- 9 Mayıs 2018
- 1.556
- 4.151
- 83
Evet bazen sanki dünyadaki tüm acıları yükleniyor gibi acı çekiyorum ama son zamanlarda sanki içten içe öldüm artık hiç duygum kalmadı. Konu açmakta da kararsız kaldım belki burda gelebilecek olumsuz yorumları zaten çoktan kendime söyledim.
En başta savaşla, sağlık sorunlarıyla, fakirlikle yani binbir dertle uğraşan insanları düşündükçe daha da kızıyorum kendime, üzüldüğüme üzülüyorum. belki de gerçekten nankörüm, bilmiyorum. Özetle varlık içinde yokluk, imkanlar içinde imkansızlık yaşıyorum
Severek ve şu anda yaşadığım her şeyi göze alarak evlendim ama teori ve pratik çok farklıymış. Eşimin bana daha fazla destek olacağını tahmin ediyordum ama yanılmışım.
Onun ülkesinde ailesiyle beraberiz. Senelerce ailemden uzakta okudum, çalıştım, tek başıma yurtdışında da yaşadım ve geldiğim noktada eşime bağımlıyım dengemi bozan da bu durum aslında. Yerel dili bilmiyorum, ingilizce epey yaygın ama kendi aralarında konuşulunları anlayamayınca sıkıntı yaşıyorum. Eşim gün içinde birçok şeyle uğraşıyor, ailesinin her türlü talebine koşturuyor ve bakıyorum ben bir ihtiyacımı dile getirsem sinirleniyor sevgi ilgi beklesem beklediğimle kalıyorum (evlenmeden önce böyle değildi). Bazen o kadar saçma şeyler tartışmaya dönüyor ki artık ağzımı açmak bile istemiyorum, sanki günlük sabır kotası var ve bana gelene kadar bitmiş oluyor.
Küçük büyük hiçbir şeyi dert etmemeyi de denedim, mutluluk rolü yapmayı da, herşeyden memnun görünmeyi de... Ama kızdım kendime, kırıldım çok da üzüldüm. Bu sindirilmek çünkü ve kişiliğimden başka neyim var ki bu hayatta. Ve dert ettiğim şeylerin bir kısmının da çözümü basit ama anlayamadığım bazı kültürel çekinceler yüzünden dile getirilemiyor. Mesela temizlik konusunda benim anlayışıma göre çok rahatlar. Evin ortak kullanım yerlerinde aldırmıyorum ama bizim odamızda da bu rahatlık olunca ister istemez kafama takıyorum.
Şükrettiğim çok şey var eminim benim hissettiğim yalnızlığın üzerine sevmediğiyle evlendirilmiş, şiddet gören, hor görülen gurbete gelin giden sayısız kadın vardır. Sık sık adsız bu kadınları da düşünüp bir de onlara üzülüyorum. Kınalarda söylenen yüksek yüksek tepelere türküsü çalıyor beynimde, hissettiğim şeyleri yaşamış bu kadına da üzülüyorum.
Bir süredir dili öğrenme motivasyonumu kaybettim. Başta da söylediğim gibi duygu hissetmiyorum, bazen kendimi zorlayıp küçük mutluluklar bulmaya çalışıyorum bir günü daha geçirebilmek için.
Bazen ihtiyacım olan tek şey uzun uzun anlatmaya gerek duymadan beni anlayabilen birinin varlığını hissetmek aslında. Tahmin edeceğiniz üzere kimseye anlatamıyorum. Amacın ne dersiniz belki, sadece paylaşmam gerekiyordu. Belki ilerde çözümlemiş olurum ve huzurlu olduğum bir zamanda okurum bunları.
Sevgiler.
En başta savaşla, sağlık sorunlarıyla, fakirlikle yani binbir dertle uğraşan insanları düşündükçe daha da kızıyorum kendime, üzüldüğüme üzülüyorum. belki de gerçekten nankörüm, bilmiyorum. Özetle varlık içinde yokluk, imkanlar içinde imkansızlık yaşıyorum
Severek ve şu anda yaşadığım her şeyi göze alarak evlendim ama teori ve pratik çok farklıymış. Eşimin bana daha fazla destek olacağını tahmin ediyordum ama yanılmışım.
Onun ülkesinde ailesiyle beraberiz. Senelerce ailemden uzakta okudum, çalıştım, tek başıma yurtdışında da yaşadım ve geldiğim noktada eşime bağımlıyım dengemi bozan da bu durum aslında. Yerel dili bilmiyorum, ingilizce epey yaygın ama kendi aralarında konuşulunları anlayamayınca sıkıntı yaşıyorum. Eşim gün içinde birçok şeyle uğraşıyor, ailesinin her türlü talebine koşturuyor ve bakıyorum ben bir ihtiyacımı dile getirsem sinirleniyor sevgi ilgi beklesem beklediğimle kalıyorum (evlenmeden önce böyle değildi). Bazen o kadar saçma şeyler tartışmaya dönüyor ki artık ağzımı açmak bile istemiyorum, sanki günlük sabır kotası var ve bana gelene kadar bitmiş oluyor.
Küçük büyük hiçbir şeyi dert etmemeyi de denedim, mutluluk rolü yapmayı da, herşeyden memnun görünmeyi de... Ama kızdım kendime, kırıldım çok da üzüldüm. Bu sindirilmek çünkü ve kişiliğimden başka neyim var ki bu hayatta. Ve dert ettiğim şeylerin bir kısmının da çözümü basit ama anlayamadığım bazı kültürel çekinceler yüzünden dile getirilemiyor. Mesela temizlik konusunda benim anlayışıma göre çok rahatlar. Evin ortak kullanım yerlerinde aldırmıyorum ama bizim odamızda da bu rahatlık olunca ister istemez kafama takıyorum.
Şükrettiğim çok şey var eminim benim hissettiğim yalnızlığın üzerine sevmediğiyle evlendirilmiş, şiddet gören, hor görülen gurbete gelin giden sayısız kadın vardır. Sık sık adsız bu kadınları da düşünüp bir de onlara üzülüyorum. Kınalarda söylenen yüksek yüksek tepelere türküsü çalıyor beynimde, hissettiğim şeyleri yaşamış bu kadına da üzülüyorum.
Bir süredir dili öğrenme motivasyonumu kaybettim. Başta da söylediğim gibi duygu hissetmiyorum, bazen kendimi zorlayıp küçük mutluluklar bulmaya çalışıyorum bir günü daha geçirebilmek için.
Bazen ihtiyacım olan tek şey uzun uzun anlatmaya gerek duymadan beni anlayabilen birinin varlığını hissetmek aslında. Tahmin edeceğiniz üzere kimseye anlatamıyorum. Amacın ne dersiniz belki, sadece paylaşmam gerekiyordu. Belki ilerde çözümlemiş olurum ve huzurlu olduğum bir zamanda okurum bunları.
Sevgiler.