Üniversitede bir gün kadın erkek haklarını konuşuyoruz seçmeli sosyoloji dersinde. Hatunun teki kalktı. Kadının en büyük düşmanı kadındır ben bugüne kadar ne çektiysem kadınlardan çektim, kıskançlık çekememezlik dedi. Boş bu anıma denk geldi havamda değildim bir iki laf edemedim ama yıllardır içimdeydi. He güzelim kıskançlık ve çekememezlik zaten kadınların temel sorunu yoksa yaşama, okula gitme, birini sevme, sevdiğiyle evlenme gibi haklarının elinden alınması değil. Senin başına gelmiyor diye taciz tecavüz öldürme gibi şeyler yaşanmıyor değil. İki tane kız arkadaşınla takıştın diye kadının en büyük düşmanı kadın mı oldu demiştim ve yıllardır da böyle düşünüyordum.
KK ile tanışınca fikrim sarsılır gibi oldu ama gene dedim gene öldürülen kadınlar var, okula bile gönderilmeyen kadınlar var, tecavüz edilen her gün otobüslerde taciz edilen kadınlar var. Kadının en büyük düşmanı kadın olamaz. Ta ki bu konudaki yorumlara kadar. Gördüm ki fiziksel saldırıdan daha kötü şeyler olabilir o da nuh nebinden kalma kafa yapısı. Eski toprak olursun, bunca yıl sana empoze edilen şey bu olur ama gencecik yaşta, yaşadıklarının seni daha feminist daha kadın hakları savunucusu yapması gerekn şartlarda nasıl düşüncelerdir. Daha geçen bir mühendis arkadaş sevgilisine 3 gün dil dökerek çalışma hakkını elde etti. Bu gençliğe neler oluyor ya. Benim orta okuldaki kafam bile sizden daha ileriymiş ne diyim.