Biliyor musunuz bende aynen sizin yaşadığınız, yukarda anlattığınız hayatı yaşıyorum belki daha yeni sayılan bir evlilik olduğu için bahsettiğiniz değer görme kavramını çok önemsemiyorum ama yıllar geçtikçe sizde bulduğu şekilde vuku buluyor demek ki.. eşim de ben demeden kendisi şunu yapalım bunu yapalım demez bir hediye bir Çiçek'le kendiliğinden hiç gelmez.. onların yapısı bu ama kendimizi doğru ifade etmemiz gerekiyor bence.. yani iş hayatında saygın bir kişilik olup evliliğimizde de aynı saygı ve değeri beklememiz kadar doğal birşey yok karşı taraf bunu anlama konusunda direnç gösteriyor olabilir ama dikte ede ede bence karşı tarafa kendimizi ifade etmeliyiz belki sindirmeleri anlamaları ayları bulacak ancak yine de denemeye değer hele de çocuklar varken boşanmayı düşünmeden önce..
En son eşim ile sinemaya gittik.
Direkt sinemaya, öncesinde birşey yapmadık.
Bileti aldık, sinemaya girdik, komedi filmiydi, güldük vs.
Ki bu sorunların artık iyice baş gösterdiği bir aralıktaydı... Hani moral olsun, biraz kafa dağılsın istedim.
Sinema bitti, AVM kapanmıştı zaten, çıkarken eşime dedim ki: "hadi bakalım karını nereye götüreceksin?"
Film keyifli olduğu için, ikimizin de keyifli bir anıydı...
Gülümsedi, AVM otoparkından çıkarken, "nereye gitsek" dedi.
"Bir kahve falan içebiliriz" dedim o ara telefonuma bakıyordum, kafamı bir kaldırdım, bizim evin istikametindeyiz.
Çocuklara annesi-babası bakıyordu.
Eşimin acelesi ise "amman annesi babası yorulmasın" mantığı....
Şok oldum, birşey demedim.
Arabayı park eder etmez hışımla indim arabadan, girdim apartmana.
Tek söz etmedim çünkü çenemde, ruhumda yoruldu anlatmaya, isteklerimi dile getirmeye çalışmaya....
Vel hasıl, annesi babası "ay biz kendimiz gideriz, ne gerek var vs." nidaları içerisinde eşim tarafından bırakıldı eve.
O gelene kadar da ben yattım uyudum...
Güzel başlayan bir gece daha zehir ile bitmişti benim için.
Eşim için ortada bir sorun yok tabii... Anne babasını huzur ile evlerine bıraktı.
Mışıl mışıl uyudu...
Dün gece olduğu gibi, ben yine o gece evin içinde 4 döndüm...
Uykusuz şekilde işe geldim...
Boşanma fikri sizi heyecanlandırıyor mu?aradığınız huzur mutluluk önemsenme adı her ne ise bulabilecekmisiniz?
Ama o bişey dememeler erkek için " tamam, sorun yok , peki, olsa da olur olmasa da olur" anlamında oluyo.
Oyüzden içinde patlamasın hemen aklına gelen yeri söyle gidin için kahvenizi
Başbaşa eğlenceli bi yemek ayarlayamazsın? Gidin eğlenin için hoplayın zıplayın
Annesi babasını boşver yakınlarında öğrenci yurdu falan var mı ? Saatlik öğrenci çağırabilirsin hem onun harçlığı çıkar hem kafan rahat olur
Sorumun tuhaf geleceğini biliyordum o zaman şöyle sorayım; sonrasındaki hayat sizi rahatlatacak mı,hafifletecek mi hani üzerinizden bir yük kalkacakmı bunun az da olsa cazip geldiğini kabul edebiliyormusunuz?Sorunuz tuhaf geldi...
Heyecanlandırıyor mu derken?
Yeni yıla giren coşkusu ile karşılanmaz sanıyorum ki boşanma?
Fakat kafamda şu soru işareti var: böyle nereye kadar? sonuç ne olacak? hep mutsuz, sabah kalk işe git, akşam eve gel, çocuklara koştur, yemek yap, evi temizle, yat... sabah tekrar kalk, kısır döngü, bir renk - bir tat yok...
Eşim beni o anlamda iyi tanıyor malesefki...
Keşke dediğiniz gibi olsaydı.
Beni bu kadar tanıyıpta bu şekilde davranması beni çıldırtıyor sanırım.
Sorumun tuhaf geleceğini biliyordum o zaman şöyle sorayım; sonrasındaki hayat sizi rahatlatacak mı,hafifletecek mi hani üzerinizden bir yük kalkacakmı bunun az da olsa cazip geldiğini kabul edebiliyormusunuz?
Bu sorularda cevapları da önemli inanın.
eşin ailesinin sizi değersiz hissettirmesi hiç önemli değil o insanları önemsemek buyuk hata5 senelik evliyim.
2 çocuğum var, 4 yaşında (neredeyse) ve 1 yaşında.
Mutsuzum... Mutsuzluğum bugün oluşan birşey değil.
Uzun zamandır mutsuzum...
Peki neden çocuk?
Bilmiyorum açıkçası.
İlk oğlum isteyerek oldu, ikincisi süprizdi. Ama Rabbim vermiş dedim, aldırmak aklımın ucundan bile geçmedi.
İkinci oğluma hamile kaldığım dönemlerde başladı bu mutsuzluklar.
Ben çalışan bir kadınım.
Yıllardır da çalışıyorum.
Kendime göre bir birikimim yok açıkçası.
Evlendiğimde eski çalıştığım yer kapanmıştı, tazminatımı dahi eşim ile paylaştım, kenara bir kuruş koymadım.
Bu güne kadar kazandığım her bir kuruşu eşim ile paylaştım.
Sorun ne? Onu ben de bilmiyorum açıkçası.
Kafam allak-bullak, tek bildiğim mutsuz olduğum, eşimin ve ailesinin nezdinde değersiz olduğum.
Aslında ilk zamanlardan belliydi herşey, ben sadece görmezden geldim belki de.
Hani olur ya, insan ufak tefek kendine uymayan yönleri görür karşı tarafta.
Nedense görmezden gelir bunları.
İşte o görmezden geldiklerim bir çığ haline geldi, şu an o çığın altında kalmış gibi hissediyorum.
Uzun zamandır boşanma kafamda, gün geçtikçe büyüyen bir karadelik.
Eşim aldatmadı, dövmedi, sövmedi, har vurup harman savurmadı...
Ne o zaman derdin diyeceksiniz, ben de bilsem... Adını koyabilsem...
Zaten "derdim var" demeyeceğim...
Hareketleriniz de aşırılık var , Sinama ya gitmişsiniz Kahveyi de evde siz yaparsınız ,her şeyi eşiniz den beklemeyin .Beklenti me kadar aşağıda olursa o kadar mutlu olursunuz.Çabuk sinirlenen bu yüzden kalp kıran bir izlenim oluştu bende acaba o yüzden mi çevreniz kalmadı.
Öncelikle sadece sizin yorumunuzu okudum, İlk olarak şunu bilmenizi isterim gerçekten yalnız değilsiniz. Yaşadığınız her şeyi hepimiz kadın olarak yaşıyoruz ve halende yaşayanlar var. Evlendikten sonra eş çocuk ve eşin ailesi üç lemi her yanımızı sağımızı solumuzu önümüzü arkamızı sarıyor ve rahat nefes bile alamaz duruma geliyoruz. Bu üçlem arasında genlerimize kodlanmış annemizden gördüğümüz rollere bürünüp mutlu etmek herkesin gönlünü yapmak için ömrümüzü harcıyoruz kimileri 3 sene kimileri 5 sene kimileri bir ömür boyu bu şekilde devam ediyor . Senin duygularını bende yaşıyorum her şeyim var peki neden ben bu kadar mutsuzun diye soruyorum sorun bende mi. Normal bir insan bu kadar şeye sahip olup mutsuz olur mu bu kadar üzgün olmamızın tek bir sebebi var her şeye sahip ama özgür olmayan ruhlar . Ben kendimce bir karar aldım boşanmayı düşünmüyorum ilk çare eş değiştirmek değil ilk olarak kendini değiştir kendin için yaşa kendini mutlu et eşinin ailesine çok değer verme gitmek istediğinde git onlarla ilişkine kendin şekil ver kimsenin seni üzmesine kullanmasına müsaade etme. sevgiyle kal :)
Mutlu insanların çocukları olmak onların geleceği için önemli.Tam ve net olarak düşüncem şu:
Böyle bir hayatı yaşamaktan memnun değilim.
Kendi memnuniyetsizliğim çocuklarımın geleceğinden önemli mi?
Bu ikilem arasında boğuluyorum...
Çünkü eşim ile duygusal bağlamda çok uzaklaştık, inanın cinsel münasebet bile itici geliyor...
arada hepimize geliyorlar.. oluyor öyleO kadar çok denedim ki, artık deneyecek gücüm kalmadı sanırım.
Başbaşa 1 günlük kaçamaklar, başbaşa yemekler, çocuklarla birlikte birşeyler...
Denemediğim yol kalmadı...
Sonuç: yılbaşında evde temizlik yapan ben... kuru kuru geçirilen akşam...
Kayınvalidem sabah "eğer bir programınız varsa ben çocuklar ile ilgilenirim" diye eşime mesaj göndermiş.
Eşim bunu bana öğleden sonra söyledi.
Ne yapalım? dedi... Cevabım "birşeyler yapalım, hazır çocuklarla ilgileneceker madem" oldu.
Ben başladım arayışa, ne yapsak diye.
Adamın umru değil ki... Bende umursamadım ne olacak acaba diye...
Kös kös o bir köşede oturdu, ben de evi temizledim. Çocuklarla ilgilendim.
Yemek yaptım... Geleceğimi hayal ettiğimde ise, dönüp dolaşıp aynı senaryoyu buldum...
İşte & evde çalışan kadın, hiç bir sosyal hayatı olmayan bir insan...
En son eşim ile sinemaya gittik.
Direkt sinemaya, öncesinde birşey yapmadık.
Bileti aldık, sinemaya girdik, komedi filmiydi, güldük vs.
Ki bu sorunların artık iyice baş gösterdiği bir aralıktaydı... Hani moral olsun, biraz kafa dağılsın istedim.
Sinema bitti, AVM kapanmıştı zaten, çıkarken eşime dedim ki: "hadi bakalım karını nereye götüreceksin?"
Film keyifli olduğu için, ikimizin de keyifli bir anıydı...
Gülümsedi, AVM otoparkından çıkarken, "nereye gitsek" dedi.
"Bir kahve falan içebiliriz" dedim o ara telefonuma bakıyordum, kafamı bir kaldırdım, bizim evin istikametindeyiz.
Çocuklara annesi-babası bakıyordu.
Eşimin acelesi ise "amman annesi babası yorulmasın" mantığı....
Şok oldum, birşey demedim.
Arabayı park eder etmez hışımla indim arabadan, girdim apartmana.
Tek söz etmedim çünkü çenemde, ruhumda yoruldu anlatmaya, isteklerimi dile getirmeye çalışmaya....
Vel hasıl, annesi babası "ay biz kendimiz gideriz, ne gerek var vs." nidaları içerisinde eşim tarafından bırakıldı eve.
O gelene kadar da ben yattım uyudum...
Güzel başlayan bir gece daha zehir ile bitmişti benim için.
Eşim için ortada bir sorun yok tabii... Anne babasını huzur ile evlerine bıraktı.
Mışıl mışıl uyudu...
Dün gece olduğu gibi, ben yine o gece evin içinde 4 döndüm...
Uykusuz şekilde işe geldim...
İnşallah yuvam dağılmaz, ben de ona dua ediyorum.
Fakat 40 yaşına gelmiş bir adam değişir mi?
Belirli tabuları var bunu artık anladım.
Eskiden sorun kayınvalidem sanırdım, onun yaptıkları beni rahatsız ederdi.
Sonraları fark ettim ki, aslında kayınvalidemin yaptıklarından ziyade eşimin pasifliği beni çıldırtan.
Annesi hangi noktada, nasıl olursa olsun eşimin nezdinde hep haklı.
Bana bir yandan "sen haklısın hayatım, annem hatalı" derken diğer yandan annesinin sırtını sıvazlıyor...
Bende 2 erkek evlat annesiyim...
İlerde bende kayınvalide adayıyım, fakat ahdım var, çocuklarıma yaşadıklarımın zerresini yaşatmam...
Hatta gördüğüm hataları olursa gelini savunurum kesin....
Çünkü yarın öbürgün anne-baba hayattan göçünce (Allah sıralı ölüm versin), çocuklar evlenince, eşler kalıyor başbaşa.
Bu düşünce ile yola çıkınca da, ben yanımda var olan eşim gibi bir eş istemediğimi fark ediyorum...
bunu "diyemedikleri" için bu halde bir çok kadın tıpkı sizin gibi.. sal arkadaşım kendini, her şeyi eşinle yapacaksın diye bir şey yok. kendine vakit ayır biraz."Hadi bugünde ben kendi mutlu olduğum gibi takılıyorum" diyemez hiç bir kadın.
Mutlu insanların çocukları olmak onların geleceği için önemli.
Belki eşinizin bu duygularınızdan haberi bile yok,içinde bulunduğunuz ruh halini eşinizle ciddi ciddi paylaştınız mı?
Vereceğiniz karar ayrılık olmalı mı size göre bu son seçenek çünkü 2 çocuğunuz var,bu durumun düzelmesi için eşinizin bir şeyler yapması gerekli ama bilmediği ya da dillendirilmemiş,ciddiyetinin farkına varılmamış,çare yol aranmamış bir çözüm beklentisi bence boşa kürek çekmek gibi.Yani sizinki bir nevi sessiz çığlığı anımsatıyor.Sizi çok iyi tanıması bence ne yapması gerektiği hakkında avuntunuz,bir çok kadının da.Biraz kaba tabirle ağlamayana mama yok derler ya o türden bunu gurur meselesi yapıyor olabilirmisiniz.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?