Ben 14 yasinda idim Hollanda'ya geldigimde. Acayip bocalamistim, 1 sene boyunca agladigimi bilirim geri gitmek istiyorum diye. Cocuk akli iste. O zamanlar belkide geride ozlenecek bir Turkiye vardi hala. Ben bekar oldugum icin hala Tr'ye gel, burda evlen, mis gibi diploman var havada kaparlar seni diyen cok. Ben geri donmeyi hic dusunmedim. Elbette ki yasadigim ulkeninde zorluklari var, memnun olmadigim politikalari var fakat sevdigim ve sevmedigim seyleri bir tartiya koysam sevdigim seyler daha agir basar. Izine gitsem 2 hafta sonra ben burayi ozluyorum. Turkiye'ye gidince basim donuyor, hersey cok karisik, cok kalabalik, insanlar kaba, baksan seni dovecek. Kimse kurallara uymuyor. Kizkardesim ve cocuguyla yarim saat boyunca yoldan karsiya gecemedigimiz aklima geliyor. Orda kendimi ozgur hissetmiyorum, burda gecenin bir saati de olsa bisikletimle evime gelebiliyorum. En kotusu de su an Turkiye'de hakim olan bu mentalitenin degisecegine zerre inancim yok. Hatta o ayni mentaliteyi Turkler burda bile devam ettiriyorlar. Hep o bati diye bir kimselerce asagilanan o ulkelerin insanlari cok okuduklarindan, ilime ve bilime onem verdiklerinden kazaniyorlar. Ben kutuphanede calisiyorum. Turkiyede'ki akrabalar kutuphanede sIkici olur ya napiyorsun ki tum gun diyorlar. Oysa bilmiyorlar ki biz kutuphaneyi 10 gibi actigimizda kapida insanlar siraya girmis oluyorlar. Cocugunu bebegini kapip geliyorlar. Ve inanin o kucuk cocuklar cit cikarmadan annelerinin babalarinin onlara okudugu kitabi dinliyor. Biz hergun 50ye yakin yeni uye basvurusu yapiyoruz. Insanlar bir haftada rahat 1 2 kitap ayda 8 kitap okuyorlar. Tr'de cogu bilmiyor ki kutuphane tam olarak ne ise yarar. Belki cok super bir kazancim yok ama benim o insanalra baktikca icim aciliyor. Bu da bana yetiyor :)