Ve beklenen cinnet geldi

Sizi cok iyi anliyorum. Komsum vardi, kadin kizina neler neler diyordu. Kufur ediyordu, dovuyordu, ne hakaretler ediyordu. Kiz da 20-22 yaşinda genc kizdi. Her gun gozu yaşli bize gelir, anneme sarilir, keske benim annem sen olsaydin derdi. Kac kere intihara kalkisti kiz.
ALLAH size sabr versin ...
 
O kadar ağır bir pedofili korkusu yaşardı ki annem; liseye kadar hiçbir arkadaşımla evinde doğru düzgün hatıram yok. Çünkü onlar bize gelirdi ve annemin yaptığı tüm yemekler karşısında böyle bir annem olduğu için şükretmem gerektiğini söylerlerdi.
Yukarıda alıntıladığım kısım.
Pedofoli nerde geciyor ?
 
Senin annene sukredecek o kadar cok insan vardir ki.
Sen dile getirmissin saymissin bi de tek kelime dahi edemeyenler var senelerce iclerinde yasayip da disa vuramayan
Gormedigi sevgisizlikten sevgi besleyemeyen
Acaba ölse ne hissederim diye dusunup duran
.....
Belki de sukretmelisin
Keske bazi insanlarin sorunuda seninki gibi kisin kat kat giydirilmek olsa..
 
Sıradan giydirdim.
Kalbi mi var tansiyonu mu, şekeri mi var ölür mü kalır mı anam mı babam mı tanımadan.
Hala rahatlamadım.

Telefonun diğer ucunda sakin sakin "Söyle, söyle, rahatlarsın" diyen annem, yanımda "Şşş ne oluyorsun, onlar nasıl sözler? Sus artık" diyen babam. Dönüp ona da saydırmam, susup kalması vb...

İtina ile en ağır sözleri seçmedim; ne nasıl geldiyse, ne varsa zihnimde onlar döküldü. Bu kadar ağır olacağını ağzımdan çıktıktan sonra fark ettim ve buna üzülmedim, zerre "İncittim mi?" düşüncesi taşımadım. Bu uzun bir zaman sonra gelen bir başka gerçek sinir krizi olmalı ve hiçbir pişmanlık barındırmıyor. Sesim yükselmedi, sözlerim ciddi manada ağırdı. Evladım bana söylese ağlardım, çok ağlardım. Annem ağlamadı, önce kendini savunmaya çalıştı, sonra olmayınca "Böyle düşünüyorsan görüşmeyelim o zaman kızım, beni ölmüş say, sen bilirsin, sen nasıl huzurlu olacaksan öyle olsun" dedi.

"Huzur bulamıyorum anlamıyor musun?!" deyip devam ettim "Zekan mı yetmiyor?" diye. "Aaa anneye öyle şey denir mi?" diyerek kendi çaplarında ayıplayacaklar defolup gidebilirler konumdan; ya da ayıplayın, alışkınım.

Evet. Mümkün değil anlamıyor.
Anlamasını isterdim.
Kabullenemiyorum.
Nasıl işlediyse, atamıyorum.
Nereye gizlediyse bulamıyorum.

Çoğu kişinin kabullenip yoluna devam edemeyeceği ağır noktalardan geçtim, bir annemden geçemedim.
Dövüp sövseydi, atsaydı; onu silip atmam kolay olurdu belki.
Canının içine kadar sarsa, anladığını hissetsem ve gerçek bir gayret ile özür dilediğini görsem de affederdim.

Çok blur.

İçimi dökmek istedim.
Drama Queen demek serbest.
Ben de size "Anlayamazsınız" derim olur biter.
"Annen hayatta en azından" diyeceklere de baştan diyeyim; "Evet, şükür ki."

Okuduğunuz için teşekkür ederim; anneden ağır yaralı olanlara selamlar.
 
Sizi hiç tanımayan insanlara bile defolup gidebilirsiniz diyebildigine göre annene üzüldüm açıkçası uslubunuzdan dolayı sizi anlama şansımız yok kusura bakmayin
 
Sıradan giydirdim.
Kalbi mi var tansiyonu mu, şekeri mi var ölür mü kalır mı anam mı babam mı tanımadan.
Hala rahatlamadım.

Telefonun diğer ucunda sakin sakin "Söyle, söyle, rahatlarsın" diyen annem, yanımda "Şşş ne oluyorsun, onlar nasıl sözler? Sus artık" diyen babam. Dönüp ona da saydırmam, susup kalması vb...

İtina ile en ağır sözleri seçmedim; ne nasıl geldiyse, ne varsa zihnimde onlar döküldü. Bu kadar ağır olacağını ağzımdan çıktıktan sonra fark ettim ve buna üzülmedim, zerre "İncittim mi?" düşüncesi taşımadım. Bu uzun bir zaman sonra gelen bir başka gerçek sinir krizi olmalı ve hiçbir pişmanlık barındırmıyor. Sesim yükselmedi, sözlerim ciddi manada ağırdı. Evladım bana söylese ağlardım, çok ağlardım. Annem ağlamadı, önce kendini savunmaya çalıştı, sonra olmayınca "Böyle düşünüyorsan görüşmeyelim o zaman kızım, beni ölmüş say, sen bilirsin, sen nasıl huzurlu olacaksan öyle olsun" dedi.

"Huzur bulamıyorum anlamıyor musun?!" deyip devam ettim "Zekan mı yetmiyor?" diye. "Aaa anneye öyle şey denir mi?" diyerek kendi çaplarında ayıplayacaklar defolup gidebilirler konumdan; ya da ayıplayın, alışkınım.

Evet. Mümkün değil anlamıyor.
Anlamasını isterdim.
Kabullenemiyorum.
Nasıl işlediyse, atamıyorum.
Nereye gizlediyse bulamıyorum.

Çoğu kişinin kabullenip yoluna devam edemeyeceği ağır noktalardan geçtim, bir annemden geçemedim.
Dövüp sövseydi, atsaydı; onu silip atmam kolay olurdu belki.
Canının içine kadar sarsa, anladığını hissetsem ve gerçek bir gayret ile özür dilediğini görsem de affederdim.

Çok blur.

İçimi dökmek istedim.
Drama Queen demek serbest.
Ben de size "Anlayamazsınız" derim olur biter.
"Annen hayatta en azından" diyeceklere de baştan diyeyim; "Evet, şükür ki."

Okuduğunuz için teşekkür ederim; anneden ağır yaralı olanlara selamlar.
Acaba annelerimizden çok büyük beklentilerimiz mi oluyor doğduğumuz günden bu yana. O nedenle mi en fazla onlara kızıyor, en fazla nazımız da onlara geçiyor, en fazla onlara kırılıyoruz. Bilemiyorum çok mu şey bekliyoruz, onları da bıktırırcasına...
 
Yok.. Benim aklıma yatmadı
Ergenler söyler bu lafları annelerine saydığınız sebeplerden

Her ana kız, ana oğul içiçeyken yapacak çok da bi şeyleri yoksa kavga eder. Akıl istememişsiniz ama birbirinizden biraz uzaklaşmak en iyisi
 
Uzaklaşamıyorum. Ne yaptıysa, ne hale getirdiyse dönüp arkamı bırakıp gidemiyorum/Ya da geçmiş zaman mı kullanacağım bundan sonra bilmiyorum çünkü içim acımadı, otomatik gerçekleşti sanki.

Ne daha kötüdür Turuncu? Kötü olduğunu bildiğin kötü davranış mı, iyi kılığı ile giydirilmiş kötü davranış mı?
Beni dizinin dibine, senelerce üzerime çalışıp oturtmayı başardı ve öyle bir haldeyim ki onu suçlayamıyorum "Sen yaptın ki" diyorum. Ben mi yaptım gerçekten?

Hiçbir ilgi alanım önemsenmedi; hiçbiri. Benim neyle ilgilendiğimin hiçbir önemi yoktu çünkü neyle ilgilenmem gerektiği annemce belirlenmişti ve bu yolda istemediğim fedakarlıklara girerek, beni yolumdan vazgeçirdi, o fedakardı ve ben kendimi suçlayandım.

Yemek yemeye aşırı zorlanmak nedir biliyor musun sen? Obez olmamı mı beklerdin mesela? Anoreksiya oldum, saçlarım elime geldi ve bu benim "Dengesiz beslenmeme-söz dinlememe" suçum oldu.

Sen 2 yaşından beri tek rahatlama yolun olan resim çizmenin elinden alınması nedir biliyor musun? İyiliğim içindi ve çok güzel açıklanmıştı, o kadar şahane ikna oldum ki aslında ben resim çizmeyi o kadar sevmiyormuşum bile :) Sonra tabi "Ben tercih ettim" oldum.

O kadar ağır bir pedofili korkusu yaşardı ki annem; liseye kadar hiçbir arkadaşımla evinde doğru düzgün hatıram yok. Çünkü onlar bize gelirdi ve annemin yaptığı tüm yemekler karşısında böyle bir annem olduğu için şükretmem gerektiğini söylerlerdi.

Sen kışın ortasında terledin mi Turuncu? Ciddi soruyorum. Kışın isilik çıkardın mı? Öyle bir fotoğrafım var; üzerimde beyaz peluş kabarık bi mont, zannedersem 3 yaşındayım; boynumun yukarısına kadar düğmelenmiş, kaşkolla burnu sarılmış, alttan yün başlık ile kapüşonun içine iki kat sarılmış. Açıklaması "Koşardın terlerdin" di. Bir çocuğun Antalya kışında o kıyafetlerle terlememesi ve isilik çıkarmaması imkansız. Sonra gelsin ağır gripler, iltihaplanmalar ve hastaneler.
Serum başında bekleyen fedakar anne... Cahillik mi? Hiç zannetmiyorum, daha çok vekaleten munchausen sendromuna benzetiyorum. Çok bilgiliydi.

Ortaokulda günlüğümü okuyup hesap sordu.
Bu her annenin yapabileceği şey olabilir ama o günlüğü elinden alıp parçalarken karşımda gülümseyerek "Sen daha iyilerini hak ediyorsun" demesi? İyi mi kötü mü?

Kuzenim sigaraya başlamıştı, ben ise merak edip ondan tek dal yaktım (Sigara içmiyordum). Yakalanacak ve eniştem kızacak, benimkiler bana kızmaz biraz nutuk çeker sadece diye kuzenimin suçunu üstlendim. Teyzem "Aferim kızıma" dedi, annem teyzem karşısında boynunu eğdi diyemedi ya; o akşam sorguya çekildim. "Yazıklar olsun, senden hiç beklemezdim" girişi ile öyle rencide edildim ki.. Kuzenim "Kuzen sakın söyleme benim içtiğimi, teşekkür ederim" diye mesaj atmıştı ve söz verdim. Aldım telefonumu "Anne, sana bir şey göstereceğim ama bu sadece bizim aramızda kalacak; benim sana -layık- bir evlat olduğumu bil. Kimseye söylemeyeceksin tamam mı?" dedim. "Tamam annem, tabi annem bitanem, söz"ler... Mesajı gördü, anladı ve "O mesajı teyzene okutacağız!" a döndü olay. Hemen mesajı sildim "Anne nolur yapma, kuzenime söz verdim nolur" diye yalvardım köpek gibi. O ne yaptı sence? "Ben yeğenimin zehirlenmesini istemiyorum" diyerek beni de alıp kuzenim-teyzem öyle bir yüzleşmeye götürdü ki, kuzenimin yüzüne bakamaz hale geldim. :)

Ve daha neler... Ve sürekli tekrar eden "İyiliğin için, bilemezsin, anlamazsın, olmaz, yasak, asla, ben bilirim, bana hak vereceksin, sizin için neler yapıyorum görmüyor musun, sen nasıl vefasız bir çocuksun" sözleri dönen her gün.
Her gün anlam veremediğim bir yerden yükselen öfkem ve her seferinde sonucun "Neyin eksik?! Daha ne yapayım kızım senin için?"e bağlandığı o bilindik kısır döngü.

"Elalem ne der"li travmalarımıza girmiyorum bile.
"Senin tek sorunun şımarıklık" ile başlayan cümlelere de.
Baktım olmayacak; basıp gideyim bari dediğimde kardeşimi hemen önüme koydular. Kardeşime baktım ve gidemedim.
İntiharı düşündüm. Bunu anneme yapabilirim ama kardeşime böyle bir hatıra bırakamam dedim.
Neye öfkelendiğimi senelerce anlamadım ve kendimi suçladım. Çünkü annem çok iyiydi, o bir anneydi.
Sonra bir başka hastalık patladı kendimi sorgularken.
Korktu, öldü bitti, sevgi sözcükleri sıralandı döküldü ve "Sen yaptığın hataları düşünerek çok üzüldün biliyorum kızım kendini suçlama, sen iyi evlatsın anneler için evlatları vazgeçilmezdir seni her hatanla sevdim ben." tarzında konuştu. Tüm hatalarım(!) benim oldu :) Kendisinde hata yok.

Turuncu, daha bunlar sadece %1i.
Ben ömürlük bir beyin yıkama seansından çıkmaya çalışıyorum.
Bi an biri beni konuşturdu sandım,kuzen olayı hariç hepsini yaşadım yaşıyorum.. içimde korkunç bir öfke var sadece ona da değil ona çanak tutan kardeşlerime de.. ama ben ağzımı açmayıp köşesine çekilenlerdenim
 
Neden bütün hakareti yiyen anne oluyor ? Hep suçlanan anneler eksikliklerde. Daha baskın olduklarından mi ?
Konu sahibinin babasını bilmiyorum, varsayarak veya kendimi düşünerek cevap vereyim.
Benim babama bir kırgınlığım yok, evet yol göstermedi ama benim bulduğum yola da karışmadı, sen bilirsin dedi.
Ama bir şeyi çok isteseydim ve beni işleye işleye vazgeçirseydi sanıyorum dönüşü olmayan bir kırgınlığım olurdu (konun sahibinin anneye kırgınlığı).

İnsanın istediği işle/hobiyle ilgilenmesi ihtiyaç hiyerarşisinde ilk sıralara yerleşemese bile çok önemli bir ihtiyaç.
Hayatını değiştiriyorsun ya...
Kimin hakkı var buna?

Anne olana kadar annelerin hakkı ödenmez derdim, anne olduktan sonra bu çocuğun hakkını nasıl vereceğiz diyorum.
Ben anne tarafından bakamıyorum.
 
Yalniz bisey fark ettim , su forumda sevdigim insanlarin cok buyuk kismi anne maduru
Hanimlar galiba annelerimiz sayesinde muhtesem kadinlar olmusuz
evet ya haklısın bu konuda ben de istemeden de olsa bana çok zararı dokunmuş bir anne ve ölmesini dört gözle bekledığım hayatımda 1 haftalık anım olan bir baba müsveddesi sahibiyim.Ama güçlüyüm hala mutluyum hayat doluyum.Kendi evladım şanslı çok çok ilgili bir anne babaya sahip.aileyi seçemedim ama kızıma babayı ben seçtim
 
Yok.. Benim aklıma yatmadı
Ergenler söyler bu lafları annelerine saydığınız sebeplerden

Her ana kız, ana oğul içiçeyken yapacak çok da bi şeyleri yoksa kavga eder. Akıl istememişsiniz ama birbirinizden biraz uzaklaşmak en iyisi
Gangsta'nın tüm mesajlarını en azından bu konuda okumamışsınız,
Yapacak çok da bi şeyleri yokken demişsiniz, yapacak o kadar şey varken, içinden taşıyorken, hevesle, heyecanla, yaptırılmaması, yapılacak olan her güzel şeye ket vurulması, önüne gelen her fırsatın küçümsenerek bertaraf edilmesi.... O çocuğun hevesi ve heyecanı hiçe sayılarak,
Uzaklaşmaya çalışıldıkça içine çekilmesi,mecburi hissettirilerek, dört bir yandan,
Ergenlik de hafife alınacak bir zaman değildir, karakterin yerleştiği hayata dair fikrilerin ve yönün belirlendiği yaştır ki maalesef ailelerin bilinçsiz tavırlarıyla ya rezil olur ya vezir,
Burada rezil olmuş bir hayatın acısı var,
Acı öyle derin ki cidden Nasreddin Hoca'ya bağlanası tam,
'Yaşamayan bilmez'e ister istemez dönüyor
Avukat değilim, 'arkadaş'ım, yaşadıklarını canımın derinliklerinde hisseden, diyelim.
 
Konu sahibinin babasını bilmiyorum, varsayarak veya kendimi düşünerek cevap vereyim.
Benim babama bir kırgınlığım yok, evet yol göstermedi ama benim bulduğum yola da karışmadı, sen bilirsin dedi.
Ama bir şeyi çok isteseydim ve beni işleye işleye vazgeçirseydi sanıyorum dönüşü olmayan bir kırgınlığım olurdu (konun sahibinin anneye kırgınlığı).

İnsanın istediği işle/hobiyle ilgilenmesi ihtiyaç hiyerarşisinde ilk sıralara yerleşemese bile çok önemli bir ihtiyaç.
Hayatını değiştiriyorsun ya...
Kimin hakkı var buna?

Anne olana kadar annelerin hakkı ödenmez derdim, anne olduktan sonra bu çocuğun hakkını nasıl vereceğiz diyorum.
Ben anne tarafından bakamıyorum.

Evet bende çoğu zaman düşünüyorum ya eksiksem , ya yanlışsam diye.

En çok , çok sevmek ve çok şefkat göstermek geliyor elimden.
Birde hep dinliyorum , önemsiyorum.

Biraz düşündüm de konu sahibini , yaZdıklarını , buradaki yorumlardaki feryadı , öfkeyi ; sanıyorum duyulmadiklari için isyanları.

Babalarda anneler kadar bu suça ortak ama kenarda köşede sessiz adam olduklarından göze carpmiyorlar.
 
Gangsta'nın tüm mesajlarını en azından bu konuda okumamışsınız,
Yapacak çok da bi şeyleri yokken demişsiniz, yapacak o kadar şey varken, içinden taşıyorken, hevesle, heyecanla, yaptırılmaması, yapılacak olan her güzel şeye ket vurulması, önüne gelen her fırsatın küçümsenerek bertaraf edilmesi.... O çocuğun hevesi ve heyecanı hiçe sayılarak,
Uzaklaşmaya çalışıldıkça içine çekilmesi,mecburi hissettirilerek, dört bir yandan,
Ergenlik de hafife alınacak bir zaman değildir, karakterin yerleştiği hayata dair fikrilerin ve yönün belirlendiği yaştır ki maalesef ailelerin bilinçsiz tavırlarıyla ya rezil olur ya vezir,
Burada rezil olmuş bir hayatın acısı var,
Acı öyle derin ki cidden Nasreddin Hoca'ya bağlanası tam,
'Yaşamayan bilmez'e ister istemez dönüyor
Avukat değilim, 'arkadaş'ım, yaşadıklarını canımın derinliklerinde hisseden, diyelim.
damdan düşenın halini damdan düşen anlarmış kendine has açıklasan da anlamazlar ki
 
damdan düşenın halini damdan düşen anlarmış kendine has açıklasan da anlamazlar ki
Ben öyle pis düşmüşüm ki o damdan, anne der demez hatırladığım ilk acım bile aklıma geliyor annemle alakalı,
Canım acımayı geçti resmen kanıyor artık,
Ama ömür yandı, bitti, resmen kül oldu
Ağlanmak da değil derdim hayatıma devam etmek
O da bir parçası olduğu için bari kalanı güzel geçsin diye anlatmaya çalıştıkça sanırım batıyoruz
Bilemedim,
 
Ben öyle pis düşmüşüm ki o damdan, anne der demez hatırladığım ilk acım bile aklıma geliyor annemle alakalı,
Canım acımayı geçti resmen kanıyor artık,
Ama ömür yandı, bitti, resmen kül oldu
Ağlanmak da değil derdim hayatıma devam etmek
O da bir parçası olduğu için bari kalanı güzel geçsin diye anlatmaya çalıştıkça sanırım batıyoruz
Bilemedim,
can kırıkları yaş 40 da olsa 50 de olsa içinde yaşıyor insanın ama yaşamak lazım hayat güzel çünkü herşeye rağmen inadına yaşamak mutlu olmak lazım
 
Yalniz bisey fark ettim , su forumda sevdigim insanlarin cok buyuk kismi anne maduru
Hanimlar galiba annelerimiz sayesinde muhtesem kadinlar olmusuz

Çok normal degil mi :)
İnsanın en güvendiği, en sırtını yaslayabileceği, en yakını annesi olması gerekirken, hayal kırıklığına uğrayıp, itilmiş, güveni sarsılmış çocukluk geçiriliyor.
Eh bu da güçlendiriyor :)
Annesinden bile beklentisi olmayan bir kadını kim neyle korkutabilir? :) yalnızlık mı? Sevgisizlik mi? Psikolojik savaş mı?
Çoğunu çocukken hallettik biz cınım.
 
Back
X