Aşağıdaki videoyu izleyerek sitemizi ana ekranınıza web uygulaması olarak nasıl kuracağınızı öğrenebilirsiniz.
Not: Bu özellik bazı tarayıcılarda mevcut olmayabilir.
Kayınvalidenizin yaşı hakkında bir bilgim yok ve tüm sayfaları okumadım;
fakat sizden yaşça büyük bir insan için bu kadar eleştiriyi ben çok ACIMASIZCA buldum....
Tabii siz bizden daha iyi bilirsiniz, siz yaşıyorsunuz orada.
Ama.. size 2 saniyelik gelen iş ona dünyanın işi gibi gelebilir. O sizle bir değil ki... nasıl kendinizle kıyaslayabildiniz anlam veremedim açıkçası.
Kimse o yaşa geldiğinizde sizin de o şekilde olmayacağınızın garantisini veremez.
Çünkü siz hiç yaşlı olmadınız ki.......
Eşinizin yerinde olsam çok çok çok üzülürdüm.
Arkadaşlar, bu bölümde çok daha ciddi dertleri olanlar var biliyorum. Ama benim de derdim bu işte. 1,5 yıllık evliyim ve eşimle bütün kavgalarımızın dönüp dolaşıp ailesinin temizlik, titizlik konusundaki sarsaklığına, umursamazlığına ve bu konuda çocuklarına eğitim vermediklerine dayandığını gördüm ve bu konuyu giderek daha çok takmaya başladım. Sizlere kayınvalidemin ne yazık ki olmayan temizlik anlayışından örnekler vermek istiyorum ve başlıktaki pek hoş olmayan 'pis' kelimesinin yerine neden başka bir kelime bulamadığımın takdirini sizlere bırakıyorum:
1. Kayıvalidem marulu vb. şeyleri yıkarken sadece suya basar, çıkarır. Ona göre o marul yıkanmıştır! ben sirkeli suda 1 saat bekletir her yaprağı tek tek ovalaya ovalaya yıkarım.
2. Çok değerli bir şeymiş gibi 50 kuruşluk süngeri artık süngerlikten çıkıp değişik bir canlı halini alıncaya ve bundan sonrasına kadar kullanır. Ben ayda bir atar, yenisini koyarım yerine.
3. Beli acayip derecede ağrımasına rağmen kıyamadığından mıdır nedir bilemiyorum ama bulaşık makinesini kullanmaz, elinde yıkar bulaşıkları. Eldiven de bulunmaz evinde. Ben de onlara gittiğimde o iğrenç ötesi süngere çıplak elimi sürerek bulaşıkları yıkamak zorunda kalırım. neden alıp bir sünger götürmüyorsun peki diyenlere: kendi süngerini atsam alınır da ondan..
4. Mutfağındaki süzgeçlerin delikleri pislikten artık birbiriyle birleşmiştir. Süzgeçte pislikten su akacak yer kalmamıştır. Birkaç kere gizlice onları atıp yenisini koydum yerlerine. Ama sorun benim onları yenisiyle değiştirmem değil, kocaman kadının böyle bir şeyi kendi kendine düşünememesinde.
5. Yemek yaparken yemeğin tadına bakar, yemeğin tadına bakarken kullandığı kaşığı gerisin geri yemeğin içine daldırır!
6. Mutfağında tezgahları, masayı silmek için bir bez bulunmaz. Masasının üstü hep pistir zaten. Bir de o pisliğin üzerine neye lazımsa koltuk örtüsü gibi kadife, mana veremediğim bir şey örter. Hayatımda ondan başka kimsenin masasının üzerinde öyle bir şey görmedim.
7. Temmizlik bezi olmayan mutfak temiz olur mu? Köyde falan değil, Ankara'nın en lüks semtlerinden birindeki, 3 senelik evinde yaşayan kayınvalidemin tezgahları bildim bileli kapkaradır (orjinai sütlü kahve). Ve o tezgahın üstü hep dağınıktır, çalışacak yer bulunmaz.
8. Evyenin içinde süzgeç gibi bir şey durur hep, hani sebzelerin kabukları falan dursun diye. Sevmem o şeyi, kullanmam ama amacına uygun kulanana da bir şey diyemem. Ama bizimki buna sadece sebze kabuğu gibi şeyleri atmaz, her! türlü evsel atığı atar o lavabonun içine.
9. Evinde çöp kutusu yok mu dediniz? Var tabi. Ama balkonda duran o çöpün çevresi hep yapış yapış pistir, çöpler çöp kutusundan çok çevresindedir. Ve çöp kutusunun içi yıllardır yıkanmamış gibi çöp kalıntısıdır.
10. Sofra kurarlar, tabi onlardayken ben kurarım ama onların tarzı şudur: Bıçak, peçete asla yok! Tabaklar, bardaklar hepsi ayrı bir çeşit, rastgele ortaya bırakılmış. İnsanda ne yeme zevki bırakırlar ne bir şey. Evine çağırırsın saf saf, özene bezene yemekler yapar, şık bir sofra kurarsın, yarım günde yaptığın yemeği 10 dakikada yer kalkarlar. Sofraya da beraber oturup beraber kalkma adabını bilmezler.
10. Geçenlerde onlara gittiğimizde kışlık ayakkabıları topluyordu. Bunu nasıl yapıyordu dersiniz? Kullanılmış, altları pis ayakkabıları altına maltına bakmadan hepsini kucağına toplamış aldı bir yere götürdü. Üstünün başının hep ayakkabı pisliği olduğunu geçtim, ellerini yıkamadan öylece devam etti ya hayatına.
11. Hayatınızda böyle bir şey duymadığınıza eminim: benim kayınvalidem yatılı misafir gelip gittiğinde o misafirlerin yattığı nevresimleri değiştirip de kirliye atmaz. O yorganları, yastıkları, çarşafları öyle kullanılmış haliyle, pis pis kaldırır yerlerine!
12. Oturma odalarında orta sehpanın üzerinde her daim kabukları etrafa saçılmış çerez, kabukları soyulup öylece bırakılmış meyve, kirli mendiller bulunur ve hiç rahatsız olmadan o şekilde saatler hatta günlerce kalabilirler.
Rahmetli anneciğim tertemiz, özenli bir kadındı. Yanlış anlamayın öyle temizlik, titizlik hastası gibi insana dünyayı dar eden değil, inceliği ve zerafeti ile hayatı güzelleştiren bir kadındı. Bir de görümcem var, ona isterseniz ayrıca girerim. Bu insanları görünce anneciğimin ne kadar özel bir insan olduğunu bir kez daha anlıyorum ve o olmadığı için derdimi kimseye anlatamıyorum. Sizlerle paylaşmak istedim. Teşekkürler.
Ben bu tarz konuşmalara çok sinirleniyorum açıkcası. Kayınvalidem çok pis, annem çok temiz. Herkesin temizliği kendinedir arkadaşım.
Valla temiz insan her yaşta temizdir temizliğin titizliğin yaşı olmaz. Sonuçta kadın yatalak değil ya bu kadarda pis olunmazki nasıl normal karşılıyosunuz hayret doğrusu. Yaşından dolayı iş yapmak tabiki zor gelebilir ama en azından evinin pis oldugunun farkında olup bundan rahatsızlık duyar ama kadın gayet rahat demekki yapısı böyle.
ya bir de şey derler, çok titiz kadınlar yaşlanınca tam tersi olur, hatta kimisi dışkısıyla oynar falan..Demekki neymiş hastalık derecesinde titiz olmaya gerek yokmuş..Allah sen koru Yarabbim..
Çok teşekkür ederim mantıklı çıkarımlarınız için.
Ne çok derdi var diyeceksiniz bu konu ile ilgili ama gerçekten de öyle, derdi taşma seviyesine gelmeden ifade eden biri değilim zaten, su deyince aklıma geldi, sularının içinde durduğu damacanaları da kapkara. Pompaları da. Ayrıca su artıma cihazları var ama ondan su içmiyorlar nedense. Ben daha temiz olduğunu düşündüğüm için arıtma cihazından gelen suyu içiyorum. Haberlerde vermişlerdi bir ara, pompaları en fazla senede bir değiştirin diye çünkü mikrop üretiyormuş. Damacanayı değiştirmeyi uzun zamandır düşünüyordum ama kayınvalidem yine alınacak gerekçesiyle yapamıyordum, en sonunda eşime yeni pompa damacana aldırıp verdirdim annesine. Sonuçta oğulları ona da alınamazlar herhalde. Yani şöyle düşünün, onlara göre o damacanayı pompayı kullanmak çok ama çok normal, kızın biri geliyor bunu değiştirmemiz lazım çünkü şöyle, şöyle, şöyle diyor. Hadi damacanayı değiştiriyorlar, sonra o kız geliyor süngeri dğeiştirmeliyiz, masayı temizlemeliyiz, siz daha iyi bilirsiniz ama evde çöp niteliğinde bir sürü eşya var onları atmalıyız, siz bilirsiniz ama tezgahı silmeliyiz, siz zaten temizsiniz ama mutfağı süpürmeliyiz çünkü yerdeki ekmek kırıklarına bakmak günahtır, .çünkü şöyle çünkü böyle diyor. Bunu istediğiniz kadar kibar, istediğiniz kadar üslubunca söyleyin, evde değiştirilecek o kadar çok şey var, bir yerden sonra ne benim söylemeye yüzüm olur, ne de onların bana tepki göstermeme şansı. Zaten tepkilerini aşırı derecede rahat ifade eden insanlar. Her şey sen mi biliyorsun derler bana. Bu kadar çok değiştirilecek şey olmasa bir gün birini yapardım, bir hafta birini. Ama olmuyor işte arkadaşlar bu şekilde oldu mu göze batıyor. Çünkü içinde yaşadıkları şartlar onlara çok normal geliyor. Yurtdışına gitmeden önceki akşam onlardaydık, mutfağı gördüm, yerler yabancı maddeler, döküntülerle resmen kaplıydı, küçük süpürgeyi aldım süpürdüm. İçeri döndüğümde kayınvalidem bana imalı imalı sağol dedi. Yani bunun anlamı şu, neden süpürdün ki, ben bilmiyor muyum temizlik yapmayı, pis mi benim evim? Evet, siz nasıl kendi kayınvalidenizin söyleyiş tarzından bir şeyleri anlıyorsunuz, elbette ki ben de anlıyorum. Yani orayı süpürmemden hoşnut olmadı anlıyor musunuz.
Durum bu. İyiniyetle yorum yazan herkese teşekkürler.
Valla temiz insan her yaşta temizdir temizliğin titizliğin yaşı olmaz. Sonuçta kadın yatalak değil ya bu kadarda pis olunmazki nasıl normal karşılıyosunuz hayret doğrusu. Yaşından dolayı iş yapmak tabiki zor gelebilir ama en azından evinin pis oldugunun farkında olup bundan rahatsızlık duyar ama kadın gayet rahat demekki yapısı böyle.
Arkadaşlar, bu bölümde çok daha ciddi dertleri olanlar var biliyorum. Ama benim de derdim bu işte. 1,5 yıllık evliyim ve eşimle bütün kavgalarımızın dönüp dolaşıp ailesinin temizlik, titizlik konusundaki sarsaklığına, umursamazlığına ve bu konuda çocuklarına eğitim vermediklerine dayandığını gördüm ve bu konuyu giderek daha çok takmaya başladım. Sizlere kayınvalidemin ne yazık ki olmayan temizlik anlayışından örnekler vermek istiyorum ve başlıktaki pek hoş olmayan 'pis' kelimesinin yerine neden başka bir kelime bulamadığımın takdirini sizlere bırakıyorum:
1. Kayıvalidem marulu vb. şeyleri yıkarken sadece suya basar, çıkarır. Ona göre o marul yıkanmıştır! ben sirkeli suda 1 saat bekletir her yaprağı tek tek ovalaya ovalaya yıkarım.
2. Çok değerli bir şeymiş gibi 50 kuruşluk süngeri artık süngerlikten çıkıp değişik bir canlı halini alıncaya ve bundan sonrasına kadar kullanır. Ben ayda bir atar, yenisini koyarım yerine.
3. Beli acayip derecede ağrımasına rağmen kıyamadığından mıdır nedir bilemiyorum ama bulaşık makinesini kullanmaz, elinde yıkar bulaşıkları. Eldiven de bulunmaz evinde. Ben de onlara gittiğimde o iğrenç ötesi süngere çıplak elimi sürerek bulaşıkları yıkamak zorunda kalırım. neden alıp bir sünger götürmüyorsun peki diyenlere: kendi süngerini atsam alınır da ondan..
4. Mutfağındaki süzgeçlerin delikleri pislikten artık birbiriyle birleşmiştir. Süzgeçte pislikten su akacak yer kalmamıştır. Birkaç kere gizlice onları atıp yenisini koydum yerlerine. Ama sorun benim onları yenisiyle değiştirmem değil, kocaman kadının böyle bir şeyi kendi kendine düşünememesinde.
5. Yemek yaparken yemeğin tadına bakar, yemeğin tadına bakarken kullandığı kaşığı gerisin geri yemeğin içine daldırır!
6. Mutfağında tezgahları, masayı silmek için bir bez bulunmaz. Masasının üstü hep pistir zaten. Bir de o pisliğin üzerine neye lazımsa koltuk örtüsü gibi kadife, mana veremediğim bir şey örter. Hayatımda ondan başka kimsenin masasının üzerinde öyle bir şey görmedim.
7. Temmizlik bezi olmayan mutfak temiz olur mu? Köyde falan değil, Ankara'nın en lüks semtlerinden birindeki, 3 senelik evinde yaşayan kayınvalidemin tezgahları bildim bileli kapkaradır (orjinai sütlü kahve). Ve o tezgahın üstü hep dağınıktır, çalışacak yer bulunmaz.
8. Evyenin içinde süzgeç gibi bir şey durur hep, hani sebzelerin kabukları falan dursun diye. Sevmem o şeyi, kullanmam ama amacına uygun kulanana da bir şey diyemem. Ama bizimki buna sadece sebze kabuğu gibi şeyleri atmaz, her! türlü evsel atığı atar o lavabonun içine.
9. Evinde çöp kutusu yok mu dediniz? Var tabi. Ama balkonda duran o çöpün çevresi hep yapış yapış pistir, çöpler çöp kutusundan çok çevresindedir. Ve çöp kutusunun içi yıllardır yıkanmamış gibi çöp kalıntısıdır.
10. Sofra kurarlar, tabi onlardayken ben kurarım ama onların tarzı şudur: Bıçak, peçete asla yok! Tabaklar, bardaklar hepsi ayrı bir çeşit, rastgele ortaya bırakılmış. İnsanda ne yeme zevki bırakırlar ne bir şey. Evine çağırırsın saf saf, özene bezene yemekler yapar, şık bir sofra kurarsın, yarım günde yaptığın yemeği 10 dakikada yer kalkarlar. Sofraya da beraber oturup beraber kalkma adabını bilmezler.
10. Geçenlerde onlara gittiğimizde kışlık ayakkabıları topluyordu. Bunu nasıl yapıyordu dersiniz? Kullanılmış, altları pis ayakkabıları altına maltına bakmadan hepsini kucağına toplamış aldı bir yere götürdü. Üstünün başının hep ayakkabı pisliği olduğunu geçtim, ellerini yıkamadan öylece devam etti ya hayatına.
11. Hayatınızda böyle bir şey duymadığınıza eminim: benim kayınvalidem yatılı misafir gelip gittiğinde o misafirlerin yattığı nevresimleri değiştirip de kirliye atmaz. O yorganları, yastıkları, çarşafları öyle kullanılmış haliyle, pis pis kaldırır yerlerine!
12. Oturma odalarında orta sehpanın üzerinde her daim kabukları etrafa saçılmış çerez, kabukları soyulup öylece bırakılmış meyve, kirli mendiller bulunur ve hiç rahatsız olmadan o şekilde saatler hatta günlerce kalabilirler.
Rahmetli anneciğim tertemiz, özenli bir kadındı. Yanlış anlamayın öyle temizlik, titizlik hastası gibi insana dünyayı dar eden değil, inceliği ve zerafeti ile hayatı güzelleştiren bir kadındı. Bir de görümcem var, ona isterseniz ayrıca girerim. Bu insanları görünce anneciğimin ne kadar özel bir insan olduğunu bir kez daha anlıyorum ve o olmadığı için derdimi kimseye anlatamıyorum. Sizlerle paylaşmak istedim. Teşekkürler.