ağlaması bittikten sonra yukarıya çıkıp bakıyorum o beni görmüyor ama suratı biraz asık oluyordu geçen hafta ama akşam alırken keyifli geliyor yanıma... ağlama döneminin 1-2 hafta devam edeceğini söylediler bakalım(
valla benim sadece 1 haftalık bi tecrübem oldu, hepsi bu.
belki sabredilirse, geçecekti.
ama ilk 2-3 gün çok iyi olmasına rağmen, sonraki 3 gün berbattı.
1 hafta, içime sindiremediğim (ama pek çok kişiden çok iyi olduğuna dair referanslar aldığımız) bir özel okula devam ettik.
ilk günden, vazgeçmiştim aslında.
1 haftadır gelen ve hala alışamamış, sabahtan itibaren sesi kısılana kadar ağlayan bir çocukla hiç alakadar olmadıklarını, nasılsa alışacak şeklindeki yaklaşımlarını gördüğüm anda, vazgeçmiştim o okuldan.
ama işte, bi denemek istedim, kızıma da, okula da, kendime de bi şans vermek istedim.
saçma sapan şeyler yaadık o 1 hafta içinde.
ağlayan çocuk, üzgündür. ağlaya ağlaya alışır, ne demektirki? bunlar daha minicik insanlar. anne kucağından çıkıp, oraya gidiyorlar. azıcık ilgi, şefkat bekliyorlar. anneyi özlüyorlar. anneyle olmak istiyorlar. doğal olarak ağlıyorlar.
alışacak nasılsa diye, o kadar çocukta depresyonlara yol açmayı, ben çok gereksiz buluyorum. kendi adıma konuşuyorum elbette.
mert erenin elinden alınınca ben de alan çocuktan alıyorum diyorum ki canım ilk o oynuyordu oynasın sen başka oyuncakla oyna sonra o verir diyorum oğluma da yapıyorum başkasını elinden alırsa alıyorum elinden hayır önce o çocuk oynuyordu sıranı bekle sen başka oyuncakla oyna sonra sana verir diyorum
sen de bunu yap mesela mert eren artık diyor önce ben aldım diye
eşim de senin yaptığın gibi yapıyordu hatta kendisi alıyordu eşime de dedim neden alıyorsun elinden sonuçta mert önce aldı alışırsa elinden alınmasına eşyasına sahip çıkmaz ddedim haklısın dedi şimdi benim gib yapıyor
ben de bunu yaptım loveli.
birkaç ay evvel kestim. bu tepkiyi vere vere, ''annem alır nasılsa onun elinden, bana geri verir'' şeklinde bi beklenti geliştirdi kızım.
benimki alsa elinden bi çocuğun, gidip, ''vermek lazım annecim, ilk o oynuyordu. izin almadın. geri verelim. sonra sıra sana gelince alırsın'' diyordum.
birisi benimkinin elinden alınca, kibarca elinden alıyordum, ''ilk begüm oynuyordu teyzecim, sıranın sana gelmesini bekle ve izin al lütfen'' diyordum.
ama bu durum, kızımda alışkanlık yaptı. hep benden bekler hale geldi. mızmızlıklar da arkasından başladı.
şimdi hiç karışmıyorum kendimce, öyle bekliyorum. çok üzülüyorum ben valla ya...
off offf
arkadaşlar ben de oğlumu kreşe vermek istiyorum 2010 doğumlu
çalışıyorum zaten annem bakıyor doğduğundan beri oğluma da yazık aslında çok küçük ama anneme de kıyamıyorum
50 yaşına geldi hala çocuk bakıyor hayatını kısıtlıyor
ayrıca oğlum 27 aylık olmasına rağmen tek tük basit kelimelerle konuşuyor
zeka olarak süper her dediğimizi anlıyor el koordinasyonu çok iyi hızlı öğreniyor ama cümle kurmuyor mesela ihtiyaç duymuyor
sizce ne yapayım biraz daha annem mi baksa..
bence, konuşma zamanı gelmiş artık. rahata alışmış minnoş :) anneanne hep anlamış isteklerini, hiç anlatma gayretine girmemiş oğlunuz.
anneanneyi bi uyarıp, aslında yoluna koyabilir misiniz acaba konuyu?
her istediğini anlamasın oğlunuzun, minnoş kendisi mecburen ifade etmeye çalışsın kendisini.
benim kızım 23 aylıkken, sadece BABA diyordu. başka kelimemiz yoktu. her şeyi IHH IHH falan gibi anlatıyordu, biz de anlıyorduk.
25. ayımızda tesadüfen doktorumuzla karşılaştık biyerde. Doktorumuz önerdi bunu. Her şeyini anlamayın, kendisini zorlasın biraz, dedi.
bu yolla çözdük meseleyi.
çok üzülüyordum, konuşmayacak bu çocuk diye.
şimdi 32 aylık Begüm. Benden daha iyi cümle kuruyor diyebilirim. Bazen beni düzeltiyor hatta :)))
Çok konuştuk. ben zaten çok konuşuyordum kızımla doğduğundan beri, ama onu dinlemiyormuşum meğer.. bunu farkettim. kendisini anlatmaya ve dinletmeye zorladım, etraftan da bunu rica ettim. 3-4 ayda hallettik konuşma sorunumuzu.
O küçük kafalar, acayip bi kayıt cihazı aslında. İnanılmaz biriktiriyorlar. Bi konuşmaya başlayınca, söylediği kelimelere, siz bile şaşıracaksınız.
Bi sabah gelip, ''annecim, gözünün feri kaçmış, hasta mısın;? sana ıhlamur demliyim mi?'' dediğinde, şoklara girmeyin :)))
Bende oğlumu yazın yaz okuluna gönderdim 1 ay ama ardından 2 ay hasta oldu.El ayak ağız sendromuna yakalandı.Kreşten bulaşmış olabileceğini söyledi doktor. ve 2 aydır yeni kendini topladı oğlum.Okulda huyu çok değişti herşeye ağlayan bağıran bir çocuk oldu.Ayrıca herhün aç ve uykusuz geliyordu ve akşamları çok eziyet ediyordu.Benim oğlum 38 aylık aslında kreşe göndermeyi istiyorum ama bu yeme ve uyku yüüznden çok sıkıntı çektik.Zayıfladı okula gittiği süre içinde.Normalde iştahlı herşeyi yiyen bir çocuk.Ama okuldan hiçbişey yememiş gibi aç geliyordu.1 saat uyuyordu ve yetmediği içinde huysuzlanıyordu.Şimdi yılbaşından sonra yarım gün özel bir kreşe göndermeyi deneyeceğim.En azından öğlen gelir evde uyur istediği kadar.Aç gelsede bişeyler yer yatar diye düşünüyorum.Ne dersiniz?Kreştekilerle görüştüğümdede tam gün göndermem konusunda ısrar ediyorlar.Ama biz tam günde bayağı sıkıntı çektik.BU sene yarım gün seneyede tam gün göndereyim diye düşünüyorum..
Merak ettiğim yeme ve uyku konusu.Sizin çocuklarınızda durum nedir?
Canım, kreşlerde yemek-içmek beklemenin, manasız olduğunu keşfettim ben.
Orda, onca çocukla, kimse evdeki gibi birebir/nazlaya nazlaya ilgilenmiyor.
bir kaşık yediği zaman, yedi kabul ediliyor. ara öğün falan imkansız zaten.
kreşe giderken, yediğine içtiğine takılmamak lazım. bunu kabul edicez.
Benim kreşe gönderirken, dikkat edeceğim şeyler çok değişti mesela.
Yemek içmek, mönüler falan filan.. hiç umrumda değil. zaten yedirilmeyecek, zaten uğraşan olmayacak. eskaza yerse iki yudum bişeyler, yanına kar kalacak :)
temizliğe, hijyene, çocuklara uygun dekore edilmiş olup olmadığına, özellikle kreş için özel inşa edilip edilmediğine, tuvaletlere, öğretmenlerin özenine, yönetimin rahatlığına bakmak lazım. ben böyle düşünüyorum.
arkadaşlar ben bu oyuncak paylaşma işinde kızıma şimdiye kadar hiç müdahale etmedim. kendi sorununu çözmeyi öğrendi karşı taraf çok ileri giderse kafasına bowling kukası geçirmeyi deneyecek kadar da dişli :) öğretmeni de kendini asla ezdirmiyor diyor. sadece sıra bekleme kavramını öğrettim özellikle şimdi hiç gözüm arkada değil.
ah keşke... keşke....
ne mutlu size.
ben bi türlü çözemedim.
şu kendini ezdirmemeyi bi becerebilsek.... gerisini dert etmicem gibi aslında.