İkinciye yorum yapacağım, konu önüme gelip duruyor.
Dediğim gibi, kıyafet konusundaki marka takıntısını hiçbir zaman anlamadım, anlayamadım.
"Pahalı olan kalitelidir" algısından mı oluyor, bir çeşit "Ben bunu alabiliyorum" yarışı mıdır (Ki bu tarz çevrelerde çok bulundum ve tiksindim), ya da "Bir kere aldım oh ömrü billah giyerim o derece sağlam" düşüncesi midir... (Ben de bir şeyi maks 2 seneden fazla giyemem sıkıntı basar)
Annem eski terzilerden, şimdi "Moda tasarımcı" oldu hepsinin adı, ama bildiğin terzi

Kumaş adlarını çok bilmem ama dokundum mu anlarım hangisi iyidir, hangi dikiş düzgündür.
Belki de annem etkisinden, söz konusu sağlam ve içime sinerek giyebileceğim, çok seveceğim bir kıyafet olunca, fabrikasyon ürün hayatta almam. Gider kumaşını seçer, adam akıllı diktiririm. Hangi marka olursa olsun, bir kot kumaşına da hayatta 400 lira vermem. Etmez yani, kazıklanıyorum hissi gelir. :)
Bunun alım gücünden ziyade, biraz da kabul görme tarafı var.
Bir dönem özel okulda okudum, iş ortamında da şahit oldum, davetlerde vb. ve oradaki yarışları bilirim. Evladımı kesinlikle o şekilde yetiştirmemek için elimden geleni yapmayı düşünüyorum. Vaktinde, aldığı zevksizlik abidesi tşörtler, elbiseler, kotlar ile salt marka adıyla hava atmaya kalkan kız arkadaşlarımdan nasıl tiksindimse artık...