- Konu Sahibi minik kuslarim
-
- #17.341
kıı benim göbüş çokmu geldi topiğe çok alındım bizde bidaha gelmiyik ozaman:dilcikar::dilcikar:
darısı bana yaww ev göçüyo ben çene çalıyom:mymeka:
onun için değilde kuşladan aldığımız haberlere göre senin bebiş aslan olacakmış
buadan gelin bakınmaya gelmişsin önlemimizi alalım dedik kız annelei olarakk tedbirli olalım dedik sadece:roflol::roflol::roflol::roflol::roflol::roflol::roflol:
merak etmeyin benim oğluşumun yavuklusu hazır yemeyiz sizin kızlarııı:roflol::roflol:onun için değilde kuşladan aldığımız haberlere göre senin bebiş aslan olacakmış
buadan gelin bakınmaya gelmişsin önlemimizi alalım dedik kız annelei olarakk tedbirli olalım dedik sadece:roflol::roflol::roflol::roflol::roflol::roflol::roflol:
bende 80 kg luk minicik gacıyım şöle bi köşeye sıkışırdım ben sırnaşık şeysırnaşık şeyaa olurmu hayatım bak burada hep gacılar sıskacık gel sende göbüşünü sığdır bi yerlere....
yer çok :roflol:
ama yavaş gelin bidenem....ben çalışıyorum kim ne dedi kaçıyoooo hem bide çok bağırmayıon öleee bebeklerimiz var uyuyolar:roflol::roflol:
merak etmeyin benim oğluşumun yavuklusu hazır yemeyiz sizin kızlarııı:roflol::roflol:
bende 80 kg luk minicik gacıyım şöle bi köşeye sıkışırdım ben sırnaşık şeysırnaşık şey
hey millet nerdesiniz yawwww.
herkeşlere ne oldu.
Korkma bitanem rose un burada tut ellerimi bak nasılda geçecekk......a.s
(sus sus acık kafa dinleyelim bariii...:))))
Korkma bitanem rose un burada tut ellerimi bak nasılda geçecekk......a.s
(sus sus acık kafa dinleyelim bariii...:))))
Korkma bitanem rose un burada tut ellerimi bak nasılda geçecekk......a.s
(sus sus acık kafa dinleyelim bariii...:))))
harikasın şekerimmmŞenizŞenizŞeniz
Kirli sarı duvara çivilenmiş gri asık suratlı posta kutusuna baktım,
Soğuk metal kutudan gökkuşağı fışkırıyordu sanki.
Loş bir boşluğun içinde, hem de yıllardan sonra
minik posta kutumda sarı bir zarf... Üzerinde pul.
Özlemişim! El yazısı görmeyi özlemişim meselâ...
Adımın, adresimin sevdiğim bir dost tarafından yazılmasını özlemişim.
Çocuk gibi sevindim. Bir süre açmaya kıyamadım zarfı, öylece bekledim.
Gözlerimi el yazısından almadım, alamadım. Seyrettim.
"s" biraz yamuktu, "b" desem sanki kelimeden ayrı gibi, bir başına.
Belli ki aceleyle yazılmıştı. Ama her harf bir dokunuştu.
Sarı zarfa dost eli değmişti, dost yüreği gezinmişti üzerinde.
İstanbul'un göğü grilere teslimken, sabah kuşları taze, yeşilli
yaprakların arasında kuru dal ararken, gün bulutlu,
rüzgârlı ve gitgide sessizken gelivermişti.
Apartmanın girişindeki asık suratlı gri posta kutusu
bana göz kırptı sanki. Konuştu... Duydum!
Ne zamandır hep ince uzun, dikdörtgen zarflar alıyordum. Bankalardan,
taksitli kartların ekstreleri. Bir de telefon ve elektrik faturaları.
Mektup almayalı ne çok olmuş. Ne çok özlemişim el yazısıyla
yazılmış zarfları. Her biri aynı karakterde yazılmış, puntoları bile
değişmeyen zarflar hayatımı ne zaman işgal ettiler?
Ya, el yazılı zarflar nasıl minik ve çelimsiz adımlarla uzağıma
nasıl düştüler? Ve ben buna nasıl izin verdim.
Başka zaman olsa kendime kızardım. Bu kez öyle olmadı.
Kendimi anlamaya çalıştım. Affettim. Zarfı yavaş, yavaş açtım.
Sindire, sindire. Çizgisiz kağıda yazılmış, kat yerleri
özenle ayarlanmış mektubu şaşkınlıkla okşadım.
Sadece iki satırdı mektup: "Her gün mailleşmek yetmedi birden.
Ekrandan ekrana yaptığımız yazışmalar yetmedi.
Yıllar önceki gibi olsun istedim. Biliyor musun, sana mektup
gönderirken ben aslında kendimi tazeledim."
Yüreğim pır pır etti, gülümsedim!
bazı şeyleri ne akad çabuk unutuyoruz diymiiii
naniknaniknaniknanikdelikafaduldendelikafaduldensırnaşık şeysırnaşık şey
Kirli sarı duvara çivilenmiş gri asık suratlı posta kutusuna baktım,
Soğuk metal kutudan gökkuşağı fışkırıyordu sanki.
Loş bir boşluğun içinde, hem de yıllardan sonra
minik posta kutumda sarı bir zarf... Üzerinde pul.
Özlemişim! El yazısı görmeyi özlemişim meselâ...
Adımın, adresimin sevdiğim bir dost tarafından yazılmasını özlemişim.
Çocuk gibi sevindim. Bir süre açmaya kıyamadım zarfı, öylece bekledim.
Gözlerimi el yazısından almadım, alamadım. Seyrettim.
"s" biraz yamuktu, "b" desem sanki kelimeden ayrı gibi, bir başına.
Belli ki aceleyle yazılmıştı. Ama her harf bir dokunuştu.
Sarı zarfa dost eli değmişti, dost yüreği gezinmişti üzerinde.
İstanbul'un göğü grilere teslimken, sabah kuşları taze, yeşilli
yaprakların arasında kuru dal ararken, gün bulutlu,
rüzgârlı ve gitgide sessizken gelivermişti.
Apartmanın girişindeki asık suratlı gri posta kutusu
bana göz kırptı sanki. Konuştu... Duydum!
Ne zamandır hep ince uzun, dikdörtgen zarflar alıyordum. Bankalardan,
taksitli kartların ekstreleri. Bir de telefon ve elektrik faturaları.
Mektup almayalı ne çok olmuş. Ne çok özlemişim el yazısıyla
yazılmış zarfları. Her biri aynı karakterde yazılmış, puntoları bile
değişmeyen zarflar hayatımı ne zaman işgal ettiler?
Ya, el yazılı zarflar nasıl minik ve çelimsiz adımlarla uzağıma
nasıl düştüler? Ve ben buna nasıl izin verdim.
Başka zaman olsa kendime kızardım. Bu kez öyle olmadı.
Kendimi anlamaya çalıştım. Affettim. Zarfı yavaş, yavaş açtım.
Sindire, sindire. Çizgisiz kağıda yazılmış, kat yerleri
özenle ayarlanmış mektubu şaşkınlıkla okşadım.
Sadece iki satırdı mektup: "Her gün mailleşmek yetmedi birden.
Ekrandan ekrana yaptığımız yazışmalar yetmedi.
Yıllar önceki gibi olsun istedim. Biliyor musun, sana mektup
gönderirken ben aslında kendimi tazeledim."
Yüreğim pır pır etti, gülümsedim!
bazı şeyleri ne akad çabuk unutuyoruz diymiiii
:roflol::roflol::roflol::roflol::roflol::roflol::roflol::roflol::roflol::roflol::roflol::roflol:
sen anlat bakalım istanbulda nerelere gidiyorsunuz denize girmeye:lepi::lepi::lepi::lepi:
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?