Davranış Bozuklukları Otizm

Çocuğumuzda karşılaştığımız huysuzluk, saldırı, şiddet, içe dönüklük, korkaklık, hiperaktiflik, pasiflik, dikkatsizlik, çevreye uyum, utangaçlık, hırçınlık vs birçok sorununuzun paylaşıldığı konular.

peki ben sizin isminizi mi kullandım bu şahıs bana neden cevap vermiyor mu dedim de bu kadar yazma gereği duydunuz ?? Adınız mı geçti ??

ben bunu çok masumdan alıntı yapıp ona cevaben yazmıştım neden bana cvp yazdınızki sizinde adınız geçmemişti siz ne yazdığınızı bilmiyorsunuz bende aynı soruyu sordum yazacağınıza madem biliyorsunuz cevabını verseydiniz hem yiğeniniz var hem 5 yıl berabermişsiniz demekki bebekliğinide bilirsiniz soran arkadaşa cvp verseydiniz bende sordum cvp vermediler diyene kadar
 
Öncelikle sınıf öğretmeni durumu kabullenmeli ve bilgi sahibi olmalı .
Sınıftaki öğrenciler,kaynaştırma öğrencisinin sahip olduğu farklılıkların her insanda var olan bireysel farklılıklara benzerlik gösterdiği anlatılmalı.
Kaynaştırma öğrencisinin o sınıfta bulunma hakkının diğer öğrencilerle aynı olduğu konusunda kuşkuları kalmamalıdır.
Öğrenciler, kaynaştırma öğrencisine sağlayacakları yardımın, kendilerinin de akademik ve sosyal gelişimlerine katkı sağlayacağını bilmelidirler.

Ne yapmalı?

Kaynaştırma sınıfı öğretmeni, kaynaştırılacak özel gereksinimli öğrenci kaynaştırma sınıfına gelmeden önce, sınıftaki öğrencilerle “özel gereksinime sahip olma” konusunda bir ders yapabilir. Bu derste, öğrencilerin özel gereksinimli bireylerle deneyimleri, özel gereksinimli bireylerle ilgili duygu ve düşünceleri, özelgereksinimli bireylerle benzerlikleri, özel gereksinimli bireylere yardımcı olmak için neler yapabilecekleri gibi genel konular yer almalıdır.

Daha sonra sınıfa özel gereksinimli bir öğrencinin geleceği açıklanarak bu öğrenci ile ilgili bilgi verilebilir.

Öğretmenin kaynaştırma öğrencisine ilişkin olarak diğer öğrencilerden beklentileri (örneğin, arkadaşlık etme, derslerde yardım sağlama, vb.)


Kaynaştırma sınıfı öğretmeninin kaynaştırma uygulamasını benimsemiş olması, kaynaştırmanın başarıya ulaşmasında gereklidir ancak yeterli değildir. Aynı zamanda, öğretmen kaynaştırma öğrencisine uygulayacağı öğretim hakkında bilgi ve beceri sahibi olmalıdır. Bu bilgi ve becerilerin başında, eğitim programının bireyselleştirilmesi yer almaktadır.

Bireyselleştirilmiş eğitim programı hazırlamanın ikinci aşaması, kaynaştırma öğrencisi için, sınıf arkadaşlarından önemli ölçüde gerilik gösterdiği alanlarda, beceri düzeyini dikkate alarak, amaç saptamaktır. Öğrenci için amaç belirlerken, öncelikle öğrencinin en çok işine yarayacak beceri ve kavramlara yer verilmelidir.

Öğrencinin saptanan amaçlara ulaşabilmesi için ise okulda ve evde yapılabilecek etkinlikler belirlenmelidir ve evde yapılacak etkinliklerle ilgili olarak aile bilgilendirilmelidir.

Kaynaştırma eğitiminin başarılı olabilmesi için kaynaştırılan özel gereksinimli öğrenciye ve/veya kaynaştırma sınıfı öğretmenine özel eğitim desteği vermek gerekebilir.

Kaynaştırılan özel gereksinimli öğrencinin eğitim gereksinimlerinin tümünün normal sınıfta karşılanamadığı durumlarda, öğrenci belli derslerde sınıftan çıkarılıp kaynak oda adı verilen özel bir odada eğitim görmesi sağlanabilir.

Kaynak odadaki eğitim, özeleğitim öğretmeni tarafından bireysel ya da küçük grup eğitimi olarak yürütülür. Ancak, kaynak odadaki eğitimin amacına ulaşabilmesi ve normal sınıftaki eğitimle kaynak odadaki eğitim arasında tutarsızlıklar olmaması için, normal sınıf öğretmeni ile kaynak oda öğretmeninin yakın iletişim ve işbirliği içinde olmaları gerekir.

Bu uygulamada kaynak odada öğretmenle daha yakın çalışma fırsatı bulan öğrenci, normal sınıfta da benzer yakınlığı beklemeye başlayabilir ve kaynaştırma öğrencisi normal sınıfta zorlanabilir.

Gerektiğinde, kaynaştırma uygulamasının yürütüldüğü sınıfta, özel eğitim öğretmeni ya da yardımcı öğretmen tarafından sınıf içi yardım sağlanabilir. sınıf öğretmeni kaynaştırma öğrencisiyle bireysel çalışırken, yardım sağlayan öğretmen sınıfın geri kalanıyla ders yapabilir ya da tersi de yapılabilir.Böylece öğrenciler de olumsuz etkilenmemiş olur.

Dersliğin fiziksel özelliklerinin uygun olmaması durumunda, kaynaştırma öğrencisiyle sınıfta yürütülen bireysel çalışmalar diğer öğrencilerin dikkatlerini dağıtabilmektedir.

Sınıfında kaynaştırma öğrencisi olan sınıf öğretmeninin, kaynaştırma öğrencisine ilişkin olarak özel eğitim danışmanından danışma hizmeti alması sağlanabilir. Öğretmen, özel eğitim danışmanına, kaynaştırma öğrencisinin öğrenme ya da davranış sorunları için başvurabilir. Danışman ve öğretmen, birlikte çalışarak, kaynaştırma öğrencisinin sorunlarının olası nedenlerini irdelerler ve bu sorunların çözümüne yönelik öneriler geliştirirler. Öğretmen bu öneriler doğrultusunda, kaynaştırma öğrencisiyle sınıfta yürüttüğü çalışmaları geliştirir.

Böylece özel eğitim danışmanları, kaynaştırma öğrencisinin davranış ve öğrenme sorunlarının çözümünü sınıf öğretmeninin kendisi tarafından gerçekleştirilmesini sağlamış olurlar.

Dolayısıyla, sınıf öğretmeninin öğretmenlik bilgi ve becerilerinin gelişmesine yol açar. Böylece öğretmen, benzer sorunlarla ileride de karşılaşması durumunda, bu sorunları kendi başına çözme olasılığını artırmış olur.

Kaynaştırma uygulamalarının Türkiye’deki durumu

Kaynaştırmanın tüm engel gruplarında giderek yaygınlaştığı ancak destek eğitim hizmetlerinin aynı hızla yaygınlaşmadığı görülmektedir.
Yarışmacı eğitim sistemimiz nedeni ile sınıf öğretmenleri ve veliler sıradan çocukların yurt genelinde yapılan sınavlarda geriye düşmeleri ile sonuçlanabileceği endişesi ile kaynaştırma uygulamasına genelde sıcak bakmamaktadırlar.
Farklılıklar karşısında ne yapacaklarını bilemeyen öğretmen ve veliler genellikle sorunu görmezden gelmek gibi kendilerince en kolay olan yolu seçmektedirler.
Sınıf mevcutlarının çok olması nedeni ile gerek öğretmenler gerekse öğrenciler için ideal uygulamaları yerine getirmek hemen hemen imkansız bir hal almaktadır.
Kaynak oda diye adlandırılan sınıflarda ise yeterince bilgili donanımlı, iyi eğitim almış eğitmenler bulmak hemen hemen imkansıza yakındır.
Ülkemizde özel eğitim alanında eğitmen yetiştiren okul sayısının azlığı nedeni ile yeterince eğitmen yetişmemektedir.
Öğretmen ve sıradan öğrencilerin idealize edildiği hallerde bile özellikle Otizmli çocukların eğitiminde bazı ek zorlukları bulunabilmektedir.Her biri birbirinden farklı olan bu çocuklarımızın yüksek sese ve heyecanlı ortamlara tahammülleri düşük olabilmektedir. Ders zilinin yüksekliği ,öğretmenin ya da arkadaşının yüksek sesle konuşması,sınıf koridorlarında koşuşturmalar ve kavgalar kriz yaşamalarına neden olabilmektedir.
İyi bir organizasyon ve sorunları çözme isteği ile tüm bu sorunlar aşılamayacak sorunlar da değildir. Özellikle otizmli çocukların eğitiminde aileleri çok zorlayan maddi- manevi koşullar bulunmakta ve normal okullara kabulleri de genelde çok zor olmaktadır. Dolayısıyla, kaynaştırmanın başarıya ulaşması için, Türk Eğitim Sistemi‘nin özelliklerine en uygun destek özel eğitim hizmetlerinin bir an önce belirlenmesi ve uygulamaya konması gerekmektedir.
 
Otistik özellikler gösteren bebeklerin iki tip davranış biçimi gösterdiği gözlenmiştir. Bunlardan birincisi; sürekli ağlayan, huysuz olarak adlandırılan bebeklerdir. İkincisi ise, sakin, uslu bütün gününü yatakta geçiren bebeklerdir. Acıktıklarında bile ağlamamaları nedeniyle bakımlarının kolay olmasına rağmen, anneden hiçbir ilgi beklememeleri, çevrelerine karşı ilgisizlikleri anne babaları endişelendiren özellikleridir.

1. Fiziksel özellikler: Bu dönemlerde otistik çocukların fiziksel gelişimleri yaşıtlarından farklı değildir. Yaygın uyku ve beslenme problemlerine rağmen hemen hepsi sağlıklı bebeklerdir. Fiziksel olarak bir çok beceriyi olağan yaşlarında kazanmaya hazırdırlar; ancak bazı otistik bebeklerin çevrelerine karşı ilgisizlikleri nedeniyle daha geç yaşlarda oturdukları ve yürüdükleri gözlenmektedir.

2. Sosyal duygusal özellikleri: Normal bir bebek yaşamın ilk 3 ayında, annesine bakar; annesi onunla konuşurken gülümser, agular. Daha ileri aylarda ise her fırsatta kucağa alınmak için kollarını kaldırır, hazırlanır. Tanıdığı kişileri görünce heyecanlanır. İnsanlarla ilişki kurmaktan hoşlanır. Yalnız bırakılınca ağlar, sinirlenir. Oysa otistik bebeklerde bunların tam aksine, kucağa alınmaya karşı isteksizlik gösterme, kucağa alınınca huzursuzluk gösterme veya uygun beden duruşu göstermeme en belirgin özelliklerdir. Otistik bebekler, genellikle çevreleri ile ilişki kurmaz. İnsanların konuşmalarına tepki vermezler. İnsanlar ile göz kontağı kurmaz, çok uzun süre boş bakışlarla oturabilirler.

3. Zihinsel Özellikler: Otistik bebek, etrafındaki insanlara olduğu gibi cisimlere karşı da ilgisizdir; uzanıp onları almak ya da yakalamak istemez. Çevresindeki seslere, cisimlere, hayvanlara ilgi göstermez. Otistik bebeklerdeki bu ilgisizlik ve meraksızlık karşısında, anne babalar, zaman zaman çocukta zihinsel bir problem olduğunu düşünürler.

4. Konuşma özellikleri: Normal bebekler genellikle 1 yaş civarında ilk kelimelerini söylerler. Yaşamın birinci yılında sesler çıkarır, çıkardıkları sesleri farklılaştırır, bu şekilde duygularını, isteklerini ifade ederler. Normal bebeklerde görülen badıldamaların (Ba-ba, ba sesleri, ….) otistik bebeklerde görülmediği belirlenmiştir. Ayrıca diğer kişilerin kendileriyle konuşmasına ya da seslenmesine karşı tepkisiz kaldıkları gözlenmiştir. Bazı otistik çocuklar 0-2 yaş döneminde, tamamen sessiz kalabilir; bazıları ise yaşıtları gibi birkaç kelime öğrenebilir.

Otistik çocuklarda beslenme problemleri yaygın olarak gözlenir. Bunlardan çoğunun ilk aylarda emmesi zayıftır, altıncı aydan sonra beslenme problemleri artar. Birçok bebek, süt dışında tüm yiyecekleri veya katı gıdaları reddeder; bazıları ise normalin üstünde ve hemen her şeyi yiyebilir.
 
Bebeklik döneminde anlatılan birçok özellikler 2-5 yaş döneminde devam etmektedir. Ancak bu özellikler çocukların gelişimlerine bağlı olarak çeşitlenmiş, farklılıklar ortaya çıkmıştır. 2-5 yaş dönemi, otistik özelliklerin en belirginleştiği, tanı için oldukça önemli bir dönemdir.

1. Fiziksel özellikler: Fiziksel gelişimleri oldukça normal, güzel ve çekici çocuklardır. Motor becerileri genellikle iyidir. Kağıt kesme, boncukları kutuya tek tek koyma veya ipe düzme gibi küçük kas becerilerinin oldukça zayıf olduğu gözlenir. Ancak birçok otistik çocuk mekanik, takmalı-sökmeli oyuncakları kolaylıkla takıp sökebilir.

2. Sosyal-Duygusal Özellikleri: Bebeklik döneminde gözlenen çevreye ilgisizlik daha belirgin hale gelmiştir. Çevresindeki kişilerin ve anne-babanın yüzüne bakmama, hemen hemen her otistik çocuğun özelliğidir. İnsanların gözlerine bakmamaları veya anlık denebilecek kadar kısa bakışlardan sonra hemen gözlerini kaçırmaları dikkati çeker. Tamamen kendilerine ait bir dünyada yaşıyor gibi görünen bu çocuklar, çevrelerinde olup bitenlere karşı çok kayıtsızdırlar. Çağrıldıklarında tepki vermez, konuşurken dinlemez gibi görünürler. Bebekliklerindeki gibi fiziksel temastan kaçınırlar.

3. Zihinsel Özellikleri: Otizmin ilk tanımlandığı yıllarda, otistik özellikteki çocukların çok zeki olduklarına, ancak bu zekanın, problem davranışlarla maskelendiğine inanılıyordu. Otistik çocukların zihinsel gelişmeleri üzerinde yapılan ayrıntılı çalışmalar, en az iki grup otistik çocuk olduğu düşündürmektedir. Birinci grubu normal ya da zihinsel becerileri olanlar, diğer grubu ise zihinsel yönden yetersiz olanlar oluşturmaktadır. Otistik çocukların yaklaşık %40'ı 40-55, %30'u 50-70 ve %30'u 70 ve daha fazla IQ skoruna sahiptir. Otistik çocukların yaklaşık 1/5'inin zekası normaldir.

4. Duyusal Uyarılara Tepkileri:

a. İşitsel Uyarılara (seslere) Tepkileri: Bu dönemde seslere karşı çok değişik tepkiler görülmektedir. Çocukların seslere hiç bir tepki vermemesi bir çok anne-babayı, işitme problemi endişesi ile doktorlara gitmeye yöneltmektedir. Yapılan testler çocukların işitmelerinde organik olarak bir sorunun olmadığını göstermektedir. Gerçekten de bazen seslere hiç tepki vermedikleri, bazen en ufak seslere aşırı tepki gösterdikleri bazı seslere de çok duyarlı oldukları gözlenmektedir.

b. Görsel Uyarılara Tepkileri: Bu dönemde görsel uyarıcılara karşı normal dışı tepkiler yaygın olarak görülebilir. İnsan yüzlerine ve çevrelerindeki birçok nesneye bakmamalarına karşın, hareket eden, dönen ya da parlak olan bazı cisimlere çok uzun süre bakabilirler.

c. Acı, Sıcak, Soğuğa Karşı Tepkiler: Bu tepkiler, bazı çocuklarda acıyı, sıcağı ve soğuğu fark etmeme şeklinde ortaya çıkarken bazılarında ise soğuk suyla ellerini yıkarken ağlama, eline bir toplu iğne battığı zaman çığlıklar atma şeklinde görülebilir.

d. Dokunulmaya Karşı Tepkileri: Herhangi bir kimse tarafından dokunulmak, kucağa alınmak istendiği zaman, o kimseyi itmek, ondan kaçmak yaygın olarak gözlenen tepkilerdir.

Bu dönemde de beslenme ve uyku problemleri yoğun bir şekilde gözlenmektedir. Beslenme ile ilgili olarak, katı yiyecekleri reddettikleri, bazılarını sürekli püre edilmiş yiyecekler yedikleri, bu yüzden de çiğneme kaslarını kontrol etmekte güçlük çektikleri görülür. Aileler, çocuklarının garip yemek yeme alışkanlıkları olduğunu, yiyecek seçimi yaptıklarını sıklıkla anlatırlar. Belli bir süre hep aynı yiyeceği isteme, diğer yiyecekleri reddetme, sık sık tercih edilen yiyeceğin değişmesi de gözlenen özelliklerdendir.

5. Konuşma Özellikleri: Otistik çocukların konuşma özellikleri, dil gelişimleri, yaşıtları olan normal çocuklardan farklı tablo çizmektedir. Konuşmaya başlama çok farklı yaşlarda gerçekleşir; ancak genellikle ilk kelimeleri 5 yaş civarında söylerler. Bazı otistik çocukların konuşmaya normal yaşıtlarıyla aynı zamanda başladıkları, ancak daha sonraları, bildikleri kelimeleri kullanmadıkları gözlenmiştir.

Beş yaş sonrasında, otistik çocuk yeni kelimeler öğrenir, isteklerini kelimelerle ifade etmeye başlarlar, hatta bir iki kelimelik cümleler kurabilir. Bununla birlikte, konuşmayı bir iletişim aracı olarak kullanmadıkları gözlenmektedir.
 
a. Konuşulanları Anlamada Güçlük: Otistik çocuklarla yapılan çalışmalar, konuşulanı anlama kapasitesinin oldukça sınırlı olduğunu göstermiştir. Anlama, yaşla birlikte artar; kendilerinden istenilenleri anlayabilir, ancak istekleri yerine getiremezler. Tek kelimeleri anlayabilirken, kelimeler soyutlaştıkça, cümleler karmaşıklaştıkça anlamaları da güçleşir.

b. Ekolali: Ekolali, çocuğun duyduğu kelimeleri, cümleleri konuşmacının hemen arkasından veya daha sonra taklit etmesidir. Normalde çocuklar, konuşmaya, duydukları kelimeleri taklit etmeyle başlarlar. Ancak bu taklit dönemi, 2,5 yaş civarında sona erer. Otistik çocukla da ilk kelimelerini, anlamlarına dikkat etmeden papağan gibi taklit ederek öğrenirler. Bazen kelimeleri, bazen de cümleleri olduğu gibi tekrar ederler. Kelimeleri, taklit ettikleri konuşmacının aksanı ve vurgulamalarıyla söylerler. Normal çocuklar bu dönemden sonra, taklit ettikleri kelimeleri uygun yerlerde kullanmaya başladıkları halde, otistik çocuklar bu dönemde oldukça uzun zaman kalır, öğrendikleri kelimeleri gerektiği zaman kullanmazlar.

c. Gramer Bozuklukları: Konuşabilen otistik çocuklarda gramer bozuklukları da yaygın olarak görülür. Cümlelerdeki fiil eklerini söylememek yaygındır. “Okula gidelim” yerine “okul git” demek ya da “yemekten sonra şeker ver” yerine “şeker, yemek yer” demek gibi gramer yanlışlıkları yaparlar. Çocuğun ilerleyen yaşıyla birlikte konuşma becerisi de arttıkça, gramer bozukluklarında bazı düzelmeler görülebilir.

d. Zamirlerin Yer Değiştirmesi: Konuşmadaki en belirgin özelliklerden birisi de şahıs zamirlerinin yerlerinin değiştirilmesidir. Birinci tekil şahıs “ben” yerine, “sen” veya “o” kullanırlar. Özellikle “ben” zamirini kullanma çok az görülür. (“Giderim” yerine “gider, gidersin” kelimelerini kullanmak gibi).

e. “Evet-Hayır” Kelimelerini Kullanmada Güçlük: Otistik çocuklar yaşıtları gibi “hayır” kelimesini “evet” kelimesinden önce öğrenirler. Otistik çocukların “evet” kelimesini öğrenmeleri genellikle 8-9, bazen de daha ileri yaşlarda olabilir.

Konuşma becerileri ne kadar gelişmiş olursa olsun, konuşmayı, iletişim aracı olarak kullanmak istemezler, yalnızca zorda kaldıkları zaman, bir isteklerini belirtmek için konuşurlar.

6. Davranış Problemleri: Otistik çocuklarda görülen problem davranışlar, çocuğun bebeklik döneminden çıkmasıyla belirginleşir.

Öfke Nöbetleri ve Bağırmalar: Bir çok otistik çocukta, öfke nöbetleri olarak adlandırılan, öfke nöbetleri olarak adlandırılan, kendini yere atma, tekmeleme, tepinme, ısırma ve şiddetli ağlama gibi davranışlar sıklıkla görülür. Öfke nöbetleri 2-5 yaşları arasında belirginleşir.

Çevresine Zarar Veren Davranışlar: Evdeki duvar kağıtlarının, koltukların yırtılması, her tarafa su dökme, gibi davranışlar olabilir.

Kendine Zarar Veren Davranışlar: Kendi saçlarını çekme, ellerini ısırma, yüzünü tırmalama, kanatma gibi davranışlar bu gruba girmektedir.

Tek Tip Vücut Hareketleri: Kendi etrafında dönme, öne arkaya sallanma, parmaklarıyla havada bir takım şekiller çizme gibi.

7. Duygusal Tepkiler:.

Özel Korkular: Elini küvetteki sıcak suya sokarak yaktığı için küvette yıkanmadan korkan küçük kız, bir ayakkabı ayağını sıktığı için ayakkabı giymeyi reddeden çocuk, özel korkuları olan çocuklara örnektir.

Tehlikelerin Farkında Olma: Otistik çocukların genellikle çevrelerindeki tehlikelerin farkında olmamaları, anne babalarını en çok endişelendiren özelliklerdendir.

Nedensiz Gülme ve Ağlamalar: Duruma uygun olmayan duygusal tepkiler nedensiz olarak ortaya çıkabilir. Çocuğun kendisi veya bir başkası cezalandırıldığı zaman gösterdiği gülme, aniden bağırma, ağlama gibi davranışların, bulundukları ortamı ve durumu değerlendirememelerine bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülmektedir.

Değişikliklere Tepki Gösterme: Eve bir misafirin gelmesi, odasının farklı bir düzene sokulması, sürekli kullandığı çarşafın değiştirilmesi gibi durumlar, otistik özellikteki çocuğun huzursuz olmasına, saatlerce ağlamasına, öfke nöbetleri geçirmesine neden olabilir. Bu konuda çalışan uzmanlar, çocuğun yapılan her değişiklikten ötürü kendisini güvensiz hissettiği, ancak çevresindeki aynılığı koruyarak rahatladığı görüşünü paylaşmaktadırlar.

8. Hayal Gücünün Eksikliği:

Oyun Oynama Becerisinin Olmaması: Otistik özellikteki çocuklarda hayal gücünün yetersizliğine bağlı olarak yaratıcı oyun oynama becerisinin bulunmaması yaygın olarak gözlenir. Bir oyuncakla amacına uygun olarak oynamaz, oyuncak bir arabayla oynarken onun gerçek bir arabanın modeli olduğunu, kendilerinin de arabanın şoförü rolünü oynayabileceklerini fark etmezler. Bazen yalnız arabanın tekerlekleri, bazen de çıkardığı ses ile ilgilenirler; dakikalarca arabayı ileri geri sürerler. Bu alanda genellikle çeşitli nesnelerin, oyuncakların elle tutulduğu, oyuncağın gerçek amacına uygun olarak oynanmadığı gibi bebeklik dönemi özellikleri gözlenir.

Ayrıntılara Dikkat Etme: Çevrelerindeki nesnelerin, kişilerin tamamı yerine, ayrıntılarına küçük parçalarına dikkat ederler. Annelerinin yalnızca küpesi, oyuncak arabanın yalnızca tekerlekleri çocuğun dikkatini çekebilir. Anneyi ya da oyuncağı, o anda bulundukları çevre içinde tümüyle algılamalarının, hayal gücünün eksikliği nedeniyle ortaya çıktığı kabul edilmektedir.

9. Özel Beceriler: Otistik çocukların en şaşırtıcı özellikleri, bir çok alanda sınırlı becerileri olmasına karşın, bazı alanlarda sahip oldukları özel becerilerdir. Bir çok otistik çocuğun, konuşmadan önce şarkı söylediği görülür; bazıları ise bir enstrümanı iyi çalabilirler. Bazı anne babalar da, çocuklarında müzik becerisinin yanı sıra kuvvetli bir hafıza olduğunu belirtmektedirler. Çocuğun yıllarca önce gittiği bir yeri, o yerdeki özel bir eşyayı unutmadığını, çok uzun şiirleri ezberleyebildiğini, televizyonda dinlediği çok uzun bir konuşmayı olduğu gibi tekrar edebildiğini sıklıkla anlatmaktadırlar.

Otistik çocukların diğer bir özel becerisi de sayılar ve sayısal ilişkiler üzerinedir. Bazıları sayıları çok çabuk öğrenirler ve çok güç işlemleri akıldan yapabilirler. Ayrıca, gördüğü resimleri çok iyi kopya eden, güzel boyayan, mekanik oyuncakları söküp takabilen, karmaşık bul-yapları kolayca tamamlayabilen çocuklara da rastlanmaktadır.
 

düzgün cevap vermeyi öğrenemeyeceksiniz anlaşıldı..... iyi oku 5 yıl beraber olduğum kişi yiğenim değil eğitim verdiğim çocuklar....

Sizin agresifliğiniz artık kişisel boyuta taşmış bulunuyor......
 

sizin ciddi anlamda algı sorununuz var ...ben sizden kokruyorlar demedim ki
ben anaokulu öğretmeniyim otizmli çocukların bebeklik dönemi ile ilgili bir yaşantım olmadı gayet samimi bir şekilde sordum ...terslediniz sesimi çıkartmadım yine hala ısrarla aynı KİŞİSEL polemiğe devam ediyorsunuz...
daha insancıl olmanız gerekmez miydi ???komik olan nedir ki gülüyorsunuz
sayfayı kirletmeyin lütfen
 

canım kendin de söylemişsin tv bağımlısı kapatınca perde kalktı diye..aman diyim aman yok et o tv yi... galiba yoğun bir ilgiye ihtiyacı var ama olumlu ilgi ..sen mutlaka bir uzmana götür... sana Bülent Madi'yi önerebilirim eğer anadolu yakasında isen...
 

düzgün cvp düzgün sorana verilir iyi oku değil iyi okuyun demek istediniz sanırım ben iyi okudum zatende siz yanlış okumuşsunuz onu diyen ben değildim tekrar yazayım isterseniz madem yiğeniniz var 5yıl berabermişsiniz yazmıştım sorun sizde kusura bakmayın biz bu sayfa açıldığından beri yazıyoruz yeni gelmedik ilk defa sizin gibi biriyle polemiğe giriyorum dahada girmiycem zaten
 

ne kadar güzel anlatmışım hiç agresif değilmişim
 

buda geçmişten bir yazı
 

çokmasum çok güzel açıklamış sayfamızda bu konuda en bilgili arkadaşımız biçok kişiyede bilgileriyle çok yardımcı oldu saolsun
 

konunun en başına dönersek soru sorduğum zaman verdiğiniz tepkiden dolayı oluyor snırım bunlar.sadece 1 kere de değil ne zaman yorum yapsam bu agresif tutumunuz bana rastlamış olsa gerek.....

iyi oku
demek istedim tamamen... iyi okuyun deseydim de bir şey değişmeyecekti hala tartışma içinde olmaya devam edip bir şeyleri ispat halindesiniz.oysa sadece BEBEKLŞK DÖNEMİNDEN bahsedermisiniz diye bir soru sormuştum genele..size özel değil GENEL ..... siz bütün gün bilgisayar başındamıyız da böyle değil şöyle sorsanız da geçmişi okusanız da diye azarlar bir üslupla cevap verdiniz..belki o gün iyi bir gününüzde değildiniz diye size bir yorumda da bulunmadım aşırı....
Geçen yine sordum ama cevap verilmedi dedim..hooop yine çokmasum la birlikte atladınız konuya.....

neyse ben zaten aldım cevabımı Size, kişisel gelişim terapilerine katılmanızı dileyerek veda ediyorum...
 

bu muydu yani verebileceğin en mantıklı ve kibar cevap


ki zaten KİBARLIĞINIZDAN ÖTÜRÜ teşekkür de ettim bilmem anladın mı ....
 

okey anlaştık o zaman tek kaldınız bizden başka devamlı olan yok maalesef artık kendiniz sorup kendiniz cevaplarsınız konuyu açan sizsiniz bende sordumda böle böle cvp aldımda demeseydiniz yazılmayacaktı bunlar hala anlamamkta ısrar ediyorsunuz siz önce sizlimi konuşacaksınız senlimi ona karar verinde neyse biz burda birbirimize yardım etmeye çalışıyoruz konuyla alakalı olmayan biri geliyor ve konumuz dağılıyor otizmi yaşayan biziz ve çocuklarımız sizle pek alakası yok umarımda olmaz çünkü daha bizim yazdıklarımızı anlayamıyorsunuz siz otizmi anlayamazsınız bizide anlayamazsınız son yazdığınızı yazarken büyük bi gaflette olduğunuzu düşünüyorum terbiye sınırımı zorluyorsunuz çocuğum otizmli diye bana kişisel terapimi öneriyosunuz siz gidin bence birde öğretmenim diyorsunuz nasıl eğitim almışsanız bende sizi ayakta alkışlıyorum sayfayı okuyan herkezden siz hariç özür diliyorum kimse bana dilek ve öneride bulunacak kadar özel değil burada ben sanatçı değilim ama siz iyi tyatrocusunuz o yüzden ben sizi alkışlıyorum
 


bana hakaret ediyorsunuz farkındamısınız nedemek algı sorunu yaşıyorsunuz ben okuduklarımı söylüyorum burda sayfayı benmi kirletmişim otizim konularına tek tek baksın yöneticiler sende bak ben herkese yardımcı olmaya çalıştım elimden geldiği kadar lütfen siz bu sayfaya yazmayın artık gerçekten ihtiyacı olanlara cvp vericem bundan sonra..evet güldüm çünkü sen otizimli çocuklarla çalıştım yazmışssın hemde beş sene anaokulu öğrt bide oçemde fln çalıştıysan bilemem ama onlarla çalışman için eğitim alman gerek sonra onlarla çalıştım diyebilirsin benim oğlumda anaokuluna gidiyo öğrt onunla otizim üzerine çalışma yapmıyo ama diğer çocuklara nasılsa ona da öyle davranıyo gel çocuğum sen otur şuraya seninle bir çalışalım göz temas kuralım ipe boncuk dizelim demiyo çünkü bu onun işi değil onu rehabitilsayondaki özel öğrtmen yapar yada oçemde çalışan öğretmen yapar özel çocuklara faydan dokunmuş olabilir onlar için üzülmüş olabilirsin yardımcı olmak istemişsindir eminim ama uslubun çok sert törpülen biraz ben 4 yıldır nerdeyse otizimle başbaşayım oğlum bu teşhisi aldıktan sonra ben daha insancıl oldum daha inançlı oldum allahıma şükürler olsun zihnim algım çok açık
 
Hanımlar,
karşılıklı hoşgörü lütfen...
Tartışmamalı, polemiğe girmemelisiniz.
 
selam kızlar konumuza dönmek gerekirse ben oğlumdan bahsedeyim biraz ne gibi gelişmeler var anakulu iyi gidiyor misafir gibiyiz aslında bu dönem asıl eylülde başlıycaz ama iyi oldu nasıl neler yapabiliyor görmüş olduk öğretmenimiz çok cici bir kız çokta ilgili saolsunyemek masasında beraber oturuyor arkadaşlarıyla biraz seçici olduğu için sevdiklerini yiyor geçen pilav yemiş içindeki nohut ve tavukları tek tek ayıklayarak bikaç kaşık öğretmeni vermiş sonra kendi devam etmiş pilavı seviyor çünkü diyet hayal oldu glutensiz ekmeği yemek istemiyor kendi kararını kendi vermeye başlamış algıları mükemmel dedi eğitimcimiz öğrtmenden yana çok şanslıyız ikiside çok iyi şansımıza çokta seviyolar oğlumu oğlumda onları çok seviyor okula koşar gibi gidiyoruz :) arkadaşlarıda bazıları çok meraklı ama çokta yardımcılar umarım bu hayatı boyunca böyle devam eder herşeye yetişmeye çalışıyorum durumları biliyorsunuz evde 4 erkek olunca :) büyüdüklerini düşünemiyorum ufaklığın çenesi iyice düştü buda çok faydalı oluyor abisine kelimeler baya çoğaldı televizyonu aç diyor eliyle işaret ederek geçen ojemi getirmiş bana anne al oje diyor hemde rengiyle anne al beyaz oje dedi verdi bana masumcum sence nasıl gidiyoruz senin fikir ve önerilerin önemli benim için wc durumumuz aynı açık geziyor okula giderkende açık bi bağla bi aç yapma dedi eğitimcimiz hiç ummadığın bi zamanda hiç beklemediğin bi yere yapar dedi bekliyorum nasıl tutuyo o kadar saat anlamıyorum kısır olcan oğlum diyorum :) neyse aklıma geldikçe yazarım şimdilik bunlar geldi senin oğluş nasıl küçük adam öpüyorum onuda
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…