Ben kendisine sarıldığımda, ben sarılmanı/öpmeni istemiyorum, kalk da şu mutfağı topla bir işe yara diyen bir anne ile büyüdüm.
Kabus gibi ergenlik, kabus gibi bir gençlik.
Evlendikten sonra rahata erdim. Aramız düzeldi. Mesafeli ve seviyeli bir ilişki kurduk.
Bu süreçte sadece ilk doğumumda yanımda 5 gün kaldı, onda da bana çocuğu emziremiyorum, beceremiyorum diye eziyet etti :)
Hatta 4 günlük Doğum yapmış kadın olarak
‘Sütün sidik gibi, bu çocuğa yaramaz’ lafını annemden duydum.
2 gün sonra da arkadaşları ile tatile gitti.
Kırgınlıklarım var.
Her şeyi ben bilirim havasından yoruldum.
Çok iyi yönleri de olan biri.
Becerikli, toplumda sevilir, insanlara saygılı, her ortamda esprili, Güleryüzlü.
Neden bana böyle İnan bilmiyorum :)
Uzak kalınca iyiyiz. Uzak kalıyorum.
Her gün konuşuruz ama nasılsın iyi misin, o kadar.
Fazlasına girince b.ka sarıyor.
Senin kadar iç içe olsam şimdiye çoktan kriz üstüne krizler geçirmiştim.
Her anne iyi olmuyor. Enteresan ama her anne her çocuğuna da iyi olmayabiliyor.
Kabul ettim, devam ettim.
Huzurlu muyum? Evet.
İhtiyaç duyuyor muyum? Evet
Zaman zaman üzülüyor muyum? Çoğunlukla.
Bana yaşattığı pek çok şey için kırgınım, diğer kardeşlerim nispeten daha hafif atlattığı için mutluyum.
Karışığım :)
Anneme ben de çok saydırdım. Genel olarak evlatlarından bul diye geri döndü.
Bakalım neler bulacağım :)
Uzaklaşamıyorum. Ne yaptıysa, ne hale getirdiyse dönüp arkamı bırakıp gidemiyorum/Ya da geçmiş zaman mı kullanacağım bundan sonra bilmiyorum çünkü içim acımadı, otomatik gerçekleşti sanki.
Ne daha kötüdür Turuncu? Kötü olduğunu bildiğin kötü davranış mı, iyi kılığı ile giydirilmiş kötü davranış mı?
Beni dizinin dibine, senelerce üzerime çalışıp oturtmayı başardı ve öyle bir haldeyim ki onu suçlayamıyorum "Sen yaptın ki" diyorum. Ben mi yaptım gerçekten?
Hiçbir ilgi alanım önemsenmedi; hiçbiri. Benim neyle ilgilendiğimin hiçbir önemi yoktu çünkü neyle ilgilenmem gerektiği annemce belirlenmişti ve bu yolda istemediğim fedakarlıklara girerek, beni yolumdan vazgeçirdi, o fedakardı ve ben kendimi suçlayandım.
Yemek yemeye aşırı zorlanmak nedir biliyor musun sen? Obez olmamı mı beklerdin mesela? Anoreksiya oldum, saçlarım elime geldi ve bu benim "Dengesiz beslenmeme-söz dinlememe" suçum oldu.
Sen 2 yaşından beri tek rahatlama yolun olan resim çizmenin elinden alınması nedir biliyor musun? İyiliğim içindi ve çok güzel açıklanmıştı, o kadar şahane ikna oldum ki aslında ben resim çizmeyi o kadar sevmiyormuşum bile :) Sonra tabi "Ben tercih ettim" oldum.
O kadar ağır bir pedofili korkusu yaşardı ki annem; liseye kadar hiçbir arkadaşımla evinde doğru düzgün hatıram yok. Çünkü onlar bize gelirdi ve annemin yaptığı tüm yemekler karşısında böyle bir annem olduğu için şükretmem gerektiğini söylerlerdi.
Sen kışın ortasında terledin mi Turuncu? Ciddi soruyorum. Kışın isilik çıkardın mı? Öyle bir fotoğrafım var; üzerimde beyaz peluş kabarık bi mont, zannedersem 3 yaşındayım; boynumun yukarısına kadar düğmelenmiş, kaşkolla burnu sarılmış, alttan yün başlık ile kapüşonun içine iki kat sarılmış. Açıklaması "Koşardın terlerdin" di. Bir çocuğun Antalya kışında o kıyafetlerle terlememesi ve isilik çıkarmaması imkansız. Sonra gelsin ağır gripler, iltihaplanmalar ve hastaneler.
Serum başında bekleyen fedakar anne... Cahillik mi? Hiç zannetmiyorum, daha çok vekaleten munchausen sendromuna benzetiyorum. Çok bilgiliydi.
Ortaokulda günlüğümü okuyup hesap sordu.
Bu her annenin yapabileceği şey olabilir ama o günlüğü elinden alıp parçalarken karşımda gülümseyerek "Sen daha iyilerini hak ediyorsun" demesi? İyi mi kötü mü?
Kuzenim sigaraya başlamıştı, ben ise merak edip ondan tek dal yaktım (Sigara içmiyordum). Yakalanacak ve eniştem kızacak, benimkiler bana kızmaz biraz nutuk çeker sadece diye kuzenimin suçunu üstlendim. Teyzem "Aferim kızıma" dedi, annem teyzem karşısında boynunu eğdi diyemedi ya; o akşam sorguya çekildim. "Yazıklar olsun, senden hiç beklemezdim" girişi ile öyle rencide edildim ki.. Kuzenim "Kuzen sakın söyleme benim içtiğimi, teşekkür ederim" diye mesaj atmıştı ve söz verdim. Aldım telefonumu "Anne, sana bir şey göstereceğim ama bu sadece bizim aramızda kalacak; benim sana
-layık- bir evlat olduğumu bil. Kimseye söylemeyeceksin tamam mı?" dedim. "Tamam annem, tabi annem bitanem, söz"ler... Mesajı gördü, anladı ve "O mesajı teyzene okutacağız!" a döndü olay. Hemen mesajı sildim "Anne nolur yapma, kuzenime söz verdim nolur" diye yalvardım köpek gibi. O ne yaptı sence? "Ben yeğenimin zehirlenmesini istemiyorum" diyerek beni de alıp kuzenim-teyzem öyle bir yüzleşmeye götürdü ki, kuzenimin yüzüne bakamaz hale geldim. :)
Ve daha neler... Ve sürekli tekrar eden "İyiliğin için, bilemezsin, anlamazsın, olmaz, yasak, asla, ben bilirim, bana hak vereceksin, sizin için neler yapıyorum görmüyor musun, sen nasıl vefasız bir çocuksun" sözleri dönen her gün.
Her gün anlam veremediğim bir yerden yükselen öfkem ve her seferinde sonucun "Neyin eksik?! Daha ne yapayım kızım senin için?"e bağlandığı o bilindik kısır döngü.
"Elalem ne der"li travmalarımıza girmiyorum bile.
"Senin tek sorunun şımarıklık" ile başlayan cümlelere de.
Baktım olmayacak; basıp gideyim bari dediğimde kardeşimi hemen önüme koydular. Kardeşime baktım ve gidemedim.
İntiharı düşündüm. Bunu anneme yapabilirim ama kardeşime böyle bir hatıra bırakamam dedim.
Neye öfkelendiğimi senelerce anlamadım ve kendimi suçladım. Çünkü annem çok iyiydi, o bir anneydi.
Sonra bir başka hastalık patladı kendimi sorgularken.
Korktu, öldü bitti, sevgi sözcükleri sıralandı döküldü ve "Sen yaptığın hataları düşünerek çok üzüldün biliyorum kızım kendini suçlama, sen iyi evlatsın anneler için evlatları vazgeçilmezdir seni her hatanla sevdim ben." tarzında konuştu. Tüm hatalarım(!) benim oldu :) Kendisinde hata yok.
Turuncu, daha bunlar sadece %1i.
Ben ömürlük bir beyin yıkama seansından çıkmaya çalışıyorum.