en iyisi ben de içimi dökeyim, belki biraz rahatlarım..
eşimle severek evlendik.. nişana kadar herşey iyiydi..
ilk sorunumuz.. nişan akşamı giydiğim kıyafetin içine neden dolgulu sütyen takmamışım, göğüslerim küçük gözüküyormuş..
çünkü kendisi 50 yaşında olmasına rağmen halen içten dolgulu sütyen takar, kendisi sülalenın mankenidir, onun gibi fiziği olan yoktur, komuşarla pazara gittiğinde de bile onlara bakın erkekler hep bana bakıyor diyormuş :)
nişan akşamı biz gümüş tepsiyi kaybettik son anda, neyse cam tepsi olsun dedik vay efendim cam tepsiyle olurmuymuş.. aynı gün ikinci kıyamet..
neyseki aynı şehirlerde değildik, ben konyada onlar izmirde.. düğüne kadar pek bişey olmadı..
nikah tarihi yaklaştıkça buz gibi rüzgarlar esmeye başladı. bu arada ben türbanlıyım, ama izmirde bütün akrabalara benim evlendikten sonra eşarbımı çıkartacağımı söylemiş, kaynanam malum uyuz bi tip olunca sülalede de sevilmiyor ve kendisinin kuzeniyle aynı yaştayız sürekli görüşüyorduk telefonda bana niye eşarbını çıkarcan diye sorunca şok olmuştum.. hem de eşarbımı mecbur çıkaracakmışım, çünkü kayınbabam turizm işinde çalışıyormuş ailesinde kapalı olamazmış..
nikah tarihini almak için eşim konyaya geldi, tarihi aldık ben o görüştüğüm kuzene msj attım şu tarihe aldık diye, o da kaynanamı aramış hadi hayırlı olsun diye, sizce ne demiş, sakın kimseye yayma, yani söyleme ankatma duyulmasın, tövbe yarabbim ben sanki genelevden alınıp getiriliyorum.. ben kuzenle bu görülmeyi yaptığımda eşim daha izmire dönmemişti evde otobüs saatini bekliyorduk, eşim yanında bi de boş valiz getirmişti benim eşyalardan doldurup götürcekti birazını.. senmisin kimseye yayma diyen, valizi boş gönderdim, eşim biraz ezik annesine karşı çok tırstı yapam nolur olay çıkacak diye ama yaptım... izmire indiğinde aramış kaynanam servisten inince ara beni valize gelip yardım edeyim, eşim de demiş gelmene gerek yok valiz boş :) mors olmuş tabi..
nikahtan önce biz de yorgan kaplama diye bi adet var, gündüz eğlencesi.. hem onu yapcaz hem de kaynanam falan gelcek gelinlikçiye gidilecek.. bu seferde davetiye krizi çıktı.. eşim çok yoğun çalışıyordu o zamanlar davetiyeyle ilgilenecek zaman yok, kaynana malum hep interntte düğün bişeyle alakası yok, bizim konyada çevremiz geniş, dedik burda bastırılsın sonra bölüşülsün.. geldikleri gün kahvaltı yaptık, ben bulaşık yıkıyprum mutfakta, kaynana geldi nereye gitcez şimdi dedi, önce gelinliğe sonra davetiyeye dedim. ne davetiyesi dedi, ben de anlattım eşimle aramızda konuştuklarımızı ve konyada bastırılsın dediğimizi, oooo kız tarafında davetiye mi bastırılırmış, nihayet oğlan evi olduğu aklına geldi yani.. madem burda bastırmak olmaz o zaman kafanı internetten kaldır da ne yapılması lazım bi düşün demi ama.. ben çıldırdım.. ama burda suç benim koacada.. bizim bu şekilde konuştuğumuzu kaynanaya anlatmamış korkudan, o da ilk kez duyunca tepki veriyor. ben çıldırdım, tamam izmirde olsun diye bağırdım ev benim sesimle çınladı, bağırdım yürüdüm anam bi baktım peşimden geliyo dur bi konuşalım madem falan vs :) ama yumuşamadım.. tamam izmirde olsun dedim kestim, o da küstü.. gelinlikçiye gitmemiz falan berbat gecmişti..
nikah yaklaştı, biz malum çeyiz meyiz koşturuyoruz, annem arada kaynanamla konuşuyo biz telaşedeyiz sen napıyon diyo kaynanam da napıyım ben de internetteyim işte öyle bakınıyom, kadının bişey yaptığı yok.. sanki başkasının oğlu evlenecek..
nikaha çok az zaman var bu başladı biz sana bişey takamayız edemeyiz demeye, allahtan nişanda bişeyler takmışlardı.. bizim konyada da gelinin kolunda 5 bilezik olmazsa olmaz, annem üzülüyo ne diyecem ben herkese falan, çareyi kendim buldum..sahte bilezik alıp takmış olacaklardı. kına ve nikah için geldiler. geldikleri gün ben takı işini söyledim tabi pek bi hoşuna gitti gittik sahte bilezikleri aldık, çocuk kandırır gibi onları taktım nikahta..
biz konyada nikah izmirde düğün olsun dedik.. tabi bu zamana kadar gelinlik krizimiz... konyada nikahta gelinlik giymeme ne gerek varmış.. giyersem kirlenirmiş :) bunu da hallettik.. ee o zaman gelinlik türbanlı olmasın açık olsun.. hem izmirde hem konyada.. halbuki baştan, burda bizim adetlerimiz, orda sizin adetleriniz denilmişti..
hadi onu da duymazdan geldik, ben türbanım üzerine büyük şapka yaptırdım gelinlikçime, şapka takmak da neymiş, ne dalga geçtiler ne çok güldüler bana kız kardeşiyle ikisi..
nikah bitti tebrikleri kabul ediyoruz bi baktım benim kocayı sıkıştırmış köşeye biz bu kadar kişi öpmek zorundamıyız diye bağırıyor :)
ve tabiki evlilik cüzdanı bana verilmşti, bi ara eşim bakayım diye benden aldı, bu arada hem tebrik hem foto çekme devam ediyor, bi baktım benim evlilik cüzdanı bende yok eşimde de yok, almış koltuğun altına sıkıştırmış tutuyor orda :)
nikah akşamı artık konyaya veda ediyorum
otogarda kzıkardeşimle kenetlenmiş ağlıyoruz, annem ayrı halam ayrı herkes hüngür hoşaf, bu da bi köşede bizim uzaktan bi akrabaya bişey anlatıp gülüyor, sonra baktı biz baya kötüyüz gelmiş annemi azarlar gibi bağırıyor "ne var ağlayacak izmir gibi yere gidiyor işte daha ne istiyorsunuz.."
izmire geldik düğün haftaya o zamana kadar herşey iyi gitti sayılır, sadece eşim yatak odasının bir an önce eve gelip kurulmasını isteyince, hemen mi birlikte yatcanız demezmi :) yok seneye yatcaz :)
düğün için annemler geldi ve herşey ogün oldu, annemler sabah inecek izmire, ben ve eşim karşılamaya gidiyoruz, ben de karşılamaya gidiyorum evde bi surat hem kaynanam da hem kız kardeşinde.. tabi ben olmayacam onlar hazırlayacaklar kahvaltıyı vs..
annemler geld, oh herşey iyi gidiyo derken, biz dedik gençler dışarı çıkalım gezelim, salona gittim kayınbabama ve babama ikisine birden, biz dışarı çıkmaz istiyoruz izniniz olursa dedim, tabi ne demek dedi ikisi de.. odama geldim üzerimi değiştircem bi baktım kaynana eşimi sıkıştırmış köşeye gitmeyin gitmeyin diyor, ben gene dellendim, tamam gitmiyorum diye hem bağırdım hem de pardesümü çıakrdım sinirle kaynana da bunu gördü, geldi üstüme.. söylediklerini aynen yazıyorum, benim yatak odamdayız, işaret parmağını kaldırdı, diğer eli belinde, bana bak sen çok oluyorsun artık haaaa diye bağırdı, ben şaştım, ağlamaya başladım, annem kardeşlerim kuzenlerim doldu odaya, annem "yapma sevcan hanım bozmayalım ağzımın tadını, çocuklar dışarı gitmek istedi ne var bunda" falan derken anneme de bir bağırmaz mı "hüsniye hanım sen karışmaaaaa!"
ve işte benim delirme anım, bastım çığlığı, bana bağırması neyse ama anneme bağıramazdı.. ben çığlık attım, çıldırdım, delirdim ve düğünden bi gece önce sinir krizi geçirdim..
kız kardeşimin sonradan anlattığına göre o an ellerimi boğazına geçirmişim bi an kaynanın..
ben kriz geçirip atmışım kendimi yatağa, bu da evden çıkmış gitmiş.. onu aramaya kayınbabam, kızkardeşi, akrabalar falan.. annemler kalmış evde tek.. meğer apartmanın çatısına çıkmış akıllı.. kayınbabam bağırmış biraz, bi de bi akrabamız var hayriye abla (düğünden önce onunla da görüşüyordum telefonda)
işt hayriye abla yukarda tokat atmış buna, kendine gel in aşağı napıyon diye.. neyse ben yatıyorum hala annem başımda ağlıyor, kardeşlerim demiş alıp ablamı da gidiyoruz vs..
ben kendime gelir gibi oldum yarım saat sonra bi yanımda annem bi yanımda hayriye abla.. hayriye abla eğildi kulağıma, o da biliyor kaynanamın nasıl bi karakter olduğunu.. kulağıma fısıldadı, buna mı yenilcen, sen böyle yatarsan o zafer kazanmış gibi sevinir kalk fırsat verme ona, duş al kendine gel, makyaj yap.. bişey olmamış gibi davran, o rezil olduğuyla kalsın.. o ara kaynana geldi odama nasıl oldun falan diyo buz gibi, bi baktım erkek kardeşimin biri bunun kolundan tutmuş kapıya doğru itiyo, müsade edin ablamla biz önce bi konuşalım diyor :)
birazdan kalktım, duşa girdim üzerimi değiştim, moral bozuk ama bişey olmamış gibi davranmaya çalıştım..
asıl meseleye gelince, kaynanam kocamı neden köşeye sıkıştırıp gitmeyin dışarı diyormuş sizce? para gidecek diye.. dışarda benim kardeşlerime ve 2 kuzenime kola çay ısmarlanacak diye..
ama onlar konyaya nişan için geldiklerinde, bizim ev sobalı diye biz onları bir tanıdığın otelinde ağırladık 2 gece.. hem de izmir ekibi kaynanamlar, aydından gelenler kaynanam anne babası kızkardeşi ve ailesi, ankaradan gelenler kayınbabamın anne babası amca ve ailesi..
ben 2,5 yıllık eviliyim ve benim babam daha yeni bitirdi otelin borç taksitlerini.. bunların hiç mi değeri yoktu söylesenize allah aşkına..
düğün güzel oldu, benim canımı acıtan tek şey, gel,nliğimin bolerosunu çıkarınca baya baya çok açık bi gelinlik oldu ve bi daha olay çıkmasın diye babam bile beni ilk o kadar açık görecek şekilde düğün oldu..
Rabbim ne büyüksün.. 8de başlayacak düğün 9 oldu daha bekliyoruz gelin odasında.. çünkü gelen yok komşulardan ve aile içindeki akrabalardan başka.. ben konyada 400 kişiyle nikah yaptım güzel kapak oldu ama ..
100 kişiyle düğün.. neyski düğünde sorun çıkmadı..
düğünden sonra annem giderken de çok ağladı ama ben kendimi tuttum artık.. ben de ağlasam annemin aklında hep o an kalacaktı..
annmler gitti kaldım tek başıma..
şimdi ben gurbetteyim, ama annmleri özleyemem.. ne gerek var özlememe kaynanamlar var ya işte.. aynen böyle diyor..
ilk günler bana herkes el öpmeye ne zaman gitcen diye soruyor ben de bilmem falan diyorum korkudan.. bu demezmi bizim adetimizde öyle çok sık gitmek yoktur, göndermeyiz..
evet göndermedi de.. el öpmeye 3,5 ay sonra gittim..
düğünden sonra ben sustukça günler geçti ama susmadığım günlerden birgün..
börek yaptım.. kayınım mide hastası onu böreği ayrı, susamsız..
yemeği yemiştik, börek çayın yanına olacak.. bana önce kaynımın böreğini fırına atmamı söylemiş ama ben önce susamlıyı atmışım.. bi çıktı tepsi aaa bu susamlı bunu yiyemez. ama yüzünü buruşturup bi bakıyoki böreğe sanki mundar gibi..
ben bikaç dilim kestim dedimki, üst katını susamlı katını alalım öyle yesin, aldık, aaa görüntüsü bozuk beğenmez bunu, halbuki kaynım çok iyidir ben götürsem yer biliyorum, ama kaynana yakaldı bi kere.. o zaman dedim altını üstüne çevirelm görüntüsü güzel olsun, yaptım aaa şekli ozuldu yemez. ve benim dellenme anım yine geldi, yeter ya siz de bi kıymet bilmiyonuz diye bağırdım.. ve olay çıktı o bana bağırdı ben ona.. bi daha eve susam almamaya yemin ettiim..
gitti odasına ağlamaya başladı, biraz zaman geçti gittim odasına özür diledim mecbur, yoksa onun kömür kara suratı daha da kararacak evde huzur kalmayacak.. neyse özür dilememle çok az düzeldik.. bi hafta falan kararttı suratını sonra geçti..
bir süre sonra yeni kriz... ogünlerde bunun morali çok ama çok feci bozuk sebebini bilmiyorum..( meğer bu kaynana bizim karşıdaki esnafın biriyle ne derece ileride bilemiyorum bişeyler yaşamaya başlamış.zaten balkondan içeri girmezdi.. banyodan çıkar hemen balkona gider, orda saçlarını havalandıra havalandıra kuruturdu, balkonda he aşağı seslencek birini bulurdu hep birileriyle konuşurdu, sonradan anladım ben de balkonu niye çok sevdiğini..işte bu durum da ayyuka çıkmış akrabalar arasında konuşulur olmuş, hatta kaynanasına görümcesine kadar gitmiş konu, onlar da gerçekmi diye araştırıyorlarmış,bu da korkmuş tırsmış tabi, moral bozuk) yemek yapıyorum mutfakta ve radyodan müzik dinliyorum.. mutfağa geldi, şunun sesini biraz kapat başım ağrıyo dedi, ben de sinirlendim dinliyorum dedi, şunun sesini kapat beni deli etme diye bi anda bağırsınmı.. tam benlik anlar işte, gittim küt diye çektim fişini, gördü tepkimi başladı bağırmaya.. o ara senşn yaptığın yemeği de istemiyorum dedi, aldı kaynayan makarna tenceresini kafamdan yukarı tezgaha fırlattı, allahtan kafam bişey olmadı, ayaklarımda yanma oldu biraz.. çekti gitti odasına.. hiç bişey yapmadım, ya sabır dedim, aldım yeni bi makarna kilerden yeniden yaptım.. yemek saati geldi yemek hazır geliyonmu dedim yok dedi, kayınımla oturup yedik yemeği.. 10 gün falan da bunun stresi sürdü..
bi keresinde eşimle dışarı çıkcaz, ben önce bi yere gitcem o da iddaa oynamaya iddaa bayisine gitcek, sonra buluşcaz yemeği dışarda yeyip gelcez.. böyle konuştuğumuzu duydu çıkarken, neyse biz gitceğimiz yerlere gittik tekrar buluştuk gayet rahat yemeğe gidiypruz, baktım bundan msj. hasan yanında mı? yanımda ne oldu diye cvp yazdım. insan buluştuk biz diye bi haber verir, öldüm burda meraktan dedi, ben de cvp yazdım aynen şöyle. neyi merak ediyosun? niye merak ediyosun? hasan beni bu saatte dışarda bırakacak değil herhalde.. ve eşime dedim anneni ara.. aradı onla konuşmadan hemen beni istedi.. eşime arattımki kapak olsun yanımda olduğunu kulağıyla duysun.. bana verdi sen bana nasıl böyle msjlar yazarsın falan diyor, o sinirle ne dedim bilmiyorum, hemen eve gittik, eşim yemek yeyip odaya geçti, biz yokken kayınbabamı da dodlurmuş o da yüzüme bakmıyor. cesaret dedim ve gitti geri mutafğa.. anne ben hasana ne olduğunu tam anlatmadım, sen niye babama herşeyi anlattın dedim? çekil önümden deyip kaçmaya çalıştı, en çok yaptığı şeydşr, konuşmadan kaçamk.. kapıda önüne geçtim, kolundan tuttum hayır konuşcaz dedim.. ve şu pratik zekamı seveyim hemen bişey buldum ve durumu şöyle ona yıktım :)
sen bana msj yazınca ben o msjı ne anladım biliyormusun dedim? sanki ben bu saat olmuş hasanın yanına gelmemişim, sen de balkondan falan bana benzeyen birini yalnız veya uygunsuz bi halde görüp ben sanıp bana msj yazıyon sandım dedim.. aaaa öyle bişey düşündüysem allah belamı versin falan dedi. ama ben öyle anladım o yüzden tepki verdim dedimm ve ben hasana anlatmazken sen babama niye anlattın dedim tekrar.. iyi oldu sustu..
son olayımız, bikaç gün önce oldu, hanfendi güya temzilik hastası çok titiz ama nedense temizlik sadece perde yıkamaktan balkona halıları atmaktan ibaret :) gösteriş..
geçen gün bizim odanın kapısına gelmiş, kabadayı gibi bi omuzu yerde bi omuzu havada yarı yatık halde, surat asık babanın kilotları nerde bulamıyorum dedi, çamaşırları yıkamak asmak, toplayıp herkesin odasına götürmek benim görevim olduğu için bana soruyor, ben de düşündüm son attığım çamaşırda babamın kilotu yok. bilmem der gibi başımı salladım, bana inanmıyormuş gibi hala suratıma bakıyor, allahtan eşimde orda.. baktı baktı ve gitti. ben gördünmü yaptığını dedim eşime, eşim dur bi dk deyip çıktı yanına gitti, ben son zamanlarda zaten dolmuştum, yok ben daha fazla dayanamayacam diye ağlamaya başladım ağlama sesime odama geldi, noldu falan dedi, eşim biz bunaldık artık çok sıkıldık ondan ağlıyor falan deyip kıvırmaya çalışıyor, kaynana demesin mi benim eşarbımı getirin, ben bunu bi okuyum geçer, o an dellendim..
ona kuran okumayı öğreten ben, namaza başlatan ben, kılık kıyafetinde biraz olsun kendisine çeki düzen verdiren ben kalkmış o beni okuayacak da ben iyileşecem :)
bastım bağırmayı okuma beniiii, ben kendimi okurrruuuuummm, okumaaaa beniiiiiii... :)
ve yine kriz :)
perdeleri asılıp indirmişim yere.. kayınbabam gelmiş noldu kızım diyo, kaynana anladı tabi bana yapıyo bu bana diyo.. eşim hala yok sana değil diyo..
o gece bi daha çıkmadım odamdan.. ama ben yatarken eşimle baya konuşmuşlar, eşim demiş biz çıkıp gitcez artık bunaldık vs..
bu son krizi de 5 gün surat asıklığıyla atlattık. ve yine bizim odaya gelip sigara parasını istedi bizden, eli mahkum..
şimdi ben bu kaynanayı nasıl seveyim.. dua ediyorum, 50 yaşındaki br kadın gibi olsun her haliyle..
iç çamaşırları benden daha seksidir, ama kayınbabamla aynı odada yatmıyorlar ondan tiksiniyor çünkü..
kendi kıyafetlerini asla bizimkilerle brlikte atmaz, kendilerininki biriktirip tek atar yıkar..
herşeyi o bilir, kimse bişey bilmez..
o herkesin ne mal olduğunu bi kez yüzüne baksa anlar..
hiçbir komuşumuzu sevmez, hepsinin bir hatası vardır.. kaynana aydına annesilere gttiğinde ben evde komuşara kabul günü yaparım :)
sülalede bi tek manyak var o da geldi beni buldu..
kendisinin saçı, cildi, göğüsleri herşeyi benden daha güzeldir :)
kadın kadına oturup muhabbt etmeyi bilmez, gittiğimiz yerden 1 saate kalkarız..
ay daha bin tane gıcık bi özelliğini sayarım ama elime yazık..
kısacası benimki de böyle...
allahtan taksitlerimiz az kaldı da yakında ayrı eve çıkma umudumuz çoğaldı..
her akşam yemeğinde bugün de bitti diyhe ömür geçiriyorum.. buna da yaşamak denirse..