Kendinden çok başkasını mutlu etme çabası:/

salinger29

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
17 Ocak 2017
640
1.537
33
34
İyi geceler hanımlar,

Ben neden böyleyim? diye direkt konuya gireyim. Hayatımın ve hareketlerimin temel motivasyonun başkalarını mutlu etmek olduğunu farkediyorum. 8 ay önce ailemden uzağa taşındım, bazı şeyleri yakından göremeyiz ama biraz dışardan bakınca farkederiz ya, şu an karakterime yapışmış olan bu garip duyarlılık gözüme batmaya başladı.

Sürekli bir mutluluk gözetme havası, aman kırılır mı üzülecek mi düşüncesi.. küçüklüğümden beri böyle, 5-6 yaşlarındayken babamın kaşlarının o günkü duruşundan ruh hali tespiti yapmayı öğrenmiştim. Şimdi hasret gidermeye ailemin yanına geldim, her birine ayrı ayrı sürpriz planladım falan filan. Zaten dışardan gelince hediye alınır, çok da severim hediyeleşmeyi ama şöyle bir durum farkettim ; kendime bir şey alacaksam 50 saat düşünür sonra aman boşver der cimrileşirim, yeğenlerime, aileme, arkadaşlarıma hediye alacağım zaman çılgınlarca savururum. Başkası bana maddi manevi bi iyilikte bulunduğu zaman gözümde aşırı derece büyür o iyilik ama kendim bişey yapıyorsam ‘tamam bu kadar yeterli’ düğmem yok, hep yaptığım azmış gibi hissederim. Sadece maddi konularda açığa çıkan bişey değil, mesela karşı taraf son mesajı yazarsa huzursuz olup mutlaka son bir emoji göndermek, restoranda manzarası güzel olan tarafı arkadaşa bırakıp diğer sandalyeye oturmak, buluşmaya geç kalmamak için epey kasmak ama karşı tarafın sallana oyalana geç geldiğini farketmek gibi küçük deneyimlerle dolu hayatım. Sıradan şeyler esasında ama üzerinde düşününce biraz rahatsız etti. Dışardan bakılınca da kendine güvenli biri gibi duruyorum, konuşkanım, atılganım ama ruhumun derinliklerinde bir yerlerde birilerine yaranmaya çalışıyormuşum gibi geliyor artık. Bencil olmak istiyorum olamıyorum, kendi isteklerimi ön plana koymakta başarısızım. Bunla alakalı epey sıkıntı çektim, hayatımı etkileyen bazı konularda elimi yeterince sert masaya vuramadığım da oldu.

Evliliğimde ise daha inatçıyım, eşimle aramızda aşikar bi zıtlık varsa isteğimde inat ederim ama temel olarak aile, bazen de akraba ve arkadaş ortamında birleştirici, minnok, sevgi pıtırı olma görevini vermişim kendi kendime. Yordu..

İyilik meleğiyim gibi durdu böyle yazınca ama temelinde iyilik değil sevilme-sevilmeme endişesi var gibi hissediyorum. Ay bilemedim garip garip hisler...
 
Başkalarını mutlu etmeye çalışırken mutsuz olmaya başladığımı anladığım anda daha az düşünceli davranmaya başladım. Tamamen geçmiyor ama kendimi daha az yıpratıyorum bence. Karşınızdakiler size aynı şekilde davranıyorsa sorun yok ama aksi durumda çok da seyapmamak lazım
 
Tipki ben,kendim yazmis gibi hisettim:) Yazdiklarinizla sonuca bagladiginiz tespitleriniz dogru. Nerden biliyorsunuz derseniz bende ayni dertlerden muzdariptim psikolog dan terapi aldigim donemde sevgi almak icin verdigim ve bu kadar baskalarini mutlu etmeye calistigim cikti. Boyle olusuda cocuklugumda yeteri kadar sevgi gormedigim ve sevgiden mahrum birakildigim icin boyle davraniyormusum( Simdi sevgi almak icin vermemeye direniyorum:))
 

Ben aşırı sevgi almış bir çocuk olduğum halde böyleyim ben neden böyleyim acaba?
 
Valla da ben yazmışım gibi. Bu kadar ortak nokta olur. Tanışsaydık o manzaralı sandalyeyi kim kapardı merak ettim o kadar ki :)

Aaah ahh, bu modelde bir arkadaşım vardı. kasalarda hesabı ben ödeyeceğim diye çirkinleşir, doğum günlerimizde vs. hediye yığar, sürekli ay terledin mi diye birbirimizin sırtına bez falan koyardık. Şimdi yorulduk veya birbirimizi hayal kırıklığına uğrattık herhalde, görüşmüyoruz. Böyle aşırı duyarlılıkta yaşarken hayal kırıklığına uğramak sıradan, gündelik bir olay takdir edersin:) ben ne yapar ne eder o sandalyeyi sana verirdim:)
 

Davrandıkları elbet oluyor, davranmadıkları da oluyor ama nedense çabuk unutuyorum. Kendimi bu konuda eğitmem lazım. Bir davete çağırıldığımda canım istemese bile gidiyorum falan. Bir noktada delilik gibi geliyor bu aralar ..
 

Ahaha :) watsapp grubu kursak ya kırmaktan korkup kırılınca kabuğuna çekilenler diye :)

biri bana iyilik yapıyorsa 5 katını yapmadan hayatta bırakmam. küçücük bir işimi yapana(kimseden istemem bir şey yapmasını ama hayatımı ben istemeden biraz kolaylaştırana) ağzından istediği bir eşya laf arasında istediği bir şey çıksın da alayım diye ağzına bakarım. ortak gittiğimiz yerlerde 1 kere başkası ödüyosa kaç kere ben öderim ki anca ödeşmiş sayılalım. rahat etmeyi hep başkaları hakeder benim dünyamda, ben şurda uyurum ne var ki, orası güneş alıyo sen buraya geç vs vs.

mesleğime hayatıma ailemin beni şımartmasına rağmen şımarıklıktan kendi keyfini düşünmeden eser yok. keşke bende de olsa birazcık, aman ben yiyim ona kalmasın, aman ben giyeyim , ben rahat edeyim düşüncesi olsa.çok olmasa ama az da olsa olsa.
 

Çocukluk döneminde aşırı sevgi gördüm esasında. Ergenlik sonrasında, bilhassa 17 yaşımdan sonra ise dengesiz bir sevgi gördüğümü düşünüyorum. Kavga etme sonra birden aşırı sevgi görme, sonra birden takdir edilmeme, uyumaya giderken gene sevildiğimin söylenmesi vs. vs. Şimdiyse sürekli mutlu etmeye çalışıyorum, evlendiğim için bile uzun süre kendimi babama karşı suçlu hissettim. Yeni soyadımı söylemeye halen utanıyorum. En aşırı babamdan sevgi görüyorum ama mutlu etmek için en çok çabaladığım kişi de o oldu galiba. Şimdi yoruldum, bana olan yanlış yaklaşımlarını farkettim. Kafam karıştı
 

Gittim hemen koştur koştur burcuna baktım, doğum tarihin doğruysa boğa burcusun. Hangi yıldız çarptı seni kelebeğim sen aslında ‘raat ol yeaaa’ insanı olmalıydın:)

Aaah, hele o ‘bir kaç kere ödeyim ki anca ödemiş sayılayım’ cümlesi hayatımın mottolorundan biri herhalde. Ben jubileyi karşıdan karşıya geçerken arabanın geldiği tarafa kendim geçmeye çalışarak yaptığımı düşünüyorum. Araba çarparsa ben öleyim çünkü, çok mantıklı.. bu enteresan huy hayatta kalma içgüdümün bile önüne geçtiyse demek..

Acaba biz de bir gün uzun mesajlara kısa cümlelerle, hatta kelimelerle cevap verebilen o yürek yemiş insanlardan olabilecek miyiz çokgüzelolsun:)
 

koptum burda. cidden ben ölim ne olacak ki bu defalık.

bence birşey neden oluyor ama ne çözemiyorum.
insanlarla konuşurken normal konuşuyorum ama içimde hep bir rahat ettirme kaygısı.
hele büyüklerime karşı aman aman bir büyükle aynı ortama girmeyeyim, cidden zeki müren nezaketine, hülya koçyiğit cefakarlığına sahip oluyorum süper güç olarak.
şu anki halim eski halime göre tilki sayılabilecek akılda, buna rağmen hala bu jungle için çok küçük kalıyorum.
 

bu arada sorunun cevabı hiç sanmıyorum. mutlaka ben sonlandırmalıyım iyi dileklerimle emojilerimle. kendisinin bana kurduğu hitap cümlelerine benzer cümlelerle.

kaç kere "alınmış mıdır acaba" diye düşünüyorum bilmiyorum. sosyal hayat eziyet bu açıdan. çok düşünerek konuştuğum halde sonradan senaryo yazarım ben böyle dedim kesin böyle düşündü, diye.
dar ederim kısacası kendime hayatı.
 
Ben biraz böyleydim hep insanlar mutlu olsun aman kırılmasınlar
Son zamanlarda kimseyi arayıp sormuyorum, sosyal medyada zaten oldum olası çok aktif biri değilim
Ben arkadaşlarımı ararsam vay kaçak hiç aramıyorsun olur, aramasam zaten vefasız damgası yapıştırılır ama karşıdan bir adım asla gelmez!
Bayramda falan herkesi ayrı ayrı arar, halini hatrını sorardım, facete doğum günü mesajı yazsam bile telefonla da arardım
şimdi kendi kendimeyim kimseyi aramıyor sormuyorum eee demek ki özlenmiyorum ya da sevilmiyorum ve artık inanun umrumda bile olmuyor
Evet insan tabii ki sosyal bir varlık ve topluma karışmak lazım ama benimkisi artık haddinden fazlasını yapmıyorum, herkes kadar adım atıyorum
Bir arkadaş da yazmış bu onaylanma, takdir edilme, sevilme isteğinden.
Ya da kendine şunu sorabilirsin, bu kadar çaba sarf etmesem nolur? Ne kaybederim?
 

Bir kereliğine ölmek mi kskflslf.
Karşı tarafa çok daha yakın olan yerde buluşmayı her seferinde kabul etmek de hülya koçyiğit cefakarlık paketinin içeriklerinden bildiğim kadarıyla, uygulamayı çok severim..
Ooo bayılırım orta-yaşlı teyze ortamına. Tüm rahat ettirme ve insanlara dünyaya sevdirme yeteneklerimi ard arda sergilediğim o unutulmaz anlar..

Bence eskisine göre bende daha iyiyim, özellikle bu sürprizimden bir öncekinde ( sürpriz no : 1983839 ) biraz afallayıp değişmem gerektiğine karar vermiştim. saatlerce yol gelip, kıta değiştirip bir gece annemlerin kapısını çalmıştım. Babam abimin ( ailenin özgür, minnetsiz, mutlu etme kaygısı barındırmayan üyesi) beni havaalanından eve getirmesine (15 km) benim başka ülkeden (4000km) gelmemden daha çok sevinmişti sanki. Belki abimin de duyguları ve sorumluluk seven bir yanı var diye sevinmişti, bilmiyorum, o andan sonra ‘ oyyy babamla küçükken dağlara nasıl tırmanırdık, kahramanım benim ‘ diye duygulanıp, hüzünlenme modumdan çıktım. Kusurlarıyla kabullendim, biraz daha güçlendim en azından ona karşı.

Ama gene de babayla sınırlı değil, genel bir problem bu. minnoş gönlümde kadehler kırılmaya devam ediyor ...
 
Hepsi nezaketten
Görgülüsün.
Böyle kal
Yalnizca o son emojiyi koymasan da olur.

Ah arkadaşım, teşekkür ederim güzel bakışın için ama yoruluyorum.. o pembe çiçek emojisi, dört yapraklı yonca emojisi hadi o Da olması küçük yıldız parlaklığı emojisi ille de konulacak. Neyse ki kalp koymuyorum, bence bu Da bişey...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…