- 16 Kasım 2015
- 3.317
- 3.842
- 53
- Konu Sahibi BEYAZ KURT
-
- #21
Kloraklı pijamaları eşimin yanında giymiyorum canımOoooo bir kira parası çokmuş,her gün mü çağırmayı düşünüyorsunuz nedir?
Bence şu temizlik takıntınızdan vazgeçin.
Haftadabir kadın gelip evi toparlasa siz de idare etmelisiniz.
Kendinizi heba etmenin anlamı yok.
Siz kendinize vakit ayırdığınızda daha çok mutlu olacaksınız,kloraklı pijamalarla değil.
valla bizde aynı durumdayız be tatlım.. eski fotolarıma bakıp ben bu muydum, ne hale gelmişim diyorum
Hayatta ilk once "ben" dedigimiz kadar huzurlu ve mutluyuz.Selam kızlar. Bu, bir dert değil ancak uzun zamandır içimde sinsi sinsi büyüyen bir his sadece. Evliliğim 3 yılı geçti; şu an çalıştığım işte beşinci yılım. Evlenmeden önce gerçekten güzel ve karizmatik biriydim. Yani kendime has bir havam vardı. Etkileyici bir mizacım vardı. Evlendikten sonra çok değiştim. Eşimle arada bir yaptığı hödüklükler dışında sorunumuz yok çok şükür. Evin bütün yükü üzerimde; daha bir kere temizlikçi gelmedi evime. Yemeğe makarna yaptığım gün sayısı 5'i geçmez; daima sulu yemek ve çorba bulunur evimde. Yaptığım iş de çok stresli bir iş. Ama günden güne renklerimin solduğunu hissediyorum. Pasaklı görünen biri değilim ama kendimi güzel ve ayrıcalıklı da hissetmiyorum. Müzisyenim aynı zamanda..Ama artık içimden müzik yapmak da gelmiyor. Ruhen ve fiziken çirkinleşiyorum sanki. Bütün mesaimi evin düzenine ve eşimin rahatına harcıyorum neredeyse. Eskiden çok özel hissederdim kendimi. Gitgide anlamsızlaşıyorum kendi içimde. Çok mu yıprandım ben? Bilmiyorum. Eskiden asla tv izlemezdim. Varsa yoksa tiyatro, sinema, kitap, müzik.. Hatta evime tv bile almamıştım bekarken. Dün gece o ses türkiye izlerken buldum kendimi; geçen hafta da müge anlı'ya baktım. Eşim evdeyken akşam 21:00'lere kadar hep mutfaktayım. Ellerim hep soğan kokuyor; saçlarım tereyağı. Keman yayı tutması gereken ellerim porçözden, ciften yıprandı. Çamaşır suyu lekesi olmayan eşofmanım kalmadı .. Kendimi çok iyi bir ev kadını olarak hissediyorum; bundan içten içe gurur da duyuyorum ama içimden farklı bir kadın çığlık çığlığa ağlıyor her gün. Anlamıyorum.
Egoyla ne alakasi var ya? Ozel zevklere hobilere vakit ayirmak anormal, kendini ev isine adamak mi normal?evlilik egonuzun yüksek yerlerini törpülemiş, normal hayata dönmüşsünüz. hepsi bu.
Bence kendi kendini bir rol karmaşası içine düşürmüşsün. Evde daima sulu yemek pişmesi, hiç makarna pişirmemen, eve temizlikçi çağırmaman filan bunlar övünülecek şeyler değil. Bir ev kadını olsan tek meziyetin bu olsa anlarım bunlar için bu kadar didinmeni ama başlarda anlattığın kadının gururla söyleyeceği laflar değil bunlar. Yani hayal ettiğin kadın evi her daim düzenli temiz, sürekli ocakta kaynayan bir tenceresi olan, kocasına padişahlar gibi hizmet eden kadın mı? eğer sen bi yandan da bu kadını olmayı hayal ediyorsan o etkileyici kadın bi daha hiç olamayacaksın ne yazık ki. Ancak komşu teyzeleri filan etkilersin. Eşinin de istediğinin bu olduğunu sanmıyorum.Selam kızlar. Bu, bir dert değil ancak uzun zamandır içimde sinsi sinsi büyüyen bir his sadece. Evliliğim 3 yılı geçti; şu an çalıştığım işte beşinci yılım. Evlenmeden önce gerçekten güzel ve karizmatik biriydim. Yani kendime has bir havam vardı. Etkileyici bir mizacım vardı. Evlendikten sonra çok değiştim. Eşimle arada bir yaptığı hödüklükler dışında sorunumuz yok çok şükür. Evin bütün yükü üzerimde; daha bir kere temizlikçi gelmedi evime. Yemeğe makarna yaptığım gün sayısı 5'i geçmez; daima sulu yemek ve çorba bulunur evimde. Yaptığım iş de çok stresli bir iş. Ama günden güne renklerimin solduğunu hissediyorum. Pasaklı görünen biri değilim ama kendimi güzel ve ayrıcalıklı da hissetmiyorum. Müzisyenim aynı zamanda..Ama artık içimden müzik yapmak da gelmiyor. Ruhen ve fiziken çirkinleşiyorum sanki. Bütün mesaimi evin düzenine ve eşimin rahatına harcıyorum neredeyse. Eskiden çok özel hissederdim kendimi. Gitgide anlamsızlaşıyorum kendi içimde. Çok mu yıprandım ben? Bilmiyorum. Eskiden asla tv izlemezdim. Varsa yoksa tiyatro, sinema, kitap, müzik.. Hatta evime tv bile almamıştım bekarken. Dün gece o ses türkiye izlerken buldum kendimi; geçen hafta da müge anlı'ya baktım. Eşim evdeyken akşam 21:00'lere kadar hep mutfaktayım. Ellerim hep soğan kokuyor; saçlarım tereyağı. Keman yayı tutması gereken ellerim porçözden, ciften yıprandı. Çamaşır suyu lekesi olmayan eşofmanım kalmadı .. Kendimi çok iyi bir ev kadını olarak hissediyorum; bundan içten içe gurur da duyuyorum ama içimden farklı bir kadın çığlık çığlığa ağlıyor her gün. Anlamıyorum.
Yooo ben eşinizin yanında giyiyorsunuz demedim ki...Kloraklı pijamaları eşimin yanında giymiyorum canımAllahtan daha o kadar olmadım.
Bu nasıl bi yorum, hobileri olan, yaşamayı, kendini seven kadın mı egolu oluyor. Bence tam tersi bir hayatı kabullenen kadın ezik ve silik oluyor. Sanırım siz bu guruba girdiğiniz için rahatsız etti sizi konu sahibinin evlilik öncesindeki kıskanılası yaşam tarzı.evlilik egonuzun yüksek yerlerini törpülemiş, normal hayata dönmüşsünüz. hepsi bu.
Aynen boyle dusunuyorum.Bu nasıl bi yorum, hobileri olan, yaşamayı, kendini seven kadın mı egolu oluyor. Bence tam tersi bir hayatı kabullenen kadın ezik ve silik oluyor. Sanırım siz bu guruba girdiğiniz için rahatsız etti sizi konu sahibinin evlilik öncesindeki kıskanılası yaşam tarzı.
Nasıl bi adam eşin. Ayda sadece bir hafta görüşüyorsunuz ve o senden ona hizmetçilik mi yapmanı istiyor. Bir ay boyunca evliliğe dair özlediği, paylaşmak istediği tek şey önüne meyvesinin gelmesi mi oluyormuş.Maalesef geç kaldım. Yaptığım herşey artık görevim oldu. Eşim sadece ay sonlarında eve gelebiliyor. Eve geldiğinde, 5- 7 gün arası kalıyor ve dinleniyor. O evde yokken de hem bizim taraftan hem onların taraftan gelenim gidenim çok oluyor. Yani eşim olmasa bile tempoya devam. Eşim evdeyken üst düzey bakım ve ilgi istiyor. Ama ben 18:10'da işten geliyorum, yemekti bulaşıktı, ertesi günü yemeğiydi, saat 21:30u buluyor. Bir de tabi beraberinde getirdiği bir çuval kirlinin yıkanıp ütülenmesi de o hafta yapılmak zorunda. Geçenlerde, sadece gece yetiştirip meyve ve kuru yemiş koyamadığım için "sen bana bakmıyorsun" dedi. Yani benim asli görevim oldu bunlar.
Üst düzey ilgi ve bakım ne yahu. Fenalık geldi birden. Eşinizden bahsetme şekliniz de çok enteresan. E kendinizi adamayın, saçınızı süpürge etmeyin madem? Çelişkili geliyor yani bana ben böyle bir kadın değilim deyip, önüne birgün kuruyemiş koyulmayınca isyan eden kocaya tepki verememek.Maalesef geç kaldım. Yaptığım herşey artık görevim oldu. Eşim sadece ay sonlarında eve gelebiliyor. Eve geldiğinde, 5- 7 gün arası kalıyor ve dinleniyor. O evde yokken de hem bizim taraftan hem onların taraftan gelenim gidenim çok oluyor. Yani eşim olmasa bile tempoya devam. Eşim evdeyken üst düzey bakım ve ilgi istiyor. Ama ben 18:10'da işten geliyorum, yemekti bulaşıktı, ertesi günü yemeğiydi, saat 21:30u buluyor. Bir de tabi beraberinde getirdiği bir çuval kirlinin yıkanıp ütülenmesi de o hafta yapılmak zorunda. Geçenlerde, sadece gece yetiştirip meyve ve kuru yemiş koyamadığım için "sen bana bakmıyorsun" dedi. Yani benim asli görevim oldu bunlar.
Egoyla ne alakasi var ya? Ozel zevklere hobilere vakit ayirmak anormal, kendini ev isine adamak mi normal?
Bu nasıl bi yorum, hobileri olan, yaşamayı, kendini seven kadın mı egolu oluyor. Bence tam tersi bir hayatı kabullenen kadın ezik ve silik oluyor. Sanırım siz bu guruba girdiğiniz için rahatsız etti sizi konu sahibinin evlilik öncesindeki kıskanılası yaşam tarzı.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?