Davranış Bozuklukları Otizm

Çocuğumuzda karşılaştığımız huysuzluk, saldırı, şiddet, içe dönüklük, korkaklık, hiperaktiflik, pasiflik, dikkatsizlik, çevreye uyum, utangaçlık, hırçınlık vs birçok sorununuzun paylaşıldığı konular.
1-Becerilerin gelişim alanlarına göre farklılıklar göstermesi:
Normal çocuklarda her gelişim alanındaki beceri düzeyi birbirine yakındır. Oysa otistik birey bir alanda “yetenek adacığı”, ama diğer pek çok alanda yaşının çok altında beceri düzeyine sahip olabilir. Örneğin arabaların markalarını, modellerini tanıma konusunda son derece başarılı olurken, araba resmi çizemeyebilir veya sabah ne yediğini hatırlamayabilir. Temel pek çok kavramı öğrenmekte güçlük çekerken, okumada çok iyi olabilir. Otistik çocukların gelişim alanlarındaki bu çok büyük farklılıklar eğitimin içeriğini, niteliğini etkiler.

2-Taklit, becerileri model almada yetersizlik:
Normal bir çocuğun çevresindeki kişileri gözlemleyerek ve taklit ederek öğrendiği pek çok beceri, by by yapma, el yıkama vb otistik çocuk için özel olarak öğretilmesi gereken becerilerdir. Otistik birey çevresindeki kişilerden çok nesnelere ilgi duyar, bu nedenle insanların davranışlarına dikkat etmez. Bu davranışlar onun için anlamlı olmadığından onları taklit etmez. Bu nedenle diğer çocukların kendiliğinden, çevresindeki kişileri gözlemleyerek, taklit ederek öğrendiği pek çok beceriyi, otistik çocukların eğitimle öğrenmeleri gerekir.

3-Merak duygusunun olmayışı ve öğrenmeye yönelik motivasyonda yetersizlik:
Merak duydukları alanlar, ilgileri son derece sınırlıdır. Bir veya birkaç alanla ilgili motivasyonları ve konsantrasyonları yüksektir. Ancak, ilgilendikleri alan dışında bir etkinliğe yönlendirildiklerinde, bir şey yapmaları istendiğinde yapmak istemezler ve çoğu zaman direnç gösterirler. İlgi alanlarının sınırlılığı nedeniyle öğrendikleri de sınırlıdır. Çevrelerinde olup bitene ilgisizlikleri, öğrenmeye yönelik motivasyonlarının olmayışları, nasıl bir öğrenme stratejisi belirlememiz gerektiğini etkileyen temel faktörlerdendir.

4-Bellek mekanizmasındaki farlılıklar.
İlgi duydukları konuları öğrenmelerindeki hız ve ezberledikleri sayıların, isimlerin, metinlerin, şarkıların vb çokluğu şaşırtıcı düzeyde olabilir. Ancak bu ezbere bildikleri bilginin ne anlama geldiğini ve içeriğini kavrama konusunda güçlüklere sahiptirler. Yapılan bellek çalışmalarında, bir sayı veya sözcük dizisini ezberleyen otistik çocukların bunları aynı sırada hatırladıkları, normal çocukların ise ezberlenenler arasındaki ilişkiyi kurarak hatırladıkları belirlenmiştir. Bu ise, otistiklerin öğrenilecek bilgiyi birbiriyle ilişkisi olan bir bütünün parçaları olarak değil, ayrı ayrı/ kopuk bilgiler olarak algıladıklarını ve böyle öğrendiklerini; öğrendikleri sırada hatırladıklarını yani kodlama yetersizliği gösterdikleri anlamına gelmektedir. Bilgileri, birbirleriyle ilişkisiz parçalar halinde öğrenmeleri nedeniyle anlamını kavramakta yetersiz kalırlar. Örneğin “yağmur yağdı, şemsiyeni aç” cümlesini ilişkisiz dört ayrı kelime olarak bellerler ve size aynen tekrar edebilirler. Ancak “neden şemsiyeni açtın?” sorusuna cevap veremezler. Çünkü yağmur yağması ile şemsiye açılması arasındaki bağlantıyı kuramamış, sadece arka arkaya gelen bir dizi kelime olarak öğrenmiş ve tekrar etmişlerdir.

5-Katı ve tekrarlayıcı davranışlar:
Otistik bireyler aynı şeyleri takıntılı bir şekilde tekrar tekrar yapmaktan hoşlanırlar. Bu nedenle öğrendiklerini, yeni ve biraz farklı bir duruma transfer etmekte güçlük çekerler. Masada öğrendikleri bir beceriyi yerde oturunca veya başka odaya gidince yapamayabilirler. Çubuklarla 10’a kadar sayabilirken, toplarla sayamayabilirler. İşte bu aynılığı koruma isteği, davranışlardaki katılık ve tekrarcılık hem yeni şeyleri öğrenmelerini zorlaştırır, hem de öğrendiklerini yeni durumlara uygulamada/genellemede sorunlara yol açar.

6-Oyun azlığı veya tekdüze oyunlar:
Bir etkinliği, oyunu, bir oyuncağı hep aynı biçimde oynamaktan hoşlanırlar veya hiçbir oyuncakla ilgilenmeyip etrafta amaçsızca dolaşabilirler Yap-bozlar, legolar gibi takılıp çıkarılıp, dizilen oyuncaklarla tekdüze oyunlar oynarlar. Ya da oyuncaklarla ağza sokma, atma, bir yere vurma gibi amacına uygun olmayan bir şekilde oynarlar. Bu nedenle oyunla öğrenecekleri, keşfedecekleri pek çok beceriyi kazanmakta zorluk çekerler. Özellikle oyun taklidi ile kazanacakları, geliştirecekleri becerileri, kavramları kazanamazlar. Örneğin kendilerinin yalnızca üst üste dizdikleri küplerle yol, köprü, ev yapan birini taklit ederekaynı şeyleri yapamazlar. Bu nedenle yeni, daha gelişmiş oyunları, oyuna katılıp diğer insanları taklit etmedikleri için öğrenemezler. Ya da yeni şeyler deneme yerine, hep aynı şekilde oynadıkları için deneme yanılma yoluyla, yeni oyunlar geliştiremezler. Bir ayakkabı kutusunu garaj olarak kullanmak gibi, yaratıcı, hayali oyunlar oynayamadıkları için, ilişkilendirme, akıl yürütme gibi bilişsel beceri gelişimleri ve oyunla öğrenmeleri sınırlıdır.

7-Duyusal/Algısal farklılıklar
Otistik özellikleri olan bireylerin görme, işitme, dokunma, tatma, koklama, hareket ve acıyı hissetme duyularında işlemleme farklılıkları vardır. Bu nedenle tuhaf sesleri dinlemek, dönen bir nesneyi seyretmek, titreşimleri duymak için cisimlere yanağını dayamak, kendini dolapla duvar arasına sıkıştırmak, acı verebilecek bir çarpmadan rahatsız olmamak, tuhaf yiyecekleri tercih etmek vb. gibi farklı duyusal tepkileri vardır. Otistiklerin uyaranlara yönelik farklı duyusal tepkileri, öğrenme biçimlerini etkiler.

8- Aşırı anksiyetete
Otistik bireyler çoğunlukla aşırı anksiyete, kaygı, ajitasyon gösterirler. Bu davranışlarının çevrelerinde ne olup bittiğinin anlaşılamaması, kendilerinden ne beklendiğinin anlaşılamaması ile ilgili olduğu düşünülmektedir. Otistik bireyler bulundukları ortamda, gürültü, düzensizlik olduğunda, beklemek gereken durumlarda, yanlış yapan birinin olduğu durumlarda, “hayır” dendiğinde, bir eşya kaybettiklerinde ve engellenmeye yönelik toleranslarının düşük olması nedeniyle, engellendiklerinde stres yaşarlar; bağırma, kendine veya başkasına yönelik saldırganlık, stereotipik hareketler vb yaparlar. Eğitim sürecinde alıştıkları dışında, yeni davranışlara yönlendirildikçe kaygılı, endişeli ve ajite olurlar..
alıntı...
 
Yemek Yeme Problemi Olan Otizmli Çocuğumuza Nasıl Yaklaşmalıyız

Yemek yeme problemi otizmli çocuklarda, aşırı kısıtlı bir gıda türünü tercihetme şeklinde olabileceği gibi, bazılarında da, katı gıdaları yememek konusundaısrar etmek şeklinde olabilir. Çocuğun yeni bir gıdayı denemesini sağlamakoldukça güçtür.

Yeme problemleri karşısında uygulanabilecek en uygun yöntem, çok ısrarcıolmamak kaydıyla, yeni gıdaları sürekli çocuğun gözünün önünde bulundurmakolacaktır. Böylelikle çocuk yemediği gıdalara dokunma, hatta gerekiyorsa onlarıeline alıp bakabilme, sıkma, oynama şansına sahip olabilmelidir. Zaman zaman daçocuğun yemekten hoşlanmadığı gıdaları, yediği gıdalar arasına az miktardakarıştırmak ya da önce istemediği gıdadan bir parça ısırmasından sonra cipsgibi sevdiği bir yiyecek vermek, gibi yollar yararlı olabilmektedir.

Otizmli bazı çocuklarda yaşanan yemek problemi de, belli bir yemeğibitirebilecek süre kadar masada oturamamalarından kaynaklanır. Çocuğu bir öğünboyunca masada oturtmanın zor olduğu durumlar için, önce yemek dışı zamanlardaonun masada oturmasını sağlamak gerekmektedir. Bunun için zaman zaman onumasada oturtup, sadece kraker, bisküvi, kek gibi çocuğun sevdiği bir yiyeceğivererek kalkmadan yemesini sağlamak bir oturma alıştırması olarak kullanılabilir.Eğitim çalışmasına başladıktan sonra, masada yapılan birebir çalışmalarınsonucunda, çocuğun yemek için oturması da kolaylaşabilmektedir.
alıntı...
 
Atipik otizm, başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk olarak da isimlendirilir. Yaygın gelişimsel bozukluğu yelpazesinde yer alan diğer gruplara ait özellikleri taşımayan çocuklar için kullanılan bir adlandırmadır. Atipik otizm,otizm yada Asperger sendromunun bazı özelliklerinin görünüp bazılarının görünmemesi durumunda,diğer bir değişle kuşkulu durumlarda konulan tanıdır.
Bu tanı çocuk belli bir teşhis alamadığı, fakat pekçok alanda gelişim bozukluğu gösterdiği zaman söz konusudur. (PDD-NOS) olarak adlandırılır.

"Atipik yaygın gelişimsel bozukluk” olarak da isimlendirilen bu grup, tam olarak tanısal ölçütleri karşılamayan ama otistik belirtiler de gösteren bir gruptur. Atipik otizm,otizm yada Asperger sendromunun bazı özelliklerinin görünüp bazılarının görünmemesi durumunda,diğer bir değişle kuşkulu durumlarda konulan tanıdır. Karşılıklı toplumsal etkileşimde ağır ve yaygın gelişimsel bozukluk görülür. Sözel ve sözel olmayan iletişim becerilerinin gelişmesinde bozukluk ya da basmakalıp davranış, ilgi ve etkinlikler mevcuttur. Öte yandan özgül bir Yaygın Gelişimsel Bozukluk, Şizofreni, Şizotipal Kişilik Bozukluğu ya da Çekingen Kişilik Bozukluğu için tanı ölçütleri tam olarak karşılanmamaktadır. Gözlenen semptomlar tanı koymak için yetersiz kaldığında olgu bu kategoriye dahil edilir.

Atipik otizm; dil ve sosyal iletişimle ilgili sorunlar, dilin amaca yönelik kullanımındaki problemler, aşırı çekingenlik, aşırı utangaçlık, gündelik ve özel yaşamında belli ilkelere aşırı bağlılık gibi durumlarla kendini gösterebilir. İlerleyen yaşla tanı değişebilir ve durum bir kişilik özelliğine dönüşebilir. Otistik belirtiler zamanla kaybolabilir; iyi eğitimle ve elverişli şartlarda durum tamamen normale dönebilir. Bu açıdan, erken tanı ve tedaviye süratli geçiş önem taşır. Ağır formu yoktur ve hafif otizmden ayrılması zordur. Bu nedenle normal gelişimin bir parçası olarak görülebilir.

Otizm, çocuklardaki üç temel gelişim alanını etkiler; fakat atipik otizmde bu temel alanlardan yalnızca birinde bozukluk görüldüğünde veya bu temel alanların otizmde az etkilenmesi durumunda ve diğer gelişimsel bozukluklar için belirtilen ölçütler karşılanmadığında bu tanı konur. Atipik otistik çocuklar, hafif otizmli özellikler gösterdikleri için, ‘yüksek fonksiyonlu veya yüksek işlevli otistik’ olarak da adlandırılmaktadır. Yine de çoğu kez tipik otizm ve Asperger sendromuyla karıştırılmaktadır. Ayrıca şizoid kişilik, şizotipal kişilik, çekingen kişilik vb. kişilik ve bozukluklarla Atipik otizm arasında benzer durum ve sorunla olabilir ama farklı şeylerdir. Özellikle tanı konulurken bu tür güçlüklerle karşılaşılır ve yanlış tanı konulabilir.
Tipik otizmde, otistik semptomlar belirgin ve serttir. Atipik otizmde otistik semptomlar biraz daha hafif ve birçoğunun ileride aşılma ihtimali yüksektir. Atipik otizmle tipik otizm temelde aynı sorunları paylaşır; fakat tipik otizmde problemler ve bozukluk daha derinden olduğu için kalıcılık düzeyi daha yüksektir. Atipik otizmde, bazı hafif belirtiler dışında, diğer bütün semptomlar zamanla kaybolabilir ve atipik otizm tanısı yerini kişilik bozukluğuna bırakabilir; çünkü görülen bazı sorunlar kişilik özelliği olarak kabul edilebilir. Örneğin, kurallara bağlılık, sosyal ortamlardan uzak durma, az sayıda arkadaşa sahip olma, dar konularla ilgilenme, değişime açık olmama vb.
Atipik otistiklerde ilgilerinin sınırlı ve dar olması onları mesleklerinde başarıya götürebilir; çünkü ilgi duydukları konuları derinlemesine ve çok detaylı incelerler. Dolayısıyla bu da onları ilgili oldukları alanda başarıya götürür.Tipik otistiklerde sosyal ilişki kurma eğilimi görülmezken, atipik otistiklerde bu eğilim var; fakat bu bireylerde sosyal beceri yetersizliği görülür. Aşırı çekingenlik, içe kapanma, utangaçlık, ritüellere sıkı sıkı bağlılık, sınırlı ilgi alanı, tekrarlayıcı davranışlar, katı prensiplere sahip olma atipik otistiklerin temel sorunlarıdır.
Atipik otizm ile tipik otizm arasındaki farklar hâlâ kesin çizgilerle belirtilememiştir. Birçok noktada tartışmalar devam etmektedir.
Tipik otizm bütün eğitim ve tedavilere rağmen kalıcılık devam eder; ama atipik otizmde yaşın ilerlemesi ve eğitimle birçok sorun ortadan kalkabilir. Her iki bozuklukta da iletişim sorunu birbirine yakındır. Tekrarlayıcı davranışlar ve diğer takıntılar küçük yaşlarda her iki bozuklukta aynıyken, yaşın ilerlemesiyle atipik otizmde ciddi azalmalar gözlenir; azalma görülmese bile, rahatsız edici olmaz ve diğer insanlarla etkileşimini bozucu düzeyde görülmez. Sınırlı ilgiler her iki durumda da aynıdır. Atipik otistiklerin öz bakım ve akademik becerileri, tipik otistiklere göre daha iyidir. Panik atak ve depresyon gibi psikiyatrik problemler ortaya çıkabilir.Atipik otizmi, Asperger sendromundan ayıran en temel özellik, asperger sendromunda konuşma sorununun hiç görülmemesidir, yani aspergerliler bebeklikten itibaren çok güzel ve gramere uygun bir konuşmaya sahiptir. Atipik otizmde ise, konuşma sonraki yıllarda düzelebilmektedir, yani ilk başlarda konuşma bozuklukları görülürken, yaşın ilerlemesi ve alınan eğitimle konuşmada düzelmeler görülebilir. Bazı bireylerin konuşma bozuklukları ilerleyen yaşlarda da devam edebilir. Atipik otistiklerde, zamirleri ters kullanma, konuşmaları anlamama, ekolali konuşma gibi bozukluklar yoğun olarak görülebilir. Asperger sendromlularda motor gelişimine bağlı beceriksizlik ve el-göz koordinasyon bozukluğu olabilirken, atipik otistiklerde el becerileri daha iyi gelişmiştir. Aspergerliler atipik otistiklere oranla daha sosyaldirler ve toplumsal ilişkilere daha yatkındırlar. Yapılan bazı testlerde, Aspergerlilerin sözel puanları performans puanlarına göre yüksek çıkarken atipik otizmde tam tersi bir durum görülmüştür. Erken okuma, atipik otizmde sık görülebilirken, Asperger sendromunda az görülmektedir.
Atipik otizmde semptomlar üç yaşından önce görülürken, Asperger sendromunda ise üç yaşından sonra gözlenebilir ve bazı olgularda daha geç yaşlarda görülebilir. Asperger sendromunda, dil ve konuşmanın normal gelişimi, kas becerilerinin yetersiz gelişimi, görsel motor koordinasyon bozuklukları, sendromun atipik otizmden ayırıcı tanıda ölçüt olarak görülür.
Asperger sendromu ile atipik otizm birbirine dönüşebilir özelliktedir. Özellikle ilerleyen yaşlarda yani erişkinlikte iyi bir eğitim sonucu atipik otizm ile Asperger sendromlu bireyleri birbirinden ayırmak güçleşir. Asperger sendromunun, atipik otizmin hafif bir çeşidi olduğunu belirtenler vardır; ama bu konu hâlâ kesinlik kazanmış değil. Atipik otizm ile Asperger sendromunu birbirinden ayıran kesin çizgiler henüz çizilmemiştir; fakat bu alandaki araştırmalar devam etmektedir. ..

alıntı...
 
Bebeklik döneminde anlatılan birçok özellikler 2-5 yaş döneminde devam etmektedir. Ancak bu özellikler çocukların gelişimlerine bağlı olarak çeşitlenmiş ve farklılıklar ortaya çıkmıştır. 2-5 yaş dönemi, otistik özelliklerin en belirginleştiği, tanı için oldukça önemli bir dönemdir.


1. Fiziksel özellikler: Fiziksel gelişimleri oldukça normal, güzel ve çekici çocuklardır. Motor becerileri genellikle iyidir. Kağıt kesme, boncukları kutuya tek tek koyma veya ipe dizme gibi küçük kas becerilerinin oldukça zayıf olduğu gözlenir. Ancak birçok Otizmli çocuklar mekanik ve takmalı-sökmeli oyuncakları kolaylıkla takıp sökebilir.


2. Sosyal-duygusal özellikleri: Bebeklik döneminde gözlenen çevreye ilgisizlik daha belirgin hale gelmiştir. Çevresindeki kişilerin ve anne-babanın yüzüne bakmama hemen hemen her otistik çocuğun özelliğidir. İnsanların gözlerine bakmamaları veya anlık denebilecek kadar kısa bakışlardan sonra hemen gözlerini kaçırmaları dikkati çeker. Tamamen kendilerine ait bir dünyada yaşıyor gibi görünen bu çocuklar, çevrelerinde olup bitenlere karşı çok kayıtsızdırlar. Çağrıldıklarında tepki vermez, konuşurken dinlemez gibi görünürler. Bebekliklerindeki gibi fiziksel temastan kaçınırlar.


3. Zihinsel özellikleri: Otizmin ilk tanımlandığı yıllarda, otistik özellikteki çocukların çok zeki olduklarına, ancak bu zekanın problem davranışlarla maskelendiğine inanılıyordu. Otistik çocukların zihinsel gelişmeleri üzerinde yapılan ayrıntılı çalışmalar en az iki grup otistik çocuk olduğu düşündürmektedir. Birinci grubu normal ya da zihinsel becerileri olanlar, diğer grubu ise zihinsel yönden yetersiz olanlar oluşturmaktadır. Otizmli çocukların yaklaşık %40'ı 40-55, %30'u 50-70 ve %30'u 70 ve daha fazla zeka bölümüne sahiptir. Otizmli çocukların yaklaşık beşte birinin zekası normaldir.


4. Duyusal uyarılara tepkileri:

a. İşitsel Uyarılara (seslere) Tepkileri: Bu dönemde seslere karşı çok değişik tepkiler verildiği görülmektedir. Çocukların seslere hiçbir tepki vermemesi bir çok anne-babayı, işitme problemi endişesi ile doktorlara gitmeye yöneltmektedir. Yapılan testler çocukların işitmelerinde organik bir sorunun olmadığını gösterir. Gerçekten de bazen seslere hiç tepki vermedikleri, bazen en ufak seslere aşırı tepki gösterdikleri ve bazı seslere çok duyarlı oldukları gözlenmektedir.

b. Görsel uyarılara tepkileri: Bu dönemde görsel uyaranlara karşı normal dışı tepkiler yaygın olarak görülebilir. İnsan yüzlerine ve çevrelerindeki birçok nesneye bakmamalarına karşın, hareket eden, dönen ya da parlak olan bazı cisimlere çok uzun süre bakabilirler.

c. Acı, sıcak, soğuğa karşı tepkileri: Bu tepkiler, bazı çocuklarda acıyı, sıcağı ve soğuğu fark etmeme şeklinde ortaya çıkarken bazılarında ise soğuk suyla ellerini yıkarken ağlama, eline bir toplu iğne battığı zaman çığlıklar atma şeklinde görülebilir.

d. Dokunulmaya karşı tepkileri: Herhangi bir kimse tarafından dokunulmak, kucağa alınmak istendiği zaman, o kimseyi itmek, ondan kaçmak yaygın olarak gözlenen tepkilerdir.


Bu dönemde de beslenme ve uyku problemleri yoğun bir şekilde gözlenmektedir. Beslenme ile ilgili olarak, katı yiyecekleri reddettikleri, bazılarının sürekli olarak püre edilmiş yiyecekler yedikleri ve bu nedenle de çiğneme kaslarını kontrol etmekte güçlük çektikleri görülür. Aileler, çocuklarının garip yemek yeme alışkanlıklarının olduğunu ve yiyecek seçimi yaptıklarını sıklıkla anlatırlar. Belli bir süre hep aynı yiyeceği isteme, diğer yiyecekleri reddetme, sık sık tercih edilen yiyeceğin değişmesi de gözlenen özelliklerdendir.


5. Konuşma özellikleri: Otistik çocukların konuşma özellikleri, dil gelişimleri, yaşıtları olan normal çocuklardan farklı tablolar çizmektedir. Konuşmaya başlama çok farklı yaşlarda gerçekleşir; ancak genellikle ilk kelimeleri 5 yaş civarında söylerler. Bazı otistik çocukların konuşmaya normal yaşıtlarıyla aynı zamanda başladıkları, ancak daha sonraları, bildikleri kelimeleri kullanmadıkları gözlenmiştir.


Beş yaş sonrasında, otistik çocuk yeni kelimeler öğrenirler, isteklerini sözle ifade etmeye başlarlar, hatta bir iki kelimelik cümleler kurabilirler. Bununla birlikte, otistik çocukların konuşmayı bir iletişim aracı olarak kullanmadıkları gözlenmektedir.
Otistik çocukların konuşma problemlerinin başlıcaları aşağıdaki gibidir:

a. Konuşulanları anlamada güçlük: Otistik çocuklarla yapılan çalışmalar, konuşulanı anlama kapasitelerinin oldukça sınırlı olduğunu göstermiştir. Anlama, yaşla birlikte artar; kendilerinden istenilenleri anlayabilir, ancak istekleri yerine getiremezler. Tek kelimeleri anlayabilirken, kelimeler soyutlaştıkça ve cümleler karmaşıklaştıkça anlamaları da güçleşir.


b. Ekolali: Ekolali (yankılı konuşma), çocuğun duyduğu kelimeleri, cümleleri konuşmacının hemen arkasından veya daha sonra taklit etmesidir. Normalde çocuklar, konuşmaya, duydukları kelimeleri taklit etmeyle başlarlar. Ancak bu taklit dönemi, 2.5 yaş civarında sona erer. Otistik çocuklar da ilk kelimeleri, anlamlarına dikkat etmeden papağan gibi taklit ederek öğrenirler. Bazen kelimeleri, bazen de cümleleri olduğu gibi tekrar ederler. Kelimeleri, taklit ettikleri konuşmacının aksanı ve vurgulamalarıyla söylerler. Normal çocuklar bu dönemden sonra, taklit ettikleri kelimeleri uygun yerlerde kullanmaya başladıkları halde, otistik çocuklar bu dönemde oldukça uzun zaman kalır, öğrendikleri kelimeleri gerektiği zaman kullanmazlar.


c. Gramer bozuklukları: Konuşabilen otistik çocuklarda gramer bozuklukları da yaygın olarak görülür. Cümlelerdeki fiil eklerini söylememek yaygındır. “Okula gidelim” yerine “okul git” demek ya da “yemekten sonra şeker ver” yerine “şeker, yemek yer” demek gibi gramer yanlışlıkları yaparlar. Çocuğun ilerleyen yaşıyla birlikte konuşma becerisi de arttıkça, gramer bozukluklarında bazı düzelmeler görülebilir.


d. Zamirlerin yer değiştirmesi: Konuşmadaki en belirgin özelliklerden birisi de şahıs zamirlerinin yerlerinin değiştirilmesidir. Birinci tekil şahıs “ben” yerine, “sen” veya “o” kullanırlar. Özellikle “ben” zamirini kullanma çok az görülür (“Giderim” yerine “gider, gidersin” kelimelerini kullanmak gibi).


e. “Evet-hayır” kelimelerini kullanmada güçlük: Otistik çocuklar yaşıtları gibi “hayır” kelimesini “evet” kelimesinden önce öğrenirler. Otistik çocukların “evet” kelimesini öğrenmeleri genellikle 8-9, bazen de daha ileri yaşlarda olabilir.

Konuşma becerileri ne kadar gelişmiş olursa olsun, konuşmayı iletişim aracı olarak kullanmak istemezler, yalnızca zorda kaldıkları zaman veya bir isteklerini belirtmek için konuşurlar.


6. Davranış problemleri: Otistik çocuklarda görülen problemli davranışlar, çocuğun bebeklik döneminden çıkmasıyla belirginleşir.

a. Öfke nöbetleri ve bağırmalar: Bir çok otistik çocukta, öfke nöbetleri olarak adlandırılan, kendini yere atma, tekmeleme, tepinme, ısırma ve şiddetli ağlama gibi davranışlar sıklıkla görülür. Öfke nöbetleri 2-5 yaşları arasında belirginleşir.

b. Çevresine zarar verici davranışlar: Evdeki duvar kağıtlarının ve koltukların yırtılması, etrafa su dökme gibi davranışlar olabilir.

c. Kendine zarar verici davranışlar: Kendi saçlarını çekme, ellerini ısırma, yüzünü tırmalama ve kanatma gibi davranışlar bu gruba girmektedir.

d. Tek tip vücut hareketleri: Kendi etrafında dönme, öne arkaya sallanma ve parmaklarıyla havada bir takım şekiller çizme gibi.


7. Duygusal tepkiler:.

a. Özel korkular: Elini küvetteki sıcak suya sokarak yaktığı için küvette yıkanmadan korkan bir küçük kız, ayakkabısı ayağını sıktığı için ayakkabı giymeyi reddeden bir çocuk özel korkuları olan çocuklara örnektir.

b. Tehlikelerin farkında olmama: Otistik çocukların genellikle çevrelerindeki tehlikelerin farkında olmamaları anne babalarını en çok endişelendiren özelliklerdendir.

c. Nedensiz gülmeler ve ağlamalar: Duruma uygun olmayan duygusal tepkiler nedensiz olarak ortaya çıkabilir. Çocuğun kendisi veya bir başkası cezalandırıldığı zaman gösterdiği gülme, aniden bağırma ve ağlama gibi davranışların, bulundukları ortamı ve durumu değerlendirememelerine bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülmektedir.

d. Değişikliklere tepki gösterme: Eve bir misafirin gelmesi, odasının farklı bir düzene sokulması ve sürekli kullandığı çarşafın değiştirilmesi gibi durumlar, otistik özellikteki çocuğun huzursuz olmasına, saatlerce ağlamasına ve öfke nöbetleri geçirmesine neden olabilir. Bu konuda çalışan uzmanlar, çocuğun yapılan her değişiklikten ötürü kendisini güvensiz hissettiğini, ancak çevresindeki aynılığı koruyarak rahatladığını düşünmektedirler.

8. Hayal Gücünün Eksikliği:

a. Oyun oynama becerisinin olmaması: Otistik özellikteki çocuklarda hayal gücünün yetersizliğine bağlı olarak yaratıcı oyun oynama becerisinin bulunmaması yaygın olarak gözlenir. Bir oyuncakla amacına uygun olarak oynamaz, oyuncak bir arabayla oynarken onun gerçek bir arabanın modeli olduğunu, kendilerinin de arabanın şoförü rolünü oynayabileceklerini fark etmezler. Bazen yalnız arabanın tekerlekleriyle, bazen de arabanın çıkardığı ses ile ilgilenirler; dakikalarca arabayı ileri geri sürerler. Bu alanda genellikle çeşitli nesnelerin ve oyuncakların ellerinde tutulduğu, oyuncağın gerçek amacına uygun olarak oynanmadığı gibi bebeklik dönemi özellikleri gözlenir.

b. Ayrıntılara dikkat etme: Çevrelerindeki nesnelerin, kişilerin tamamı yerine, ayrıntılarına küçük parçalarına dikkat ederler. Annelerinin yalnızca küpesi, oyuncak arabanın yalnızca tekerlekleri çocuğun dikkatini çekebilir. Anneyi ya da oyuncağı, o anda bulundukları çevre içinde tümüyle algılamalarının hayal gücünün eksikliği nedeniyle ortaya çıktığı kabul edilmektedir.


9. Özel beceriler: Otizmli çocukların en şaşırtıcı özellikleri, bir çok alanda sınırlı becerileri olmasına karşın, bazı alanlarda sahip oldukları özel becerilerdir. Bir çok Otizmli çocuğun konuşmadan önce şarkı söylediği görülür; bazıları ise bir enstrümanı iyi çalabilirler. Bazı anne babalar da, çocuklarında müzik becerisinin yanı sıra güçlü belleklerinin olduğunu belirtmektedirler. Çocuğun yıllarca önce gittiği bir yeri, o yerdeki özel bir eşyayı unutmadığını, çok uzun şiirleri ezberleyebildiğini ve televizyonda dinlediği çok uzun bir konuşmayı olduğu gibi tekrar edebildiğini sıklıkla anlatmaktadırlar.


Otizmli çocukların diğer bir özel becerisi de sayılar ve sayısal ilişkiler üzerinedir. Bazıları sayıları çok çabuk öğrenirler ve çok güç işlemleri zihinlerinden yapabilirler. Ayrıca, gördüğü resimleri çok iyi kopya eden, güzel boyayan, mekanik oyuncakları söküp takabilen, karmaşık bul-yapları kolayca tamamlayabilen çocuklara da rastlanmaktadır.
alıntı...
 
merhabalaaar bu aradada benden başka kimsecikler takılmıyor buralara bizim yarın saat 13:00 den sonra cerrahpaşada ahmet aydına randevumuz var kontrol zamanımız geldi bakalım ne diyecek son bir haftadır fazla diyette yapamadık hastalıktan dolayı şubatın 21 indede barış korkmaza randevumuz var ikisinide göstericem sizler nerelerdesiiz düzelemedinizi arkadaşlar
 
Otistik çocuklarda çeşitli takıntılar vardır; bunlar sırayla ilgi, nesne, simetri, aynılığı devam ettirme ve davranış takıntılarıdır.

İlgi Takıntıları..
Bazı çocukların çok sınırlı ilgi alanları vardır. İlgi duydukları alana karşı son derece hassaslaşırlar. İlgileri sınırlı olduğu için, bir konunun bütünüyle ilgilenmez; sadece ilgi duydukları detaya takılıp kalırlar. Saç takıntısı olan çocuk, insanlarla bir araya geldiği zaman bütün ilgisini saçlara yöneltir. Örneğin, saç takıntısı olan bir çocuk, saçla ilgili sorular sorup durur: Müdürün niye saçı yok? Kızların saçı niye uzun? Ayşe niçin saçlarını boyamış? Saçlarım ne zaman dökülecek? Öğretmenin saçını çekersem ne olur? vb.
İlgi takıntısı, daha çok zeki otistik çocuklarda ve Asperger sendromlu çocuklarda görülür. Çocuk takıntılı olduğu konu hakkında devamlı bilgi toplar ve araştırır. En çok görülen ilgi takıntıları şöyle sıralanır: Hayvan türleri, taşıtlar, araba markaları, bilgisayarlar, telefon numaraları, araba plakaları, matematik işlemleri, hava durumu vb.

Nesne Takıntıları..
Birçok çocuk, belirli nesnelere bağlanır ve takıntılı olduğu nesneyi devamlı yanında taşır. Örneğin, cebinde devamlı bir ip taşıması, kucağında bir oyuncakla uyuması vb. Kimi çocuk işi ileri boyutlara taşıyarak, odasını ilgi duyduğu nesneyle doldurur. Örneğin, kapak takıntısı olan Tuğçe, farklı boyda ve renkte yüzlerce kapaktan oluşan bir koleksiyona sahiptir. Kapaklarına asla dokundurtmaz.
Nesne takıntısı, daha çok zekâsı geride olan çocuklarda görülür. En çok görülen nesne takıntıları şöyle sıralanır: Kapaklar, ipler, pet şişeler, yapboz parçaları, parlak cisimler vb.

Simetri Takıntıları...
Çevrelerindeki her şeyin düzenli olmasını isterler. Eğri duran sandalyeyi düzeltirler, yana doğru hafif kaymış halıyı düzeltirler. Gözleriyle sürekli çevrelerini kontrol ederler, düzene koyacak bir şeyler mutlaka bulurlar. Normal insanın bile fark edemediği eğrilikleri görürler ve düzeltmeye çalışırlar; düzeltemediklerinde ise, hırçınlaşır, öfke nöbetleri geçirirler. Örneğin, İsmail gömlek ve ceket gibi giysilerin açık gördüğü düğmelerini hemen ilikler, sandalyelerin aynı hizada olmasına özen gösterir, eğri duran panoları ve panolardaki resimleri düzeltir, hafif bir eğriliğe tahammülü yoktur.

Aynılığı Devam Ettirme Takıntıları...
Yaşamlarıyla ilgili birçok etkinliği hep aynı formlarda yaparlar. Bu sebeple tekdüze bir yaşama sahiptirler. Yaşadıkları ortamın bir fotoğrafını hafızalarında bulundururlar ve orada yapılan küçük bir değişikliği bile anlarlar. Örneğin, odasında alınan bir nesneyi hemen fark ederek tepki gösterir.
Birçok eylemi her gün rutin olarak tekrar eder ve belirli bir düzeni korumak için çaba gösterirler. Yeni şeyler denemekten kaçınır ve yeni davranışların öğretilmesine karşı koyarlar. Yeniliklere korkuyla yaklaşırlar.
En çok görülen rutin takıntıları şöyle sıralanabilir: Yatağının hep aynı yerde olmasını isteme, aynı sandalyede oturma, aynı yoldan gidip gelme, aynı bardaktan sıvı içme, aynı yemeği yeme, aynı müzik parçasını dinleme, nesneleri hep aynı şekilde sıralama, aynı renkteki eşyaları kullanma vb.

Davranış Takıntıları (stereo tip)..
Bazı anlamsız davranışları durmadan tekrar ederler. Davranış takıntıları değişik biçimlerde görülebilir ve çocukluk döneminde oldukça yoğundur; büyümeye paralel olarak davranış takıntılarında azalma ve sönme görülür. Tekrarlayıcı davranışlar, Asperger sendromlu çocuklarda daha çok görülür; fakat bu davranışlar abartılı olmadığı için pek fark edilmez.
En çok görülen tekrar edici davranışlar şöyle sıralanabilir: İleri geri sallanma, parmaklarını gözlerine yakınlaştırarak sallama, metal para ve düğme gibi nesneleri döndürme, avucunu yalama, kulaklarına ve başka organlarına ritmik şekillerde vurma, etrafında dönme, ağzıyla çeşitli sesler çıkarma, nesneleri bir yerlere vurarak ses çıkartma vb.
alıntı...
 
Çevreyi düzenleme
Çocuğun istediği şeyleri görüş mesafesine fakat ulaşamayacağı bir yere koyun.
Materyalleri yalnızca yetişkin yardımıyla alınabilecek yere koyun ( sıkıca kapatılmış saydam plastik kutu)
Rutinlerin olması gereken sırasını bozma ( çorabını giymeden ayakkabısını verme..)

Çocuğun yönlendirmesine izin verin
Çocuğun seçip oynadığı oyuncaklara dikkatinizi verin ve onun hakkında konuşun.
İletişimi mümkün oldukça çocuğun başlatmasını sağlayın (uzun sessizlik olsa bile)
Motor taklit- çocuğun yaptığı motor hareketin aynısını yada abartılmış veya azaltılmış biçimini çocuk yapar yapmaz taklit etme.(erken dönem sıra alma davranışını yerleştirmek için).
Vokal taklit- çocuğun çıkarttığı sesleri birebir yada değiştirilmiş bir biçimde üretme ( çocuk ‘aaahh’ der yetişkin ‘ahh’ veya ‘baaa’ der)
Sosyal rutinler oluşturma
Çocuğu tekrarlı, ne olacağı bilinen oyunları öğret ör ‘ce ee’, ‘ geldim geldim ‘vs, aile üyelerininde bunu günde en az bir kere oynamasını isteyin.
Oyunu biraz değiştirin ( kırmızı balık şarkısını içine daha uzun şeyler sokun
Özel sonuçlar kullanın
Teşvikler:
Zaman gecikme teşviki:Rutinlerdeki sıra almanın bölünmesi, duraksatılması ile gerçekleştirilir.( ör: çocukla karşılıklı top atmaca oynanıyorsa yetişkin topu tutar, çocuğa vermez, çocuktan işlemin devamı için bir yanıt gelmeden de topu yollamaz.)
Bakış kesişmesi: göz kontağı kurmak için yetişkin başını çocuğun görme alanına sokar ve yavaşça takip etmesini sağlar. Çocuk düzenli olarak göz kontağı kurmaya başladığında bu durum azaltılır.
Sözel teşvikler: iletişim elde etmek için açık uçlu sorular sorulur (ne?) veya emirler verilir (‘bana bak’.)
Modeller
Sesli modeller: çocuğun kullandığı seslerin yetişkin tarafından gecikmeyle taklit edilmesi. Eğer çocuk bir zaman ‘ba’ sesini çıkartmışsa, farklı bir zamanda yetişkin çocuktan ses çıkartmasını sağlamak için ‘ba’yı kullanır.
Jest modeller: çocuğun presembolik(sembol öncesi) jestlerinin kullanımını uygun zamanlarda model olarak kullandırtma. (ör: uçak başımızın üzerinden geçerken, yetişkinin parmağıyla işaret etmesi, sözel olmayan bir yorumdur.)
Doğal Sonuçlar
Çocuğun ifade edilen amacı anladığından emin olun. Eğer çocuk bir protesto eyleminde bulunuyorsa çocuk protestosunu sonlandırdığında onu onurlandırın (sosyal pekiştireç). Çocuğun istediği herhangi bir obje verilir ve çocuğun ortak dikkat çekmek istediği şeylere yönelme.
İletişimin gerçekleştiğini çocuğa bildirin. Gülümseyin, bakın veya çocuğun amaçlı yaptığı her davranışa yorum yapın.
Dilsel haritalama sunun. Çocuğun sözel olmayan iletişim niyetini kelimelere dökün. Ör: çocuk bir bardağı gösterir biz ‘ a bu bir bardak, bana bunu göstermen ne güzel vs..
alıntı...
 

selam canım gittinizmi doktora merak ettim neler dedi..ben annemdeydim dün geldim eve bugün özel eğitim vardı sonra kartopu oynadık oğlmla herşey aynı hava soğuk birşey yapamıyoruz birsürü puzzle aldık onları yapıyoruz oğlumla boyama yapıyoruz çizgi çalışmaları falan canım çok sıkılıyo
 
Simetri Takıntıları...
Çevrelerindeki her şeyin düzenli olmasını isterler. Eğri duran sandalyeyi düzeltirler, yana doğru hafif kaymış halıyı düzeltirler. Gözleriyle sürekli çevrelerini kontrol ederler, düzene koyacak bir şeyler mutlaka bulurlar. Normal insanın bile fark edemediği eğrilikleri görürler ve düzeltmeye çalışırlar; düzeltemediklerinde ise, hırçınlaşır, öfke nöbetleri geçirirler. Örneğin, İsmail gömlek ve ceket gibi giysilerin açık gördüğü düğmelerini hemen ilikler, sandalyelerin aynı hizada olmasına özen gösterir, eğri duran panoları ve panolardaki resimleri düzeltir, hafif bir eğriliğe tahammülü yoktur. b
 
Hayır canım gitmedik yollar ve hava durumundan ötürü gerçi yollar fena değilmiş ama ara yollar berbat kar esareti kalkınca gidicez 21 ne denk getiririm belki barış korkmazla aynı güne bakalım kısmet bizde bugün çıktık biraz ama rüzgar çoktu burunları kıpkırmızı zor soktum içeriye
 

haha evet konuşmuştuk benim gibi ama ben artık eskisi kadar uğraşamıyorum çocuklardan toplamaktan bıktım ona halim kalmıyor heralde aştım sanırım
 
selam kızlar nazdmecım bende merak ettım ne dedı doktor inş. güzel haberlerle gelırsın ya benım bu tayın işi olmuycak heralde kızlar bakanlıktan yazı geldı neden bılecıktekı özel egıtıme gıtmıyo dıye bılecıkte ram dan burdakı özel egıtım yetersızdır dıye kurul kararı ıstıyo adamlar dermı hiç burdakı yetersız dıye moralım bozuk olmazsa artık alıcam oglusu bılecıke böyle dayanamıyorum artık ayrı ayrı bu memurıyet ne ıllet bişeymıs ya % 70 özür raporuyla ıstedık sonucta agır özurluye gırıyo oda olmasa bıle raporda öyle yazıyo hiç düşünmüyolar bu kadın hem iş hem cocuk nasıl bakacak dıye istedıgım özel egıtıme gönderemıycemmı ya mıllet sahte raporlarla halledıyo işini off cok kızgınım ya oglumda alısmıstı burdakı ögretmenlerıne ıyı gıdıyodu hersey neyse hayırlısı artık dicek baska bısıy yok masumcum keske bendede olsa öyle sımetrı takıntısı azcık ben bıraz dagınığım
 

selam canım hava şartlarından gidemedik erteledik zaten 2haftadır okulada yollamıyorum hasta diye şimdi iyi bu seferde kar yağdı dahada soğuk bekleniyormuş götürüp bi daha hasta olmasındansa derse gitmemeyi tercih ediyorum nasıl olmuyormuş senin işin yaa çocuk orda ben burda öle olmasa bile çalışıyorum bakanımız yok kim götürüp getirecek bunları sölemedinmi canım yaa
 
ah canım ya söyledımde yok onları saymıyolar anan gelsın kayınnan gelsın servıse verın krese verın onlar düşünmüyokı illede bilecıktekı ramdan burdakı egıtım yetersız dıye kurul kararı belge ıstıyolr bırde nefret ettım valla 1 ay sonra geldı bu yazı adamın varsa her sekılde oluyo bu işler adamın yoksa böyle bahaneler buluyolar ya ıyı olsa bılecıkte egıtım bende tamam dıcem krese vercem bı sekılde anlatacam ama ıyı degıl oglus burda ısıtme ve zıhınsel engellıler ögretmenıyle calısıyodu orda bı tane zıhınsel var ısıtme yok bunu desem rapora göre ısıtme engellı ögretmene gerek yok dıcekler onlar cok bılıyo herseyı benım oglum zaten cevre yetersızlıgınden böyle oldu onlara göre cevre edın derler gecerler bakalım son umut gıdıcem rama anlatıcam yanı onların kararı yüzünden benım oglum kalıtesız bı yerdemı egıtım alsın valla cok ah ettım bu basımızdakı ınsanlara sözde özürlü hakkı dıyolar ama iş basa gelınce off yaa delırecem gıcık oldum hepsıne
 
kızıldenizcim üzücü bi durum ama vermezlerse ne yapıcan alıcan oğlunu yanına ama gözgöre görede kalitesiz bir eğitim almak çok moral bozucu olur sen sonuna kadar çal kapılarını yinede çene yap kavga et gerekirse böyle yerlerde biraz yırtık olucaksın vallahi kimsem yok burda de ilgilenemiyorum de benimde psikolojim bozuk ailemin yanında olmalıyım çocuğum ordaki eğitimine adapte oldu buraya getirisem gerile olur falan yazık üzüldüm gerçekten
 
Ay benimki hala uyumuyor çenesi düştü sanırım onu arıyor bulamıyor ufaklığıda uyutmadı şimdi gidip salladımda uyudu yazık birbirlerini azdırıyolar ben çıkıyorum odadan bi çoşku odaya giriyorum şimdi ben size ne yapacağımı bilirim diye ben kapıyı açıyorum bunlar hoop yatıyolar bide yüzlerini kapıyolar gülermisin ağlarmısın sanki benle kafa buluyorlar bide benimki bugün ne giysem diyor dünden beri programı bikaç kere izledi takıldı
 
haha evet konuşmuştuk benim gibi ama ben artık eskisi kadar uğraşamıyorum çocuklardan toplamaktan bıktım ona halim kalmıyor heralde aştım sanırım

aslında bendede azaldı epey oğlum evdeyken uğraşmıyorum bende zaten odası hep dağanık, eskiye göre iyiyim bende saldım gitti
 

senle dalga geçiyorlar evet :)) biliyomusun benimkide keçen sene böyleydi gece geç saatlerde uyur çenesi durmazdı hiç gündüz uyutma bence benimkide gündüz uyursa gece uyumuyo ben akşam 9 dedimmi yatağa yatırıyorum hemen uyuyo pestili çıkıyo çünkü bütün gün şimdi komşuların çocukları ile arkadaş oldu bi onlar bize geliyo bi bizimki onlara 2 alt katta oturuyorlar yanlız başına iniyo kapıya vuruyo ben size geldim diyo bide
 
bugün ne giysem başlayınca k...n beni çağarıyo anne gel bak başladı diye bide dizileride ezberledi küçük osman, fatmagül...geçenlerdede eşim sucuk almış poşeti açtı sucuğu aldı baba bu şahin sucuk değil dedi beğenmedi :)))
 

neyse yoruldu çenesini buldu heralde sustu gündüz uyutmazsam öbürünüde uyutmuyor bide uyutmazsam ki bazen zorlasamda uyumuyor diyelim o gün uyumadı akşam 10 gibi uyuyor 12dk sonra ağlayarak uyanıyor ve bi daha uyuyamıyor ama öğlen uyursa böle bi sorun yaşamıyoruz bunun nedenini daha çözemedim bilmiyorum
oooh seninki komşuculuğada başlamış maaşallah
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…