- Konu Sahibi limonluseker
-
- #41
3 aptal ı izlemiş olaman lazım :26:
önerilerin için teşekkürler bazıları listemde var vakit buldukça izliycem
atlıkarınca ile ilgili yorumunu merak ettim canım ben konusu ensest olduğu için listeme almak istemedim bu filmi..
mutluluk ve bardayı izledim ama yarım yarım tam izleyip öyle değerlendirmeye alıcam onları da..
Atlı Karınca filmi ile ilgili söyleyebileceğim çok fazla şey olmasına rağmen, izlemeyen olabilir adına kısa tutmaya çalışayım.
Aslında bu tarz dikkat çekici yapımları, bir olayı anlamak adına bu kadar içine girmeyi seven bir insanım.
Filmde gerçekten insanın gözünü rahatsız edecek, mide kaldıracak bir sahne yok ama o duyguyu yaşayabiliyorsunuz.
Filmin bütün havasında var olan hüzün, insanı bu konuda bir şeyler yapmaya iter güçte olmuş.
Ben korkuların ve 'tabu'ların ancak üzerine gidilerek yenilebileceğini düşündüğümden, herkese izlemesini tavsiye ederim.
Filmin beni en çok etkileyen yönü ise zamansız oluşu.
Ben izlediğimde filmi, sanki bir arkadaşım duyguğu bir olayı, belkide bir şehir efsanesini anlatıyor hissine kapıldım.
Kafamda istediğim zamanla özdeşleştirebildim senaryoyu.
Tabi ki eksik yönleri çok, ama istenilen mesajı sonuna kadar verdiğini düşünüyorum.
anladım canım... aslında filmin konusu gerçekten önemli bir konu ama ben nedense böyle toplumun kanayan yarası olan töre, terör, ensest gibi konuların çok dikkatli işlenilmesi ve olaya tek ve taraflı açıdan bakılıp filme bu şekilde yansıtılmaması taraftarıyım... o yüzden böyle filmleri izlemeden önce iki kere düşünüyorum ve çekiniyorum açıkçası.. şu sıralar dağ filmi var vizyonda o filmi de izleyip izlememe konusunda hala kararsızım bide simurg var o da yakın tarihle alakalı... dediğim gibi sadece izleyici olsam izler geçerim ama çevremde herkes bana görüş soruyor bende bir şey demektense kolaya kaçıp izlemedim diyorum böyle filmler konu olunca onun için de izlemiyorum...
O da doğru bir bakış açısı fikrimce.
Dağ filmini ben de çok merak etmeme rağmen, aldığım olumsuz tepkiler doğrultusunda gitmedim.
Simurg'u duymadım, bir araştırayım.
Bu aralar vizyonda izlemek istediğim Uçuş adlı(denzel washington hayranıyım da) bir film vardı bir tek, benim için hüsrandı tam anlamıyla.
Başka da aslında bulamıyorum desem yeridir, halbuki film sezonu açıldı.
Ocak-şubat aylarından daha ümitliyim.
İnsanlar kızıyor olsa da 'sinema' da izleyeceğim filmin, benim için farklı olması gerek.
Evdeki beyaz camda algılayamayacağım bir etkisi olmalı.
Bu yüzden mecbur kalmadıkça, projem olmadıkça yerli yapımları sinemada izlemiyorum, dvd alıyorum.
Türk sineması senin gibi düşünenler yüzünler bu halde tepkilerine maruz kalsam da, önemli olan kitleyi oraya çekmek, başaramıyorsa ben ne yapayım diyorum.
O da doğru bir bakış açısı fikrimce.
Dağ filmini ben de çok merak etmeme rağmen, aldığım olumsuz tepkiler doğrultusunda gitmedim.
Simurg'u duymadım, bir araştırayım.
Bu aralar vizyonda izlemek istediğim Uçuş adlı(denzel washington hayranıyım da) bir film vardı bir tek, benim için hüsrandı tam anlamıyla.
Başka da aslında bulamıyorum desem yeridir, halbuki film sezonu açıldı.
Ocak-şubat aylarından daha ümitliyim.
İnsanlar kızıyor olsa da 'sinema' da izleyeceğim filmin, benim için farklı olması gerek.
Evdeki beyaz camda algılayamayacağım bir etkisi olmalı.
Bu yüzden mecbur kalmadıkça, projem olmadıkça yerli yapımları sinemada izlemiyorum, dvd alıyorum.
Türk sineması senin gibi düşünenler yüzünler bu halde tepkilerine maruz kalsam da, önemli olan kitleyi oraya çekmek, başaramıyorsa ben ne yapayım diyorum.
Oooffff tlfk sen ne güzel cümleler kuruyorsun öyle.
Ne kadar güzel ifade ediyorsun söylemek istediklerini ...
Ne kadar güzel bir Türkçe ile yazıyorsun.
Okumaya doyamıyorum böyle yazanları görünce. :))))
Bu arada ben de yerli yapımları sinemada izlemeyi tercih etmem genelde ama Dedemin İnsanları harikaydı benim için.
Onu ve Issız Adam'ı sinemada izlediğime hiç pişman olmadım.
Utandım...
İltifatlarınız için çok teşekkür ederim, anlatabiliyorsam kendimi ne mutlu...
İşte mesele de orada zaten, insanları oraya çekebilmek.
Yerli sinemanın böyle bir eksisi var günümüzde.
Eğer filmin izlenmesi istiyorsa, nam salmış oyuncular ya da kalitesiz bir kurgu ama mükemmel bir reklam yapmak yerine, hikaye ve samimiyete yönelmeliler.
Bazıları hedef kitlesini çok afedersiniz ama 'salak' yerine koyuyor, bu topluma çok bile, izlesinler tadında yaklaşıyor.
Bazıları da benim kitlem belli, sanatım bu, herkese hitap etmek beni düşürür deyip işin içinden sıyrılıyor.
Özellikle Nuri Bilge filmlerinde derin bir off çekerim, bitse bu işkence diye saate sıkça bakarım.
Arasını tutturmak zor olmamalı, başaranlar oldukça var.
Ben yeni nesilden çok ümitliyim, Çağan Irmak da takip ettiğim yönetmenlerdendir.
Onun ayrı bir gözü olduğuna inanırım ve en unutamadığım filmi de 'Ulak'tır.
O gün sinemadan çıktığımda, gözlerim ışıl ışıl bir şekilde 'bu ülkede artık film yapılıyor' dediğimi hatırlıyorum.
Umarım daha niceleri gelir, biz de heyecanla o karanlık salonlarda yerlerimizi alırız.
türk sinemasının gerçekten desteğe ihtiyacı var ama dediğin gibi biraz fazla reklam yapılması lazım.. şimdi vizyonda olan çakallarla dans, laz vampir, sümelanın şifresi gibi bu tarz filmleri ben 'film' kategorisinde bile değerlendirmiyorum... bu görüşüme karşı çıkanlar olabilir ama benim için böyle izlemiyorum ne sinemada ne evde çünkü boşa harcıycak zamanım yok benim kaliteli bi film kendini direk belli ediyor zaten en son uzun hikayeye gittim hemde 2 kereçünkü uzun zamandır bekliyodum ve çok sevdiğim bi yazar olan Mustafa Kutlu'nun eseriydi hakettiği ilgiyi göremedi ama olsun...
Utandım...
İltifatlarınız için çok teşekkür ederim, anlatabiliyorsam kendimi ne mutlu...
İşte mesele de orada zaten, insanları oraya çekebilmek.
Yerli sinemanın böyle bir eksisi var günümüzde.
Eğer filmin izlenmesi istiyorsa, nam salmış oyuncular ya da kalitesiz bir kurgu ama mükemmel bir reklam yapmak yerine, hikaye ve samimiyete yönelmeliler.
Bazıları hedef kitlesini çok afedersiniz ama 'salak' yerine koyuyor, bu topluma çok bile, izlesinler tadında yaklaşıyor.
Bazıları da benim kitlem belli, sanatım bu, herkese hitap etmek beni düşürür deyip işin içinden sıyrılıyor.
Özellikle Nuri Bilge filmlerinde derin bir off çekerim, bitse bu işkence diye saate sıkça bakarım.
Arasını tutturmak zor olmamalı, başaranlar oldukça var.
Ben yeni nesilden çok ümitliyim, Çağan Irmak da takip ettiğim yönetmenlerdendir.
Onun ayrı bir gözü olduğuna inanırım ve en unutamadığım filmi de 'Ulak'tır.
O gün sinemadan çıktığımda, gözlerim ışıl ışıl bir şekilde 'bu ülkede artık film yapılıyor' dediğimi hatırlıyorum.
Umarım daha niceleri gelir, biz de heyecanla o karanlık salonlarda yerlerimizi alırız.
Sonuna kadar haklısınız.
Ben en çok da bu kadar 'saçma sapan' filmin, nasıl çekildiğine hayret ediyorum.
Bir film demek, en en kötü 500bin lira demektir.
Bunu sinema salonlarına yollamak, vs de işin içine girince 1milyon tl gibi bir rakam çıkıyor ortaya.
Böyle meblağlar nasıl heba edilir, aklım ermiyor.
Yeni nesilden genç yönetmenler para denkleştiremediği için hayallerini ertelemek hatta 'sürünmek' zorunda kalırken, böyle film çöplüğü büyük tezatlık oluşturuyor gözümde.
Aslında reklam yapılıyor olsa da doğru reklam mıdır yapılan, o mevzu tartışılır.
Uzun Hikaye'yi ben de beğenerek izleyenlerdenim ama açıkçası yine de aklımda soru işaretleri var.
Senaryonun doruk noktası olmadı benim için, ya da o kadar çok uzatılmış ki doruk nokta çivileme düşüşe geçmiş ve izleyicinin aklında kilit bir sahne olmadan filmden ayrıldığını düşünüyorum.
En azından benim için öyle oldu diyebilirim.
Ben de bir ara umutluyum diyordum ama şimdi bakıyorum da, bizden bir cacık olmaz diye düşünüyorum malesef.(
Çok kötü filmler yapıyorlar çoğunlukla ve dediğin gibi izleyiciyi aptal yerine koyuyorlar.
Sadece filmlerde değil, dizilerde de bu böyle.
Taklit film yapıyorlar bir de. Sanki konu kıtlığı var.
Hayatta neler neler oluyor, azıcık kafa yorsunlar da orijinal bir şeyler çıkarsınlar ortaya.
Çok çok gerilerdeyiz ve ben iyi bir geleceğimiz olduğuna inanmıyorum bu konuda.
Bir de şöyle bir şey var; sanki insanlarımız eleme yapamıyor izleyici olarak.
Yani Özcan Deniz filmlerini düşün; nasıl da rekora koşuyor filmleri!
O adamın filmine böyle koşarsa millet, kimse daha iyisini yapmak için uğraşmayacak sanırım.
Duvara Karşı da bayıldığım filmlerdendir ayrıca. Fatih Akın harika bir iş çıkarmıştı.
Sonra kayboldu adam. :/
Fatih Akın kaybolmadı
Onun soul kitchen filmini izledikten sonra onun filmlerini yerli kategorisinde değerlendirmemeye karar verdim ben...
sen beni yanlış anladın bence canım ben oscarı bu sene the artisttense the help almalıydı dedim yoksa the help en iyi film demedim...
ayrıca sil baştan the helpi ezer diyemeyiz çünkü ikisinin alanları farklı biri aşk filmi diğeri biyografik bir film hepsi kendi alanlarında değerlendirilmeli diye düşünüyorum...
sil baştan çok kötü diyemem tabiki ama beni içine çekemedi etkilenmedim yani vaayy demedim film bitince
yabancı filmler konusunda çoğu kişiyle zevklerim tutmuyor ama yerlide uzlaşırız belki
haftaya yerli filmlerle ilgili geniş bi yazı yazmayı düşünüyorum o zaman gene konuşuruz
Ben de çok iyi bir izleyici olduğumu düşünüyorum.
Zevklerimiz uymuyor sanırım pek.
Bir ara kıyıda köşede kalmış filmlere takmıştım kafayı.
Mesela Noi Albinoi geniş kitlenin bildiği bir film değildir.
Festivallerden ödüller almıştır vs. ama çoğunluk bilmez. Bayılmıştım ona.
Ve birçok film indirip cdlerimi doldurdum bu tarz filmlerle.
İzlenmeyi bekliyor çoğu.
Dizilere sarınca uzak kaldım çünkü filmlerimden. :)))
Bu arada çok sevdiğin yönetmenler var mı? Her filmini zevkle izlediğin?
Ben Alfred Hitchcock ve Kim Ki Duk hayranıyım.
Daha da var tabi ama en çok ikisini seviyorum.
Ayrıca fark ettin mi genelde sinema eleştirmenlerinde popüler olanı sevmeme durumu var gibi.
Zevkler o kadar farklı ki. Sinema dergisindeki puan listesinde biri 5 üzerinden 1 puan verirken, öteki aynı filme 5 verebiliyor.
canım dün noi albinoiyi izledimsana filmle ilgili sormam gereken bir şey var
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?