Bizim annemin tarafından da olsun, babamın tarafından da, bütün kuzenlerim ve çocuklarımız dünyanın her tarafına dağıldık. Biz almanyada iz, barasilyada kuzey im ve ailesi var, güney afrikada kızım yaşıyor, kanadada kuzeynim ailesiyle, Belçikada, Norveç'e, dubai da, avusturalyada, Kıbrıs da ve Türkiyen in cesitli şehirlerinde yaşıyoruz. 2 senede veya 18 ayda bir haftalığına, annemin büyüdüğü köyde hepimiz bulusurduk. Çok eski bir ev, ama bağ gibi bahçesi, orman ve deniz yakınında, 3 odalı ev. Yatakları, köyde döşek derler, döşekleri akşama yerlere bir sererdik, hepimiz bir girerdik yatağa, sabaha kadar dan dan dan, ha ha ha, hi hi hi, anlat bakalim anlat. Öğlene kadar uyurduk, yaşlılar börekleri, çörekleri hazırlardılar, ıhlamur ağacının altına büyük bir masaya hepimiz bir otururduk, bir sohbet, bir sohbet, çocukluğumuzda yaptığımız her şeyi çıkarıp anlatırdık, yaşlılar anlatır, sarılırız öperiz birbirimizi. Bir hafta sonra herkes yine yaşadığı memleketine uçar giderdi, ve hoplaya zıplaya buluşturduk aynı öyle hoplaya zıplaya ayrılırdık, öyle zırlama ağlama olmadan. o buluşma bize bir enerji tank edermiş gibi gelirdi. Simdi artık yaşlıların hepsi rahmetli oldu ama biz daha hala buluşuyoruz. Çocuklara küçükken sıcak bir yuva verilmesi lazım ama büyüyünce kuvvetli kanat, uçup gidip kendi yaşamlarını yaşasınlar ve mutlu olsunlar. Her annenin ve babanin hedefi esasinda bu olması lazım. Çocuklarının kuvvetli sırtı ve mutluluğu. Maalesef bunu her anne ve baba beceremiyor ve çocuklarını kendilerine çok bağlıyorlar.