Yaşımdan utanıyorum ve kimse bilmesin istiyorum...


önerilerin için teşekkür ederim canım..yanlız şöyle birşey var..ben tabi ki olgunlaşmayan ahmetlerin fesat ayşe teyzelerin düşüncelerini sözlerini davranışlarını tek başına değerlendirerek kendime değer biçmiyorum..neredeyse karşılaştığım her türlü insan bunu aynı doğrultuda yaptıkları için insan ister istemez.."bu kadar kişi aynı anda yanılamaz..bir kişi bile olumlu eleştiri yapmıyor..demekki hakikaten terslik bende" diye düşünmeden edemiyor...yani bu algılama bütün insanların sözlerinin toplamından oluşuyor..yoksa oturup da ahmet şöyle dedi hakkımda diye kendime dünyayı dar etmiyorum..zaten böyle olması için yetersiz bir delil bu bence de..

bir de sözlerinden anladığım kadarıyla bu ortamda bile iyi görünmeye şirin görünmeye çaba gösteriyor olduğumu farkettiğini yazmışsın...aslında herkese de evet haklısın demiyorum..beğendiğim mesajların yanısıra beğeni butonuna basmadığım mesajlar da varki bunlar zaten katılmadığım mesajlar..ve beni suçlar tarzda yazanlara da artık cevap vermeyeceğimi de belirtmiştim..bunlar bazı şeylere katılmadığımı göstermeye yeterli değiller mi ? zaten sadece beğendiğim mesajları kaale alıp onlara cevap yazıyorum...katılmadığımı illa sözle mi belirtmem gerekiyordu ? susmak da bir cevap değil midir ? buna gerek görmediğim için yapmadım..çünkü karşıdakine cevap hakkı doğar da iş tartışmaya gider gereksiz yere uzar diye...çünkü burada öyle şeylerin olmasını bekleyen insanlar da var...belki doğal davranmadığım kanısına varmış olabilirsiniz ama çekinserlik ile doğal olmamak bence aynı şeyler değiller...
verdiğin örnekteki kedi hikayesi de gerçekten hoş bir örnek olmuş eline sağlık canım...evet haklısın kimse öbür tarafa 1-0 galip gitmiyor..gerçekten bu laf çok hoşuma gitti...
canım malesef ki insanları düşüncelerine önem veriyorum..neden dersen..aslında insanların kendi şahısları için de değil...insanların bana karşı olan davranışlarını kendilerinin benim hakkımda olan düşünceleri yönlendirdiği için işin ucu bana dokunuyor ve haketmediğim davranışları görüyorum..çünkü hakkımda iyi düşünmüyorlar...davranışları düşünceler oluşturuyor..yani aslında yine kendim için...benim hakkımda iyi düşünülürse ben de kendime davranılmasını istediğim şekilde davranışlar görürürm karşıdan diye..hani derler ya..kendine istemediğini başkasına yapma diye..o hesap benimkisi..
 
Son düzenleme:
ben de minyonum falan, neyse zaten yaşımda daha 22
ama yaşıma uygun insanlarla takıldıgım için böyle sorunlarım olmuyo
yani yolda yürürken liseli cocukların falan baktıgını görüyorum, muhtemelen onlarla yaşıtım falan sanıyolar ama, hiç onlarla muhabbet edebilicek bi ortamda bulunmuyorum, özellikle kaçtıgımdan değil, neden böyle bişeye gerek duyuyim ki.
anlamadım valla, neden kendi kandırıp hem başkalarını hem kendilerini oyalıyosun ki?
eğitim durumu dediğin ne? ne farkeder yani şimdi de okuyabilirsin, görende 50-60 yaşında okuma yazma bilmeyen biri sancak seni
aşkta yaş olmaz bencede yani sevdikten sonra git istersen kendinde 10 yaş küçük biriyle takıl banane? ama seninki öyle de değilki yazdıgın kadarıyla, arkadas ortamın bile onlardan oluşuyo gibi
 
tekrar merhaba arkadaşlar..geçenlerde evli ve çalışan bir arkadaşımla konuştum ve hayat görüşüm değişti diyebilirim... ben bugüne kadar hayattaki bazı olayların aşama aşama ve sırasıyla yapıldığını düşünürdüm...yani mesela bir basamak bitti bir sonraki üsttekine çıkarsın ve altta kalan basamaklarla tamamen ilgin kesilir gibi düşünürdüm...
açıklayabilmek için şöyle örnek vermeye çalışayım ben hep hayatın şu sıralamada gittiğini ve bir basamak bitirilmeden diğerine geçilmediğini sanırdım...

mesela atıyorum..önce yaşadığımız temel hayatın şartlarını iyileştirirsek ondan sonra kişisel bakım ve güzellik konusunun halledildiğini ondan sonra sosyal çevre edilnildiği ve sosyal çevrenin verdiği güvenle okulda başarılı olunduğu...sonra okul bitince işe girilip para kazanıldığını...sonra da kısmette varsa evlenildiğini düşünürdüm..yani iş evlenmeye gelene kadar ondan önceki bütün aşamaların halledildiğini ve bitirildiğini sanıyordum ve bu yüzden okulu falan bitirmediğim ve iş sahibi olmadığım için asla evlenemeyeceğimi düşünüyordum ama artık öyle düşünmüyorum...ve evli olan kişilere gıptayla bakardım benim hayatımda çözüp bitiremediğim sorunları çözmüşler ve o aşamaları geçmişler diye..meğer öyle değilmiş..bir insan sosyal çevre edinmeden de evlenebiliyormuş...yada atıyorum okulu eğitimi bitirmeden de işhayatına girebiliyormuş nitekim geçmişte ben de girmiştim...

ama malesef ailem bana yıllarca yukarıda anlattığım şekilde hayatın aşamalarını dayattığı için ben de hep o doğrultuda düşündüm...ablamın hayatındaki aşamalar da bu sıralamaya uygun şekilde ilerlemişti o da somut örnek olmuştu ama demekki herkesin hayatı o sıralamada gitmek zorunda değilmiş..

ama geçen konuştuğum evli ve çalışan arkadaşım da iş güç ve koşturmadan temel hayatını oturtamadığını ve marketten bir el kremini bile zar zor aldığını söyledi...demekki her evli olan insan hayatının temelleri tamamen oturmuş ve şartları en iyi noktaya gelmiş kişiler değillermiş..bu demek oluyorki birşeyleri yapmayı beklemek için bazı şeyleri kafamda bitirmeyi beklememen gerektiğini anladım..çünkü günün birinde ben de evlenebilirim ve şuanki oturduğum evin çevresindeki faydalandığım şeyeler evli olduğumda oturacağım evin çevresinde olmayabilir..bugüne kadar hep alışveriş merkezlerinin evime uzak olmasından ve hayat şartlarımın hala oturmadığından şikayet ederdim..kafamı bunlara taktığım için de derslere bakamıyordum çünkü saçımı yıkayabileceğim şampuanı aradğım şamuanı en yakın hangi marketten bulurum diye bile kara kara düşünürdüm..bizim burası biraz mahrumiyet bölgesi gibi çünkü..kırın ortası gibi birşey...evsahibi olduğumuz için evi değiştirme taşınma şansımız da yok...
fazla sosyal imkan da yok...ben bu sorunlarla boğuşurken şampuanımı bulmaktan bile acizken nasıl bir iş hayatım olabilir yada nasıl bir eşle hayatımı devam ettirebileceğim diye kara kara düşünürdüm...demekki sorunlar keskin çizgilerle ayrılmıyor..hepsini birarada yürütebilmekmiş mesele...
 
Son düzenleme:
biraz da mükemmeliyetçi yapından kaynaklanıyor cnm.ben de öyleyim mesela sınavlara hazırlandığım dönem kendime nerdeyse hiç bakmam.sanırım ki dersler şuan benim saçımdan başımdan daha önemli.sonra düşünülmesi gereken şeyler bunlar.halbuki hiç alakası yok.belki ben sınav için yollara düşmüşken o rüzgarda savrulan maşayla bukle bukle yaptığım saçlarımla birini görüp etkileneceğim ve etkileyeceğim :) ama diğer türlü kendimi derse de veremiyorum saçlarım da işte öyle kendi halinde bu sefer ben ikisinden de oluyorum :)) yani aslında birine ağırlık verip diğer tarafı ihmal etmemiz yanlış.bu yanlışı çook yaptım da ben de :)
 
Öncelikle Allah utanılacak birşey vermesin diyorum...
Yaş olayına neden takılıyorsunuz ki,önemli olan hissettiğiniz yaştır,
hersene biten yıl bizi yaşlandırmıyor ki,yaşadıklarımız,kendi kendimize
yaşattığımız stres,üzüntü vs.den yaşlanıyoruz..
Elalemin dediklerine takılmayın hiçbir zaman,
siz olduğunuz gibi olun,siz kendinizle barışık olursanız inanın ozaman daha mutlu olursunuz.
sevgiler..
 

evet canım herşeyimiz dört dörtlük olsun derken "çok yönlü" olalım derken "hiç yönlü oluyoruz" bu sefer..üzerine eğildiğimiz konuya kendimizi çok kaptırıyoruz ve diğer şeyleri unutuyoruz..bunu bize hatırlatan bir yöntem bulsak iyi olacak..
 
merhaba arkadaşlar..ben bu konuyu açalı biraz zaman geçti ve bu süreç içindeki gelişmeleri anlatmak istiyorum...ben açıkcası yaşıma göre kendimi hiçbir yönden gelişmemiş hissediyordum yani konu sadece bir işte çalışmamak okul bitirmemek ve evlenmemekten ibaret olmadığını..hayatımın en küçük en basit alanında bile yaşıma göre geri kaldığımı düşünüyormuşum..hatta kişisel bakım ve görünüm konusunda bile..

güzellik dolabımda bile gliserinli bir sabun ve basit bir arko krem vardı yanlızca yüzüme kullandığım..
ve diğer kullandıklarım da hep basit ucuz şeylerdi..evet bu lise çağında o zamanın şartlarında böyleydi ama ebediyen böyle olacak değil..çok şükür maddi imkanlar da o zamanın imkanı gibi değil..
ben şimdi karar verdim aynı bütçeyle ucuz şeyler alıp çokca alıcağıma daha pahalı daha esaslı şeyler alıp az sayıda almaya karar verdim ve hakikaten bunu uyguladığımda çok mutlu oldum...mesela 10-20 çeşit renk ucuz ojeler yerine kendime yakıştığını bildiğim bir rengi esaslı bir markadan 1-2 oje olarak almaya karar verdim..ben meğer harcamalarımda bile bir öğrenci psikolojisiyle hareket ediyormuşum..herşeyden evvel ben kendimi olduğum yaştan küçük görüyormuşum...yani belki size garip gelebilir ama alışveriş davranışımı değiştirmek bile bana kendimi daha olgun hissettirdi....artık bu açtığım konuyu daha az taktığımı farkettim..ve inanır mısınız ? aldığım şeyler kaliteli olduğu ve beni mutlu ettiği için dersimi bile daha istekli çalışmaya başladım..derse karşı ilgim arttı...çünkü kafamda çok yük varmış...ayrıca internet bağımlılığı da olgunca bir davranış değildi..onu da yenmek adına gün içinde pc yi bırakıp balkona çıkıp oturup etrafın sesini dinliyorum ve gerçekten ruhuma iyi geliyor...
dışarı çıkarken de kendimi aşırı spor ve rahat tarzdan sıyrılmaya karar verdim..evet kıyafetler içinde rahat olmak önemli ancak bir düztaban spor ayakkabı ve eşofman altıyla ve bir sweatshirtle dolaştığım sürece toplum içindeki sosyal duruşumun ve insanların davranışlarının asla istediğim gibi olmayacağını farkettim...şu an oldukça fazla kilolarım var o yüzden giyimimde çat diye değişiklik yapamam..çünkü aldıklarım kısa süre sonra bana olmayacaktır diyet sürecinde olup kilo verdiğim için..zaten tutup da ofis çalışanları gibi döpiyes giyecek de değilim..o yüzden hiç değilse aksesuar olarak bu yönde bir değişikliğe karar verdim ve uygulamayı düşünüyorum..şimdi kafam daha net olduğu için eğitimimi de tamamlayabilme konusunda içime bir umut geldi...aklımda birşey tutamadığım için hafıza sorunum olduğu için derse de yanaşmazdım ama hafızayı güçlendirdiği iddia edilen gingko biloba bitkisinden aldım ve kullanıyorum bakalım...meğer kendim için biraz yatırım yapmam gerekiyormuş...

ben anladımki çoğu insanın çocuklara saygısı var yetişkinlere saygısı var ancak yeniyetme olan veya görünen kişilere saygısı yok...
bir de hayatında bazı şeyleri tamamlamamış kişiler eğer yaşından da küçük gösteriyorsa tamamlamamış olduğu şeyler insanların gözüne daha çok batıyor bunu da farkettim..çünkü gerçekten yaşını görünümüyle belli eden kişiler çalışmıyor da olsa eğitimi yarım da olsa insanlar bunu sorgulamıyor veya eksiklik olarak görmüyor...ben karar verdim her ne kadar tipim yaşımı göstermese de şu anki imajımla üzerine tuz biber ekmeyeceğim..
hepinize teşekkürler arkadaşlar konuya katılımınız için :)
 
Son düzenleme:

güneşçim senle hayata bakışımız daha doğrusu senin eski bakışın taban tabana zıtmış.ben de hayatta mükemmeliyete inanmam mesela.hayatta insan gibi mutlaka kusur bulundurur içinde.kimsenin hayatı da dörtdörtlük değildir.açıkçası ben çevremde dörtdörtlük bir hayat hani dediğin gibi herşeyi halletmiş hiç sorunsuz yaşayan birini göremiyorum.mesala ben üni mezuyum eğitimimi tamamladım ve evliyim.ama çocuğum olduğu için ve istediğim gibi iş bulamadığım için çalışamıyorum.bak benim bakımım var aile hayatım sosyal hayatım var (ama tabi bunlar da kendi içinde kusurlar eksiklikler barındırıyordur)ama iş hayatım yok.bir başkasının güzel bir işi var ama evlenemiyor,bir diğerinin her ikisi de var ama çocuğu olmuyor örneğin.ama illa ki eksiklikler vardır.tabi biz insanlar her şeyimiz olsun isteriz ama illaki bir tarafımız ya da taraflarımız eksik kalır.

hangi açıdan olursa olsun bize rahatsızlık veren eksikliği kapatmaya çalışmalıyız.önce bu sonra şu demeden elimizden geleni hemen yapmalıyız.
 
bana göre insan yasini yasamali
cevreniz yasinizi söylediginizde insanlarin size karsi degismesi cok normal bence kendinize güvenin ve yasinizi yasayin
kabullenin o yasta oldugnuzu
 
Canım benim nerelerdesin sen:)))),
ben de bişeyler söylemek istedim sana naçizane....
öncelikle Güneşcim 30 yaşına girince birden bire herşey değişmiyor kendimden biliyorum:))) ne çizgilerim çıkıverdi hemen ne de yaşlı hissettim kendimi....bir söz vardır ya hanii çok klişe" kaç yaşında hissediyorsan kendini o yaştasındır" diye....gerçekten de çok doğru...dünya dönüyor 30 ların ardından 40 lar geliyor...ve bi bakmışsın ömür bitmiş o yüzden bulunduğun AN'ı iyi yaşa ki geçmişin güzel anılarla dolsun...."sen ne istiyorsan onu yap" derim ben sana...nasıl yaşamak istiyorsan öyle yaşa...içinden nasıl düşünmek geliyorsa öyle düşün...kendini 19,20 mi hissediyorsun ya da öyle mi görünüyorsun ne güzel işte...bırak aksın hayat akışına...evlilik konusuna gelince O kişi karşına çıktığında kader giriyor işin içine zaten,istesen de istemesen de kaçamıyorsun...iş,üniversite vb konularda ise hiç takılma"eğitim cehaleti alır eşşeklik baki kalır"sözününe istinaden nice üniv. mezunu abidik gubidik tipler var etrafta...sen kendin ol gerisi boş..
iyi bak kendine Güneşcim
 

çok güzel yazmışsın canım bence yaşın başın etiketlerin bi önemi yok, insan içindeki öze bakmalı anı yaşamalı, etiketlerin peşinde koştukça hep ulaşılması gereken başka bi etiket bulup, bu defada onun peşinde koşup yaşadığını unutuyo insan:13:
 
Son düzenleme:

canımcım mesajını görünce çok mutlu oldum lens kullanmayı bıraktım ve elimdekileri çöpe attım canım...o yüzden sanırım eskisi gibi takılamıyorum buralara..bahane kalmadı boş konuşmayı da sevmediğim için pek birşey yazmıyorum artık...ama seni görünce çok sevindim eski bir dostumu görmüş gibi oldum

yazdıklarını çok beğendim canım..hem umut verici hem de gerçekçi şeyler yazmışsın suçlamadan ve yargılamadan.....özellikle de eğitim konusunda ben de seninle aynı görüşteyim ama maalesef ailem bu konunun özellikle üzerinde çok durduğu için bende büyük bir baskı unsuru oluyor..diplomam olmazsa toplumda ezileceğimi düşünüyor babam...(oysa ki başka şeylerden ötürü eziliyorum) sanırım kendisi gençliğinde tahsil durumundan dolayıçok ezilmiş olmalı ki aynı şeyi benim de yaşamamdan korkuyor galiba...kendisi de okulu benim gibi senelerce aşırı uzatarak bitirmiş birisi...yani onun da baskıyla bitirdiği ve severek okumadığı çok belli...

onun haricinde bir işte çalışmıyor olmam da benim kendimi "işe yaramaz, pasif ve üretken olmayan bir asalakmışım" gibi hissetmeme yolaçıyordu ama şu an bunu da aştım sanırım...çevremdeki insanlar beni çalışmadığım için tüm gün evde boş oturduğumu hatta dışarı bile çıkmadığımı düşünüyorlar nedense..sanırım herkes çalışmayan insanların böyle bir hayatları olduğunu düşünüyorlar..ama şu bir gerçekki çalışmıyor da olsam evin düzenini yürütme sorumluluğunun büyük kısmı benim üzerimde...yani onların zannettiği kadar da pasif ve işe yaramaz birisi değilim..aktif ve üretken olmanın tek yolu sadece bir işte çalışıyor olmak olmamalı dimi... o yüzden insanların düşüncelerini de takmamaya başladım :)

evlilik konusunda da artık hayatımda bir kimlik veya sıfat edinmek için yanımda acilen bir erkeğe ihtiyaç duyma hissimde de yoğun azalma var..sırf bu nedenlerden dolayı evlenmeyi istememeliyim diye düşünüyorum artık...
ben bu konuyu açalı biraz zaman geçmiş..konu açtığımdan bu yana bazı düşüncelerimde olumluya yönelik değişimler oldu....konuma renk getirdiğin için teşekkür ederim canım :)
 
Son düzenleme:
Bana çok yabancı bu anlattıklarınız o yüzden anlayamıyorum. Başkaları benim 50 ya da 18 yaşında olduğumu düşünse ne olacak ki? Herkes için yıllar geçiyor, zamanı durduramamak bir kusursa, evet hepimiz utanmalıyız yaşımızdan. Millet ne demiş, ne düşünmüş ne önemi var? Bu konuda sadece kendimle ne kadar barışık ve mutlu olduğumu önemserim.
 
merhaba arkadaşlar...açtığım konuya katkınızdan dolayı hepinize teşekkür ederim :)

konuyu açtığımda bu yana biraz zaman geçti ve bu süreç içinde kendimi daha iyi hissetmeye başladım..
bahsettiğim sorunlarımı düzeltmek adına herhangi bir yerden başlamam ve adım atmam gerektiğini biliyordum ve ilk önce işe giyimimden ve saçımdan (kısaca dış görünüşümden) başladım..

gardrobuma gözattım ve yaşımı ufak gösteren ve genç görünümüme tuz biber eken kıyafetlerin neler olduğunu tespit ettim ve verebildiklerimi ihtiyaç sahiplerine verip onları mutlu ettim..artık pembeli renkli renkli çizgileri olan ve arkadan kapşonlu gri eşofman üstü tipi şeyleri giymekten vazgeçtim..gardrobumdaki daha nötr renkte olan şeylerle dışarı çıkmaya başladım..geri kalan 2-3 parçayı ise sadece evde giymek üzere başka bir köşeye kaldırdım ki dışarı acilen çıkacağım zaman elime onlar çıkagelmesin diye...
saç rengimi de değiştirdim ve beni daha olgun gösteren bir renge boyattım..bunlar aslında çok büyük değişiklikler değil ama kendimi yeteri kadar iyi hissetmemi sağladı...kıyafet tarzımda bariz değişiklik olmadı..şu an yine spor giyiniyorum ancak çocuksu gösteren renkler giymiyorum...
dışarı çıkmadan önce aynaya baktığımda artık daha olgun görünümlü birisini gördüğüm için yaşımdan da utanmıyorum...genç delikanlılar hala ilgi göstermeye devam ediyorlar ancak artık onların ilgisiyle ruhumu beslemediğimi ve artık bu durumun beni tatmin etmediğini farkettim...yani gençlerin ilgisinin bana birşey katmayacağını düşünüyorum artık ve öyle bir olaya da artık günlük sıradan bir olaymış gözüyle bakabiliyorum..artık bu konuda daha hazımlıyım diyebilirim..inanın dün bir genç bana yaklaştı ve ben konuşurken yüzüne bile doğru dürüst bakmadım...
geçmişimde doğru dürüst genç yaşlarımı yaşamadığım ve fazla erkek arkadaşım olmadığı için içimde ukte kaldığını söylemiştim..hatta dışarıda el ele dolaşan genç sevgilileri görünce özenirdim içim giderdi o yaşlara geri dönsem diye..ama dün dışarıda birçok genç sevgililere rastladım ve yaşıma eskisi gibi kahretmediğimi gördüm...artık bu genç sevgililere bile özenmiyorum..çünkü biliyorumki gençlikteki ilişkiler geçici ve 2 günlük...artık çok yakışıklı olmaları bile beni etkilemiyor..dolayısıyla artık sadece yaşıtlarımın ilgisine karşılık vermeye açık olacağım...artık yavaş yavaş konumumun farkına varmaya başladım sanırım...hatta yaşımı gizlemeyi düşündüğüm yeni tanıştığım genç bir delikanlı vardı onu tekrar gördüğümde hiç çekinmeden yaşımı da açıkca ona söylemeyi düşünüyorum..isterse samimiyeti azaltsın isterse abla desin isterse bir daha hiç görüşmesin..sonucu ne olursa olsun umrumda olmayacak...eskiden böyle şeyler olacak diye gizleme gereği duyardım ancak şimdi bu bahsettiğim kişiye yaşımı söylemek için sabırsızlanıyorum..çünkü ondan duygusal açıdan bir beklentim yok..bu yüzden rahatım...
benim artık bu yaştan sonra karşı cinste arayacağım şey onunla sevgili olmak değil..onunla ciddi bir ilişki kurmak hatta yuva kurmak amacıyla görüşmeliyim böyle birşey olacaksa... bu amaçları da dışarıdaki genç delikanlılarla gerçekleştiremeyeceğimi biliyorum..
evlilik konusunu da eski zihniyetimdeyken kendimi topluma kadınmış gibi göstermek için ve saygı kazanabilmek için evlenmeyi istiyormuşum..böylece çocuk olmadığımı yetişkin olduğumu herkese kanıtlamış olacaktım...ama artık düşüncem değişti..

bendeki bu çelişkinin nedeni babamın yaşının benim yaşımdan çok çok büyük olması nedeniyle babamın beni hala çocuk gibi görüyor olmasının da etkisi olduğunu düşünüyorum..çünkü onun gözünde ben hala yeniyetme bir genç kızım...yaşını göstermeyen ablam için bile aynısını düşünüyor..babamın yaşı 70 ün üzerinde ve kendisi 50 yaşındaki adamlara bile çocuk diyen birisi..
 
Son düzenleme:
Bende 29 yaşındayım, bende çok küçük gösteriyorum beni de 22 anca zannediyorlar ama ben gururla 29 yaşında olduğumu söylüyorum, insanların hoşuna gitmen neden bu kadar önemli senin için? Eğitiminden memnun değilsen tekrar başla tatlım, silbaştan, ben mühendisim ama edebiyat okumak istiyorum şuan çalıştığım halde dershaneye yazıldım ve tüm akşamlarımı ve haftasonumu kapadım, neden? hayallerimin peşinde olmak için, bir de kimse yokmu hayatında? genç delikanlıların yaşını öğrenince sana olan tavırlarının değişmesi çokmu önemli senin için :44:
 

canım eskiden ben toplumda sevilme beğenilme kabul edilme gereksinimi duyuyordum ama artık değiştim eskisi kadar bunlara gerek duymuyorum..konuyu açalı zaman geçti üzerinden..bir anlık bunalım sonucu açmıştım belki de...şimdi toplum içinde daha olgun bir imaj takınıp yaşıma yakışır şekilde davranışlar sergilemeye başladım kendimi yeni halime alıştırıyorum..böyle olunca gençlerin ilgisine de ihtiyaç duymamaya başladım...bunun sebebi biraz da bulunduğum çevrede hep gençlerin olmasıydı sanırım..çünkü yaşıtlarım ya evli çocuklu oluyor veya işine gücüne gidiyor yani farklı bir düzenleri ve zamanları var o yüzden burada varlarsa bile karşılaşmıyoruz hiç..ama olsun illa hayatımda birileri olmak zorunda değil öyle değil mi :) yani yanlızlık korkusundan ötürü gençleri de kafaya takmış olabilirim..çünkü yaşıtlarım tarafından ilgi görmüyordum...
 
Son düzenleme:
ne güzel anlatmışsın ya sanki ben yazmış gibiyim bi çoğunu ..ama bişey eksik ben o kadar küçük göstermiyorum (
özellikle küçük görünmeyi neden kendine dert etmişsin anlamıyorum herkes (veya her bayan) küçük görünmek ister hatta bunun için neler neler yaptırılıyor..
kendinden küçük tiplerin seni beğenmesi de kötü bişi değilki ama yaşını öğrenince abla muhabbetine girmeleri çok aptalca o ayrı..sonuçta erkekler kendilerinin torunu yaşındaki kızlara sulanmayı kendilerine hak görebiliyorlar..yani sen de kendinden küçükten de hoşlanabilirsin gayet doğal bişey bu..
ben de küçük göstersem kendimden küçüklerin de beni beğenmesi hoşuma giderdi..
sayfaların hepsini okumadım o yüzden tam anlamadım ama sanırım okulunu bitirmemişsin ...ben bitirdim de ne olduki yine oturuyorum öyle kös kös..yani bu da pek fazla problem değil...
evlenme konusuna girmicem..
hı ayırca şunu da söylemeden geçmiyim bence kendini büyük göstermek için uğraşma yok kıyafet değişmek yok saç rengi falan...ya sonuçta illaki yaşını göstericeksindir ilerde bırak bari şimdi küçük göster işte ne güzel..
şunları sorucam bide saç rengin neydiki ne yaptın gözüne lensmi takıyordun spor giyinince de mi genç görünülüyor..yani ben de küçük görünmek için senin vazgeçtiklerine başlıyım bari :)
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…