Yakın arkadaş...

Satuski

Üye
Kayıtlı Üye
14 Şubat 2013
61
25
Merhaba kızlar...

Yakın arkadaşımla sorunlarım var, sizden fikir almak istedim.

Çok arkadaşı olan bir insan değilim, sadece bir tane "arkadaşım" var ve onunla yakınız. Genel olarak sıcakkanlı bir insanım ama herkesle kolay kolay duygusal bağ kuramıyorum. Bir insanla her şeyimi paylaşabilirim ama onu arkadaş olarak, dost olarak görmem kolay olmuyor. Hem benden hem karşı taraftan kaynaklı bu. Benden kaynaklı olan, duygusal bağ kurmak için yanıp tutuşsam da kendimi geri çekmem, incinmemek için. Karşı taraftan kaynaklı olan, çaba sarf etmemek. Yani, önemsememek, birlikte vakit geçirmek istememek, farklı uğraşlara vakit ayırmak. Vs vs çok sebepten arkadaş edinemiyorum. Sürekli çaba sarfeden, kafa yoran taraf ben oluyorum ve bundan çok yoruldum artık. Bir insanı ne kadar sevsem de hemen atlamıyorum üstüne artık. Mesafe bırakıyorum ve gerçekten önemsemeyen biraz gamsız insanlar denk geliyor bana sürekli.
Karşımdakinin düşüncelerine çok önem veririm, biriyle vakit geçirirken onun eğlenmesi daha önemlidir benim için. Doğru veya yanlış, yapım böyle. Kendimi ezdirmeden ama karşımdakini de ezmeden halletmeye çalışıyorum işleri.

Yalnız sorun şurdaki, bu yakın arkadaşımla genel olarak çok fazla görüşemediğiz için mesajlaşarak haberleşiyoruz. Muhabbet ediyoruz. En azından ben böyle böyle iletişim kurmaya devam etmek istiyorum kopmamak için. Ama o sürekli mesajda kendini ifade edemediginden, bu yüzden mesaj atmadığindan dem vuruyor. Dışarda görüşmek için de yeterli çaba sarf etmiyor. Arkadaşlık benim için çok değerli ve aynı zeminde birlestiginiz birini bulmak kolay degil ama çaba sarf etmeyen biri için de kendimi yıpratmak istemiyorum.
Son bardağı taşıran damla ise benim ona karşı sözlerime o kadar dikkat etmeme karşı onun beni azarlar gibi ettiği bir laf oldu. Aramızda bırak küfür, argo, lan bile demeyen insanlarız.
Siz nasıl devam ettiriyorsunuz arkadaşlıklarınızı? Veya nasıl arkadaş ediniyorsunuz?
Uzun olduğu için kusura bakmayın, iyice açıklamak istedim.
 
Yaşlarınız kaç? İnce düşünceli biri olduğunu düşünüyorum senin. İnce düşünüyorsun ve doğal olarak karşıdan da bunu bekliyorsun fakat o yapmıyor. Arkadaşına ne sıklıkla mesaj atıyorsun? Çok fazla ve sıkça bunu yapıyorsan bunalıyor olabilir. Ayrıca ben de mesaj özürlü bir insanımdır mesela, belki arkadaşın da böyledir. Mesajlaşmak yerine telefon etmek daha mantıklı bence. Telefonda konuşsanız mesela günde bir kere ya da iki günde bir falan?
 
Benim de herkese canım cicim yapıp bana nazı geçiyor diye insan içinde azarlamaktan tut da hakaret etmeye varan laflar eden bir arkadaşım vardı. En Son artık öyle bir kazık attı ki bir anda sildim. Eski konularımda bulabilirsin hatta. Arada bir özlüyorum muhabbetlerimizi ama inan kafam daha rahat.
 
sadece bir tane arkadasin oldugundan herhalde, onu cok fazla hayatinin merkezine yerlestirmissin

arkadasliklar, dostluklarda ikili iliskilerdeki gibi her iki tarafin cabasiyla, emegiyle yürür
 
Bence arkadaşlığı takıntı haline getirmişsin. Hayatının merkezine koymuşsun. Abartılı tepkiler veriyorsun ufak meselelerde. Kendini mesajla ifade edemediği için yazmayan arkadaşına kırılmak da bu abartılı tepkine dahil. Bir tane arkadaş ediniyorsun ve ondan fazla beklenti içine giriyorsun. Karşı taraf hissediyordur bunu, belki boğuluyordur. Ufak tefek seylerin kırgınlık, gücenme sebebi yapıldığı arkadaşlıkları yüzeysel buluyorum. Senin bahsettiğin arkadaşlığın gibi. Hala görüşmek için çaba sarfedip sarfetmemek meselesini düşünüyorsun. Niye bu kadar ince düşünüyorsun? Bu sevgili değil ki, arkadaş. Herkes senin gibi merkezine koymuyor arkadaşlığı, iş güç hayat derken görüşüyor ya da görüşemiyor her zaman. Bu kadar kasılan, hesap yapılan arkadaşlıklar hoş değil bence, ve uzun ömürlü de olmuyor genelde. Biraz daha rahat olmalısın. Ne sıklıkta görüşüp görüşemememiz bu kadar dert edilecek bir şey değil. Bir kişiye odaklanmaktansa arkadaş çevreni genişletmeni öneririm. "Herkesle herkesi paylaşırım, ama arkadaş olmam" diyerek zorlama kendini. Bu meseleleri gözünde aşırı büyütmüşsün. Bunlar eş değil, arkadaş. İnasanın bin tane de arkadaşı olabilir.
 
Yaşlarınız kaç? İnce düşünceli biri olduğunu düşünüyorum senin. İnce düşünüyorsun ve doğal olarak karşıdan da bunu bekliyorsun fakat o yapmıyor. Arkadaşına ne sıklıkla mesaj atıyorsun? Çok fazla ve sıkça bunu yapıyorsan bunalıyor olabilir. Ayrıca ben de mesaj özürlü bir insanımdır mesela, belki arkadaşın da böyledir. Mesajlaşmak yerine telefon etmek daha mantıklı bence. Telefonda konuşsanız mesela günde bir kere ya da iki günde bir falan?

İkimiz de 22 yaşındayız. 2-3 günde bir mesaj atarım genelde. İlginç ya da hoşuma giden bir şey olduysa. Telefonda konuşmayı benim tercih ettiğim bir şey, ama o bunu sevmiyor. Evdeyse mesela sürekli daha önemli işlerle ilgilenmesi gerekiyor vs sebeplerle çok kısa kesmeye başlayınca artık ben de telefonla aramayı bıraktım. En önemli meselelerde bile telefonda konuşmamız en fazla 1 dk. Bunu söyleyince o kadar garip geldi ki şu anda bana, eskiden saatlerce telefonda konuşurduk arkadaşlarımla. Kendi de öyleydi, biz bu kadar yakın değilken, o zaman onun yakın olan arkadaşlarıyla 45 dk telefon görüşmesi yapardı. Bir süre aynı öğrenci evinde kaldık da. Neden böyle oldu bilmiyorum. Onu telefonla aramaya korkuyorum, yüzüme kapatır gibi telefonu kısa kesmesinden çekiniyorum. Telefon görüşmesi yapsak da arayan ben olurum zaten o aramaz, aramıyor. Mesaj özürlü olmasını anlarım. Ama başka herhangi bir şekilde iletişim kurma alternatifi göstermiyor ve o yüzden kızıyorum. Bilmiyorum. Yakın arkadaş hayatı birlikte yaşadığın insan demek, bu zamana kadar mesafeli kalmakla suçlanan ben şimdi birisi için fazla yapışkan olabiliyorum.
Bazen kendimi çok fazla törpülediğimi düşünüyorum. İsteklerimi, düşüncelerimi, kızgınlıklarımı çok fazla içimde tuttum. Belki de biraz mesafe koysak iyi olacak...
 
Bence arkadaşlığı takıntı haline getirmişsin. Hayatının merkezine koymuşsun. Abartılı tepkiler veriyorsun ufak meselelerde. Kendini mesajla ifade edemediği için yazmayan arkadaşına kırılmak da bu abartılı tepkine dahil. Bir tane arkadaş ediniyorsun ve ondan fazla beklenti içine giriyorsun. Karşı taraf hissediyordur bunu, belki boğuluyordur. Ufak tefek seylerin kırgınlık, gücenme sebebi yapıldığı arkadaşlıkları yüzeysel buluyorum. Senin bahsettiğin arkadaşlığın gibi. Hala görüşmek için çaba sarfedip sarfetmemek meselesini düşünüyorsun. Niye bu kadar ince düşünüyorsun? Bu sevgili değil ki, arkadaş. Herkes senin gibi merkezine koymuyor arkadaşlığı, iş güç hayat derken görüşüyor ya da görüşemiyor her zaman. Bu kadar kasılan, hesap yapılan arkadaşlıklar hoş değil bence, ve uzun ömürlü de olmuyor genelde. Biraz daha rahat olmalısın. Ne sıklıkta görüşüp görüşemememiz bu kadar dert edilecek bir şey değil. Bir kişiye odaklanmaktansa arkadaş çevreni genişletmeni öneririm. "Herkesle herkesi paylaşırım, ama arkadaş olmam" diyerek zorlama kendini. Bu meseleleri gözünde aşırı büyütmüşsün. Bunlar eş değil, arkadaş. İnasanın bin tane de arkadaşı olabilir.

Biraz alıngan bir yapım var, belki de abarttım gerçekten de. Arkadaş derken dost, olarak kastettim aslında. Normalde kullanmadigim bir kelime olduğu için garip oldu. O zaman şöylede diyebiliriz, arkadaşım çok, ama dostum bir tane. Durum da böyle. Dostunuzla böyle bir durum olsa yine de aynı mı olurdu cevabınız? Bilmiyorum, belki de haklısınız. Ama öyle takıntı dercesinde hayatın merkezine yerleştirme durumu yok. Burda konuyu böyle uzun uzadıya yazınca öyle hissettirmiş olsa da. Uzun vadede gerçekleşen olaylar bunlar.
 
İkimiz de 22 yaşındayız. 2-3 günde bir mesaj atarım genelde. İlginç ya da hoşuma giden bir şey olduysa. Telefonda konuşmayı benim tercih ettiğim bir şey, ama o bunu sevmiyor. Evdeyse mesela sürekli daha önemli işlerle ilgilenmesi gerekiyor vs sebeplerle çok kısa kesmeye başlayınca artık ben de telefonla aramayı bıraktım. En önemli meselelerde bile telefonda konuşmamız en fazla 1 dk. Bunu söyleyince o kadar garip geldi ki şu anda bana, eskiden saatlerce telefonda konuşurduk arkadaşlarımla. Kendi de öyleydi, biz bu kadar yakın değilken, o zaman onun yakın olan arkadaşlarıyla 45 dk telefon görüşmesi yapardı. Bir süre aynı öğrenci evinde kaldık da. Neden böyle oldu bilmiyorum. Onu telefonla aramaya korkuyorum, yüzüme kapatır gibi telefonu kısa kesmesinden çekiniyorum. Telefon görüşmesi yapsak da arayan ben olurum zaten o aramaz, aramıyor. Mesaj özürlü olmasını anlarım. Ama başka herhangi bir şekilde iletişim kurma alternatifi göstermiyor ve o yüzden kızıyorum. Bilmiyorum. Yakın arkadaş hayatı birlikte yaşadığın insan demek, bu zamana kadar mesafeli kalmakla suçlanan ben şimdi birisi için fazla yapışkan olabiliyorum.
Bazen kendimi çok fazla törpülediğimi düşünüyorum. İsteklerimi, düşüncelerimi, kızgınlıklarımı çok fazla içimde tuttum. Belki de biraz mesafe koysak iyi olacak...
Kızma, kırılma, takma, hayatının merkezine de koyma. Bu kadar üstüne düşme, bu kadar da sevme bir arkadaşını, dostunu, benden sana altın tavsiye.
 
arkadaş konusunda çok fazla kasma kendini, hayatının merkezi de yapma, çalışmıyorsan eğer bence işe girmelisin
 
Bazı arkadaşlıklar çok güzel başlıyor, sürükleyici ve tatlı ilerliyor. Tam "biz çok sıkıyız, artık kopmayız" derken, taraflardan birinin ilgileri değişiyor, o arkadaşlığı geri plana atıyor. Bu durumda ilgilenen tarafın da çok zorlamaması lazım. Ben de sizin gibi kopmamak için belli sıklıklarda görüşmeye, en azından hal hatır sormaya özen gösteririm. Ancak yaygın arkadaşlık anlayışı böyle değil. İnsanlar arkadaşlarını biraz "ilaç gibi" görüyorlar; lazım oldukça ararsın. Ben çözümü vefalı arkadaşlara vefalı oldukları sürece vefa göstermekte buldum. Sonuçta kimse bulunmaz Hint kumaşı değil. Birlikte eğleniyorsak bu iki tarafın sayesinde olan bir şey.
Bu konu benim de çok kafamı kurcaladı. Hatta burada açtığım bir konu var, bakabilirsiniz.
 
arkadaş konusunda çok fazla kasma kendini, hayatının merkezi de yapma, çalışmıyorsan eğer bence işe girmelisin

Bu "çalışmıyorsan işe gir" yorumu alakasız bir yerde benim konuma da geldi ya helal olsun. Kusura bakmayın kişisel bir şey değil, ama sürekli işe gir , çalışmaya başla tarzı yorumlar beni çok sinirlendiriyor. Herkesin hayat şartları farklı yani neden sürekli aynı cümle?
Öğrenciyim bu arada henüz mezun olmadım.
 
Bazı arkadaşlıklar çok güzel başlıyor, sürükleyici ve tatlı ilerliyor. Tam "biz çok sıkıyız, artık kopmayız" derken, taraflardan birinin ilgileri değişiyor, o arkadaşlığı geri plana atıyor. Bu durumda ilgilenen tarafın da çok zorlamaması lazım. Ben de sizin gibi kopmamak için belli sıklıklarda görüşmeye, en azından hal hatır sormaya özen gösteririm. Ancak yaygın arkadaşlık anlayışı böyle değil. İnsanlar arkadaşlarını biraz "ilaç gibi" görüyorlar; lazım oldukça ararsın. Ben çözümü vefalı arkadaşlara vefalı oldukları sürece vefa göstermekte buldum. Sonuçta kimse bulunmaz Hint kumaşı değil. Birlikte eğleniyorsak bu iki tarafın sayesinde olan bir şey.
Bu konu benim de çok kafamı kurcaladı. Hatta burada açtığım bir konu var, bakabilirsiniz.

Teşekkürler, haklısınız...