Hayıflanmak için çok erken bi yaştasın, geçmişi değiştiremeyeceğine göre, bugünü ve yarını değiştirmeye bak...hani elimde örnek vereceğim çok net konular da yok aslında ama bazen böyle hissediyorum ve ilk gençlik zamanlarımı boşa harcamışım gibi geliyor. sanki 15-20 yaşlarım hayatımın en güzel coşkulu yıllar olması gerekliymiş gibi hissediyorum (filmlerde izlediğimiz gençlerin çok etkisi var bunda eminim ve hayat bi dizi film değil bunun da farkındayım). ama bazen keşke kendime olan nefretim, özgüvensizliklerim, depresyon ve sosyal anksiyetem olmadan o yılları bidaha yaşasam diyorum. hatta hayatında iz bırakan hatalar yapan, kötü arkadaşlık ve ilişkiler kuran insanlara bile imrendiğim olabiliyor. çok kötü de olsa yaşanmışlıkları var diyorum en azından. aslında ben de çok şey yaşadım çok duygu hissettim fakat bu tecrübelerin çoğu ya kafamın içinde kendime özeldi ya da karşımdakilerin benim kadar önemsemediği durumlardı. lise aşkım diyebileceğim çocuk için hayatının kısa bir süresinde gelip geçen biri olduğuma eminim ve lisedeki en güzel günüm diyebileceğim bir günü yaşadığım arkadaşlarım asla o kadar anlamlı görmemişlerdir. bu kuruntu değil bu arada cidden böyle olduğunu gözlemledim de.
valla tam olarak ne yapmak isterdim onu da bilmiyorum sonuçta imkanlarım ve yaşadığım aile belli, çok bi şey değiştiremezdim geri dönsem. ama küçüklük halimi alıp onu çocuğum gibi yetiştirmek isterdim sanırım. benim gibi hisseden birine ne söylemek isterdiniz? yaşım 20 bu arada.
Teşekkür ederim sevgili Otrera
benden maddi olarak farkı olmayan kişilerin daha fazla yaşanmışlıkları olduğu da oluyor ama. çok lüks şeylerde değil zaten gözüm, biraz da kişilik yapısı da etkili belki çok daha iletişime açık girişken cin gibi olmak falan gerekiyordur ama bu konularda da çok iyi olmayıp yine de çoğu şeyi deneyimlemiş iyi kötü yaşanmışlık kazanmış kişiler var. ben kendi kısır döngüsünde kafasının içinde aynı konuları yaşayan biri gibiyim hep.Gerçek hayat dizi/filmlerdeki gibi değil. Tabii çok zengin değilsen.
çok güzel yazmışsınız teşekkür ederim. ama yaşıtlarımın hayvan gibi eğlendiği 16-17-18 yaşlarımı depresyon sosyal fobi anksiyete özgüvensizlik derken ot gibi geçirdim. bir tane flört ve sadece platonik aşklar dışında başka hiçbir şey yaşamadım, hala da anksiyetemi ve diğer tüm olumsuz duyguları aşamadım. kendimi bazen aşırı amaçsız ve aptal gibi hissediyorum. yeni yeni kendimi aşmaya başlamıştım ki birkaç tane eleştirel dönüt aldım iyice içime kapandım ve hayalete döndüm..bu ataleti nasıl atıcam bilmiyorumHayıflanmak için çok erken bi yaştasın, geçmişi değiştiremeyeceğine göre, bugünü ve yarını değiştirmeye bak...
Eğer şuan ki gibi üzülmeye ve kendine acımaya devam edersen, 5-10 yıl sonrasında da 20 li yaşlarının boşa geçmiş olduğunu düşünecek ve daha çok hayıflanacaksın...
Olumsuzluklara odaklanacağına, olumlu şeyleri de gör ve takdir et kendini..
Zindanda parmaklıkların ardından bakan iki mahkumdan biri çok üzgün ve mutsuzmuş, diğeri ise mutlu ve umutlu... çünkü biri yerdeki çamuru görüp hayıflanıyormuş, diğeri ise gökteki yıldızlara bakıp gülümsüyormuş...
Bizi mutlu yada mutsuz eden, aslında yaşadıklarımız değil... onlara yüklediğimiz anlamlarımız...
kendimi 20 yaşında ama yuvadan atlamaya hazır olmayan bebek kuş gibi hissediyorum. çevreme bakıyorum herkes uçuyor...bi arkadaşım var kız 13-14 yaşından beri çeşmede yazlıklarında kimler kimlerle takılmış ne ortamlara girmiş hayatı görmüş. ben hep evdeydim ya. çıkamadım bi yere. ünide biraz özgürleştim gibi ama yok hep üstüme titrendi dizlerinin dibinden ayrılmayayım istendi ve ben hayatı kaçırdım gibi hissediyorum. hep sınırlar içinde yaşadım bir sonraki değil beş sonraki adımımı tartmam gerekti.Teşekkür ederim sevgili Otrera
selly64 15 - 20 yaş hayatın en dolu dolu yılları olmak zorunda değil, bu en iyi yaş herkes için farklı bence. Ayrıca hayatınızın şimdiye kadarki bölümü hiç de boş sayılmaz. Yoğun bir büyüme gelişme sürecini geride bırakıp tohumdan insan oldunuz adeta :) Yaşamınızı küçük yaşanmışlıklarla doldurun. Yazmak, çizmek, gezmek, müzik, sinema, okuma, ek işi, yoga/meditasyon gibi. Bunlar insanın ruhunu besliyor. Ufak ufak yaşanmışlıklar biriktirin onlar hem ruhunuzu doyuracak hem de büyüyüp dağ olacaktır. Ayrıca zaten etrafınıza iyi baktığınızda daha büyük tecrübeler için fırsatlar yakalayabilirsiniz. Hayat daha yeni başlıyor. Şimdiye kadarki demoydu
ben anı yakalayamıyorum sanırım. hep bir geride kalıyorum kişiliğim olabilir bu. çekingenlik, cesaretsizlik, tembellik de ekleniyor tabi.Daha güzel geçirmek istiyormuşsun. Konuyu olurken otuz yasindasin sandım,ne önemi var sen de otuzlarini guzEl geçir diyecektim ama daha 20sin,yolun başındasin. Önünde geçireceğim güzel günler varken neden geçmiş günlerim kötüydü dersen zaten bu is olmaz ki. Bu nasıl bir bakış acisi? Kimi insanların yirmileri en güzel yaslaridir,kimi insanların yirmileri okumakla,sinavlarla geçer meslek sahibi oldukları otuzlar en güzel çağıdır,kimi insanın ömrü çalışmakla geçer nihayet emekli olur yazlığına yerleşir torun sever, atmışlari en guzel çağıdır . Bizim yapmamız gereken az Cesaret edip istediklerimiz icin mücadele etmek
Mesela ben panik atak annenin kizi olarak mücadele ettim ve tek başıma kampa gitmemi aileme normallestirdim. Agorafobim vardı ertelemeden psikiyatre gittim,ilaç tedavisiyle yaşam kalitemi yükselttim, Çok sevdiğim ama devam etmenin iyi olmayacağı sevgililerden bir cesaret ayrıldım, Yirmibes yaşında para biriktirip işten istifa edip Avrupa turuna gittim...bugün otuzbir olacağım,yaşamak istedigim çoğu şeyi yaşadım. Tabii hala yapamadiklarim da var ama Allah ömür versin yaparım,ne olacak.
Bence bakış açını düzelt. Sosyal fobin varsa da psikiyatre git. Tek başına cozebilecegin bir şey degil
Her şey daha yeni başlıyo. Daha 20 yasındasın.hani elimde örnek vereceğim çok net konular da yok aslında ama bazen böyle hissediyorum ve ilk gençlik zamanlarımı boşa harcamışım gibi geliyor. sanki 15-20 yaşlarım hayatımın en güzel coşkulu yıllar olması gerekliymiş gibi hissediyorum (filmlerde izlediğimiz gençlerin çok etkisi var bunda eminim ve hayat bi dizi film değil bunun da farkındayım). ama bazen keşke kendime olan nefretim, özgüvensizliklerim, depresyon ve sosyal anksiyetem olmadan o yılları bidaha yaşasam diyorum. hatta hayatında iz bırakan hatalar yapan, kötü arkadaşlık ve ilişkiler kuran insanlara bile imrendiğim olabiliyor. çok kötü de olsa yaşanmışlıkları var diyorum en azından. aslında ben de çok şey yaşadım çok duygu hissettim fakat bu tecrübelerin çoğu ya kafamın içinde kendime özeldi ya da karşımdakilerin benim kadar önemsemediği durumlardı. lise aşkım diyebileceğim çocuk için hayatının kısa bir süresinde gelip geçen biri olduğuma eminim ve lisedeki en güzel günüm diyebileceğim bir günü yaşadığım arkadaşlarım asla o kadar anlamlı görmemişlerdir. bu kuruntu değil bu arada cidden böyle olduğunu gözlemledim de.
valla tam olarak ne yapmak isterdim onu da bilmiyorum sonuçta imkanlarım ve yaşadığım aile belli, çok bi şey değiştiremezdim geri dönsem. ama küçüklük halimi alıp onu çocuğum gibi yetiştirmek isterdim sanırım. benim gibi hisseden birine ne söylemek isterdiniz? yaşım 20 bu arada.
Benim de aile yapım, yaşadığım şehir, ekonomik durum gibi sebeplerle öyle çok özgür bir yaşamım olmadı henüz ama yavaş yavaş kabuğumu kırıyorum.kendimi 20 yaşında ama yuvadan atlamaya hazır olmayan bebek kuş gibi hissediyorum. çevreme bakıyorum herkes uçuyor...bi arkadaşım var kız 13-14 yaşından beri çeşmede yazlıklarında kimler kimlerle takılmış ne ortamlara girmiş hayatı görmüş. ben hep evdeydim ya. çıkamadım bi yere. ünide biraz özgürleştim gibi ama yok hep üstüme titrendi dizlerinin dibinden ayrılmayayım istendi ve ben hayatı kaçırdım gibi hissediyorum. hep sınırlar içinde yaşadım bir sonraki değil beş sonraki adımımı tartmam gerekti.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?