şimdi, öncelikle, şöyle bir dolaşırken rastladığım bir konuydu bu, ilk sayfasını okuyup çıkayım derken 2,3... 38. sayfaya kadar geldim. Her yeni gelişmede, buradan sonra şöyle olacak dedim okurken ve gerçekten düşündüğüm şeyleri yazdın, ben de okudum gülerek.
yorumları da çok değil, ara sıra okudum, gerçekten onur kırıcı ve engelleyici, set koyucu yorumlar vardı canım sıkıldı.
ilişkiniz tipik bir "sevgili olmaya çalışma" ilişkisi arkadaşım. daha yenisiniz ve bir ilişkiyi oturtmaya çalışıyorsunuz. ilişkinin başında görülen "kesin başkası var beni yedekte tutuyor" gibi talihsiz dışavurumların kurbanı olup yanlış adımlar atmışsın. bu süreç boyunca beğendiğim tek hareketin, malesef senin elinde olmayarak yaptığın bi şey o da, tarifenin bitmesi ve artık whatsappı açamaman. whatsappım açılmıyor yazısını okuduğumda içimi huzur kapladı çünkü sonrasında adamın yazdığı mesajlar tam da tahmin ettiğim gibiydi.
her neyse.. son ayrılık mesajına gelirsem, o kadar yersiz o kadar saçma bir hareket ki arkadaşım, kusura bakma sert eleştiriyorum. ayrılık mesajı atıyorsun durup dururken, ki bunu da iyi geceler yazmadı gibi alakasız bir tetikleyici ile yapıyorsun, hadi yaptın, karşısında gelen cevaba duygusuz diyorsun, pardon da sen adama umarım seni anlayacak birini bulursun yazmışken, ne söylemesini bekliyordun? hadi onu da geçtim.. ayrılalım diyorsun, birkaç gün sonra iyi misin diye arıyorsun. pardon da adam sana yine iyi cevap vermiş orada, ben olsam sanane derdim. şimdi bir kere sen ne istediğini bilmiyosun gibi, bir şeye karar veriyosun, mesela ayrılmak istediğine karar veriyosun ama bu kararı o kişiye açıklarken de, karşılığında "hayır lütfen beni bırakma" minvalinde bir şey bekleyerek veriyorsun bu kararı? e bu neyin ayrılık kararı o zaman?
neyse çok uzatmadan bir sonuca bağlayayım; iki taraf da birbirini seviyor. sen biraz daha laçka bir ilişkiden hoşlanıyor olabilirsin, yaşınızı bilmiyorum ama evlilik vs düşündüğüne göre 20'li yaşlardasınız, karşındaki adam da biraz olgunsa bu tarz ilişkilere gelemiyor olabilir. kafasında evlilik olan biriyse, bunun planlarını yapmaya başlamış ve kendi içerisinde maddi manevi sıkıntıya düşmüş olabilir. bunların dışında ev içerisinde yaşadığı sıkıntılar olabilir. hadi hiçbiri değilse, laçkalaşmadan seviyeli seviyeli seviyor olabilir karşısındakini. bu durumda da alırsın karşına sevgilini, nasıl bir ilişki beklediğini anlatırsın, o da bana uymaz diyebilir ya da kendi isteklerini anlatır ve orta yol bulmaya çalışırsınız. karşılıklı tavizler vererek, tolerans gösterirsiniz.
seni sevdiğini düşünüyorum. lütfen beni sevmiyor, hiç sevmedi, yedekte tutuyor gibi talihsiz bilinçaltı düşünceleri sök at kafandan. bunlar klasik kız kaygılarıdır ve kalbini kemirir. yapmayın, birbirinizi kaybetmeyin böyle şeyler yüzünden.
bir de ilişkiyi rutine bağlamayın nolur. nasıl yani rutin, şöyle, her sabah günaydın mesajı atmak nedir? lütfen, hangi çağdayız? 3 gün ben de her sabah günaydın her akşam iyi geceler yazmak, yazdırılmak zorunda kalsam, ay derim, fenalaşırım.
üzme kendini. adamı güzel seviyorsun, hoşuma gitti, yoksa bu kadar uzun yazmam ben.
yorumları da çok değil, ara sıra okudum, gerçekten onur kırıcı ve engelleyici, set koyucu yorumlar vardı canım sıkıldı.
ilişkiniz tipik bir "sevgili olmaya çalışma" ilişkisi arkadaşım. daha yenisiniz ve bir ilişkiyi oturtmaya çalışıyorsunuz. ilişkinin başında görülen "kesin başkası var beni yedekte tutuyor" gibi talihsiz dışavurumların kurbanı olup yanlış adımlar atmışsın. bu süreç boyunca beğendiğim tek hareketin, malesef senin elinde olmayarak yaptığın bi şey o da, tarifenin bitmesi ve artık whatsappı açamaman. whatsappım açılmıyor yazısını okuduğumda içimi huzur kapladı çünkü sonrasında adamın yazdığı mesajlar tam da tahmin ettiğim gibiydi.
her neyse.. son ayrılık mesajına gelirsem, o kadar yersiz o kadar saçma bir hareket ki arkadaşım, kusura bakma sert eleştiriyorum. ayrılık mesajı atıyorsun durup dururken, ki bunu da iyi geceler yazmadı gibi alakasız bir tetikleyici ile yapıyorsun, hadi yaptın, karşısında gelen cevaba duygusuz diyorsun, pardon da sen adama umarım seni anlayacak birini bulursun yazmışken, ne söylemesini bekliyordun? hadi onu da geçtim.. ayrılalım diyorsun, birkaç gün sonra iyi misin diye arıyorsun. pardon da adam sana yine iyi cevap vermiş orada, ben olsam sanane derdim. şimdi bir kere sen ne istediğini bilmiyosun gibi, bir şeye karar veriyosun, mesela ayrılmak istediğine karar veriyosun ama bu kararı o kişiye açıklarken de, karşılığında "hayır lütfen beni bırakma" minvalinde bir şey bekleyerek veriyorsun bu kararı? e bu neyin ayrılık kararı o zaman?
neyse çok uzatmadan bir sonuca bağlayayım; iki taraf da birbirini seviyor. sen biraz daha laçka bir ilişkiden hoşlanıyor olabilirsin, yaşınızı bilmiyorum ama evlilik vs düşündüğüne göre 20'li yaşlardasınız, karşındaki adam da biraz olgunsa bu tarz ilişkilere gelemiyor olabilir. kafasında evlilik olan biriyse, bunun planlarını yapmaya başlamış ve kendi içerisinde maddi manevi sıkıntıya düşmüş olabilir. bunların dışında ev içerisinde yaşadığı sıkıntılar olabilir. hadi hiçbiri değilse, laçkalaşmadan seviyeli seviyeli seviyor olabilir karşısındakini. bu durumda da alırsın karşına sevgilini, nasıl bir ilişki beklediğini anlatırsın, o da bana uymaz diyebilir ya da kendi isteklerini anlatır ve orta yol bulmaya çalışırsınız. karşılıklı tavizler vererek, tolerans gösterirsiniz.
seni sevdiğini düşünüyorum. lütfen beni sevmiyor, hiç sevmedi, yedekte tutuyor gibi talihsiz bilinçaltı düşünceleri sök at kafandan. bunlar klasik kız kaygılarıdır ve kalbini kemirir. yapmayın, birbirinizi kaybetmeyin böyle şeyler yüzünden.
bir de ilişkiyi rutine bağlamayın nolur. nasıl yani rutin, şöyle, her sabah günaydın mesajı atmak nedir? lütfen, hangi çağdayız? 3 gün ben de her sabah günaydın her akşam iyi geceler yazmak, yazdırılmak zorunda kalsam, ay derim, fenalaşırım.
üzme kendini. adamı güzel seviyorsun, hoşuma gitti, yoksa bu kadar uzun yazmam ben.