Genelde toplu taşıma kullanmıyorum, hele ki yazları. Otobüs içindeki kokuya katlanamıyorum. Islak mayo kokusu, ter kokuları vb birbirine karışıp iğrenç bir hal alıyor. "Bu insanlar yıkanmıyor mu?" derken buluyorum kendimi. Ancak aylar önce fitnessa giderken, kullanmak durumunda kaldım, park sorunu vb uğraşmamak için.
Yer istenmeden veririm, bakarım, benden daha çok oturmaya ihtiyacı olduğunu düşündüklerime, buyurun diyerek yerimi gösteririm. Ancak biri "Yer ver ben oturayım" tarzı kaba bir yaklaşım sergilese ben de yer vermezdim sanırım.
Kilo problemi olan, çok yaşlı sayılmayacak teyzeler insanın gözünün içine bakıyor, taciz edercesine. Vermiyorum yer. Bana mı aldın kiloyu? Börekleri çörekleri gömerken iyiydi, şimdi mi zor gelir oldu?
Daha önce böyle yazdığımda taslanmistim "Belki hasta ondan kilolu, o ister mi öyle olmak" ya da "Kiloluyken kilolu sana ne?" vb tarzında. Ben de onu diyorum işte, "Bana ne?", kendini taşıyamayacaksa çıkmasın evden.
Bazen denk gelir tlc mi lifetime mı kanalın birinde "Ağır hayatlar" adlı bir program. Kadınlar 40 yaşında 250li kilolardan azimle dal gibi inceliyorlar. 250,300 kiloda morbit obez, şeker ve tansiyon hastası birinden daha hasta olamaz herhalde kısır günü teyzeleri. Hiç acımıyorum ve yer vermiyorum, gözümü çeviriyorum.
Hamile, engelli vb insanlara elbette yer veririm, vicdanen rahat olamam yoksa. Yer vermeyen ve koltuklarına sinen genç, delikanlilara da uyuz olurum bu konuda.
Öyle işte.