- 2 Kasım 2013
- 7.796
- 37.040
- 748
- Konu Sahibi Idrakyollariiltihabi
-
- #101
Hoaydaaa
Ahshjs artık Murtaza'nın özürlerine boyun mu eğdirirsin yuvayı mı yıkarsın bilmem sende ahshjs.
Aslında bu sayfanın arkasını çok güzel getirirdim amaHemşire Asuman'ın odadan çıkışının ardından, yönlerini birbirlerinin yüzlerine çeviren Murtaza ile Şukufe'nin gözlerinde "Çatlak galiba" onaylı bakışları, senkronize haldeydi.
Sıkıntıdan, hastane odasındaki iki kapaklı minik dolabı karıştırmaya kalkan Semiramis Hanım, dolapta bulduğu yedek yastığı elinde sallayarak, sırtına fazladan bir yastık isteyip istemediğini sordu Şukufe'ye. "Hayır" manasında kafasını iki yana bitkince sallayan Şukufe'yi dinlemeyerek de, yanına kadar gelip söylene söylene yastığı sırtına sokuşturmaya başladı:
-İyiyim başım ağrımıyor da diyordun, ama hemşireye ağrıdığını söyledin, duydum. Kızım ben anayım, bana yapma şöyle. Bırak da yardımcı olayım sana.
-Madem illa koyacaksın yastığı sırtıma, niye bana soruyorsun o zaman anne?
-Ya sabır. İyilik de yaramıyor.
Annesinin, sinirle, kendisine çay almak bahanesiyle odadan çıkmasının ardından kocası Murtaza'ya seslendi:
-Murtaza, bi arasana evi, nasılmış Azmancan, yemeğini yemiş, kuzenleriyle oyuna dalmış mı bi sorsana.
Şukufe'nin aklı evdeydi; oğlu Azmancan'ın keyfi nasıldı acaba? Annesinin yokluğunu arıyor olmalıydı kesin.
Annelik böyle de garip bir duyguydu işte; bir gün, hasta yatağında dahi, bir başkasının rahatını, kendi rahatından daha fazla düşünebileceğini söyleseler; muhtemelen onlara totosuyla gülerdi. Bir çeşit çılgınlıktı, hem huzur dolu hem de huzursuzluğun alası bir histi. Acaba annesi de kendisi için böyle hissetmiş miydi gerçekten?
Çocukluğunda, annesinden duymaya alışkın olduğu, onu cezalandırırken ve keyif aldığı hemen hemen her şeyden, sevdiği diğer şeylerle tehit ederek yasaklarken sık sık kullandığı "Anne olunca anlarsın, hak verirsin" cümlesini hatırladı; bunu, her anne, kızına, en az bir kere söylemişti muhtemelen; tabi herkeste bıraktığı etki farklı olmalıydı.
Şukufe anne olunca, aklının neresinde ampul yanıp, birden annesini anlayıp hak vermeye başlayacağını hep merak etmişti, nitekim bunu O da çok istiyordu.
Annesini zihninde aklamak için, çocuk aklı ile kendini yeteri kadar sıkmış, anne olmadan, annesini anlayıp hak vermeyi, daha doğrusu kendini yeteri kadar kandırabilmeyi de bir şekilde öğrenmişti tüm bu zamanlar boyunca elbette. Kendini, her şartta suçlayabilecek bir şeyler bulma alışkanlığı, o zamanlardan mirastı. Zira, hakkı olanla annesinin karşısına dikildiği nadir zamanlarda dahi, samimiyetsizliğini ve baştan savılmakta olduğunu iliklerine kadar hissettiren basit "Kusura bakma" laflarıyla karşılaşmaktan da ayrıca sıkılmıştı.
Azmancan'ı ilk kucağına aldığında, yüreğine dolan "Herkesi affediyorum" hissiyle birlikte derinlerdeki, adını koyamadığı, görmezden gelmeye çalıştığı bir öfke de can bulmuş, hüzün, endişe, sevgi ve hayal kırıklığı ile karışık ağlamaya başlamıştı. Oğlu Azmancan'a bakıyor, baktıkça annesine artık hak veremiyordu çünkü. Hak vermeye vermeye de annesini affetmeyi denedi o gün Şukufe. Anne Şukufe, annesini affetmiş, bağrına basabilmişti ama çocuk Şukufe, artık öfkeliydi. Gözünü gerçeklere açan oğlu Azmancan'ı sinesine yaklaştırarak kulağına doğru fısıldayıp, söz vermişti Şukufe:
-Bir gün ihtiyacın olursa, senden gerçek bir özrü esirgemeyeceğim oğlum. Söz, seni annen karşısında, çaresiz hissettirmeyeceğim.
Telefonun ucunda, annesi Menkıybe Hanımla muhabbette olan Murtaza'nın, "Sorun yok, Azmancan uyumuş" demesinin ardından Şukufe, artık hasta yatağında, biraz daha rahat edebilirdi.
Hakikaten ruh ikizliği var bizde galiba. :)
İçim karardı accuk.
Buradan nasıl goy goy çıkaracak şimdi bu kadın, düşünmedin mi zalım?
Hmm...
Bazen çınar olunca gölgende koyunlar yatışır.Ben de bıktım çınar olmaktan bee.İkizim benim de karardı yazarken. Goygoy gelemedi içimden ne yapayım. Eltim sağolsun bi tarafınıkırdı bugün sandalyeden düşerek. Tüm gün hastanede geçince, doktor o çıkan kemiği yanıbaşımda yerine çatırt diye koyunca bir de ameliyat kararı verilince kendime gelemedim.
Hayır bir de elticim çocuğuna diyor ki sen çık dışarı idrak kaldırır sen düşer bayılırsın. Vay arkadaş neymiş bu idrak bir çatırdayan kemiğin yerine sokulmasına tanıklık etmemiştim o da oldu. Bir de göğsüme yasladım elticimi, acısına ortak oldum ajsjsj. Aman kötüydü be Üzüldüm kadına. Lanet olsun içimdeki insan sevgisine ahsjsjs.
İkizim benim de karardı yazarken. Goygoy gelemedi içimden ne yapayım. Eltim sağolsun bi tarafınıkırdı bugün sandalyeden düşerek. Tüm gün hastanede geçince, doktor o çıkan kemiği yanıbaşımda yerine çatırt diye koyunca bir de ameliyat kararı verilince kendime gelemedim.
Hayır bir de elticim çocuğuna diyor ki sen çık dışarı idrak kaldırır sen düşer bayılırsın. Vay arkadaş neymiş bu idrak bir çatırdayan kemiğin yerine sokulmasına tanıklık etmemiştim o da oldu. Bir de göğsüme yasladım elticimi, acısına ortak oldum ajsjsj. Aman kötüydü be Üzüldüm kadına. Lanet olsun içimdeki insan sevgisine ahsjsjs.
O maygatGeçmiş olsun, biz de burada kemik kıkırdak peşinde koşuyorduk cumartesiyi pazara bağlayan gecenin körü.
O maygat
Siz var tam ikiz olmak
Ben geçmiş olsun demek
İmza:
Koca Bufalonun eşi Kırlarda açan çiçek
Ah ah bilirim.Teşekkür ederim kuzum sağ ol. Kırık yok şükür, kıkırdak doku çatlağı/zedelenmesi denildi (Burun); bugün tekrar gittik doktora. Acildeki teşhisten emin olmak ve daha detaylı bakılması için pıhtı mıhtı vs... Sorun yokmuş, zaten çocuklarda ağır bir tablo olmadığı sürece müdahale etmiyorlarmış bu tarz zedelenme-çatlaklara; toparlar merak etmeyin dediler. De işte, benim içim sallandı, uğundum kan gölü olunca ortalık, bi de çocuğun olunca zaten söz konusu ömründen ömür gidiveriyor dakikalar içinde. Hala tam atamadım üzerimden; buralara-okumalara vb. vurdum kendimi öyle.
Ama iyiyiz yani şu an, kaza olacağı varmış işte.
Ah ah bilirim.
Kızım abisiyle gittiği yandaki parktan yüzü gözü kan dönmüştü.
Evde kimse yok,hastane vs çok uzaktı.
Kaç altı açılmış,yarası azdı ama.
İlkyardım bana düştü,gel bana sor nasıl yaptım,için nasıl eridi
Ayy burun da çok kanıyor ya,nasıl düştü öyle kuzumGeçmiş olsun size de; işte klasik düşe-kalka büyüyecekler deniyor ya; yine de annelerin yüreği ağzında atıyor işte.
Ben de gece, başka türlü olduğu belli olan çığlık/ağlama sesine odaya koşarken daha geçtim ayrı bi aleme. Her yer kan, fışkırır gibi oluk oluk.. Neyse kötü oluyorum, vallahi zor çocuk büyütmek, her şartta için giderken zerre kendini bozmamak zorunda olmak... Allah'ım korusun hepsini.
Ayy burun da çok kanıyor ya,nasıl düştü öyle kuzum
Valla benimkler büyüdü,büyüdü diyemiyor insan,yürek aynı yürek.
Bu akşam oglum ödevlerinde takılmış,öyle üzgün görünce bile dayanamadım,üzülme kuzum,sen yaparsın dağıldın biraz,toparlan yat dedim.
Onlar iyiyse biz iyiyiz işte,valla annelik cahil cesareti.
Çok geçmiş olsunYatağın korkuluğundan aşıp, burun üstü düşmeyi başarmış; nasıl oldu bilmiyorum artık.
Öyle, onlar iyiyse biz iyiyiz, yüzünü az asık, mahzun görsen, için burkulur, annelik=bir çeşit delilikmiş hakikaten. :)
Çok geçmiş olsun.Geçmiş olsun size de; işte klasik düşe-kalka büyüyecekler deniyor ya; yine de annelerin yüreği ağzına geliyor işte.
Ben de gece, başka türlü olduğu belli olan çığlık/ağlama sesine odaya koşarken daha geçtim ayrı bi aleme. Her yer kan, fışkırır gibi oluk oluk.. Neyse kötü oluyorum, vallahi zor çocuk büyütmek, her şartta için giderken zerre kendini bozmamak zorunda olmak... Allah'ım korusun hepsini.
Geçmiş olsun, biz de burada kemik kıkırdak peşinde koşuyorduk cumartesiyi pazara bağlayan gecenin körü.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?