Farkındayım.ben böyle değildim ben ofkelerimi yastığın içine kafamı gömup çığlık atarak ağlayarak bastırırdim .sırf çocuğum sesimi duyup korkmasın diye.suan onu bile yapamıyorum.bende kötü durumdayım 2. Buçuk aydır boğazımda ki yumru bugün indi aşağıya biraz rahatladım aglayamiyodum bile biri görmwsin anlamasın diye.bugunki olay son noktaydi işte 2. Buçuk ay sonra saldım kendimi.bundan sonrası daha iyi olur inşallah.ben oğlum için yaşıyorum böyle yapmak istemezdim bian kendimi kızarken buldum.opuyorum sarılıyorum dışarı çıkarıp gezdiriyorum o an ikimizden mutlusu yok aslında .bazende herşey tepetaklak oluyor
Çocuk kalbi çok hassastır . Yüz bin kere öp, onu sevdiğini söyle. Bir kere bunun sahte olduğunu hissettir, bir daha içten içe hiçbir sevgi sözcüğüne inanmaz. Benim annem de asla dövmezdi, iyi bir anne olmaya çalışırdı. Hatta biz küçükken pedagoga falan gitmiş bu arzuyla. Hep bizim çok kıymetli olduğumuzu söylerdi. Ama bazen de terelellileri gelirdi , açardı ağzını yumardi gözünü, kalbimizi kirardi. Sonra sizin gibi üzülür pişman olur, daha da iyi davranıp gönlümüzü almaya çalışırdı. Mal olurduk
İyi iyi iyi iyi iyi kötü kötü kötü iyi iyi daha iyi falan.
Bu donguyle çocuk büyütülmez ki.
Hele bağırıp çağırdıktan hemen sonra bir anda meleğe dönmek cidden karşıdaki için çok zor. "Hata mı yaptım iyi bir şey mi, ödüllendiriliyor muyum,ceZalandiriyor muyum,hangi davranışım sonrası annem kızıyor, hangi davranışım sonrası annem gülüyoR?"
Herşey çorba oluyor.
Sizin örnekten yola gidersek bulaşık yikarken çocuk huysuzluk çıkardı diye bağırıyorsunuz. Sonra bagirdiniz diye gönlünü alıp daha iyi davranıyorsunuz.
Çocuk buradan ne anlamali?
Kafası karışıyordur garibanın...
Ayrıca dediğim gibi . Annem bana yüz bin kere beni ne kadar sevdiğini soylemistir-soylemeye devam ediyor. Ama otuz kırk kere de benden nefret ettiğini söylemişti. Haliyle isterse her gun serenatlarla sevgisini duyursun,ben onun bana olan sevgisine inanmıyorum, çocukluğumdan beri.
Otuzuma gireceğim seneye,hala ne kadar cabalasam da annemle çözülmeyen sorunlarım var,bu uğurda psikologa başladım artık son verelim bu duruma diye.
O yüzden mevzu çocuk olunca bir anlık sinirinin ondan cikmasina normal gözle bakamıyorum ben.
Yillar önce bir akrabamız vardı. O da eşiyle ayrılma surecindeydi ve çocuğuna biz bakardık. Bakardık yanlış oldu, çocuk bizimle yaşadı on seneye yakın. Bizim çocuğumuz gibi bir şey oldu yani.
Evin içine bir anda o hane halkının planlayip isteyip doğurduğu hariç bir bebegin-çocuğun gelmesi sanıldığından çok daha zor bir şey, bunu gerçekten cook iyi biliyorum . İş yani ortaya iki tabak fazla koymak değil, tüm ev halkı için stresli bir süreç .
Biz de evde çok stresliydik; ergendik,sınav senelerimizdi, annem ve babam çocuğu bize kitleyen anne babasına uyuz oluyordu, evde bize ait olmayan ve ne zaman gideceği belli olmayan bir çocuk... Yine de çocuğa asla kötü davranmadik. İstenmedigini de hissettirmedik. Hatta annemin çok iyi bir anne olup terellelileri geldiğinde bağırıp çağırdığını söyledim ya, annem ne zaman cocuga bagiracak olsa hemen ya çocuğu savunduk ya da ortamı yumusattik... Biz cocuk, çocukluğunu kötü hatırlamasın diye bu kadar ilgi gosterirken, her fırsatta onu gezmeye götürüp ,mutfakta beraber tatlılar yapip güzel anılar yaratmaya calisirken stresli annesi gelirdi bazen.
Kötü bir koca , Sancılı bir boşanma, ekonomik darboğaz, elaleme (yani bize) minnet etme durumu, kendi çocuğuna annelik yapamamak, yetersizlik hissi,bizim bir gün 'yeter artık al cocugunu' diyeceğimiz korkusu, başta bizim hane olmak üzere insanlar tarafından sürekli elestirilmek... bunca stresle gelirdi, çocuğu önce sever sonra basit bir şeyden bağırır,sonra daha çok sever sonra yine azarlardi falan...
uyuz olurduk.
En sonunda bir kere çocuğa vurduğunu gördük, evden kovduk, uzun aylar boyu hiç gelemedi.
Yani uzuuunca bir süre işin içinde olan biri olarak diyorum ki; bunca stres çocuğa bağırmak için,hıncını ondan çıkarmak için bir bahane olamaz.
Ne onun için, ne de evde çocuğa bakan diğer kişiler için.
*Bizim hikayede anne artık düzenini kurdu, epeydir çok güzel bir yerde, çocuğuyla beraber , mutlu mesut yaşıyor. Çocuk dediğim de kocaman genç oldu, benim boyumu geçti,sıpa :) yani bu stres dolu hikayede bile bir mutlu son yaşandi. Şimdi o eski günleri ne biz hatirliyoruz,ne anne...
Eminim sizin hikaye de bir gün elbet sonuca ulasacak. Siz de ayrı eve çıkacaksınız. O günleri düşünüp motive edin kendinizi. Hayatınızdaki hiç kimse çocuğunuzdan daha değerli değil.