Geriye doğru sayıyoruz sürekli.
Durmadan dönüyor çark bizle ya da bizsiz..
Gölgesinde soluklanmak kadarcık bir zaman dilimi geçirmek için gönderildiğimiz bu ağaca sımsıkı sarılıyoruz...
Beyhude bir çaba !
Sahipleniyoruz ne saçma !
Benim, benim, benim..
Benim problemim daha önemli, benim arabam böyle olmalı, eşyam güzel olmalı, her şeyde uyum olmalı, o olmadan olur mu hiç canımm!,tıkalayıp duruyoruz benliğimizi güya maddiyatla...
O delikler kapanır mı hiç para,pul,makam, mevki ile ?
Yıkmış tüm barajlarını isteklerimiz dört nala gidiyoruz peşinden...
Hırs, haset, sürekli başkasının elde ettiklerine göz dikme, vahşice bir yarış artık hayatın gerçekleri diye basitleştirilmedi mi?
"Dünya bu işine gelirse", "iş hayatı acımasız kusura bakmayın", " devir değişti,artık para konuşur"...insanlardan (!) duyduklarımız bunlar değil mi?
Medeniyet !
Medeni insan !
Modern batı toplumları !
Günümüz çağdaş insanı !
Gelişmiş toplumlar !
Bilim çağı !
Hangi sermaye sahibinin eseri acaba bu kavramların içinin boşaltılması..
Şaka gibi bu sıfatları günümüz insanına yakıştırmak...
(Afedersiniz) hayvanlarda besleniyor, ürüyor, geziyor,kendilerine yuva yapıyor,keyif yapıyor avları için mücadele veriyor..
Bizi onlardan faklı kılan, üstün kılan (!) arabaya binmek mi ? para kazanmak mı? giydiğimiz şık kıyafetler mi? harika evlerimiz mi? televizyon izliyor oluşumuz mu? teknoloji mi ? makamlarımız mı? Deli gibi biriktirmek, aldıklarımızın kölesi olmak, makamlarımızın kölesi olmak mı? kimseye acımamız mı?
Oturup düşündüğünde bu farkı bulamayan, bu sorulara cevap veremeyen insanlardan olmaktan Allah'a sığınıyorum...
Bir kara delik gibi her şeyi sadece, amaçsızca, manasızca tüketen insanlarla karşılaşmak, yaşamak, çalışmak istemiyorum....
Düşünmeden, bir hayvan gibi sadece isteklerimin peşinde yaşamak istemiyorum...
Bu yorgunluk bundan mı acaba?
Omuzlardaki bu manevi yük ?...
Böyle işleyen çarkların altında eziliyor muyuz?