- 13 Eylül 2019
- 510
- 488
- 33
- 38
- Konu Sahibi kumru00115599
-
- #81
Bende işsizim evde olmak bekar bi bayan olarak bana bile zorken eşinizin durumu çok daha zor tabiki. Evi erkek geçindirir diye bi kural var toplumda belkide arkadaşları ya da çevresi iş konusunu açarda canı sıkılır diye gitmiyodur yanlarına.
Aklıma nedense kemal sunalın şendul şaban filmi geldi. Hem üzüldüm hem de güldüm biraz kusura bakmayın.Oda iş bulamadığı için karısı çalışıyodu evde ev işlerine, çocuklara bakıyodu. Artık kadınların günlerine kadar gidip dedikodu yapıyodu. Zor bi durumu komediye çevirerek anlatmışlardı aslında.
İşiniz çok zor ama biraz daha sabredin ben iş bulup çalışınca düzeleceğine inanıyorum en azından geçirdiğiniz güzel anları getirin sürekli aklınıza bu daha çok sabrermenize neden olur. Allah yardımcınız olsun.
umarım sınavınız çok iyi geçerBen bekarım ama huylarınız çok hoşuma gitti rahat biri olmanız :) ben de sizin gibiyim ne dökülürse dökülsün temizlenir elbet. Ama esinizin gözünden de bakınca onu anlayabiliyorum ben su an sinava calistigim icin işsizim evdeyim arkadaşlarım geziyor okuyor bir şeyler yapıyor onları gördükçe bunalıma giriyorum. Esinizin de durumu böyle etrafındakiler çalışıyorken onun boş durması koyuyordur böyle durumlarda insan en sevdiğine sarıyor,kızıyor size yansitması normal en yakininda siz varsiniz. Ama bu böyle gitmez esiniz kendisine bir hobi bulmalı. Beraber yürüyüşe falan çıkın akşamları.
Ben sürekli başvuruyorum ama sadece bir yer çağırdı. Görüşmeye gittim çocuğum hastalandı falan gibi bahaneleri haklı işten çıkarma sayıyoruz deyince koptu kayışlar. Annemin rahatsızlıkları var, bakamıyor kızıma zaten. Günde 12 saat dışarda olup, gerektiğinde haftasonu bile çalışmaya tamam dedim ama kızım için öyle küçümsercesine konuşunca dayanamadım. 3 dil bilen dış ticaret sorumlusuyum ben, eşim eski bankacı finans uzmanı. Bu ülke bizi mahvettiumarım sizinde gönlünüze ferahlık versin rabbim bir an önce.
zor çok zor yaşadıklarımız, geçim sıkıntısı, ağlama krizleri..
siz çalışıyor musunuz ?
ahh ya insanın nasıl zoruna gidiyor. bu günlerde geçecek. eşinizle karşılıklı oturup ne günlerden ne günlere geldik diye sohbetleriniz olur umarım bir kaç sene sonra, sizin de bizim deBen sürekli başvuruyorum ama sadece bir yer çağırdı. Görüşmeye gittim çocuğum hastalandı falan gibi bahaneleri haklı işten çıkarma sayıyoruz deyince koptu kayışlar. Annemin rahatsızlıkları var, bakamıyor kızıma zaten. Günde 12 saat dışarda olup, gerektiğinde haftasonu bile çalışmaya tamam dedim ama kızım için öyle küçümsercesine konuşunca dayanamadım. 3 dil bilen dış ticaret sorumlusuyum ben, eşim eski bankacı finans uzmanı. Bu ülke bizi mahvetti
Ne olabilir yazmayacağım şeyler ne diyelim iş bulsun dışında mantıklı olan işben o kadar mutsuzum ki.
yaşamayı severdim. eskiden sevgilim şimdi kocam olan kişiyi deli gibi severdim.
merhametliydi. beni el üstünde tutardı. çevremizdekiler bile farkındaydı, aşkla bakıyor sana derlerdi. ben de ona öyleydim. çok iyi anlaşıyorduk. seneler sonra kavuşmuştum ben ona. allahım diyordum daha mutlu olamam.
işini çok seviyordu. insanın sevdiği işi yapması önemli bilirsiniz. sabah kalkıp şarkılar söyler mutlu mesut giderdi işine. bende onu öyle mutlu görünce daha da mutlu olurdum. iyi de maaş alıyordu 6 bin civarı. aylar geçti bulutların üstündeydik kızımız olmuştu.
sonra bir gün işten çıkarıldı. kızımıza eşim bakmaya başladı büyümüştü 1 yaş civarıydı zaten. eşim 1 seneden fazladır işsiz. gelelim asıl meseleye eşimin psikolojisi gittikçe bozuldu görüyorum bunu. her şeye aniden öfkelenen biri oldu. özellikle bana karşı. tahammülsüz, beni incitmekten çekinmeyen bir adam var karşımda. o bana söylendikçe ben ona söyleniyorum. en sevdiğim insanı kaybettim ben.
dün akşam kıza çorba içirirken onunda kendimin de üstümüze döktüm biraz. bağırıp çağırmaya başladı. ne biçim yediriyorsun her tarafı batırdın diye. ben takılmam öyle yok halıya dökülmüş yok üstümüze dökülmüş. ama eşim hemen sinirlenir. 2 yaşındaki çocuk hala kendi kendine yemiyor yemek. eline kek poğaça veririm al şunları yere dökülüyor der hemen. ya dökülsün ne var elektrikli süpürgeyi çalıştırmakta. çocuğun gelişiminden daha mı önemli. resim çizsin diye kalem kağıt veririm al hemen kalemi yerleri boyayacak koltukları boyayacak diye söylenir. bi yoruldum uykusuzum desem sen hep söyleniyorsun bıktım aynı şeyleri duymaktan diye başlıyor. ben sana derdimi hiç mi anlatamayacağım diye bende başlıyorum. bağırıp çağırmalar birbirimize karşı. aradan 10 dakika geçiyor gelip öpmeye çalışıyor. sen kendin dengesizsin benim de dengemi bozdun dedim dün. bunun gibi eften püften kavgalar, her defasında gelip gönlümü almaya çalışmalar..
her şeye karışıyor her şeyin içinde. üstümü başımı parçalayıp yeteeer diye bağırıp ağlamak geçiyor içimden. yarım saat markete gitse o arada da çocuk uyuyorsa bayram ediyorum resmen. eski günlerimdeki gibi 4 sene yalnız yaşadığım anlara geri dönüyorum. allahım diyorum ne büyük mutlulukmuş ve ben nasıl farkında değilmişim.
iş arasın bulsun deseniz o seçenek 1 sene daha gündemimizde yok ( yazamayacağım şeyler var iş bulsun yazmayın yani boşuna )
ben bu adamla ne yapacağım ? sakin ol alttan al bu adam böyle değildi diye teskin etmeye çalışıyorum kendimi. bitecek bu kötü günler siz yine aynı olacaksınız desem de aynı olacağımıza olan inancım her gün bitiyor.. belki 2-3 seneye her şey düzelecek ama bizden çok şey götürdü..
beş ayda bile insan kendini kaybediyor demek ki. gerçekten zor.15 yıllık evliliğimde iki kez yaşadık bu durumu.Beş ay kadar işsiz kalmıştı ve bambaşka biri olmuştu..Yoruldum bile diyemezdim hemen yanlış anlardı.Bir kac gün üst üste ' gerizekalı' diye hakaret etti.O an cinnet getirdim,bir daha duyarsam ben yokum bu evlilikte dedim.' Kendimi hastalıklı,işe yaramaz' hissediyorum diye ağlamıştı.Her şey düzeldi çok şükür.İnşallah siz de feraha çıkarsınız.Ama biz kadınlar olarak çok yıpranıyoruz..Tansiyon,şeker hastalığı miras kaldı o günlerden
Geçecek işte ama geçerken bizden de götürüyor. Benim eşimde kıza sesini yükseltiyor, sorna giriyoruz birbirimize. Sizi çok iyi anlıyorum, öksürseniz laf söyleyecek gibi adam. Sürekli diken üstündeyiz. Bir yerden sonra yeter be diyorsun daha kötü kavga çıkıyor. Sizinde en kısa zamanda tüm kapılarınız açılsın, tüm hayatınız yoluna girsin. Evlatlarımız var, onlar için herşey düzelir inş.ahh ya insanın nasıl zoruna gidiyor. bu günlerde geçecek. eşinizle karşılıklı oturup ne günlerden ne günlere geldik diye sohbetleriniz olur umarım bir kaç sene sonra, sizin de bizim de
çok teşekkür ederim defalarca okudum mesajınızı.
''Çünkü eşiniz evde yan gelip yatan, eşinin parasını yemeye tamah eden biri değil, tam tersine kendisi çalışamadığı için bunalıma giren bir insan.'' benim göremediğim ince bir ayrıntıyı yakalamışsınız. bi de yukarıda bir arkadaş sen sevdiğin insanı kaybettin ama eşin kendini kaybetti yazmış. bu iki cümleyi aklımdan çıkarmayacağım. her sinirlendiğimde bocaladığımda açıp yazdıklarınızı okuyacağım çok sağ olun.
[/QUOTE
sabr-ı cemil denir bu yaşadıklarınıza. yani güzel bir sabır. metanetle, feryat etmeden, isyan etmeden, üzüntüsünü ve şikayetini Allah'a arz eden ve bu imtihanı da en güzel bir şekilde geçirmeyi isteyen kişinin sabrı. bununla ilgili bir hadiste şöyle diyor peygamberimiz:
(Allahü teâlâ buyurdu ki: “Kimin, bedenine, evladına veya malına bir musibet gelir de, o da sabr-ı cemil gösterirse, Kıyamette ona hesap sormaya haya ederim.”) [Hakim]
ben evlilik öncesi çok büyük rahatlıkta yaşayan biriydim. bu durumları yaşayınca, eşimin de sinirliliği üzerine görümcemler filan hep boşanacağımı düşünmüşler, bana söylemeseler de. şu zamanda gösterdiğiniz kuvvet, ileride yol, su elektrik olarak dönüyor. ileride çok kıymetli oluyor yaptıklarınız.
eşin kızsa da, sonra pişman olup gönlünü almaya çalışan biriymiş. benim eşimden bir tık üstte o konuda. benim eşim hep sinirliydi ve eleştiriye ve güzel zaman geçirmeye tamamen kapatmıştı kendini. ben onunla yapamıyordum ama sen yapabilirsen şunları tavsiye ederim:
eşin ve oğlunla güzel zaman geçirmek için fırsatlar oluştur. sinema akşamları yapın mesela. mısır patlatıp sevdiğiniz filmler izleyin cumartesi akşamları. beraber parka götürün oğlunuzu termosa çay koyup, evde sandviç, atıştırmalık hazırlayarak. pazar kahvaltısı adeti oluşturun. bir iki güzel tarifle keyifli bir sofrayla.
havalar biraz ısınınca, pikniğe gidin mesela yine bir meyve suyu, patates salatası, bir kekle. ya da küçük yürüyüşlere çıkın, 3-5 sokak olsa bile. hep ev atmosferinden çıkmış olursunuz.
eşin bunlara kapalı değilse, çok daha güzel geçer bu zaman. bu tip atraksiyonlar, en çok senin için gerekli. çünkü insan sonra sinir sahibi oluyor. ben o dönemde çok içime atmıştım. eşim bir yandan, ama en çok ailem çok vefasız çıktı o sırada. özellikle annemin klasikleşmiş hobisi, bana fakirlik üzerinden laf sokmaktı her gittiğimde. oğluma yemek yedirirken, çok peçete harcamışım, o yüzden fakirmişim. millet nerelere gelmiş, ben hiçbir şey olamamışım. kardeşlerim filan dikkatli olsunmuş, yoksa ileride eşim gibi olurlarmış vs.. şimdi söyleyemiyorlar tabi, eşim paşa oldu artık :)
neyse, bunları anlattım çünkü şimdi her şey geçti ama ben en rahat zamanımda sinir krizleri geçirdim, şu anda çok kuvvetli ilaçlar kullanıyorum günde kaç defa. eğer bu küçük güzel mutlulukları oluşturmaya gayret ederseniz, eşin de destek olursa sana, çok daha az yıpranarak atlatırsınız bu süreci.
allah yar ve yardımcınız olsun. hepsi geçecek inşallah.
çok teşekkür ederim defalarca okudum mesajınızı.
''Çünkü eşiniz evde yan gelip yatan, eşinin parasını yemeye tamah eden biri değil, tam tersine kendisi çalışamadığı için bunalıma giren bir insan.'' benim göremediğim ince bir ayrıntıyı yakalamışsınız. bi de yukarıda bir arkadaş sen sevdiğin insanı kaybettin ama eşin kendini kaybetti yazmış. bu iki cümleyi aklımdan çıkarmayacağım. her sinirlendiğimde bocaladığımda açıp yazdıklarınızı okuyacağım çok sağ olun.
sabr-ı cemil denir bu yaşadıklarınıza. yani güzel bir sabır. metanetle, feryat etmeden, isyan etmeden, üzüntüsünü ve şikayetini Allah'a arz eden ve bu imtihanı da en güzel bir şekilde geçirmeyi isteyen kişinin sabrı. bununla ilgili bir hadiste şöyle diyor peygamberimiz:
(Allahü teâlâ buyurdu ki: “Kimin, bedenine, evladına veya malına bir musibet gelir de, o da sabr-ı cemil gösterirse, Kıyamette ona hesap sormaya haya ederim.”) [Hakim]
ben evlilik öncesi çok büyük rahatlıkta yaşayan biriydim. bu durumları yaşayınca, eşimin de sinirliliği üzerine görümcemler filan hep boşanacağımı düşünmüşler, bana söylemeseler de. şu zamanda gösterdiğiniz kuvvet, ileride yol, su elektrik olarak dönüyor. ileride çok kıymetli oluyor yaptıklarınız.
eşin kızsa da, sonra pişman olup gönlünü almaya çalışan biriymiş. benim eşimden bir tık üstte o konuda. benim eşim hep sinirliydi ve eleştiriye ve güzel zaman geçirmeye tamamen kapatmıştı kendini. ben onunla yapamıyordum ama sen yapabilirsen şunları tavsiye ederim:
eşin ve oğlunla güzel zaman geçirmek için fırsatlar oluştur. sinema akşamları yapın mesela. mısır patlatıp sevdiğiniz filmler izleyin cumartesi akşamları. beraber parka götürün oğlunuzu termosa çay koyup, evde sandviç, atıştırmalık hazırlayarak. pazar kahvaltısı adeti oluşturun. bir iki güzel tarifle keyifli bir sofrayla.
havalar biraz ısınınca, pikniğe gidin mesela yine bir meyve suyu, patates salatası, bir kekle. ya da küçük yürüyüşlere çıkın, 3-5 sokak olsa bile. hep ev atmosferinden çıkmış olursunuz.
eşin bunlara kapalı değilse, çok daha güzel geçer bu zaman. bu tip atraksiyonlar, en çok senin için gerekli. çünkü insan sonra sinir sahibi oluyor. ben o dönemde çok içime atmıştım. eşim bir yandan, ama en çok ailem çok vefasız çıktı o sırada. özellikle annemin klasikleşmiş hobisi, bana fakirlik üzerinden laf sokmaktı her gittiğimde. oğluma yemek yedirirken, çok peçete harcamışım, o yüzden fakirmişim. millet nerelere gelmiş, ben hiçbir şey olamamışım. kardeşlerim filan dikkatli olsunmuş, yoksa ileride eşim gibi olurlarmış vs.. şimdi söyleyemiyorlar tabi, eşim paşa oldu artık :)
neyse, bunları anlattım çünkü şimdi her şey geçti ama ben en rahat zamanımda sinir krizleri geçirdim, şu anda çok kuvvetli ilaçlar kullanıyorum günde kaç defa. eğer bu küçük güzel mutlulukları oluşturmaya gayret ederseniz, eşin de destek olursa sana, çok daha az yıpranarak atlatırsınız bu süreci.
allah yar ve yardımcınız olsun. hepsi geçecek inşallah.
O kadar haklısınız ki.kadın çalışmayınca kafayı yemiyor. erkek çalışmayıp evde kalınca aman çocuğun eline bişey verme diyecek seviyeye geliyor.
bu kadar şımartmasak mı şu erkekleri acaba?
bilmem bence o bu dönem kendini de sevmiyor.Konu sahibi ,eşiniz düzelir ama iş bulduktan sonra siz güzel konuşun yaptıklarının yanlış olduğunu anlatın. Hayatta herşey insanlar için. Başkalarına daha az yansıtarak atlatmalı bu süreci. Açıklamaya çalışın. Psikolojik destek alsanız çok iyi olur. Doktor onunla konuşur. Yönlendirir.
İşsiZlik dışında başka sıkıntısı var mı.başka bir problem. Sizi beğenmiyor gibi olmuş sanki.
sakın yanlış anlamayın ama sizi sevmiyor gibi davranıyor.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?