünü uzatarak. Libidom desen yerlerde aldığım ilaçlar fayda etmiyor, anında etki eden sakinleştiriciler bile etki etmiyor artık. Doktora git yazmanıza gerek yok çünkü hali hazırda gidiyorum zaten bir dizi psikaytrist arkadaşım var. Alternatif tıp olur çok absurd bile olsa sizde etki eden herhangi bir şey varsa paylaşır mısınız? Ben çoğu insanda anksiyete bozukluğu olduğunu düşünüyorum. Yakın çevremdeki arkadaşlarım da benden farklı değiller zira. Yeni insan tanıyım desem çok konuşuyorlar genelde tanımanın kıyısından vazgeçiyorum. Susmuyorlar dinleyemiyorum. Çoğunlukla tek başınayım. Ama bu kendi kabuğuna çekiliş artık kimseyi görmek istememe haline geldi bende. Var mı diyeceğiniz iki kelam aynı dertten mustaripsek konuşsak bile yeter. Hoş benim gibilerle konuşuyorum da ne oluyorNeyse anladınız siz...
Çok doğru bir cümle . Herkes artık kendine yetiyor . Peşimde bir yığın insan ama hiç birini göresim yok. İnsanlara uyum sağlamaktan sıkıldım . Mesela şu an yürüyüş yaptım ve kendi kendime bir cafede soda içiyorum . Ama depresyonda değilim . İstesem gidecek bir sürü kapım var ama böyle daha mutluyum şu aralarÇağımızın yeni hastalığı bu ya...
Herkes artık kendine yetiyor.. telefonlarimiz artık arkadaşımız değil sadece adeta bir uzvumuz oldu..
Kimseye ihtiyaç duymuyoruz..
Kurt olmuşuz herkesin niyetini hemen anlıyoruz.
Böyle bir takım şeyler..
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?