Şükürsüz değilim ama mutlu da değilim...

Herkese iyi bayramlar, sağlıklı günler dilerim. Pandemiden beri kendimi motive etmeye çalışıyor olsam da maalesef iyi değilim. Başlıkta da dediğim gibi şükürsüz değilim ama kanaat etmekten de bıktım. İstanbul’da yaşıyorum, eşimin ailesinin evindeyiz kiramız yok, arabamız var. Ben çalışıyorum eşimi çıkarttılar covid19 nedeniyle. Durumumuz bu ne eksik ne fazla. Ve ben çok sıkıldım istediğimi yiyememekten, istediğim yere gidememekten. Çünkü herşey ateş pahası, sanki tatil sadece zenginlerin hakkı Türkiye’de. Etimi, kıymamı aylık alır dondurucuya atarım ama örneğin bir balık, bir pirzola bunlar lüks artık. Dün inatagramda gördüğüm bir yemeğe çok imrendim mesela cidden imrendim canım çekti.

Anneme anlattığımda aman kanaat et, evin kira değil, araban var diyor. Ben şartlarım için elbette şükretsem de bu kanaat kültürü bana göre değil. Türkiye’de ne şahane yerler var ama gidemiyoruz. Euro 8’i geçti zaten yurtdışı hayaline hiç girmiyorum bile. Ki o da benim için üzücü bir detay...

Ayrıca iş ile ilgili de sıkıntılarım var, hak etttiğim yerde değilim olacağım da yok kabullendim yani deklare edildi bana zaten. Pandemi yüzünden de şahtık şahbaz olduk iyice tadı kaçtı işlerin. Ama işten de çıkamam çünkü eşim işsiz. Kimbilir ne zaman iş bulacak?

Gerçekten mutsuzum, bu durumun değişeceğini de pek sanmıyorum ama bu mutsuzluk beni yoruyor artık.
Zaten bu Corona tam ibretlik değil mi be kardesjm. Zenginde gidemiyor fakirde bak araba kapının önünde ama binemyrsn. Evden cikamiyorsun doya doya alışveriş yapamyrsn o çok sevdgm yemeği dışardan sipariş edemiyorsun şüphe duyuyorsn özellikle yazdklarim sokağa çıkma yasağı zamanındaki günler en önemlisi sevdiğin insana dokunamyrsn hani siz ozenmissjniz ya instagramda gordgnz yemege kardeşim. Kanser hastalarıda sendeki saça kada sagliha imreniyor. Ben de Instagram bir aile gördüm iç iceler. Mutlular. Birbirilerine dokunuyorlarçünkü aynı evin içindeler biz sağlıkçılar ayalrdir eşinize sarilamyrz doğru duzgun her nöbet sonrask Coronali hasta baktm. Ama olsun bunadq sukur
 
İnanmazsın en zevk aldığım tatil motor tepesinde omuzlarımız ağrıyana kadar yol gidip spontanr kaldığımız, bazen yer bulamadığımız ve gezmekten yorulup ayaklarımıza kara suların indiği tatildi. Oradan da rock festivaline geçmiştik, rezilliği tahmin edersin:D
Çok beğendim. Benim de tekrarını yapmak istediğim tatil yaptığım interraildi. Sırt çantamı taşımaktan kollarım kas yapmıştı ama asıl hikaye bu bence. Otelde sabahtan akşama dek deniz yemek ikilisinden daha dolu ve kahkahalarla anlatılası hikayelerle dolu.
 
Herkese iyi bayramlar, sağlıklı günler dilerim. Pandemiden beri kendimi motive etmeye çalışıyor olsam da maalesef iyi değilim. Başlıkta da dediğim gibi şükürsüz değilim ama kanaat etmekten de bıktım. İstanbul’da yaşıyorum, eşimin ailesinin evindeyiz kiramız yok, arabamız var. Ben çalışıyorum eşimi çıkarttılar covid19 nedeniyle. Durumumuz bu ne eksik ne fazla. Ve ben çok sıkıldım istediğimi yiyememekten, istediğim yere gidememekten. Çünkü herşey ateş pahası, sanki tatil sadece zenginlerin hakkı Türkiye’de. Etimi, kıymamı aylık alır dondurucuya atarım ama örneğin bir balık, bir pirzola bunlar lüks artık. Dün inatagramda gördüğüm bir yemeğe çok imrendim mesela cidden imrendim canım çekti.

Anneme anlattığımda aman kanaat et, evin kira değil, araban var diyor. Ben şartlarım için elbette şükretsem de bu kanaat kültürü bana göre değil. Türkiye’de ne şahane yerler var ama gidemiyoruz. Euro 8’i geçti zaten yurtdışı hayaline hiç girmiyorum bile. Ki o da benim için üzücü bir detay...

Ayrıca iş ile ilgili de sıkıntılarım var, hak etttiğim yerde değilim olacağım da yok kabullendim yani deklare edildi bana zaten. Pandemi yüzünden de şahtık şahbaz olduk iyice tadı kaçtı işlerin. Ama işten de çıkamam çünkü eşim işsiz. Kimbilir ne zaman iş bulacak?

Gerçekten mutsuzum, bu durumun değişeceğini de pek sanmıyorum ama bu mutsuzluk beni yoruyor artık.
Londra da yasayan biri olarak bizimde burda kazancimiz kiraya gidiyor. Devlet yardimlariyla buranin vatandaslari dlbiraz daha rahat yasasa da hepsinin hayati devletten para almak için yalanlar üzerine kurulmus. Her gün hasta olmayan insanlar (hasta raporu) yardim almak için ölüp ölüp diriliyorlar. Yasamlarina bakinca birbirini tanimayan insanlar bir evin odalarini kiraliyorlar. Siz bir odanin icinde tuvalet mutfak ortak bilmem kac tanimadiginiz insanlarla yasayabilir misiniz? Cogu insan bizim burun kivirdigimiz isleri sanki cok yuksek mertebelerde calisiyorlarmis gibi hissedip hayatlarina bakiyorlar. Bizde alnının teriyle calismak diye bir kavram varsa da cogu insan yaptigi isten utaniyor ve zevk almıyor. Mobilyalarimiz cok güzel olmali ama burdaki insanların oyle dertleri yok. Herkesin kullandigi yatagi dahi kullanip huzurlu yasayip para biriktirmeyip günü birlik yasiyorlar. Cocuklar 14 yasina gelince calismaya basliyor. Aileler cok fazla çocuklarını düşünmüyorlar. Mesela cogu evde bulasik makinasi denen sey yok. Evet ülke ülke gezmek kolay ama buradaki hayatlarimizdan feragat etmemiz gerekiyor. Kira veriyorsaniz ve elinizdeki herseyin vergisini fahis fiyatlarla oduyorsaniz malesef ki baska ulkelerde hayal oluyor. Ev kiralari cidden cok uçuk sadece 1 odasi olan eve haftalik 250 pound ödeyebiliyorsunuz... bu yuzden elinizdekilerle mutlu olup kendinizi elinizde olmayan seylere adapte etmeyin. Anladigim kadariyla tek kisinin maasiyla da geçinebiliyorsunuz esiniz insallah en kisa zamanda bir is bulur. Güçlü olup yolunuza devam etmeyi birakmayin. Iyi bayramlar
 
Herkese iyi bayramlar, sağlıklı günler dilerim. Pandemiden beri kendimi motive etmeye çalışıyor olsam da maalesef iyi değilim. Başlıkta da dediğim gibi şükürsüz değilim ama kanaat etmekten de bıktım. İstanbul’da yaşıyorum, eşimin ailesinin evindeyiz kiramız yok, arabamız var. Ben çalışıyorum eşimi çıkarttılar covid19 nedeniyle. Durumumuz bu ne eksik ne fazla. Ve ben çok sıkıldım istediğimi yiyememekten, istediğim yere gidememekten. Çünkü herşey ateş pahası, sanki tatil sadece zenginlerin hakkı Türkiye’de. Etimi, kıymamı aylık alır dondurucuya atarım ama örneğin bir balık, bir pirzola bunlar lüks artık. Dün inatagramda gördüğüm bir yemeğe çok imrendim mesela cidden imrendim canım çekti.

Anneme anlattığımda aman kanaat et, evin kira değil, araban var diyor. Ben şartlarım için elbette şükretsem de bu kanaat kültürü bana göre değil. Türkiye’de ne şahane yerler var ama gidemiyoruz. Euro 8’i geçti zaten yurtdışı hayaline hiç girmiyorum bile. Ki o da benim için üzücü bir detay...

Ayrıca iş ile ilgili de sıkıntılarım var, hak etttiğim yerde değilim olacağım da yok kabullendim yani deklare edildi bana zaten. Pandemi yüzünden de şahtık şahbaz olduk iyice tadı kaçtı işlerin. Ama işten de çıkamam çünkü eşim işsiz. Kimbilir ne zaman iş bulacak?

Gerçekten mutsuzum, bu durumun değişeceğini de pek sanmıyorum ama bu mutsuzluk beni yoruyor artık.

Yazlıktayım, tatildeyim, KK’ya başlık açmaya utanıyorum. Kimse uzaktan gözüktüğü gibi değildir, instagramda her gün post paylaşıyorum ama size durumumu anlatsam şükür namazı kılarsınız.
 
Biz geçen hafta Marmaris’te tatildeydik. 2400 konaklamaya verdik, kahvaltı dahil 8 gün için. Butik bir çiftlikti. Hemen hemen her oda ya da evin kendi müstakil girişi olan. Kahvaltıları ve yemekleri(isteğiniz dahilinde istediğiniz yemeği çok leziz ve uygun; çorba:10 lira, kahve:8 köfte:25 diğerlerini hatırlamıyorum:/ yapıyorlardı. Sahibi ve çalışanları çok şirin, sahili de çok sakindi. İki tane salıncak vardı, biri deniz üzerinde, bebeğimi emzirip onla uyudum salıncakta. Öyle iyi geldi ki bana.
Konu sahibi düşünürseniz adres yazayım size :KK24:
Bana da yazar mısınız
 
Şikayetiniz olsun diye söylemedim ama her şey aynı anda olmuyor. Evlat gibi dediniz
Tek maaşla 3 evlatla geçinmek ve tatile gitmek bu dönemde çok zor
Yanı kedi konusunda çözümünüz nedir anlayamadım ben, 4 keDim var sokaktan aldığım. Ne yapalım bu sadist toplumda sokağa mi bırakalım masrafları çok diye , über öneriniz nedir,?
Millet artık sokaktaki hayvana eziyeti bırakmış, sahipli hayvanlara gelmiş sıra te Allahım ya
 
Biz geçen hafta Marmaris’te tatildeydik. 2400 konaklamaya verdik, kahvaltı dahil 8 gün için. Butik bir çiftlikti. Hemen hemen her oda ya da evin kendi müstakil girişi olan. Kahvaltıları ve yemekleri(isteğiniz dahilinde istediğiniz yemeği çok leziz ve uygun; çorba:10 lira, kahve:8 köfte:25 diğerlerini hatırlamıyorum:/ yapıyorlardı. Sahibi ve çalışanları çok şirin, sahili de çok sakindi. İki tane salıncak vardı, biri deniz üzerinde, bebeğimi emzirip onla uyudum salıncakta. Öyle iyi geldi ki bana.
Konu sahibi düşünürseniz adres yazayım size :KK24:
Ay benim bile gidesim geldi bu sene olmasa da seneye için bana da yazar mısınız özelden?
 
Yanı kedi konusunda çözümünüz nedir anlayamadım ben, 4 keDim var sokaktan aldığım. Ne yapalım bu sadist toplumda sokağa mi bırakalım masrafları çok diye , über öneriniz nedir,?
Millet artık sokaktaki hayvana eziyeti bırakmış, sahipli hayvanlara gelmiş sıra te Allahım ya

Ölürüm bırakmam Allah bana kudret versin en iyi şekilde bakacağım onlara. Konu geldi nerelere gitti yani sanki şikayet etmişim gibi tövbeler tövbesi.
 
Yazlıktayım, tatildeyim, KK’ya başlık açmaya utanıyorum. Kimse uzaktan gözüktüğü gibi değildir, instagramda her gün post paylaşıyorum ama size durumumu anlatsam şükür namazı kılarsınız.
Birilerinin yanında mı kalıyorsunuz? Neden bu kadar karamsar değerlendirdiniz ki durumunuzu:/ başkalarına şükür namazı kıldıracak kadar kötü olmasın kimsenin hayatı:(
 
Tükenmişlik sendromu yaşayanlardan biri de benim....

Geleceğe hiç de umutla bakamıyorum.

Dün kızım için çerez alayım dedim hadi ben yemeyim ama bu çocuk ne zaman fındık fıstık yiyecek dedim. Baktım baktım alamadım. Dünyada en çok bizim ulkemizde ürettiğimiz fındık fıstığı bile ülkemin vatandaşı yiyemiyor. Yurtdışından gelenler dolarla zaten yanına yaklaşılmıyor.

Sonra bir de düşündüm de ben en son ne zaman löp et aldım? Durumum çok kötü olmamasına rağmen ömrümde hiç pirzola biftek almadığımı farkettim. Antrikotu en son bekarken almıştım. Ömrümde hiç kuzu eti alıp yemek yapmadım. Her kasaba girdigimde fiyatları görünce vazgeçiyorum. Ben en son ne zaman pastırma yedim. En son ne zaman kaliteli peynir tükettim bilmiyorum.

Düşününce canım sıkılıyor. Allaha şükür istesem alabilirim alabilme gücüm var ama bir öğün yemek için 150 tl vermek içimden gelmiyor
Gelecek korkum var.

Burada bir arkadas yazmış 80 tl lik alışveriş yaptım akşamına hepsini yedim. Birisi de cevap vermiş haftada 3 4 gün makarna ye.... Allaha şükür makarna bulamayan da var biliyorum ama ben niye çalışıyorum neden dünyanın en bereketli topraklarinda kaliteli protein alamıyorum da haftada 4 gün makarnaya tamah ediyorum.

Bu dertlerim sadece yiyecek içecek ile ilgili en temel ihtiyaçlarımı karşılayamıyorum ki sıta tatile gezmeye gelsin.
 
Gelecege dair hicbir umudum yok. Ekonomik olarak ulkece duze cikma ihtimalimiz pek yok. Maaslar eriyor...bu duzende cocuk yetistirmeye calisiyirum, nasil olacak bilemiyorum...sukretmek guzel sey evet ama yillarca okumus, bunun icin maddi manevi emek vermis, kyk borclarina girmis, sonra disinden tirnagindannarttirip onlari geri odemis biri olarak artik biraz rahat etmek istiyorum...sadece bir evim olsun istiyorum ama yok iste. Hem belli bi yasam standardini koruyup hem iki goz oda alamiyorum. Daha bir dunya sey yazarim icinizi karartmayayim. Hepimz benzer zorluklar icindeyiz uc asagi bes yukari...
 
Tükenmişlik sendromu yaşayanlardan biri de benim....

Geleceğe hiç de umutla bakamıyorum.

Dün kızım için çerez alayım dedim hadi ben yemeyim ama bu çocuk ne zaman fındık fıstık yiyecek dedim. Baktım baktım alamadım. Dünyada en çok bizim ulkemizde ürettiğimiz fındık fıstığı bile ülkemin vatandaşı yiyemiyor. Yurtdışından gelenler dolarla zaten yanına yaklaşılmıyor.

Sonra bir de düşündüm de ben en son ne zaman löp et aldım? Durumum çok kötü olmamasına rağmen ömrümde hiç pirzola biftek almadığımı farkettim. Antrikotu en son bekarken almıştım. Ömrümde hiç kuzu eti alıp yemek yapmadım. Her kasaba girdigimde fiyatları görünce vazgeçiyorum. Ben en son ne zaman pastırma yedim. En son ne zaman kaliteli peynir tükettim bilmiyorum.

Düşününce canım sıkılıyor. Allaha şükür istesem alabilirim alabilme gücüm var ama bir öğün yemek için 150 tl vermek içimden gelmiyor
Gelecek korkum var.

Burada bir arkadas yazmış 80 tl lik alışveriş yaptım akşamına hepsini yedim. Birisi de cevap vermiş haftada 3 4 gün makarna ye.... Allaha şükür makarna bulamayan da var biliyorum ama ben niye çalışıyorum neden dünyanın en bereketli topraklarinda kaliteli protein alamıyorum da haftada 4 gün makarnaya tamah ediyorum.

Bu dertlerim sadece yiyecek içecek ile ilgili en temel ihtiyaçlarımı karşılayamıyorum ki sıta tatile gezmeye gelsin.

Küçükken annem pirzola alırdı sapından tutup yerdim onu özlüyorum, alırım almasına ama bir gece onu yiyip kalkacağıma iki akşamlık sotelik et alırım ki öyle yapıyorum. Şöyle bir balık lokantasında rakı balık yapmak istiyorum kredi kartı ekstremi düşünmeden. Ama peyniri lüks alsam (keçi seviyorum) başka şeyden kısıyorum mecburum da. Annem sağolsun dediğiniz gibi löp eti onlarda yiyoruz geldiğimizde.
 
Ölürüm bırakmam Allah bana kudret versin en iyi şekilde bakacağım onlara. Konu geldi nerelere gitti yani sanki şikayet etmişim gibi tövbeler tövbesi.
Ben de aynen. Bazen onlaei bırakıp bir yere gidemediğim icin çok bunalıyorum.suan biryere kipirdayamiyorum bırakacak kimse olmadığı icin ki çok bunaldim.
Ama şu canım sağ olduğu sürece onlar bana emanet.
 
Ben de aynen. Bazen onlaei bırakıp bir yere gidemediğim icin çok bunalıyorum.suan biryere kipirdayamiyorum bırakacak kimse olmadığı icin ki çok bunaldim.
Ama şu canım sağ olduğu sürece onlar bana emanet.

Maksimum üç gün bizim ayrılma süremiz de. İki sene önce Datça’da ağlamıştım özledim diye (anahtarı görümceme vermiştik o bakıyordu uğrayıp) eşim o günden beri sana en fazla tatil üç gün diyor :)
 
amerikadan gelen bir tanıdıgımız var, kadın benden 3-4 yas buyuk dunyayı gezmis iyi ki pandemi oncesi dolasmısım hep simdi gidemiyorum bir yere diyor. türkiyeyi cok ozledim ama keske burada yasasam canım ulkem canım devletim diyor. cok seviyorsanız gelin yerlesin buraya burada yasayın o zaman dedim, ama o zaman dunyayı anca google mapste dolasırdınız. ya da ruyanızda. ben de buraya gelip paramı 7 katı bozdursam ben de severim canım devletim derim. o kadar haklısınız ki. maalesef durumumuz bu, ne kadar uzuldugumu keske ifade edebilsem. baska ulkelerde yasıtlarımızın normal gördugu hayatı, hedeflerine ulasmak icin ya da insanca yasamak icin arac olarak kullandıkları seyleri biz hayatımızda amac olarak belirliyoruz. bir ev almak, araba sahibi olmak, tatile gitmek gibi. cok üzücü. biz bunu hak etmiyoruz. bizi bu hayata mecbur edenlerin bizim vebalimizi ödemesini o kadar isterdim ki. valla hala otur haline sukret diyorlar. aynen afrikalı cocuklar ac evet he he. tabii ki sukretmek lazım ama sükretmek daha fazlasını istemek icin onumuzu tıkamamalı, ayrıca daha fazlasını istemek nankörlük değil bir HAK. köyde yasayıp haftada bir kocasının gezmeye cıkardıgı, kaynana evine tatile gidince mutlu olanlar sukretmeye devam edebilir. ama baskalarının hayallerini gelecegini umudunun önünü tıkayamazlar. bizim bu halde olmamızın tek sebebi cehalet ve ihanet. farkında olmayanlara üzülüyorum. sükretmeye devam etsin onlar.
 
Tükenmişlik sendromu yaşayanlardan biri de benim....

Geleceğe hiç de umutla bakamıyorum.

Dün kızım için çerez alayım dedim hadi ben yemeyim ama bu çocuk ne zaman fındık fıstık yiyecek dedim. Baktım baktım alamadım. Dünyada en çok bizim ulkemizde ürettiğimiz fındık fıstığı bile ülkemin vatandaşı yiyemiyor. Yurtdışından gelenler dolarla zaten yanına yaklaşılmıyor.

Sonra bir de düşündüm de ben en son ne zaman löp et aldım? Durumum çok kötü olmamasına rağmen ömrümde hiç pirzola biftek almadığımı farkettim. Antrikotu en son bekarken almıştım. Ömrümde hiç kuzu eti alıp yemek yapmadım. Her kasaba girdigimde fiyatları görünce vazgeçiyorum. Ben en son ne zaman pastırma yedim. En son ne zaman kaliteli peynir tükettim bilmiyorum.

Düşününce canım sıkılıyor. Allaha şükür istesem alabilirim alabilme gücüm var ama bir öğün yemek için 150 tl vermek içimden gelmiyor
Gelecek korkum var.

Burada bir arkadas yazmış 80 tl lik alışveriş yaptım akşamına hepsini yedim. Birisi de cevap vermiş haftada 3 4 gün makarna ye.... Allaha şükür makarna bulamayan da var biliyorum ama ben niye çalışıyorum neden dünyanın en bereketli topraklarinda kaliteli protein alamıyorum da haftada 4 gün makarnaya tamah ediyorum.

Bu dertlerim sadece yiyecek içecek ile ilgili en temel ihtiyaçlarımı karşılayamıyorum ki sıta tatile gezmeye gelsin.
Vallahi zaten bu konulardan doluyum.bu yazı iyice dokundu ağlayacağım artık.tukendim ya herşey mi kötü olur bir ülkede psikoloji diye birşey ve en önemlisi umut var ya o umut etme duygusu kalmadı...
 
amerikadan gelen bir tanıdıgımız var, kadın benden 3-4 yas buyuk dunyayı gezmis iyi ki pandemi oncesi dolasmısım hep simdi gidemiyorum bir yere diyor. türkiyeyi cok ozledim ama keske burada yasasam canım ulkem canım devletim diyor. cok seviyorsanız gelin yerlesin buraya burada yasayın o zaman dedim, ama o zaman dunyayı anca google mapste dolasırdınız. ya da ruyanızda. ben de buraya gelip paramı 7 katı bozdursam ben de severim canım devletim derim. o kadar haklısınız ki. maalesef durumumuz bu, ne kadar uzuldugumu keske ifade edebilsem. baska ulkelerde yasıtlarımızın normal gördugu hayatı, hedeflerine ulasmak icin ya da insanca yasamak icin arac olarak kullandıkları seyleri biz hayatımızda amac olarak belirliyoruz. bir ev almak, araba sahibi olmak, tatile gitmek gibi. cok üzücü. biz bunu hak etmiyoruz. bizi bu hayata mecbur edenlerin bizim vebalimizi ödemesini o kadar isterdim ki. valla hala otur haline sukret diyorlar. aynen afrikalı cocuklar ac evet he he. tabii ki sukretmek lazım ama sükretmek daha fazlasını istemek icin onumuzu tıkamamalı, ayrıca daha fazlasını istemek nankörlük değil bir HAK. köyde yasayıp haftada bir kocasının gezmeye cıkardıgı, kaynana evine tatile gidince mutlu olanlar sukretmeye devam edebilir. ama baskalarının hayallerini gelecegini umudunun önünü tıkayamazlar. bizim bu halde olmamızın tek sebebi cehalet ve ihanet. farkında olmayanlara üzülüyorum. sükretmeye devam etsin onlar.

Bu satırların alnı olsa da öpsem! Milyonların gençliğini ve geleceğini aldılar, hakkımı helal etmiyorum.
 
Back
X