Kırılma noktası....

SouvveniR

❤+❤ = ❤❤
Anneler Kulübü
Kayıtlı Üye
5 Mart 2012
11.481
8.058
448
İstanbul
5 senelik evliyim.
2 çocuğum var, 4 yaşında (neredeyse) ve 1 yaşında.
Mutsuzum... Mutsuzluğum bugün oluşan birşey değil.
Uzun zamandır mutsuzum...

Peki neden çocuk?
Bilmiyorum açıkçası.
İlk oğlum isteyerek oldu, ikincisi süprizdi. Ama Rabbim vermiş dedim, aldırmak aklımın ucundan bile geçmedi.
İkinci oğluma hamile kaldığım dönemlerde başladı bu mutsuzluklar.

Ben çalışan bir kadınım.
Yıllardır da çalışıyorum.
Kendime göre bir birikimim yok açıkçası.
Evlendiğimde eski çalıştığım yer kapanmıştı, tazminatımı dahi eşim ile paylaştım, kenara bir kuruş koymadım.
Bu güne kadar kazandığım her bir kuruşu eşim ile paylaştım.

Sorun ne? Onu ben de bilmiyorum açıkçası.
Kafam allak-bullak, tek bildiğim mutsuz olduğum, eşimin ve ailesinin nezdinde değersiz olduğum.
Aslında ilk zamanlardan belliydi herşey, ben sadece görmezden geldim belki de.
Hani olur ya, insan ufak tefek kendine uymayan yönleri görür karşı tarafta.
Nedense görmezden gelir bunları.
İşte o görmezden geldiklerim bir çığ haline geldi, şu an o çığın altında kalmış gibi hissediyorum.

Uzun zamandır boşanma kafamda, gün geçtikçe büyüyen bir karadelik.
Eşim aldatmadı, dövmedi, sövmedi, har vurup harman savurmadı...
Ne o zaman derdin diyeceksiniz, ben de bilsem... Adını koyabilsem...
Zaten "derdim var" demeyeceğim...
 
Derdiniz eşinizin ve ailesinin sizi DEĞERSİZ hissettirmesi.

Eşini al karşına konuş , mutsuzum de .
Bir taile çıkın monotondan kurtulun .
Bazen olur böyle.. Değişiklik işe yarar

 
bir bunalımın içindesin içindeki duyguları hep bastırmışsın anlasılan ,

bir dr gitsen destek alsan belki rahatlarsın canım , allah yardımcın olsun ,
 
Değersiz hissedilmek tabi ki çok kötü bir şey ama bir yuvayı yıkmak için geçerli bir neden değil ya da aşılamayacak bir durum değil bence kendinizi daha iyi ifade etmelisiniz..

günümüzde insanlar şükürsüz, şükretmeyi bilmiyor sadece sizin için söylemiyorum çoğumuz maalesef elimizdeki değerleri kaybetmeden anlayamıyoruz..
 
Derdiniz eşinizin ve ailesinin sizi DEĞERSİZ hissettirmesi.

Eşini al karşına konuş , mutsuzum de .
Bir taile çıkın monotondan kurtulun .
Bazen olur böyle.. Değişiklik işe yarar

O kadar çok denedim ki, artık deneyecek gücüm kalmadı sanırım.
Başbaşa 1 günlük kaçamaklar, başbaşa yemekler, çocuklarla birlikte birşeyler...
Denemediğim yol kalmadı...

Sonuç: yılbaşında evde temizlik yapan ben... kuru kuru geçirilen akşam...
Kayınvalidem sabah "eğer bir programınız varsa ben çocuklar ile ilgilenirim" diye eşime mesaj göndermiş.
Eşim bunu bana öğleden sonra söyledi.
Ne yapalım? dedi... Cevabım "birşeyler yapalım, hazır çocuklarla ilgileneceker madem" oldu.
Ben başladım arayışa, ne yapsak diye.
Adamın umru değil ki... Bende umursamadım ne olacak acaba diye...
Kös kös o bir köşede oturdu, ben de evi temizledim. Çocuklarla ilgilendim.
Yemek yaptım... Geleceğimi hayal ettiğimde ise, dönüp dolaşıp aynı senaryoyu buldum...
İşte & evde çalışan kadın, hiç bir sosyal hayatı olmayan bir insan...
 
Esinin sana tavri nasil deger vermiyor mu sevmiyor mu yoksa her sey yolunda ama sende mi sorun? Bosanmak istiyormussun eger devam etmek istersen evde her gun yuksek sesle Bakara suresi dinle yada oku. Cok faydasi oldugunu duydum. Insallah her sey gonlunce olur da yuvan dagilmaz.
 
Esinin sana tavri nasil deger vermiyor mu sevmiyor mu yoksa her sey yolunda ama sende mi sorun? Bosanmak istiyormussun eger devam etmek istersen evde her gun yuksek sesle Bakara suresi dinle yada oku. Cok faydasi oldugunu duydum. Insallah her sey gonlunce olur da yuvan dagilmaz.
 
Peki Bir kursa falan gitsen ?
Şükür bak ailenle aranda bır sorun yokmuş .
Monotonluk senı bunaltmış anlaşılan
 
Kırılma noktasına neden olan durumdan bahsetmemişsiniz,bir şey olmuştur ve işte burada başladı denir?
 

Bu yorumunuza canı gönülden katılıyorum...
Şükürsüz hayatlar yaşıyoruz malesef ki.
Belki ben de şükürsüzüm... Bilemiyorum ki... O kadar allak-bullak olmuş vaziyetteyim ki.
Dün akşam hiç uyumadım, artısını eksisini çocuklarımı geleceği tartıp durdum kafamda.
Bu şekilde geçirdiğim ne son gece olacak ne de ilk bunu da biliyorum.

Eşim kötü huyu olan bir insan değil belki...
Ama illa boşanmak için bir erkek aldatmalı, dövmeli, har vurup harman savurmalı, psikolojik şiddet mi uygulamalı?
Bunu düşünmekten de kendimi alamıyorum.

Eşim bir güne bir gün bana "ya hatun gelde bir çay içelim senle" dememiştir.
"Hadi gel bu akşamda şunu yapalım, şuraya gidelim" demedi.
Ha bu eksiklik midir? Evet, duygusal anlamda eksikliktir bana göre.

Hele son zamanlarda gerçekten bunaldım, iki çocuk peşinde koşuşturmaca.
Bir de titizlik üstüne tuz - biber... Bu arada eşimde titizdir...
Hiç bir şekilde sayılmayan bir eşim... Bundan kastım da şu:

Eşim evde "canım, cicim, hayatım, bir tanem, senin dediğin, senin bildiğin vs."
Fakat ne eşimin kuzenleri beni sayar, ne kayınvalidemler beni sayar gelin yerine koyar, ne de başka aile fertleri...
Bu çok can sıkıcı, sinir bozucu.
Desem ki benden kaynaklı bir durum - evime gelen misafirin rahat etmesi için elimden geleni yapan bir insanım.
İş yerimde sevilen, sayılan, sözü tamama alınan bir insanım.
Bir çok iş arkadaşım var, fakat eşli görüşebildiğim bir arkadaş ortamım yok.
Var olanlarda zamanla uzaklaştılar, sebebi ise bende bilmiyorum gerçekten...
 
Peki Bir kursa falan gitsen ?
Şükür bak ailenle aranda bır sorun yokmuş .
Monotonluk senı bunaltmış anlaşılan

Evet, fakat evlendiğimiz ilk yıllardan bu yana etrafımızda kimsenin kalmayışı beni birazda rahatsız ediyor.
Ben eğlenmeyi seven (belirli dozda), arkadaş çevresinden haz alan bir insanım.
Eşimin abisi bile, 1 yaşındaki oğlumu en son 6 aylıkken gördü.
Onlar gelmiyor diye biz de el ayak kesince, durum bu...

Kİ bu eşimin kardeşi... Varın siz gerisini düşünün.
Böyle hayat geçer mi?
Çocuklarım 4 duvar arasında, ne gelen var ne giden... Ne de biz gidiyoruz hali ile.
Yeni ortamlar yaratmaya, yeni uğraşlara çok çaba sarf ettim ama hep hüsran...
 
bir bunalımın içindesin içindeki duyguları hep bastırmışsın anlasılan ,

bir dr gitsen destek alsan belki rahatlarsın canım , allah yardımcın olsun ,

Konunun en kötü tarafı da bu ya...
Doktora gitmek benim için yenilgi bayrağı gibi birşey.

Şöyle ki...
Annem benim rahatsız, ruhsal olarak.
Düzenli doktora götürüyorum, psikiatride de yatmışlığı var.

Bir seferinde eşim bir tartışmamızda "senin de sinirlerin bozuk, bir psikiatriste git istersen, aile geninde var sanırım" dedi... Demez olaydı... O gün bugündür "ailece psikopatsınız" mantığı ile yaklaşılıyor gibi hissediyorum... Bu da sinirlerimi geriyor...
 

İnşallah yuvam dağılmaz, ben de ona dua ediyorum.
Fakat 40 yaşına gelmiş bir adam değişir mi?
Belirli tabuları var bunu artık anladım.
Eskiden sorun kayınvalidem sanırdım, onun yaptıkları beni rahatsız ederdi.
Sonraları fark ettim ki, aslında kayınvalidemin yaptıklarından ziyade eşimin pasifliği beni çıldırtan.
Annesi hangi noktada, nasıl olursa olsun eşimin nezdinde hep haklı.
Bana bir yandan "sen haklısın hayatım, annem hatalı" derken diğer yandan annesinin sırtını sıvazlıyor...

Bende 2 erkek evlat annesiyim...
İlerde bende kayınvalide adayıyım, fakat ahdım var, çocuklarıma yaşadıklarımın zerresini yaşatmam...
Hatta gördüğüm hataları olursa gelini savunurum kesin....
Çünkü yarın öbürgün anne-baba hayattan göçünce (Allah sıralı ölüm versin), çocuklar evlenince, eşler kalıyor başbaşa.

Bu düşünce ile yola çıkınca da, ben yanımda var olan eşim gibi bir eş istemediğimi fark ediyorum...
 

Değişiklik herzaman iyidir. Adım bekleyen değil atan kazanır.

Alın çocuklarınızı gidin biryere eşinize mesaj atın şurda bekliyoruz seni .

Başka bigün çocukları bırakma ihtimaliniz varsa bırakın birlikte sinemaya gidin.

Başka bigün çocuklarla tiyatroya

Çocukları uyutun bikahve yapın çağırın mutfağa konuşa konuşa için

Eşinizin ailesine gelince uzak durun efendim onlar sizi saymıyosa sizde onları saymayın gerekleri var mı? Yetimhaneden öıkmış kimsesiz biriyle evlendiğinizi düşünün öok daha güzel

Eşimin tüm sülalesinden nefret ediyorum hepsinden uzağım mecburi durumlsr hariç biaraya gelmem geldiğimde de " merhaba, nasılsınız, iyiyim, iyigeceler" tüm öuhabbetim bu

Bir kuzeni gördükçe çocuk sorar ama 1-2-3 değil nezaman nezaman der gülerim yoksayarım cevap vermem . Esimede söykedim senin edepsiz kuzenin bizim çocuk yapmamızı istiyo birlikte büyütücekmişiz çocukları diyorum halbu ki çocuğum olsa o kadınla bir dakika biraraya gelmem

Boşverin biraz çocuk etkinliklerini takip edin
 
Biliyor musunuz bende aynen sizin yaşadığınız, yukarda anlattığınız hayatı yaşıyorum belki daha yeni sayılan bir evlilik olduğu için bahsettiğiniz değer görme kavramını çok önemsemiyorum ama yıllar geçtikçe sizde bulduğu şekilde vuku buluyor demek ki.. eşim de ben demeden kendisi şunu yapalım bunu yapalım demez bir hediye bir Çiçek'le kendiliğinden hiç gelmez.. onların yapısı bu ama kendimizi doğru ifade etmemiz gerekiyor bence.. yani iş hayatında saygın bir kişilik olup evliliğimizde de aynı saygı ve değeri beklememiz kadar doğal birşey yok karşı taraf bunu anlama konusunda direnç gösteriyor olabilir ama dikte ede ede bence karşı tarafa kendimizi ifade etmeliyiz belki sindirmeleri anlamaları ayları bulacak ancak yine de denemeye değer hele de çocuklar varken boşanmayı düşünmeden önce..
 
tek söylediğiniz aldığım tazminatı bile eşimle paylaştım paramı eşimle paylaştım, tabiki paylaşacaksınız evlikte senin benim param olmamalı bana sanki madiiyatmış gibi geldi sorununuz sadece maddi olarak yaptıklarınızı sıralamışsınız
 

En son eşim ile sinemaya gittik.
Direkt sinemaya, öncesinde birşey yapmadık.
Bileti aldık, sinemaya girdik, komedi filmiydi, güldük vs.
Ki bu sorunların artık iyice baş gösterdiği bir aralıktaydı... Hani moral olsun, biraz kafa dağılsın istedim.
Sinema bitti, AVM kapanmıştı zaten, çıkarken eşime dedim ki: "hadi bakalım karını nereye götüreceksin?"
Film keyifli olduğu için, ikimizin de keyifli bir anıydı...
Gülümsedi, AVM otoparkından çıkarken, "nereye gitsek" dedi.
"Bir kahve falan içebiliriz" dedim o ara telefonuma bakıyordum, kafamı bir kaldırdım, bizim evin istikametindeyiz.

Çocuklara annesi-babası bakıyordu.
Eşimin acelesi ise "amman annesi babası yorulmasın" mantığı....

Şok oldum, birşey demedim.
Arabayı park eder etmez hışımla indim arabadan, girdim apartmana.
Tek söz etmedim çünkü çenemde, ruhumda yoruldu anlatmaya, isteklerimi dile getirmeye çalışmaya....
Vel hasıl, annesi babası "ay biz kendimiz gideriz, ne gerek var vs." nidaları içerisinde eşim tarafından bırakıldı eve.
O gelene kadar da ben yattım uyudum...

Güzel başlayan bir gece daha zehir ile bitmişti benim için.
Eşim için ortada bir sorun yok tabii... Anne babasını huzur ile evlerine bıraktı.
Mışıl mışıl uyudu...

Dün gece olduğu gibi, ben yine o gece evin içinde 4 döndüm...
Uykusuz şekilde işe geldim...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…