Kanadi Kirilan Kelebekler

Bu tek başına yeter.. 8 martta kadın günü hatırına Saba tümer'le güzel bir programı oldu Y.Nuri Öztürk'ün.. şu anda da izliyorum..

"Allah yanlış söylemez,insanlar yanlış yorumlar"...

valla bu yaşar nuriyi dinciler pek sevmez,insanları korkudan uzaklaşturarak dini birilerinin tekelinden çıkartıyor diye.
Ama o bile ne kadar yumuşatmaya çalışsa da en yumuşak hali dövün yerine evden kovun olmuş doğru onun çevirisi bile yeter.
 

lake onu ben yazdım..ama dini bir vurgu için yazmadım,olay öyle gelişmişti..

bunun müslümanlıkla ilgisi yok ya da başka bir dinle..sadece insanların içindeki saldırganlık dürtüsünü bastıramayıp bunu dışarı yansıtmasıyla ilgisi var..adam sahurda böyle bi pislik yaptı diye nasıl dinle bağdaştırabiliriz bunu?

her canlı da saldırganlık vardır ama insan akla sahip bir varlık olduğu için bunu bastırabilir.

olay neden dine dayandırıldı anlayamadım ama konunun sonunu iyi görmüyorum ben
 

valla kadesacım ,şimdi toplum gittikçe dindarlaşırken ve bu dinin kitabında kadını dövün yazıyorken konu da kadına şiddet olunca bunu nasıl dinle bağdaşlaştıramazsınız ben de onu anlamıyorum.

Kusura bakmayın ama şu anda kocası tarafından önce dövülüp sonra da kocam o benim size ne ?kocamı suçlamayın.Demeye benziyor bu olay.
 
İzmir'de iki çocuk annesi gelinini öldürdüğü iddia edilen kadın, mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

İzmir'in Çiğli ilçesinde eşi C.Ö.'den şiddet gördüğü gerekçesiyle iki çocuğu ile birlikte başka bir eve taşınan Gamze Nur Ö. (27) iddialara göre, eve gelen kayınvalidesi S.P.Ö. (50) tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Olayın ardından Urla ilçesindeki evinde gözaltına alınan kadın, İzmir Emniyet Müdürlüğü'ne getirilerek sorgulandı. Adliyeye sevk sırasında rahat tavırlarıyla dikkat çeken kaynana S.P.Ö. İzmir Adliyesinde çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Cinayet olayı dün Çiğli ilçesi 8039 sokak numara 3'te bulunan evde meydana geldi. İddialara göre, yaklaşık bir hafta önce 2 çocuğuyla birlikte mahalleye taşınan 27 yaşındaki Gamze Nur Özcan, evine gelen kaynanası S.P.Ö. ile tartışmaya başladı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine S.P.Ö., eline geçirdiği bıçakla Gamze Nur Özcan'ı, 3 yaşındaki torunu D.Ö.'nün gözleri önünde vücudunun çeşitli yerlerinden bıçaklayıp boğazını keserek öldürdü. Daha sonra kapıyı kapatarak olay yerinden kaçtı.

Eve gelen polis ekipleri Gamze Nur Özcan'ın cansız bedeniyle karşılaştı. Olay sonrası kaçan S.P.Ö. ise bir süre sonra Urla ilçesi yakınlarında yakalanarak gözaltına alındı. S.P.Ö., daha sonra İzmir Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği'ne getirildi. S.P.Ö., gazetecilerin sorusu üzerine, 'Görmediğim bir şeyi yaptığımı söyleyemem ki' diye cevap verdi. S.P.Ö.'nün emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği öğrenildi.

İhlas Haber Ajansı 11.03.2013

 
Son düzenleme:

evet sevmezler o nedenle daha çok seviyorum

canım,aldatan adam olsun kadın olsun evden kovulur zaten..kovmayan toparlanır gider çok takılmamak lazım. Sonuçta şiddet söz konusu değil.. Ama çarpıtmalar bunları ve çook fazlasını yaşatıyor..

Neyse konumuz din ve islam değil... Bütün dünyada şiddet var maalesef.. Hatta aile içi şiddetin en fazla yaşandığı ülkelerden birinin de japonya olduğunu okumuştum
 
Son düzenleme:

galiba benim algılamam da sorun var,anlayamadım..yani şiddet ve din bağlantılı mı? basit bir bakışla şunu diyelim o zaman müslüman olmayan ülkeler de bu tip şeylere az rastlanması lazım.
 
şefkat-der geçen yıl çok ses getiren bir kampanya yapmıştı hani kadınlara atış poligonunda atış dersi verip ruhsatlı silah almalarına yardımcı oluyorlardı. hatta bir broşür gibi bişey yayınlayıp çok önemli güzel bilgiler vermelerinin yanında '' çaresiz kalırsanız eğer öldürüleceğinizi düşünüyorsanız eşiniz size saldırdığı anda siz onu öldürün , nefsi müdafaadan az ceza alırsınız '' gibilerinden şeyler söylemişlerdi.

iyi de bu devlet erkeğini korur karısını öldüren adama '' ama bana pezevenk dedi ben de öldürdüm '' dediği için cezasını hafifleten bir yargı kadının nefsi müdafaasını sayar mı kadının nfesini bile saymıyorlar müdafaayı mı göz önünde bulunduracaklar direkt müebbet hatta belki kasıt ve plan var diye ağırlaştırılmış müebbet verecekler kocasını öldüren kadınlara.

kadınların çok daha iyi bir şekilde örgütlenerek bilinçlenerek mücadele etmesi gerekiyor özellikle yasalar için. ve tüm kadınların tecavüze, tacize, kötü muameleye,sarkıntılığa,şiddete,işkenceye ve cinayete karşı korunabilmek için dövüş sporlarını öğrenmeleri gerektiğini düşünüyorum. belki komik gelebilir kadın erkepğin kuvvetiyle başedemez diye düşünülebilir ama teknik dövüş sporlarıyla bir erkeği fiziksel olarak etkisiz hale getirmek mümkün.
 
Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde yüksek gerilim hattına kapılan 5 çocuk annesi Sonya Sağlam, 7 aydır yoğun bakım ünitesinde yaşam savaşı veriyor. Olayın ardında ise büyük bir dram var.

Silvan’ın Selahattin Mahallesinde kuması Mülkiye Gür ve imam nikahlı eşi Müfit Gür ile yaşayan Sonya Sağlam (28) 7 ay önce evinin damını yıkarken, hemen bitişikteki yüksek gerilim hattına kapılarak ağır yaralandı.

BEŞİKTEKİ BEBEĞİ ÜVEY ANNE BÜYÜTÜYOR

Beşinci çocuğu Semanur henüz 16 günlük olan Sonya Sağam, kaldırıldığı Silvan Devlet Hastanesinde yapılan ilk müdahalenin ardından Dicle Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ünitesinde yaşam destek ünitesine bağlı olarak ölümle kalım arasında yaşam savaşı veriyor. Şimdi 7 aylık olan Semanur bebek ise her şeyden habersiz üvey annesi tarafından büyütülüyor.

Sağlam yoğun bakım ünitesinde yaşama tutunmaya çalışırken, yaşadıkları acıyla savrulan, 9’u çocuk 11 nüfuslu Gür ailesi ise yoksuluğun hüküm sürdüğü mutfak ile banyonun ortak kullandığı ve 15 metrekarelik tek odaya sahip kiralık evde yaşam mücadelesi veriyor.

Baba Müfit Gür (37) yaklaşık 7 ay önce sabah eşleri Sonya ve Mülkiye’nin çocuklarıyla evin damına yıkamak amacıyla çıktıklarını söyledi.

PARMAKLARI PATLAMIŞ

Bu sırada evde uyuduğunu, bir gürültüyle uyandığını anlatan Gür, şöyle konuştu: "Hemen yukarı koştum. İlk eşim Sonya’yı yerde buldum, ikinci eşim ve 15 yaşındaki kızımı da biraz onun ötesinde savrulmuş olarak gördüm. Yüksek gerilim hattına kapılmışlardı. Sonya’nın ayağında terlik olmadığı için ağır yaralanmış parmakları patlamıştı. Diğerlerinin ayağında terlik olduğu için onlar daha az etkilenmişti. Hemen hastaneye götürdük. Oradan da Diyarbakır’a sevk ettiler. 7 aydır Dicle Üniversitesi Yoğun Bakım Ünitesinde tedavi görüyor. 7 aydır yoğun bakımda, bitkisel hayatta bulunuyor.

Bu kaza Dedaş’ın hatasıdır. Ev sahibi iki kez Dedaş’a gitmiş, evin hemen yanından yüksek gerilim hattının geçtiğini, ve tehlikeli olduğunu söylemiş. Ama kimse önlem almamış. Oysa normalde yüksek gerilim hattı en az 3-4 metre evden uzakta olmalıymış. Bizim evimizin ise bitiğinde, yarım metre bile uzak değil. Tehlikenin boyutu hakkında kimse bizi uyarmadı. Biz şimdi perişan durumdayız. 9 çocuğum var. Kirada oturuyorum. 500 lira ile garsonluk yapıyorum. 150 lira da bir göz odaya kira ödüyorum. İhmali bulunan Dedaş, belediye ve ev sahibinden davacıyım."

KOCASININ ALACAĞI KUMAYI BİRLİKTE KAÇIRMIŞLAR!

Çocuklarıyla yoksuluğun yanı sıra, çaresizliğin pençesinde kahrolduklarını, 5 çocuğunu nasıl teskin edeceğini, annelerinin durumunu nasıl izah edeceğini bilmediğini belirten Gür, eşinin tedavisi için 7 aylık sürede varını yoğunu sattığını, yakınlarından aldığı borçlarla 110 bin lira da masraf yaptığını söyledi.

Eşinin yaşamsal hiç bir tepki vermediğini, buna rağmen, her gün eşini ziyarete gittiğini ifade eden Gür, duygularını şöyle dile getirdi.

"Ben ne yapacağımı artık bilemiyorum. Çocuklarımın ve benim psikolojim bozuldu. İmam Hatip Lisesi 2. sınıfta okuyan oğlum ile büyük Kızım Narin okulu bıraktı. Maddi durumumuz da çocukları çok etkiledi. Eşim ne konuşuyor, ne de gözünü açıyor. Ama onu yalnız bırakmıyoruz. Doktorlar ’artık yapacak bir şey yok, yıllarca bu durumda kalabilir" dediler. Ne yapacağımızı şaşırdık. Perişan durumdayız. Bir yandan yoksulluk, bir yandan çaresizlik belimizi büktü." Yaşam mücadelesi veren 5 çocuk annesi Sonya’nın yaşam öyküsü kadar Gür ailesinin yaşam öyküsü de de ilginç detaylara sahip.

İki eşli Müfit Gür, yaşam serüvenini anlatırken, "Biz birbirimizi çok seviyorduk. Herkes birbirimize olan sevgimizi, ve saygımıza gıpta ederdi" şeklindeki ifadeleriyle kazadan önceki yaşamına duyduğunu özlemi dile getirdi.

Yaklaşık 10 yıl önce Sonya ile evliyken ikinci eşi Mülkiye’ye (25), aşık olduğunu, bunu da Sonya’ya aktardığını ifade eden Gür, bunun üzerine Sonya’nın Mülkiye’nin ailesine giderek, ailesinden kızı istediğini, ancak evli olduğu gerekçesiyle kızı vermediklerini söyledi.

Bunun üzerine bir gece Sonya ile Mülkiye’yi kaçırdıklarını belirten Gür, "Mülkiye’nin ailesi kabul etmeyince biz kaçtık. Eşim Sonya’da kaçırmama yardım etti. Daha sonrada yaşı tutunca resmi nikahı ona yapmamı istedi. O gün ikisi de gelinlik giydi. Gelinliği bile Sonya almıştı. ’Ben zaten mutluyum, onun daha çok mutlu olmasını istiyorum’ demişti. Her ikisi de beni seviyordu. Biz çok mutlu bir aileydik. Herkes bizim bu uyumumuza ve mutluluğumuza gıptayla bakardı. Şimdi Mülkiye, ’keşke ben Sonya’nın yerinde olmasıydım" diyerek gözyaşı döküyor’ 2 günde bir Sonya’yı hastanede ziyaret ediyor. Eşim iyileşsin başka bir şey istemem. Mülkiye’den 4, Sonya’dan 5 olmak üzere 9 çocuğum var. Hepsine Mülkiye bakıyor."

"HASTA OLAN ANNELERİ İYİLEŞTİRMEK İSTERDİM"

Bu yıl okulu bırakmak zorunda kaldığını, üvey annesiyle kardeşlerine baktığını belirten, Narin Gür de gözleri dolarak, "Maddi durumumuz yoktu. Bu yüzden okulu bıraktım. Eğer okulumu bitirseydim doktor olmak isterdim. Hasta olan bütün anneleri iyileştirmek isterdim" dedi.

Mülkiye Gür ise, yaşadıkları kazanın etkisiyle perişan durumda olduklarını, yaşamlarını kazadan önce ve sonra diye ayırdıklarını söyledi.

Kumasının çocuklarını kendi çocuklarından bile üstün tuttuğunu, şefkatini, sevgisini esirgemediğini, kumasına da ’abla’ diye hitap eden Gür, " Biz kumamla kardeş gibiydik. Cahildim. Kuma olmayı kabul ettim. Ama abla kardeş gibi geçinirdim. Ona çok saygı duyuyorum. Bunu Allah başımıza getirdi. Cahildim.

9 çocuğumuz var. Elimden geldiğince bakıyorum. Bir an önce Sonya’nın aramıza dönmesi için dua ediyoruz. Önceki hayatımız çok güzeldi. Maddi açıdan yine rahat değildik, ama böyle de değildik" dedi.

Öte yandan, kazanın meydana geldiği evin bulunduğu sokakta elektrik direklerinin meskenlere yakınlığıyla dikkat çekti.

Bu arada Silvan Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunda, olayın gerçekleştiği mahalde enerji nakil hatlarının yakın olması, buna bağlı olarak su oluğunun uygun şekilde aşağıya kadar indirilip rögara bağlanmaması, suyun enerji nakil hattı üzerine akması elektrik çarpması olayına neden olduğunu belirtildi.

Raporda, şu ifadelere yer verildi: "Bu durumda DEDAŞ’ın kendi hatları için gerekli güvenlik mesafesini olmamasından dolayı kusur oranı yüzde 90 civarında olup, ayrıca mağdurunda yetişkin olması ve bu olayı ayırt edebilecek durumda olması nedeniyle kendisini de yüzde 10 oranında kusurlu olduğu söylenebilir."

Anadolu Ajansı 25.01.2011

 
Son düzenleme:
maalesef o cezalar hiç ağır değildi arkadaşım.
13 yaşında ki N.Ç. "kendi rızasıyla " birlikte olduğu için zanlılar yalnızca 4 yıl ceza aldılar.
Her şeyden önce bizimi adalet sistemimiz çürük. Kalem cebinde parası olanın elinde, hükümler ona göre veriliyor.
Adam karısını öldürmeye karar vermiş, ne şekilde öldürsem ne kadar ceza alırım diye önce internette araştırıyor,
daha sonra beğendiği ceza tipine göre cinayet işliyor. Bizim böyle hafif cezalarımız olduğu sürece çok canlar yanar.
Hani derler ya bunlardan bir kaçını sallandıracaksın diye bazen hak vermemek elde değil maalesef.
 
Son düzenleme:

Sevgili cincikk; gözlemlemelerin cok dogru, düsüncelerine bire bir katiliyorum. Örgütlenme ile ses getirilmeli. Ama bunun icin bilincli katilimcilar gerekli, egitim gerekli. Her anneye is düsüyor, her anne cocugunu bilincli yetistirebilse bir kusak sonra bu sorun ortadan tamamen kalkar. Köklü bir mantalite degisimi gerekli. Misal; annesinin kedi gözleri önünde dayak yedigini gören bir kiz cocugu ileride ne yasayacak nasil düsünecek... ve babasinin annesine uyguladigi siddeti görerek büyüyen bir erkek cocugu ileride nasil bir birey olucak... Ufak gözüken önemli detaylar...
 
Son düzenleme:

evet kadın kendisini tehdit eden kocasını öldürünce belki müebbet alacak ama yine de yaşayacak.
Bence mantıklı bu ,şahsen beni ölümle tehdit eden eşim sevgilim vs olsaydı ondan önce gidip ben onu öldürmek isterdim.
Ve kesinlikle birine karşı koyabilecek kadar güçlü olmayı isterdim aslında aklımdan da geçmiyor değil poligona gidip atış dersi almak ya da bir dövüş sanatını öğrenmek eğer devlet bizi korumayacaksa biz kendimizi koruyalım bari.
 

Sahip olunan olanaklar... Ne kadar acikca söylenmis degil mi... Bir yandan aldatilmanin verdigi aciyla hirsini kimden almasi gerektigini bilmeyen bir kadin, diger yandan imkanlarindan vazgecmek istemeyen ama onurundan vazgecen ayni kadin... Sanki iki farkli kisilik bir bünyede toplanmiscasina...
Dileginize "Amin" diyerek katiliyorum.
 
Son düzenleme:
ceza ile çözülebilcek bir şey değil bu. ceza bastırır bir müddet ama asla ortadan kaldırmaz. çekirdekten şiddete eğilimli bireyler yetiştirmemek için gayret etmeliyiz. toplulumumuzda her zaman kız çocukları ve erkek çocukları farklı yetiştirildi. kız çocuklarına nazik olmayı yüksek sesle gülmemeyi vs gibi tembihlerde bulunduk ama erkek çocuklarına her yolu mübah kıldık işte bu yüzden erkeklerin yetiştirilme tarzında ki farklılık ile bayanların yetiştirme tarzındaki farklılık maalesef acı bir durumla patlak verdi. en büyük görev bize düşüyor bence hanımlar. iki cins çocuğumuzuda yetiştirirken eşit şartlarda yetiştirmeliyiz kıza da hakkını savunmayı öğretmeliyiz. sesini yükseltme kocanın dizinin dibinde otur tarzı yetiştirilme ilerde büyük sorunlara yol açtı işte bunlar bariz örnekleri anneler ve anne adayları olarak lütfen bu konuda hassasiyet gösterelim.
 

ilimsiz bu kadar cehl olmaz, cehlin bu kadarı sehl olmaz demiş bir şair...

ne kadar haklı... demek sadece türk mitolojisinde ilaheler var ha?

sürekli kötüleyip dyrduğunuz arap kültüründe, tapınılan lat menat uzza hep kadınlardı... yani ilaheler olunca kadın değerlenmiyor...

yunan mitolojisinde kadın ilaheler, fink atarken... cadı diye yakılan kadınları da unutmayın...

demek hz. muhammed gelmeden önce kadınların hepsi, ferah fahur yaşarken islamla birlikte böyle olmuş ha...

türklerde hanım önemliymiş evet, ama arplarda da yöneticinin hanımı önemliymiş... savaş çıkarıp savaş durduran kadınları var tarihte...

ezilenler alttakiler... ezilenler fakirler... türlerde de araplarda da yunanlılar da böyle... ırkçılık uğruna olayları saptırmaya gerek yok...
 
Sakarya'nın Pamukova İlçesi'nde öfkeli eski eş, 1 yıl önce ikinci evliliğini yapan 9 aylık hamile eski eşini tabanca ile vurdu. Ameliyata alınan hamile kadın, yaşamını yitirirken, bebeği ise kurtuldu.

Olay, bugün saat 14.30 sıralarında Pamukova Cumhuriyet Mahallesi'nde meydana geldi.

Neslihan Çelik birkaç yıl önce evli olduğu Mevlüt adlı kişiden boşandı. Daha sonra da şu anda bir suçtan dolayı cezaevinde bulunan Lütfü A. ile birlikte yaşamaya başladı. Çelik, Lütfü A., cezaevine girince tek başına yaşamaya başlamıştı

38 haftalık hamile olduğu öğrenilen Neslihan Çelik'in evinden öğle saatlerinde silah sesleri duyuldu. Komşuları eve girdiğinde Çelik'in Mevlüt adlı eski eşini evden kaçarken gördü.

BEBEK HAYATTA KALDI, ANNE YAŞAMINI YİTİRDİ

Baş ve vücuduna aldığı kurşun yaraları ile kanlar içerisinde bulunan Neslihan Çelik, çağrılan 112 ambulansı ile Pamukova Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.

Yaşam fonksiyonlarını yitirmeye başlayan Neslihan Çelik'in karnındaki bebeğini yaşatmak için Adapazarı'na Sakarya Doğum ve Çocuk Bakımevi'ne sevk edilmesine karar verildi.

Buradan 50 kilometre uzaklıktaki Adapazarı'na gelinceye kadar 112 ambulansında oksijen verilerek yaşatılan kadın, Sakarya Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi'ne getirildiği gibi hemen ameliyata alınarak bebeği kurtarıldı.

Ancak, yoğun bakım servisinde tedavi altına alınan bebeğin sağlık durumunun da iyi olmadığı belirtildi.

Doğan Haber Ajansı 18.10.2012

 
Son düzenleme:
ilimsiz bu kadar cehl olmaz, cehlin bu kadarı sehl olmaz demiş bir şair...

ne kadar haklı... demek sadece türk mitolojisinde ilaheler var ha?

aaah ah şöyle atarlı giderli şiirli şairli laf sokmalardan önce bi okumayı öğrensek diyorum yazdığım mesajda bir tek türk mitolojisinde ilahe var demedim ben çıkış noktası dişi ruhtur dedim

ben arap kültürünü kötülemiyorum neden kendi kültürümüzü bırakıp araplarınkini aldık diyorum.Bak anlaması gayet de kolaymış aslında değil mi ,demagojiye gerek yok.
Ayrıca Muhammedden önce arap kadınları evet yine -arap kültüründe olan bir geleneğe göre - henüz küçük birer çocukken diri diri gömülüyormuş bunu engellemiş islam.

Ama türklerde bir hükümdarın bir karısı varken ,ve kadın devlet yönetiminde söz sahibiyken islamın kabuluyle birlikte eve kapatılmış ve hükümdarların içinde kaç kadın olduğu bilinmeyen haremleri oluşmuş.
Üzgünüm ,acı ama gerçek böyle.
 
bu konu nerden dine bağlandı anlam veremedim. diğer dinleri benimseyen toplumlarda evet dayak yok zaten onlar da erkekler bile birbirine dayakla şiddet göstermiyor. bu da onların yetişmesidir. biz türk toplumu orta asyada zorlu şartlarda savaşı öğrendik öğrenmek zorundaydık ama onların iklimi, yerleştiği bölgeler savaşçı toplum olmalarını gerektirmiyordu. yani diyeceğim o ki bunun dinle alakası yok iklimimiz savaşçı toplum göçebe toplum olmamızdan kaynaklandı... şu da var evet Avrupa topluluklarında kadına dayakla şiddet yok ama şiddet dayak atmak değildir sadece.. bakın yabancı filmlere reklamlara hep kadını ön planda tutuyorlar porno filmlere bakın filmi satmak için kadınlara o tarz filmlerde türlü türlü işkenceler yapıyorlar. hepiniz bir şekilde görmüşünüzdür bir bayanı 4 erkekle cinsel ilişkiye sokarak film çekmek şiddet değilmidir????
 

devlet erkeğini her daim her koşulda savunur canım. hem askerlik yapıyorlar hem de çalışan erkek sayısı kadınlara göre fazla olduğundan iş gücü olarak görülüyorlar bu yüzden de erkeğinin ölüsünün de peşini bırakmaz, saldırdığı karısının ölmemek için öldürmesini çok ağır bir suç olarak görür en ağır cezayı da verir kadına, yüksek mahkeme de onar.

kadın hapse girince rahat mı edecek yaşayacak ama nasıl yaşayacak cezaevlerinde olanlar malum kısacası bu öneri bana bu yüzden saçma hatta deli saçması gibi geldi şefkat-derin önerisi yani.
 

Sevgili alaraey; sana kesinlikle katiliyorum. ;=)
 
Son düzenleme:

cincik bu açıdan bakmamıştım yani kadın pasif bir vatandaş olduğu için devlet tarafından önemsenmiyor da diyebiliriz o zaman.Gelişmiş ülkelerde ise tam tersi kadınlar hayatın her aşamasında varlar ve çoğu iş erkek işi olarak görülmüyor.Gelişmemiş ülkelerde ise kadın evden dışarı bile çıkartılmıyor,çalıştırılmıyor ya da dolaylı olarak çalışması zorlaştırılıyor.Söylediğin gayet mantıklı.

Ama ben şefkat derin önerisinden yanayım hatta sen yazana kadar böyle bir önerilerinin olduğunu bilmiyordum ama zaten aklımda olan benim de düşündüğüm birşeydi bu.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…