Her şey aynı beklediğim gibi ilerleyip duruyor. Ne hayat beni değiştirebiliyor, ne de ben hayatı. Birlikte yuvarlanmaktan yoruldum artık. "Bu son" demişti, "Pazartesi bir halledeyim ondan sonra hicbir engel kalmayacak", ve halletti günlük, gerçekten halletti. Oysa ben söylemiştim ona. "Pazartesi halletsen de her ikimiz de biliyoruz ki,Salı günü bana tekrar dönmeyeceksin. Yine araya zaman, sorunlar ve kargaşa girecek." Sadece "Yapma" dedi. "Ben sana adım atmaya çalıştıkça uzaklaştırma beni". Biz çoktan uzaklaştık günlük, belki de hiç yaklaşmadık. Güzel gözleri bile ruhumdan siliniyor yavaş yavaş. Elleri ellerimden kayıp gideli çok oldu.
Beklediğim gibi oldu. Büyük bir sessizliğe, bir belirsizliğe büründü her şey. Aylardır bu sessizliğin içinden kurtulmaya çalıştıkça, daha çok saplanmanın verdiği acı ve hırsa, yenik düşecek benliğim. Tutunamayacağım artık. Bana yol gösteren rüyalarım vardı, sonu belirsiz karanlığımda onlar da yitirdiler kendilerini. Ruhum, bir yol ağzında, hangi yöne sapacağını bilmeden, umutsuzca etrafa bakıp, bir tanıdık yüz, bir tutacak el arayıp, son günlerdeki traji-komik depresif hallerini bana anlatmaya çalışıyor. Bu hırs, bu acı başaladığından beri ruhumla ayrı yollardayız.
Acı çekmek insanı olgunlaştırırdı hani? Zamanla alışacaktık hani? Hepsi geçecekti ya? Neden hep kandırılıyorum ben? Saflığımdan mı, iyi niyetimden mi?
Ben bunun böyle olacağını biliyordum günlük, zor zamanlarında yanında olup ona destek verdikçe, mutluluğa hep bir adım daha yaklaşacaktı. Ve sonunda sorunsuz ve kesintisiz mutluluğu başkasıyla paylaşacaktı. Ben yaşadıklarım, bana bıraktığı manevi külfetle kalakalacaktım. Belliydi bu.
Neden üzülüyorum ki? Bunun tek suçlusu benim aslında. Yaşadığım hayatın, duyduğum öfkenin tek sorumlusu benim. Ne kaderi suçlamak gerçekçi, ne de şansı. Ben kendi şansımı yaramadıktan, kendi kaderimi kendim yazamadıktan sonra onlar ne yapsın?
En çok neyi merak edyorum biliyor musun? Vicdanını... Ne hissediyor? Ne yapmayı düşünüyor? Ruhumun beni terketmesi gibi, vicdanı da onu terk etmiş olabilir mi? Bu derin sessizliğin verdiği ağırlığın altında eziliyor olmamız mı tek sorun?
Ben ona neden güvendim neden inandım günlük? Neden güzel gözlerinin pırıltısına kandım? Tek suç sevgimin mi?