Sevdğim erkek başkasıyla evlenecek sanırsam. Allah'a her gün dua ediyorum yanında başka birini gelinlikle görmeyeyim diye sosyal medyada ya da başka bir yerde. Evlenmesi için yapacak bir şeyim yok ama en azından gözümle görmek istemiyorum, dayanamam. Öleyim daha iyi.
Bende de aile, çocuk özlemi var, ben de amaçsız ve boş yaşadığımı hissediyorum. Kader ne isterse bana o oldu bugüne kadar. Ama şu kaderi hakedecek ne yaptım bilmem.
Özet geçeyim aynılarından ben de hissediyorum, 3ünden de.
Yıllar sonra yapmadiklariniz için pişman olmaktansa simdi bir adim atin. Yaşınız da küçük değil zaten, mutlu olmak için bir şeyleri beklemeyin. Ne yazıkki toplum evli insanları protokolde bekarlardan önce tutuyor. Canınızı sıkmayın donem donem herkes boyle düşüncelere kapılır.
şoktayım. kısmen benzer yollardan geçtim diyebilirim. ortam değiştirmenizi öneririm.
yok odunlara soke oldum. kısmen benzer kısım ise küçük yer yeni aday yok vs kısmı. ben il değştirdim ve eşimi tanıdım. taze kan gerek size. her yolu deneyip cıkın yani rotasyon görevlendirme vs ne gerekirse 6 ay bile size iyi gelir. bir de önerim bekar arkadaşlarla takılmanız yönünde.bu odun arkadaşlarda size de mi denk geldi?
ortam değişimi için tayin şart devlet olduğu için başka türlü gidemiyorum.
tayinim de kurum amirine bağlı eh elindeki bu kadar sıkıntılı işi yıkacak kimse olmadığından göndermiyor.
yok odunlara soke oldum. kısmen benzer kısım ise küçük yer yeni aday yok vs kısmı. ben il değştirdim ve eşimi tanıdım. taze kan gerek size. her yolu deneyip cıkın yani rotasyon görevlendirme vs ne gerekirse 6 ay bile size iyi gelir. bir de önerim bekar arkadaşlarla takılmanız yönünde.
Çok detaylı düşünmüyormusunuz? Biraz daha basit düşünerek bu olumsuzlamalardan kurtulabilirsiniz. Başarının mantrası içinde bir kısaltma vardır KISS yani Keep it simple, stupid (Basit tut, aptal) biliyorum kulağa kaba geliyor ama benim kendime sıkça tekrarladığım bir söylemdir bu.(Lütfen üzerinize alınmayın bu kelimeyi ) Basit tutuyorum hedeflerimi, düşüncelerimi çoğu zaman. Böyle derinlemesine takılmıyorum. Bu kadar irdelemiyorum mesela.
Daha olumlu, daha mutlu bakıyorum hayata. Çünkü farkettim ki ne zaman böyle kıyaslamalar yapacak psikolojiye girsem, olumsuzluklar katlanarak artıyor. Ne zaman tam tersi olumlu yönünü bulup ordan hareketle davransam daha iyi hissediyorum. Sizde bir deneyin derim.
İş hayatı böyle maalesef. Haksızlık, gerektiği kadar değer görememe, hakettiğini alamama vs daha uzar gider bu liste.KISS'ı duymuştum ve estağfurullah alınmadım nihayetinde anlatım şekli böyle.
inanın keşke diye geçirdiklerim öyle büyük büyük arzular istekler değil. küçük bir hayatım var zaten ki şunlar şu küçük hayatın içinde olanlar.
çok detaycıyımdır işimde zaman zaman düşünme boşver diyorum ama bir şey oluyor ve kopuyor.
misal vereyim, farz edelim siz bir hastanede doktrosunuz sizden yapılması beklenen şey ve işiniz doktorluk. Ancak başhekiminiz sizi danışmaya oturtu ve gelenlere diğer doktorların odalarını göstermekten başka yapacak bir şeyiniz yok. ne yaparsınız? Aynı başhekim filanca doktoru yurtdışına göndereceğim harika bir ameliyat yaptı, falanca doktoru izmir'e kursa göndereceğim eğitilsin parlasın fikrindeyse ve siz ameliyathane kapısına dahi yanaştırılmıyorsanız ne yaparsınız?
benim iş hayatım şu anda böyle maalesef ve düzeltemiyorum. konuyu bir de bu açıdan düşünün yine çok fazla düşünüyorum gibi mi yoksa haklılık payım var mı?
insanlara gelince inanın elimden geleni yapmam beni sadece kötü insan yapıyorken kendimi çekmem çok daha kötü bir insan haline getiriyor. Ben içinden çıkamıyorum.
İş hayatı böyle maalesef. Haksızlık, gerektiği kadar değer görememe, hakettiğini alamama vs daha uzar gider bu liste.
Ben sadece kendinizi bu kadar olumsuz düşüncenin icine çekmeyin diyorum aslında.
Hepimizin hayatında bir dönem böyle geciyor , önemli olan en az hasarla atlatmak bence.
Örneğin geçen gün, dışarda yiyecektik yemeği, eşim geldi çıktık. Kızım restorantta ağlamaya başladı hiç sebepsiz. Oturamadık eve dönerken öfkeliydim , üzülmüştüm biraz, eve gidip yemek hazırlayacağım için, sonra yolda çöpten aldığı kuru ekmeği çömelmiş yiyen adamı görünce, kendime kızdım. Adama üzüldüm, halime şükrettim. O adamın yerinde olabilirdim dedim. Neler neler düşündüm, ne kadar üzüldüm.
Yani demek istiyorumki bizden iyi durumda olanlar yada olduğunu sandıgımız insanlar muhakkak var. Ama birde şu yönden bakmak gerek bizden kat kat kötü durumda olanlarda var. Biraz olumlu düsünmek lazım. Yoksa siz gayette haklı olabilirsiniz ama inanın neler neler var bu hayatta. Biraz sebat etmek gerek. Hep böyle gitmez, bir zaman gelir herşey sizden yana döner olumlu anlamda.
Ben basliga ve ilk sorunuza yorum yapmak istiyorum aslinda.
Size tavsiyem, kendi isteklerinizle, hayallerinizle, baskasinin hayatini bagdastirmayin. Bunun sonu suclamaya kadar gidiyor cunku. Burada az okumadim "ben cocugum olsun diye kac yildir ugrasiyorum, sen nasil sikayet edersin, nasil cocugundan yorulursun" tarzi hadsiz ve suclayici mesajlar. Yanlis anlamayin, hadsiz diye size demiyorum, sadece kendi sahip olamadiginla baskasinin sahip oldugunu bagdastirip uzulmek ve hatta isyan etmek bana gore normal bir psikoloji urunu degil. Sizin hayalinizi yasayamamaniz, bunlari yasayanin sucu degil. Bir de su var. Herkesin hayali ortak degil. Atiyorum siz atanmak istersiniz, o atanabilen insan da baska yere atanma hayali kurar, sadece "atanmis" olmasi onu tatmin etmez. Herkesin sahip oldugu bazi seyler, bir baskasinin hayali olabilir.
Ben bircok kisinin sahip olmak istedigi, hayalini kurdugu seylere sahibim. Bunu cevremde bizzat bana soylerler. Ama ben memnun degilim kardesim. Benim hayalim bu degil. Ve bir baskasinin bu tur mudahaleleri sinirimi bozmaktan baska bir ise yaramaz. Bu konuda bakis tarzinizi degistirmenizi oneririm. Degistiremiyorsaniz da baskasini sizin isteklerinize sahip olduklari halde mutsuzlar veya sukursuzler diye elestirmeyin. Bu kadar baskasinin hayatini da takip etmeyin bence, nacizane tavsiyem. Kim sizin hayalinizi yasiyor, ne hissediyor filan... Sadece kendi hayatiniza odaklanin. Kiyaslamalar mutsuzluk getirir.
Allahu Tealanin verdikleri de vermedikleri de imtihandir. Yani yasadiginiz da yasamadiiginiz seyler de sizin imtihaninizdir. Uzulmeyin. Bir ve iki bana da cok oldu ama 3. Yu degistirmek sizin elinizde. Guclu durun su andaki imkanlarinizdan mutlu olmaya calisin. Ve inandiginiz seyler dogrultusunda birseyler yaparsaniz savruldugunuzu da dusunmezsiniz.
is sizii cok yipratmis anlasilan.Allah kolaylik versinsabrın çoğu o yüzden zaten. bu bir sınav ve geçecek beklentisi de zaman zaman daha da artıyor sanki.
uğraşıyorum aslında ancak günün çoğusu işyerinde geçiyor ve ne yazık ki bu iş beni yiyip bitiren bir hale geldi. o yüzden gücüm kuvvetim kalmıyor mücadele anlamında.
uğraşıyorum bir şeyler yapmaya da inancım için verdiğim mücadele şahısların engeline takıldıkça gerilip duruyorum.
Ortam değiştirmek iyi gelebilir siz nasıl mutlu olacaksanız öyle yapın çünkü aileler her zaman çocuğunu yanında ister ama bu hayat çekilmez olduysa yer değiştirmeniz sizin için daha sağlıklı olabilir. Ailenizin sağlık problemi yoksa kendilerine yetebilirler bence hayatınıza bakın. Ben de aynı hislerle doluydum özellikle arkadaş konusunda. Gerçekten vefalı olan bir kaç tanesi hariç iletişimimi kestim çünkü dert dinleye dinleye şiştim ama onlar sadece mutlu zamanlarında yanımdalardı. Bence sıkı bir değişime ihtiyacınız var kişisel gelişimle veya spor pilates yoga vs ilgilenebilirsiniz bol bol kitap okuyun inanın bunlar özgüveni yükseltecek hayata başka gözlerle bakmanızı sağlayacak şeyler.
Aynılarını ben de yaşadığım için yazdıklarınızı okurken içim acıdı. Ben aylardır o haldeyim atamam olmadı iş yok sinirlerim bozuldu ama toparlamaya çalışıyorum hayat bi yerde değişim istiyor. Kendinizi düşünün biraz bencil olun. Bencillik bazen mutluluğu getirir ve sıkmayın canınızı inanın en sıkı düğümler bile zamanla çözülüyor
is sizii cok yipratmis anlasilan.Allah kolaylik versin
bir arkadaşınız ne zaman neye ihtiyacı olsa sizi arıyor ama eğlenceye yemeğe vs başka arkadaşlarıyla gidiyor ya da derdi sıkıntısı varsa sizinle paylaşıyor ama sorun çözüldükten sonra sizinle irtibatı minimuma indiriyor. Ne düşünürsünüz?
Bekar olduğum için mi bilmiyorum ama yaşadığım hayat maalesef beni kim nereye çekerse oraya gitmeye zorluyor. Yaşım küçük olmamasına rağmen hala başkalarının kararlarına bağlıyım. Hem güçsüz hem de sıradan hissettiriyor bu beni. Önemli olanın evlilik değil dengini bulmak olduğuna inanıyorum ama bekar oluşum adam yerine koyulmamı engelliyor sanırım. Sizce de öyle mi?
siz iki arkadaş aranızda bir denge oluşturmuşsunuz. benim bahsettiğim şey bu değil.Yaklaşık on yıllık arkadaşım aynen böyle.
Derdi sıkıntısı varsa benimle paylaşır, sorun çözüldükten sonra irtibatı minimuma indirir.
Ama ben de ona karşı aynen böyleyim.
Ve ne zaman bir derdim olsa ilk aradığım kişilerdendir o, derdime çare bulmadığı da olmamıştır hiç.
Bunu "karşılıklı olarak birbirimizi kullanıyoruz" anlamında yazmadım.
İkimizin de işi ve aile hayatı yoğun olduğundan birbirimize zor zamanlarımızda destek oluruz.
Diğer zamanlar net ve telefon üzerinden sürdürürüz iletişimi.
Daha az samimi olduğum ve özelimi daha az paylaştığım arkadaşlarımla da dışarıda yemekler yer...
Gezer, alışveriş yapar, sinemaya gideriz.
Benim hayatım için böylesi ideal, diğer türlüsü sıkıyor beni.
Aynı kişiyle her şeyi yapmak, dertleşmek, gezmek, alışveriş yapmak için o kişi ya ailemden biri ya da sevgilim olmalı.
Belki sizin çevrenizdekiler de böyle düşünüyorlardır.
Vaktiyle aynen böyle düşünüyordum.
Benim gibi evliliği sıkıcı, aşırı sorumluluk gerektiren bir görev olarak gören...
Ve sürekli erteleyen hatta esasen hiç istemeyen biriyseniz zamanla sizin gibi insanlardan oluşan bir çevreniz oluyor.
Onlarla kaliteli, evli olan arkadaşlarınızla da kısıtlı ama nitelikli zaman geçirmeye başlıyorsunuz.
Doğal olarak evli insanların nefes almak için birlikte olduğu bir arkadaş haline geliyorsunuz.
Kafa dengi olanlarla alışverişe çıkıyor, şık bir mekanda yemek yiyorsunuz.
Günün sonunda o eşi ve çocuğunu da düşünerek evle ilgili işlerini halletmek için üzülerek aranızdan ayrılıyor...
Siz diğer arkadaşlarınızla günü değerlendirmeye devam ediyor ya da kişisel bakımınıza zaman ayırıyorsunuz.
Yani olaya nereden baktığınıza göre değişiyor bu durum.
Size göre onlar, sizi nereye çekerlerse oraya gidiyorsunuz onlara göre de siz, ağır sorumluluklarınız olmadığı için özgürce onlarla takılabiliyorsunuz.
Tabii bunun için evliliği kişisel gelişiminde en üst basamak olarak görmeyen...
Tek arzusu nasıl yetiştireceğine bile kafa yormadan çocuk sahibi olmak olmayan insanlardan oluşan bir çevre lazım.
Yoksa iki laflarından biri "ne zaman evleniyorsun", ikincisi de "benim kocam dünyanın sekizinci harikası" olur ve onlarla bir arada olmaktansa eve gidip kendinize hücre hapsi vermek daha hayırlıdır.
Sizden yaşça küçüğüm ama bu saydıklarınızı yeni atlatmış biri olarak tecrübelerimi sizinle paylaşabilirim.
"1. Sorum: Sizlere de hep hayalini kurduğunu şeyleri başka birileri hem de sahip olduğu şeye kıymet bile vermeden yaşıyor gibi geliyor mu?"
Evet bu çok sıklıkla oldu bana hala bazen olur. İnancınız nedir bilmiyorum ama benim bakış açım şu. Hayaller, dualar hepimizde var. Ancak Allah'ın dualara cevap verme şekli biraz farklı. Ya evet diyor aynısını veriyor, ya evet diyor daha iyisini veriyor ya da bekle diyor en iyisini veriyor. Dolayısıyla benim bir hayalim gerçekleşmediğinde ben direkt olarak daha iyisinin geleceğini biliyorum. Başka insanlara gelince, örneğin yıllardır yurtdışında eğitm alabilmek hatta tr'yi terketmek gibi hayallerim vardır. Her denememde en sona kadar gelirim ve bir sıkıntı çıkar en başa dönerim. Bir arkadaşıma ise pat diye bir durum çıktı ve şu an kendisi hem eğitimine orada devam edecek, hem orada evlenecek hem de o ülke vatandaşlığına geçecek. İnsan üzülüyor tabi ki, AMA KENDİ ADINA. O kişi için büyük fırsat. Kıymetini bilir bilmez.. İlgilenmiyorum. Duayı arttırıyorum, sabrediyorum. En önemlisi elimdekine ŞÜKREDİYORUM.
"2. Sorum: Hiç çevrenizdekilerin çıkarları için yanınızda kaldığını ve size zerre tolerans göstermediklerini fark ediyor musunuz?"
Bunlardan çok vardı benim hayatımda. Her dertlerinde kucağıma yata yata ağlayanların beni dinlemediğini farkedince duruşum değişti. Baktım dert dinleyen benim, yardım eden benim, en mutlu günleri, eğlenceleri uzaktan izleyen yine benim. Dahası yalnız ağlayan da benim. Her halükarda yalnızkalacaksam ne manası var başkalarına güzin ablalık yapmaya. Böyle olan insanların hepsini çıkardım hayatımdan. Ama tamamen değil. Onların yaptıklarının aynısını şimdi ben yapıyorum. Önceden nasılsın sorusuna iyiyim derdim ki huzursuz olmasınlar. Benden iyiyim'i duyan da başlardı anlatmaya. Şimdi iyi bile olsam off moralim bozuk deyip herşeyi döküyorum. Sonra tam karşımdaki başlayınca ya canım özür dileri mgitmem lazım diyorum. Biraz da onlar düşünsün. Hatta kimse olmasa hayatımda yine de mutluyum, kendimi seviyorum. Ekstra sorumluluğa ihtiyacım yok.
"3. Sorum: Sanki size ait bir hayatınız yokmuş ve yaprak gibi sağa sola savruluyorsunuz gibi bir düşünceye kapıldığınız olur mu?"
Oldu, olur. Evlilik çok kutsal bir durum bence. Eş, aile, çocuk.. Benim hatta eski başlıklarımda da vardı yanılmıyorsam, evlenemediğim için üzüldüğümü filan yazdım buraya. İnsan sanki hayatını birine adayınca daha mutlu olacakmış gibi düşünüyor. YANLIŞ! Buna karakter bağımlı ilişki deniliyormuş yeni öğrendim. Yani mutluluğunu başkalarına bağlamak. Mutsuzken biri lişkiyle kendine geleceklerini düşünenlerin en yanıldığı nokta. Ben kendimi mutlu edemiyorken, bir başkası gelip beni nasıl mutlu edebilir? Eğer bir eş beni gerçekten mutluluğa götürebilecek olsaydı, annemden bir koca ile doğardım büyük ihtimalle :) Kendine birşey veremeyen kimseye birşey veremez, dahası karşısındakini de mutsuz eder. Çocuğu olur onu boğar, eşine sürekli beni sevmiyorsun der.
Biliyorum çok uzun yazdım ama sonuç olarak vardığım nokta şu benim. Verilene şükret, kendini sev ve unutma hayat başkalarının hayatlarını düşünerek geçirmek için oldukça kısa
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?