- 24 Mayıs 2020
- 3.922
- 13.574
- 138
- Konu Sahibi 3 tam 1 robot
-
- #21
Valla benim mottom su; her zaman KK yorumlarında da yazarim. dünyada benim mutluluğumu düşünecek benden başka kimse yok.
Ne aile ne eş ne çocuk. Herkes bir yerde kendini düşünüyor. En 'yeaak yaaa annelerimiz bizim mutluluğumuz için canını verir' diyene de şunu demek istiyorum, canını verir ama annene 'anne, ben ruhumu tanımak istiyorum, işten istifa edip katmandu'ya gideceğim' deyin, valizinizi mi hazırlar endişe edip sizi vazgeçirmeye mi calisir
Ben valla bu dünyada benim mutlulugum için cabalayacak benden başka kimse olduğuna inanmıyorum. O yüzden beni ne mutlu edecekse onu yapıyorum.
Misal, iyi bir sevgili ile balayına Roma'ya gitmek isterim ama sevgilim mi yok?
Olabilir , bu benim Roma'ya gitmeme engel olmaz:) üniversite yıllarında çok sevdiğim biri vardı hayatımda. Onunla Karadeniz'i Boydan boya asacagimiz ve nevsehire gideceğimiz hayaller kurardik. Sonra umulmadık şekilde bir anda ayrıldık. Ben mesela haritada gorunce onunla gidmediğim tatile uzulecegime hemen hemen planladığımiz tarihlerde tek başıma gittimşimdi haritada o yerler beni gayet mutlu ediyor.
Ya da hep hayal ettiğim Avrupa turuna katılmak için hic sevmedigim isimden istifa ettim (tabii ki kendimi bir sure döndürecek bir birikmişle). Benim planlarım hep tatil üzerine çünkü beni dünyada en çok mutlu eden şey bu.
Seni en çok ne mutlu eder??? Bunu bul ve sonuna kadar oradan yürü.
Cidden merak ettim, eeennn mutlu olduğun anlar neler?
Her neyse,.ona daha çok zaman ayır.
Ben mesela iş yerimi de hiç sevmiyorum. Artıları var elbet ama gerçekten ortamimi hiç sevmiyorum. Bazen zaman geçmiyor...
Ben de ,madem 6ya kadar ofisteyim , 6dan sonra kendimi mutlu etmeye adiyorum. Bir otobüsle agaclik bir parka gidiyorum, iki ağaç arasına hamak kurup hava kararana kadar kitap okuyorum (ki kafa fenerim var, heyecanliysa kararsa da devam ediyorum) , pringlesimi yiyorum,soğuk birami içiyorum. Bazen sadece müzik dinliyorum, boooyle saplanıp tepedeki yapraklari izliyorum.
Bu mesela beni hayata bağlayan bir şey. Eğer bunu da yapmaz iş ev iş ev yaşarsam tıkanır isyan ederim...
Ya da ne bileyim, hayvan sevmek beni mutlu ediyor, kedi sahiplendim. Öncesinde kedi sevmeye kedili parka giderdim :) bisiklete binerim tek başıma, o da mutluluk verir (ilk on dakikadan sonra vücut endorfin salgilarmis, mutlu olurmussun)...
Böyle yani. Kendi kendimi mutlu etmeye çalışıyorum.
Bence mutluluk dış etkenlerden bağımsızdır. Yani sizden daha güzel ise sahip olan insanlar, ya da sevgilisi olan insanlar sizden daha mutlu değil.
Başkasının mutsuzluğundan beslenerek mutluluk aramak bana hiç sağlıklı gelmiyor. Mesela hasta olan birine bakıp "Çok şükür hasta değilim" demek bence çok acımasızca. Allah korusun bir yakınınız ya da siz kanser olsanız birinin size bakıp "Oh çok şükür kanser değilim işte bir mutluluk sebebi" diye içinden geçirmesi canınızı yakmaz mı? Hiçbir zaman başkalarının mutsuzluğundan ya da kötü hayatından beslenerek mutluluk aramadım, "Şunun bunun yüzünden oldu, hoca bana taktı" falan diyerek yaptığım hataların sorumluluğunu kabul etmemezlik de yapmadım. Yani hiçbir zaman dış kontrol odaklı olmadım.
Harvard Psikoloji bölümünde hoca olan Dan Gilbert'ı okumanı tavsiye ederim, "Mutluluk Beyinde Başlar" isimli kitabını. Hatta TED'teki şu videosunu seyrederek işe başlayabilirsin:
The surprising science of happiness
Dan Gilbert, author of "Stumbling on Happiness," challenges the idea that we'll be miserable if we don't get what we want. Our "psychological immune system" lets us feel truly happy even when things don't go as planned.www.ted.com
Aslında şunu söylüyor hoca, değiştiremediğimiz kararlar bizi daha çok mutlu ediyor. Çünkü o nasılsa değiştiremeyeceğin bir şey, bari olumlu yönlerine odaklanayım bunun dediğinde daha çok mutlu olabiliyorsun. Bununla ilgili argo ve çok cinsiyetçi bir atasözü de var, ben yazmak istemiyorum buraya ama benzer mesajı veriyor. Ama değiştirebileceğin bir karar verdiysen, bu kararın hem olumlu hem olumsuz yönlerini düşünüyorsun. Şunu yapsam ne olur, bunu yapsam ne olur, keşke şunu yapacağıma bunu mu yapsaydım ki falan diye diye beynini yiyorsun. Ve diyor ki insanlar hayatının kontrolünü ele almak için çaba sarf etmek yerine kendilerini bile isteye önceden belirlenmiş sınırların içine hapsederler. Çünkü ne kadar az seçeneğin olursa ondan o kadar çok mutlu olmaya bakıyorsun.
Bir de belirsizlik kavramı mutluluğun düşmanıdır. Yine yukarıda söylediğim ile bağlantılı. "Yarının sana ne getireceğini" bildiğin sürece neredeyse her şeyle mutlu olabilirsin. Sana çok iyi bir şey getirmeyeceğini bilsen bile ona hazırlıklı olursun, başa çıkma yolları bulursun ve yine mutlu olabilirsin. Ancak bilemiyorsan, hayatında sonunun nereye gideceğini bilemediğin durum sayısı çoksa o kadar mutsuz olursun. O yüzden belirsizlikle başa çıkmanın en iyi yolu bence kötü senaryoları düşünüp hazırlıklı olmak. Başına ne geleceğini kestirebilip ona göre planlar kurarsan en azından psikolojik sağlamlılığın daha iyi olur ve daha mutlu olursun. Yere çakılmayacağını bilirsin en azından. Bir diğer yöntem ise kötü bir durumla başa çıkmak için o durumun içinde iyi bir şey bulmayı deneyebilirsin. Polyanna olabilirsin yani biraz. Bu yeteneğe sahibiz. Mesela şu pandemiyi düşünelim, evet durum sıkıntılı ama ben bu süreçte yeniden odaklanabildim ve benim için gerçekten önemli olan şeyleri fark ettim. Günümün çoğunu boş şeyler yaparak geçirdiğimi fark ettim, şu an zamanın kıymetini daha iyi biliyorum. Sevdiğim insanlarla daha çok vakit geçiriyorum; benim için daha önemli olan şeyler üzerine çalışıyorum tezim gibi. :) Bu bizim psikolojik bağışıklık sistemimizi de güçlendiriyor ve hayata daha mutlu bakabilmemizi sağlıyor.
astoria gözüm seni arıyordu : )
aslında işte tam dediğin gibi tam olarak polyanna takılıyordum ben yani her durumun olumlu yönünü düşünüyordum mutlu oluyordum her durumda yani tüm hoşnutsuzlukların beni bir noktada mutlu edeceğine inanıyordum. EE neden gelmiyor bu nokta diye düşünmeye başladım ve artık beynim iyi yönleri görmeye eskisi kadar hevesli değil gibi konuyu bu yüzden açtım. Bir de demişsin ya belirsizlik mutsuz eder diye ben gelecekteki belirsiz boşlukların hep beni mutlu edecek şekilde sonlanacağını düşünüp bu boşluklardan daha bile memnun olan biriydim, ayarlarım bozuldu : )
Bekleye bekleye soldum zaten haklısın dediklerini dikkate alıcam teşekkür ederim :)Aslında belirsizlik mutsuz etmiş gene. Çünkü o hoşnutsuzlukların seni bir noktada mutluluğa götüreceğine inanmışsın ama ne zaman seni o noktaya getireceğini bilememişsin. O noktaya gelmediğini gördükçe de mutsuzluğun artmış. Fal baktırmak gibi. "3 vakte kadar her şey düzelecek ve çok mutlu olacaksın" diye kendine telkin vermişsin ama o "3 vakit" bir türlü gelmemiş. Beklemek iyi bir mutluluk reçetesi değil. Burada eksik gördüğüm şey bence sahip olduğun o an neyse onun etrafında mutluluğu artırmaya yönelik yeni şeyler bulmamak. Sana anlamlı gelen bir şeyi yapmak. Bunun için sosyal destek de çok önemli tabi ki, sevdiğin insanlarla iletişim halinde olarak mutsuzluğunu/mutluluğunu paylaşmak da anksiyeteni azaltıp mutluluğunu artırabilir. Başına ne geleceğini düşünüp ona hazırlıklı olmak dedim ama insan her zaman doğru çıkarımlar yapamayabiliyor. Bazen kalbinden geçen seni doğru yola götürebildiği gibi yanlış bir yola sürükleyebiliyor. Bu yüzden uzmanlardan ya da seni seven kişilerden destek almaktan çekinmemek lazım.
Sizin yorumlarınızı genel olarak çok beğeniyorum, sizi kendime çok yakın hissediyorum tuhaf bir hisDepresif olmak için ne kadar gençsin, 35 yaşında biri olarak tek söyleyebileceğim hayatın sana getireceklerini ya da götüreceklerini asla bilemeyecek olmamız.
Oldukça iyi gittiğini düşündüğüm bir ilişkide aldatıldım. Her şeyi geride bırakırım düşüncesiyle yurt dışına yerleştim. 2 yıl sonra, tam hayatıma adapte olmuşken babama kanser teşhisi konuldu mecburen Türkiye'ye döndüm. Aynı dönemde anneciğim ölümlerden döndü yoğun bakım kapılarında, hastane odalarında hem annemi bekledim hem çalıştım. Evlendim çocuğumun sakat doğma riski olduğu gerçeği ile aylarım zehir oldu. Aynı dönemde evliliğimde ciddi sıkıntılarda vardı ve boşanmanın eşiğinden döndük. Oğluma bakmak için 2 yıl iş hayatına ara verdikten sonra bulabildiğim en iyi işe girdim. Çok mu mutluyum dersen, her halimize şükür derim.
Geçen gün izlediğim bir filmde 'bazen neyse odur' diyordu adam. İnsan negatif düşündükçe daha çok dibe çekiliyor. Mümkün olduğunca pozitif düşün, mutlu olacağın şeyler yap, kendine ve ailene zaman ayır, imkanların dahilinde yeni insanlar tanı, yeni yerler gör... Birde emin ol ki ne bu dertler kalıcı, ne mutluluklar ne de bu ömür :) Önemli olan yaşadığın her anın kıymetini bilmek.
Aslında cogumuz iş kariyer konusunda ıstedıgımızı yasamiyorum ben boyle gozlemlıyorum kendim ve cevremde 27 yas genc bşr yas sakın evde kaldım psikolojin girmeyin insanların sizi sokmasın izin vermeyin 27 yas gayet genc bir yas. Ben eskiden sadece kendimi mutsuz sanardım ama anladım ki cogumuz aslında hayatlarımızdan memnun degılız artık bundan sonra ne yapabiliriz diye dusunmek onemlı olan27 yaşındayım işim var ama kariyerim yok çabalarım biraz sonuçsuz kaldı diyebilirim maalesef talihsizlikler oldu vs istediğim gibi değil iş tatminim yok ama özlük hakları, maaşı vs fena değil şükür. Aşk hayatı desen bu da aynı şekilde en son üniversite ilk başladığım zamanlarda aşık olmuştum karşıma istediğim gibi biri çıkmadı yani yada yürümedi en azından kötü seçimler yapıp kötü bir evliliğin içinde bulmadım kendimi buna da şükür diyelim.
Şu zamana kadar bu durumun değişeceğine düşünerek mutlu olacağım zamanı bekleyerek geçti diyebilirim( İstediğim gibi bir iş, ilişki vs.. ). Sadece beklemedim tabi çabaladım da yani bu umutlar ve çaba mutlu da ediyordu sanki. Böyle böyle 27 yaşıma geldim ve artık beynim bu mutluluk illüzyonuna uyandı sanırım .
Saatleri ayarlama enstitüsünde geçiyordu: ‘herkes hayatının bir devrinde şu veya bu şekilde talihinin şuuruna erer ‘' işte ben artık erdim. Hayat bana beklediklerimi getirmeyecek ben bu şekilde elimdekilerle mutlu olmalıyım yani geleceğime dair bir umudum inancım kalmadı belki de pandemi dönemi de etkiledi bilmiyorum. Aslında reaist olmak açısından bu iyi birşey olabilir ama bu durumla henüz başa çıkamıyorum biraz depresif oldum, bu duruma alışıp kabullenmek istiyorum. Mutluluk peşinde koşmazsam mutsuz da olmam belki ..
Sizlerin hayatlarında da böyle kabullenme dönemleri oldu mu sonrasında nasıl hissettiniz. Ben nasıl mutlu olunur bilimiyor muyum acaba ya da mutluluk nasıl bir şey onu mu bilmiyorum, memnuniyetsiz miyim ? Sizler mutlu musunuz mutlu olmak için neler yapıyorsunuz ?
zaten hala birşeyler için çabalıyorum ama belki de salmak mı lazım diye düşünüyorum işte ..Aslında cogumuz iş kariyer konusunda ıstedıgımızı yasamiyorum ben boyle gozlemlıyorum kendim ve cevremde 27 yas genc bşr yas sakın evde kaldım psikolojin girmeyin insanların sizi sokmasın izin vermeyin 27 yas gayet genc bir yas. Ben eskiden sadece kendimi mutsuz sanardım ama anladım ki cogumuz aslında hayatlarımızdan memnun degılız artık bundan sonra ne yapabiliriz diye dusunmek onemlı olan
Canım tum samimiyetimle soyluyorum herkes aslında cogunlukla mutsuz bakma sen sosyal medyaya insanların neler yansıttıgına cogu gercek degıl ben eskiden sadece kendımı mutsuz sanardum ve bu dugunce bana daha cok hata yaptırdı daha cok bunalıma girdim Beyhan budagın hayatın pornosu videosu var mutlaka ızlezaten hala birşeyler için çabalıyorum ama belki de salmak mı lazım diye düşünüyorum işte ..
Önce sahip olduklarınıza şükür daha sonra sahip olmadıklarınıza dua ederek mutluluğu yakalayabilirsiniz27 yaşındayım işim var ama kariyerim yok çabalarım biraz sonuçsuz kaldı diyebilirim maalesef talihsizlikler oldu vs istediğim gibi değil iş tatminim yok ama özlük hakları, maaşı vs fena değil şükür. Aşk hayatı desen bu da aynı şekilde en son üniversite ilk başladığım zamanlarda aşık olmuştum karşıma istediğim gibi biri çıkmadı yani yada yürümedi en azından kötü seçimler yapıp kötü bir evliliğin içinde bulmadım kendimi buna da şükür diyelim.
Şu zamana kadar bu durumun değişeceğine düşünerek mutlu olacağım zamanı bekleyerek geçti diyebilirim( İstediğim gibi bir iş, ilişki vs.. ). Sadece beklemedim tabi çabaladım da yani bu umutlar ve çaba mutlu da ediyordu sanki. Böyle böyle 27 yaşıma geldim ve artık beynim bu mutluluk illüzyonuna uyandı sanırım .
Saatleri ayarlama enstitüsünde geçiyordu: ‘herkes hayatının bir devrinde şu veya bu şekilde talihinin şuuruna erer ‘' işte ben artık erdim. Hayat bana beklediklerimi getirmeyecek ben bu şekilde elimdekilerle mutlu olmalıyım yani geleceğime dair bir umudum inancım kalmadı belki de pandemi dönemi de etkiledi bilmiyorum. Aslında reaist olmak açısından bu iyi birşey olabilir ama bu durumla henüz başa çıkamıyorum biraz depresif oldum, bu duruma alışıp kabullenmek istiyorum. Mutluluk peşinde koşmazsam mutsuz da olmam belki ..
Sizlerin hayatlarında da böyle kabullenme dönemleri oldu mu sonrasında nasıl hissettiniz. Ben nasıl mutlu olunur bilimiyor muyum acaba ya da mutluluk nasıl bir şey onu mu bilmiyorum, memnuniyetsiz miyim ? Sizler mutlu musunuz mutlu olmak için neler yapıyorsunuz ?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?