Popüler Konu Mevlid Kandili

bu konunu acılması cok ıyı olmus ellrınıze saglık :) herkesın kandılı mubarek olsun mıllet :)
 
herkesin kandilini kutlarım rabbim bu gecenin hürmetine dualrımızı kabul eder inşallah
 
[video=youtube;ys5mtfBVX2Y]http://www.youtube.com/watch?v=ys5mtfBVX2Y&feature=related[/video]
 
Ayy canım ya çok güzel bir paylaşım olmuş, ellerine sağlık... Gerçekten bu resimlere baktıkça içim titriyor..
 
[video=youtube;cN4UTfcLeIQ]http://www.youtube.com/watch?v=cN4UTfcLeIQ&feature=related[/video]
 


Ey Gül Yüzlü Peygamberim,
Geceye yıldızlar düştü
El ele tutaşanları da gördüm, sarılıp dolaşanları
Yanlızlığa ah edip ağlayanları da
Yıldızları sayanları da gördüm.

Her kaydığında bir yıldız yada bir yürek
dilek tutanları
Gülücükler dağıtanları
Yol almış yolcuları
Kaçanları, kaçamayanları
Bitmek bilmeyen yolları da gördüm
Ya Habibim.

Vurulmuş turnaları gördüm
Çoban ateşinde demlenen çayı
Fırat'ın öfkesini
Dicle'nin durgunluğunu
Firavun'un azabını da gördüm.
Munzur'un isyanını da gördüm.
Geceye yıldızlar düştü Habibim.

Pusuya yatmış kurtlar da gördüm.
Tedirginliği gözlerinde ceylanları
Adresi belli kurşunları,
Bir yılanın dağ menekşesine sarılmasını,
Dikenlerin sadece ayaklara değil,
Yüreklere battığını da.

Yazanları gördüm, kendisine yazılanları silenleri
Her şeye çizgi çekenleri
Her yere dikenli tel örmeyi marifet bilenleri elleriyle,
Yürekleriyle telleri kesenleri de gördüm.
Gözleri açık kör olanları da gördüm,
Kör olupta mavinin kıymetini bilenleri
Sevenleri de gördüm, sevmeyenleri de geceyi.
Yıldızları kıskananları, kıskanç yıldızları.

Dua edenleri, lanet edenleri.
Dağ eteklerinde birbirine uzak
ama insanları iç içe köyleri gördüm.
Geceye yıldızlar düştü.
Çok şey gördüm sürmelim
Yine de seni göremedim.

Bir gün geceye yıldızlar değil, sen düş olmazsa
Çok şey görmek, her şeyi görmek değildir biliyorum.
Seni görmek, ben seni görmek istiyorum gece de ey Habibim.

Şiirin videosu vardı çıkmadığı için sözleri ekledim.. :)
 
Hepsi çok etkileyici gerçektende
Emeğinize sağlık.
Özellikle kutsal emanetlere bayıldım
Canlıda gördüm
Ama burada bi anda karşıma çıkınca heyecanlandım sevindim
 


Peygamber Efendimiz, şu dua yı çok yapardı:
'' Ey kalpleri çeviren Allah'ım! Kalbimi dinin üzerine sabit kıl''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
'' Cuma günün de öyle bir saat vardır ki, bir kul o saatte ne isterse, mutlaka ona verilir''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
''İki haslet vardır ki bir mü'min de asla beraber bulunmazlar
1) Cimrilik
2)Kötü ahlak''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
''Kim, benden sonra öldürülmüş olan bir sünnetimi ihya ederse beni seviyor demektir.
Beni sevende benimle beraberdir''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
''Şehidin ölüm darbesinden duyduğu ızdırab, sizden birinin çimdikten duyduğu ızdırab kadardır''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
''Beş vakit namaz, bir cuma namazı diğer cuma namazına, bir ramazan diğer ramazana hep kefarettirler. İrtikab (büyük günah) edilmedikçe aralarındaki günahları affettirirler''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
''İlaçların en hayırlısı Kur'an'dır''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
''Cuma gecesi veya cuma günü vefat eden hiç bir müslüman yoktur ki, Allah onu kabir fitnesinden korumamış olsun''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
''Allah'a ve ahiret gününe inanan kimse, ya hayır konuşsun yada sussun''
 
Hepsi çok etkileyici gerçektende
Emeğinize sağlık.
Özellikle kutsal emanetlere bayıldım
Canlıda gördüm
Ama burada bi anda karşıma çıkınca heyecanlandım sevindim

Merhaba merve, teşekkür ederim
Senin adına çok mutlu oldum, canlı olarak görebilmişsin..
İnşaallah cennette Peygamber Efendimizi de görmek nasip olur.
 


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
''Oruçlu yatağında uyusa bile ibadettir.''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
''Müslüman abdest alınca, günahları sularla birlikte dökülür.''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
''Allah'ü Teala' yı görür gibi ibadet et, sen görmüyorsan da, O seni görmektedir.''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
''Allah'ü Teala tembelliği, gevşekliği, mazur görmez.. Aklınızı ve zekanızı kullanın.
İşin ağırlığı sizi mağlup edecek gibi olsa bile, Allah'ın yardımı bana yeter diyerek çalışmaya devam edin.''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
'' Bir kimse Allah'ü Teala'ya sığınırsa, Allah'ü Teala onun her işine yetişir.
Hiç ummadığı yerden ona rızık verir.
Her kim dünya ya güvenirse, onu dünya da bırakır.''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
'' Nerede ilim varsa orada islamiyet vardır. Nerede ilim yoksa orada islamiyet yoktur.



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
'' Akıllı şu kimsedir ki, açıkta yapınca utanacağı işi gizli yerde de yapmaz.''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
'' Çok müslüman evladı, babaları yüzünden cehennemle yüzyüze gelirler.
Çünkü; bunların babaları, yanlız para ve makam kazanma hırsıyla dünya işleri arkasında koşup, çocuklarını ihmal ederler.
Onlara müslümanlığı ve Kur'an-ı Kerim i öğretmezler. Ben böyle babalardan uzağım. Onlar da benden uzaktır.''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
'' Hepiniz bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi,
sizlerde evlerinizde ve emirleriniz altında olanları cehennemden korumalısınız.
Onlara müslümanlığı öğretmelisiniz. Öğretmezseniz mesul olacaksınız.''
 


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
''Allah'ı anarken, Allah korkusu ile gözünden yaş akana, kıyamette azap olunmaz.''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
''Allah katında en aziz kişi, intikam almaya gücü yettiği halde affedendir.''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
''Affedici olun ki, Allah da sizi affetsin ve şerefinizi yükseltsin.''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
''Abdestli olarak ölen, ölüm acısı çekmez.
Çünkü; abdest imanlı olmanın alametidir, namazın anahtarı, bedenin günahlardan temizleyicisidir.''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
''Hakkımda hıristiyanların meryem oğlu isa'ya yaptıkları gibi aşırı övgülerde bulunmayın.
Şurası muhakkak ki ben bir kulum. Benim için ''Allah'ın kulu ve elçisi'' deyin.''



Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
''Beş şeyden önce beş şeyi ganimet biliniz:
1)-İhtiyarlık gelmeden, Gençliği.
2)-Hastalık gelmeden, Sağlığı.
3)-Fakirlik gelmeden, Zenginliği.
4)-Meşguliyet gelmeden, Zamanı.
5)-Ölüm gelmeden, Ömrü ganimet biliniz.
 


Peygamber Efendimizin Şakaları
Peygamber Efendimizin dış görünüşü son derece heybetli idi. O'nu ilk görenler ve iç halini çok yakından tanımayanlar: hep, korkuya kapılıp titremişler, dilleri tutulup konuşamamışlar, çekinme ve sıkılma duygusuna düşüp acı acı ter dökmüşlerdir. Böyle durumlar karşısında, muhatabını yatıştırmak için,

Fahri Kainat Efendimiz:
-Ben, ne bir kralım, ne de bir zorbayım: bilakis, Mekke' de, et kurusu yiyen Kureyşli bir kadının oğluyum! diyerek, kendini, halktan biri seviyesine olabildiğince çekmeye çalışırdı.



Peygamber Efendimiz daha çok kimlerle şakalaşırdı?

Peygamber Efendimiz; daha çok, yarının büyüğü olacak ''çocuklara''.
Aile saadetinin devamını canlı tutacak olan ''Hanımlarına''.
Bir nevi kenara itilmiş olup da hiç kimsenin ilgisini çekmeyen ''Fakir fukara zümresine''.
Çevresinden sevgi bekleyen kimselere şaka yapmıştır.



Peygamber Efendimizin Ashabı şaka yaparmıydı?
Resülullah Efendimizin ashabı, kendi aralarında şakalaşırlar, hatta birbirlerine kavun karpuz kabuğu fırlatırlardı. Fakat prensipler karşısında hemen ciddileşirler ve önemli bir iş ortaya çıktığında, şakayı bırakıp, o işin gereğine uygun tarzda vekarlarını takınırlardı.
 


Peygamber Efendimizin Şakaları

Peygamber Efendimiz; alay etme, hafife alma, dalga geçme, küçük düşürme gibi insani olmayan bir maksatla yapılan şakaları şiddetle kınamıştır. Kendileri, bir taraftan yeri geldikçe zaman zaman şaka yaparlar; bir yandan da ashabına, şaka yapmamalarını tembih ederlerdi: Arkadaşınla ağız kavgası yapma; ona şaka da yapma, bir söz verip tutmamazlık da etme!...buyurunca,

Çevresindekiler tarafından:
Ama ya Resülallah, siz de şaka yapıyorsunuz!. diye, kendi davranışları ile başkasına yaptığı tavsiye arasında bir çelişki havası görünümündeki bu durumun hikmeti sorulduğunda:

-'' Evet, ben de şaka yaparım; fakat ben, (şaka yaparken bile) sadece hakikati söylerim'' cevabını vermişlerdir.



Peygamberimiz (s.a.v.) insanlarla alay etmez, hafife almaz, dalga geçmez, küçük düşürmez, mahcup etmez, zor durumda bırakmazdı.
Peygamberimiz (s.a.v)’ in yaptığı şakalar yerli yerinde ve mesaj doluydu. Lüzumsuz ve yersiz değildi. Daha çok gönül alıcı ve sevindirici şakalar yapardı. Çocuklarla, hanımlarıyla, yaşlı ve kimsesiz kişilerle şakalaşması bu türdendi.

Veda Haccı yolculuğunda:
Develerle, kafileler halinde yol alınır. Peygamber hanımlarının da bulunduğu kadınlar kafilesinin develerini Enceşe adında bir siyah köle...Erkekler kafilesinin develerini de, Enes b. Malik'in kardeşi Bera b. Malik sürer. Sürücülerin her ikisi de güzel seslidir. Kafileler halinde seyreden develer, hoş nağmelerin cazibesine kapılarak sür'atlenirler. İşte , Enceşe'nin kumanda ettiği hanımlar kafilesinin develeri hızlı seyretmeye başlayınca,

Peygamber Efendimiz, şaka yollu sürücüye müdahale ederler:
''Enceşe! Develeri yavaş sür; Kristal cam şişelerini kıracaksın!..
 
[video=youtube;mEakmhmDEuY]http://www.youtube.com/watch?v=mEakmhmDEuY&feature=related[/video]
 


Peygamber Efendimizin hayatı hakkında bilgisi olanlar, Ümmü Eymen adını yakından tanırlar. Aslen Habeşistanlı olan bu siyahi kadın, Kabe-i Muazzama'yı yıkmaya gelen fillerle donatılmış Ebrehe ordusunun bıraktığı esirler arasından, Peygamber Efendimizin dedesi Abdülmuttalib'in himayesine geçtiği söylenir. Daha sonra, oğlu Abdullah'ın hizmetine verilir. Geleceğin ''Resülallah'' ı doğunca da, Ümmü Eymen O'nu itina ile büyütür. Böylece,''Peygamber Efendimizin dadısı'' olarak islam tarihine adını altın harflerle yazdırmış olur. Peygamber Efendimiz büyüyünce, dede ve baba yadigarı bu vefalı kadını azad eder. Ve bir başka azadlı köle olan ilk müslümanlardan Zeyd b. Harise ile de evlendirir. Bu evlilik, geleceğin seçkin sahabisi ve eşsiz kumandanı Üsame b. Zeyd adında bir meyve verir.

Peygamber Efendimiz:
'' Ümmü Eymen, benim ikinci anamdır'' der.

Kendisini evinde aksatmadan ziyaret eder, halini hatrını sorar, gönlünü alırdı. Hz.Ebu Bekir ve Hz.Ömer gibi ulu sahabiler de,
Peygamber Efendimiz gibi, muntazaman onu ziyaret ederlerdi. Ümmü Eymen Peygamberimiz den beş veya altı ay sonra Hakka yürümüştür.

İşte bu Ümmü Eymen, bir gün Resül-i Ekrem Efendimize gelerek O'nu evine çağırır:
-Ya Resülallah! der. Kocam sizi çağırıyor!
-O da kim; hani şu gözlerinde beyazlık olan adam mı?
-Kocamın gözlerinde beyazlık yok ya Resülallah!
-Evet, gözlerinde beyazlık var!
-Vallahi yok ya Resülallah!
-Hiç bir insan yoktur ki, gözlerinde beyazlık bulunmasın!..
 


Medine çevresindeki Çöl sakinleri arasında Zahir adında birisi vardı ki, O' Peygamber Efendimizin can ve gönül dostu idi. Ne var ki Zahir, oldukça fakir ve kimsenin iltifat etmeyeceği ölçüde de çirkindi. Zaman zaman, kendi yetiştirdiği mahsüller ile çevreden sağladığı çöl ürünlerini satmak üzere Medine pazarına inerdi. Her gelişinde de, aksatmadan Peygamberimizi ziyaret eder ve çam sakızı çoban armağanı cinsinden hediyesini hiç eksik etmezdi.

Peygamber Efendimiz de, dönüşünde şehirde bulunan hediyelerle onu donatıp:
''Zahir; bizim çölümüz, biz de onun şehriyiz.'' diyerek onun gönlünü alıp uğurlardı.

İşte adı geçen bu Zahir,
Günlerden bir gün Medine Pazarında, çölden getirdiği malları satma çabasında iken, onun saf ve sevimli halini geriden takip eden Peygamberimiz, sessizce arka tarafından gelerek Zahir'i kucaklar ve elleriyle gözlerini kapar.

Zahir, durumun farkında değildir:
-'' Gözümü kapayan kimse, bıraksın! diyerek, tutan eli çözmeye çalışır. Bir ara göz ucuyla farkeder ki, arkasından kucaklayıp gözünü kapayan kimse, Hz. Peygamberin ta kendisidir. Böylece neşesi artan Zahir, bu defa da tam aksine, Resülullahın göğsüne sıkı sıkıya yaslanmaya çalışmakta, O' ndan hiç ayrılmak istememektedir.

İşte, Zahir'in bu neşeli halinden son derece hoşlanan Peygamber Efendimiz,
Şakasına bir yenisini daha ekleyerek, köle hüviyetinde onu satılığa çıkarmıştır:
-Bu köle satılıktır; almak isteyen var mı ?!
diye yüksek sesle seslenmeye başlayınca;

Zahir boynu bükük ve hüzünlü bir tavır ile:
-Ya Resüllallah! Benim gibi değersiz bir köleye, vallahi kuruş veren olmaz! der.

Şakasının tam hedefe ulaştığını gören Peygamber Efendimiz, esas nükteyi yerine oturtur:
-Hayır ya Zahir! Sen, Allah katında hiç de değersiz değilsin. Sen, nezd-i ilahide son derece kıymetli ve pahalısın! buyurdu.
 


Enes b. Malik,
Peygamberimizin hizmetine on yaşlarında iken girmişti.

Bir defasında Efendimiz kendisine:
-"Ey iki kulaklı adam" diye takılmıştı.

Bu ifade Enes'in, iyi dinleyip güzel bellemedeki ciddiyet ve titizliğini takdir için söylenmiştir.

Enes bin Malik anlatıyor:
Bir gün adamın birisi Peygamber Efendimize gelerek, O' ndan, kendisini taşıyacak bir binek hayvanı istemesi üzerine:

Peygamberimiz O'na,
-Ben; seni, bir dişi deve yavrusuna bidirmek istiyorum! dediler.

Adamcağız,
-Ya Resülallah, ben dişi devenin yavrusunu ne yapayım? o beni taşıyamaz ki !. deyince

Peygamber Efendimiz gülerek:
-Devenin büyüğünü dişi deveden başkasımı doğurur? ! buyurdular.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…