Tekrar merhabalar, öncelikle cevap yazan herkese çok teşekkür ederim.
Ben havadan sudan konuşamıyorum, bir kere aklıma öyle konular gelmiyor, öyle konular hakkında ne konuşulur bilmiyorum, dahası bu şekildeki konuşmalar bana boş geliyor dolayısıyla bu şekilde konuşmak da içimden gelmiyor. Arkadaş çevresi oluşturmam gerektiği konusunda haklısınız. Ben hiç kimseye iğrenç demedim ki, yalnızca birçok kişiyi umursamaz olarak görüyorum. Benim için bazı şeyler var ki beraber olacağım kişi kesinlikle bu konuda benimde aynı görüşte olmalı, mesela sigara kullanmamak gibi, ama bazı kriterlerin zamanla esneyebileceğine ben de katılıyorum.
İnternetten tanışmak da bir seçenek ama insanların sayısı ve kimilerinin düşüncesi tedirgin edici, nerden başlayıp nasıl devam etmeli?
Arkadaşınız için üzüldüm, siz de ona sırtınızı döndüyseniz bu durumda o ne yapacak? Elbette sizin de haklı olduğunuz noktalar vardır ama arkadaşlık yalnızca iyi günde beraber olmak mıdır? Kötü günde elinizden tutmuyorsa karşınızdaki kişi gerçekten arkadaşınız sayılır mı?
Arkadaş: "Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her biri, yâren. " (tdk.gov.tr)
İnanın bir başka birisi neden beni sevsin diye ben de kendime zaman zaman soruyorum, "kötü biri" olmadığım cevabından başka bir şey bulamadım. Konu içerisinde birkaç kez bahsedildi sanırım, "önce kendinizi sevin", bu ne demek? Bu sözü duyunca birden kendim ile barışık biri olup yalnız oluşumu unutmam mı bekleniyor? Veyahut kişi kendini nasıl sever, süreç nasıl işliyor? Ya da "kendime güvenmeliyim" diye kendi kendime telkinde bulunursam kendime güvenebilir miyim, böyle olmuyorsa ne yapmalı?
Şu anda telefon rehberimde yaklaşık elli kişi ekli. Bu elli kişiden yaklaşık onu aile bireyi, kaldı geriye kırk; onu hizmet/ürün aldığım kişiler, kaldı geriye otuz, on beşi şu ana kadar hiç aramadığım ama ne olur ne olmaz diye kayıtlı tuttuğum kişiler, kaldı geriye on beş, beşi de uzun zamandır iletişime geçmediğim kişiler, kaldı geriye on kişi. Rehberimde iletişimde olduğum on kişi varken sosyal medya hesabı açsam beni kim takip edecek? Dahası ben bu kişilerle ne paylaşacağım? Kahvede, parkta, orada burada fotoğraf çekip koysam kimin umrunda olur ki? Ben hayatımı herkesle paylaşamam, dolayısıyla hesabımı herkesin görebileceği şekilde ayarlayamam, sonuçta üç beş kişi fotoğrafımı görüp beğense bu daha üzücü olmaz mı?
Her zaman temiz ve düzgün giyinirim, ama hiçbir zaman aşırıya kaçmadan ve hep klasik bir çizgide. Kompleksli miyim bilemiyorum; hep olduğum gibi ve doğal davranırım.
Benzer konular olabilir, bahsettiğiniz kişi ben değilim, nitekim bu açtığım ilk konu. Telkinlerinizin bana bir katkısı yok ne yazık ki, "çok düşünmeyin derim" diyince insan düşünmeyi bırakamıyor, eğer böyle bir şey mümkün olsaydı zaten ben çoktan kendi kendime bu lafları söylerdim.
:) Spora gitmek sanırım herkesin ortak tavsiyesi, diyelim ki gittim ne olacak hiç kestiremiyorum, ter içinde koşarken biri yanıma gelip benimle mi tanışacak, ya da biri ağırlık çalışırken ben gidip yanına mı sokulayım, nasıl oluyor orada bu işler? Öğrenci kulüpleri boş gezenin boş kalfasını toplama kampı gibi iş görüyor diye görüyorum dolayısıyla bence çok cazip değiller. Dil dersinde de nasıl bir şey yaşanabilir kestiremiyorum.
İyi dilekleriniz için teşekkürler.
"Kendini sevmek" ne demek açıklayabilir misiniz? Neden sosyal medya kullanmadığımı ve kullanmak istemediğimi bu mesajda yukarılarda bir yerde açıkladım. Ne yalnız olmak isterim, ne de karamsar olmak isterim ve bunu kendime isteyerek yapmıyorum. İnsanlarla ne konuşulur bilmiyorum ama boş konuşmayı seven biri değilim. İyi temenniniz için teşekkürler.
Ben kendimden sıkılıyorum, hatta şu anda birçok şey anlamsız geliyor, keşke böyle olmasaydı. Daha önce yazdığım gibi ben de kendimde kişilerin ilgisini çekecek bir şey bulamıyorum

Dolayısıyla etrafımdaki kişilere benimle ilgilenmedikleri için kızamam ama ne çok isterdim birinin benimle ilgilenmesini...
"Bunları düşündünüz mü hiç?" Düşünmez olur muyum... Çok üzüyor bu sorulara cevap verememek beni çok, ama ister miyim ben böyle olsun? Biri vardı çok etkilendiğim ki gerçekten çok farklı birisiydi, belki de şimdiye kadar onun gibisini görmemişimdir. İlk gördüğümde bayağı etkilenmiştim, sonra oturup düşünmüştüm, ben gitsem bu kişinin karşısına çıksam ne diyebilirim ki? Ne söyleyeceğim de bu kişinin ilgisini çekeceğim? Bu soruların yanıtsız kalması benim yüreğimi yakıyor. Sonraları bu kişiyi ortak bir derste biri ile beraberken gördüm. Hoca arkasını dönmüş tahtada ders anlatıyorken ve herkes hocayı dinliyorken, bu kişiyi beraber olduğu kişiye bakarken gördüm, ne kadar masum ve içten bakıyordu... Ne çok isterdim birinin de bana öyle bakmasını. Baktığı kişi bile bu durumun farkında değilken, ben arka sıralarda o bakışın naifliği ile eridim gittim, sonrasında ders dinlemek mümkün mü, hayata hiçbir şey olmamış gibi devam etmek mümkün mü? Bu kişilerin de elbette hayatlarında hoşnut olmadıkları şeyler vardır, hatta bundan çok daha önemsiz gibi gözüken konularda insanlar nelerle uğraşıyor, ama kimsenin bana öyle bakmasına neden olabilecek bir şeye sahip olamamak insanı yıkıyor.
Bence son derece haklısınız, sıkıcıyım, asosyalim ve kimsenin beni sevmesi için bir nedenim yok ama böyle olmasını ben de istemezdim.
Aynı soruları ben size soruyor olsaydım, sizin cevabınız ne olurdu?
Tavsiyeleriniz ve içtenliğiniz için teşekkürler, hayatınızda yolunda gitmeyen şeyleri düzeltebilmenize sevindim.
Sorun bir kişinin hoşlanmaması değil ki, hiç kimsenin hoşlanmaması... Teşekkürler.
Teşekkürler.
Haklısınız olduğum gibi devam edersem hiçbir şeyin değişmeyeceğini ben de fark ettim. Sorunuza cevap vermek isterdim ama aklıma bir şey gelmiyor, mesela bu sorunun sizin için cevabı nedir, belki sizin söyleyeceklerinize göre aklıma bir şeyler gelir.
İstediğiniz her şeyi yapmaya zaman bulabilmenize sevindim, haklı olabilirsiniz, kendimi kandırıyor olabilirim, ne yapmalı?
İlber Ortaylı bir programında "çölde gül yetişmez" veya "su olmayan yerde yeşillik olmaz" minvalinde bir söz söylemişti, benimkisi de o hesap, sizin de dediğiniz gibi kahvehanede kendime göre birini bulabileceğimi düşünmediğim gibi tavsiye edilen ortamlarda da karşıma istediğim gibi birinin çıkmayacağını düşünüyorum. Açıkçası illaki birileri vardır ama o kişileri bulmak, o kişileri bulana kadar başkaları ile iletişime geçmek de zor geliyor bana, ee ne yapacağım o halde:) Okulda ne yapabilirim ki, gün içerisindeki en büyük olayım öğleyin yemeğe gitmek oluyor, okula da tek başıma gidip geldiğimi düşünürsek toplu taşıma araçları şansından da mahrum kaldım diyebiliriz:)
Zaten şu anda yaşantımı etkilemekte, umarım bir de sağlığımı etkilemez. Psikolojik bir yardımın bir faydasının olacağını düşünmüyorum, ben içinde bulunduğum durumu paylaşacağım ve o karşımdaki kişi de sözleri ile beni bu durumdan çekip kurtarabilir mi?
Belki de bahsettiğiniz gibi sorunlarla karşılacağım ama çok uzun zamandır bahsettiklerimi kafama takıyorum, en azından sorun değişikliği bile benim için daha cazip. "Takmayın", "etmeyin", "yaşayın" diyince insan bir anda takmamazlık, etmemezlik yapamıyor veya hemen tadını çıkartmaya başlayamıyor.
İçinizden söylememenizi rica ettiğim şeyleri söylemek geliyorsa söyleyin elbette ama bunun kime ne faydası olur? Şöyle düşünün, karnı aç olan birine "boşver acıktığını düşünme" derseniz karşınızdaki kişi birden aç olduğunu unutabilir mi veya üşüyen birine "aman üşüme hayatın tadını çıkart" demek ne kadar anlamlı? Dediğiniz gibi belki de yapabileceğim bir çok şey vardır ama ben bu konuya o kadar saplandım ki aklıma başka bir şey gelmiyor.
Amma da uzun bir mesaj oldu, ama suçlusu sizlersiniz, bu kadar mesaj yazınca cevap da uzun oldu haliyle. Şaka bir yana hepinize bir kez daha teşekkür ederim.