- Konu Sahibi LivreAmour
- #101
Geçmiş olsun diyecektim ama bence gözünaydın demek daha doğru olur sanırım. Kim olursa olsun, sevgilin ya da normal bir arkadaşın, seni görsel olarak değerlendiriyorsa hele hele de bunu başkasının ağzıyla yapıyorsa bu kabul edilemez bir şeydir kesinlikle bence. Ki dindar olduğunu söyleyen bir insan da şunun hayli hayli farkında olurdu: Bu görünen ettir, fanidir, toprak altında çürür gider, esamesi bile okunmaz ebedi istirahatte. Bunu uygulayamıyorsa ve kendine eş değil köle arıyorsa bırak gitsin, çünkü zaten evlenseniz de olmazdı ki işin bu noktada sonlanmış olması çok daha hayırlı bence bu anlamda. O yüzden hayatına en güzel şekilde devam etmeye çalış, zaten bu konuda oldukça çabalıyorsun. :lepi:
Unutma konusuna gelince... Öncelikle, paylaştığın Can Yücel'in o şiirini çok severim ve sonuna kadar katılıyorum bu konuda. Sana kendimden bir örnek vereyim, bir erkek arkadaşım olmuştu ve 6 ay boyunca çıkmıştık ama resmen ayaklarım yerden kesilmişti, hiç kimseyi öyle sevmemiştim hayatımda, öyle böyle değildi ve kesinlikle onsuz nefes dahi alamam diyordum. Hatta onu o kadar çok seviyordum ki şöyle dua ediyordum: "Allah'ım ne olur beni onunla imtihan etme, çünkü ben onu çok fazla seviyorum ve bu imtihanı kaldıramam." Ki böyle bir imtihanla karşılaşacağımdan çok korkuyordum ve biliyordum böyle bir şey olacağını er ya da geç. Hiçbir şey yokken bir gün pat diye kendince saçma bir sebep iletti ve her şey bitti. Resmen bitmiştim, nefes alamıyordum, dayanamıyordum, afakanlar basıyordu, yaşamak istemiyordum, dünyanın en yüksek gökdeleninden yere çakılmış gibi hissediyordum, hiç kimseyi sevemem diyordum vs... Ama zamanla her şey o kadar değişti ki şuan 1 yıldan fazla oldu ayrıldığımızdan beri ve hatırlamıyorum bile çoğu şeyi, paylaşımlarımızı, yaşadıklarımızı ve en önemlisi de hissettiklerimi... İyi ki de bitmiş diyorum şimdi dönüp bakınca. yerimseniben
Senin konunu okuyunca sevdiğim bir kitaptan bir paragraf geldi aklıma, onu da paylaşayım:
"Deneyimlerimiz belleğe yüklenirken, tümüyle değil, belli başlı unsurlara indirgenerek depolanır. Ve ne zaman deneyimimizi hatırlamak istersek, belleğimiz çok çabuk biçimde elindeki ipuçlarıyla o ânı yeniden dokur ve biz sanki o ân tümüyle saklanmış gibi bir illüzyona kapılırız. Çalışmalar göstermektedir ki, beynimiz geçmiş deneyimlerimizi hatırlamaz, onları yeniden dokur. Dolayısıyla da olaydan sonra edinilen bilgi olayın nasıl hatırlandığını değiştirir. Bugün geçmişe nüfuz eder. Hatırlama eylemi gerçekte depolanmamış olan ayrıntıları tamamlamayı içerir. Tamamlama o kadar çabuk ve bilinçdışı gerçekleşen bir süreçtir ki, bunu ne zaman yaptığımızı bile bilemeyiz."
Artık bir zaman sonra bakarsın ki o insana kızma sebebini bile anımsayamıyorsun ve daha bir çok şey.
Benim tavsiyem arkana bakma bile, kendini elinden geldiğince meşgul tut, özgüvenin gölgen gibi olsun muhakkak kaybolmasın, zamana bırakıp sabret ve bol bol dua et hayırlısı için, en iyisini O bilir ve karşına çıkarır elbet. yerimseniben
Sana yine aynı kitaptan son bir tavsiye. yerimseniben
"Hem sev hem fark et. Sevdiğin için fark et. Fark ettiğin için sev. Ama önce dikkat et."
Mutluluklar. a.s.
Unutma konusuna gelince... Öncelikle, paylaştığın Can Yücel'in o şiirini çok severim ve sonuna kadar katılıyorum bu konuda. Sana kendimden bir örnek vereyim, bir erkek arkadaşım olmuştu ve 6 ay boyunca çıkmıştık ama resmen ayaklarım yerden kesilmişti, hiç kimseyi öyle sevmemiştim hayatımda, öyle böyle değildi ve kesinlikle onsuz nefes dahi alamam diyordum. Hatta onu o kadar çok seviyordum ki şöyle dua ediyordum: "Allah'ım ne olur beni onunla imtihan etme, çünkü ben onu çok fazla seviyorum ve bu imtihanı kaldıramam." Ki böyle bir imtihanla karşılaşacağımdan çok korkuyordum ve biliyordum böyle bir şey olacağını er ya da geç. Hiçbir şey yokken bir gün pat diye kendince saçma bir sebep iletti ve her şey bitti. Resmen bitmiştim, nefes alamıyordum, dayanamıyordum, afakanlar basıyordu, yaşamak istemiyordum, dünyanın en yüksek gökdeleninden yere çakılmış gibi hissediyordum, hiç kimseyi sevemem diyordum vs... Ama zamanla her şey o kadar değişti ki şuan 1 yıldan fazla oldu ayrıldığımızdan beri ve hatırlamıyorum bile çoğu şeyi, paylaşımlarımızı, yaşadıklarımızı ve en önemlisi de hissettiklerimi... İyi ki de bitmiş diyorum şimdi dönüp bakınca. yerimseniben
Senin konunu okuyunca sevdiğim bir kitaptan bir paragraf geldi aklıma, onu da paylaşayım:
"Deneyimlerimiz belleğe yüklenirken, tümüyle değil, belli başlı unsurlara indirgenerek depolanır. Ve ne zaman deneyimimizi hatırlamak istersek, belleğimiz çok çabuk biçimde elindeki ipuçlarıyla o ânı yeniden dokur ve biz sanki o ân tümüyle saklanmış gibi bir illüzyona kapılırız. Çalışmalar göstermektedir ki, beynimiz geçmiş deneyimlerimizi hatırlamaz, onları yeniden dokur. Dolayısıyla da olaydan sonra edinilen bilgi olayın nasıl hatırlandığını değiştirir. Bugün geçmişe nüfuz eder. Hatırlama eylemi gerçekte depolanmamış olan ayrıntıları tamamlamayı içerir. Tamamlama o kadar çabuk ve bilinçdışı gerçekleşen bir süreçtir ki, bunu ne zaman yaptığımızı bile bilemeyiz."
Artık bir zaman sonra bakarsın ki o insana kızma sebebini bile anımsayamıyorsun ve daha bir çok şey.
Benim tavsiyem arkana bakma bile, kendini elinden geldiğince meşgul tut, özgüvenin gölgen gibi olsun muhakkak kaybolmasın, zamana bırakıp sabret ve bol bol dua et hayırlısı için, en iyisini O bilir ve karşına çıkarır elbet. yerimseniben
Sana yine aynı kitaptan son bir tavsiye. yerimseniben
"Hem sev hem fark et. Sevdiğin için fark et. Fark ettiğin için sev. Ama önce dikkat et."
Mutluluklar. a.s.