Yüksek FSH a inat, buradayım, savaşa başladım, takılın peşime!

Kızlar şimdi bundan günde 1 mi ? Bi de fshe2 cnm sence supradynle kullanmalı mıyım? Kızlar supradyn iciyorum ya, fazla gelmez di mi hepsi ?
 
Pof.Dr. Osman Müftüoğlundan....

Antioksidanlar gerçekten de son on yılda beslenme konusunda en sık konuşulan konuların başında geliyor. Bunun nedeni birçok çalışmada antioksidanlardan faydalanmanın sağlığı korumada mükemmel yararlar sağladığının kanıtlanmasıdır. Dr. Michael Roisen “Real Age” kitabında antioksidanları kulüp fedailerine benzetiyor. Dr. Roisen diyor ki: Vücudunuzu özel bir kulüp olarak düşünün. Serbest radikaller davetiye olmadan ortamı bozan ziyaretçilerdir. Vücut yardım almadan onlardan kurtulamaz. Antioksidanlar bir tür güvenlik sistemi, kulüp fedaileri gibi görev yaparlar.

Ortalıkta gezen serbest radikalleri arayıp bulur ve bir tür kimyasal kelepçeyle bağlarlar. Vücudunuzda yeteri kadar “fedai” varsa serbest radikaller birikemezler.”

SERBEST RADİKALLERE DİKKAT!

Gerçekten de antioksidanlardan zengin besinler yiyip içmek hücreleri ve dokuları “oksijen ve akrabalarının”, yani serbest radikallerin yıkıcı etkilerinden koruyor. Oksijenin ve serbest radikal olarak bilinen “kararsız moleküller”in hücre duvarında ve DNA’sında ciddi hasarlar yarattığı artık çok iyi bilinen bir gerçek. Bizi her şeyden evvel bu zararlı moleküller yaşlandırıyor. Hayat süremizi bunlar kısaltıyor. Hayat kalitemizi yine bu zararlılar azaltıyor. Kansere, kalp hastalıklarına, kataraktlara, artrite, bellek kaybına sebep olanların başında da yine bunlar geliyor. Bu zararlıların bazılarını vücudumuz üretiyor. Yani vücut faaliyetlerimizin sonucunda meydana gelen atıkların bazıları serbest radikaller oksitleyici paslandırıcı yaşlandırıcı moleküller olarak işlev görüyor. Bir kısmı ise soluduğumuz hava, yediğimiz yiyecekler, içtiğimiz su, kullandığımız alkol ve sigara ile bedenimize giriyor. Cilde ya da göze değen güneş ışınları da birer serbest radikal üreticisi gibi çalışıyor. Kısacası hücrelerimiz her gün binlerce kez bu oksitlendirici paslandırıcı yaşlandırıcı maddelerin darbelerine yumruklarına oklarına maruz kalıyor.

NE YAPMALI?

Peki, o zaman ne yapmalı? Bu oksitleyici paslandırıcı yaşlandırıcı hasta edici bu “serbest radikal” belalılarından hücrelerimizi nasıl korumalı? Antioksidan kullanarak, antioksidan kapasiteyi arttırarak bunu başarmak mümkün mü? Mümkün! Eğer hücrelerimize çok güçlü “antioksidan kalkanlar” kazandırabilirsek serbest radikallerin zararlarını azaltabiliriz.

Böyle bakıldığında antioksidanlar “hücreleri koruyan askerler” gibi çalışıyor. Eğer güçlü bir antioksidan ordusuna sahipseniz hastalanmamak ve iyi yaşlanmak konusunda müthiş bir avantaj sağlıyorsunuz. Çünkü bu maddeler “çiftleşmek içim elektron arayan” bu kararsız moleküllere kendi elektronlarını vererek serbest radikalleri etkisiz hale getirebiliyorlar. Serbest radikallerle mücadelede bedenimizin ürettiği doğal bazı enzimler de çok önemli işlevler görüyor. Peroksidaz, katalaz, glutation gibi enzimler serbest radikallerin yok edilmesinde son derece güvenilir doğal silahlarımız. Bu enzimlerin düzgün çalışması için betakarotene (ve diğer karetenodilere) E vitamini C vitamini gibi antioksidan vitaminlere selenyum çinko gibi minerallere ihtiyaç var.

Antioksidan denince aklınıza sadece C vitamini, E vitamini, çinko ve selenyum gelmesin. Bunlardan çok daha etkili çok daha faydalı çok daha güçlü ama ne vitamin ne mineral grubunda yer alan doğal besin unsurları var. Size sık sık kullanmanızda fayda olacağını belirttiğim “CoQ10 ve alfa lipoik asit” bunların en önemlileri olarak kabul ediliyor. Kuvarsetin de çok güçlü bir antioksidan. Elma ve soğanda bol miktarda bulunuyor. Bu listeye karetenoidlerden pek çoğunu, mesela likopeni (domates, karpuz, kayısı), zeoksantini (mısır, turunçgiller, yumurta), lüteini (ıspanak) de eklemeniz lazım. Flavanodiler, fenoller, polifenoller, antosiyanidinler de bu grupta yer alan maddelerdir.

DEMİREL’İN ANTİOKSİDANLARI

Antioksidanlarla ilgili küçük bir anım var. Doksanlı yılların başında Sayın Demirel cumhurbaşkanı seçilmiş, köşke çıkmıştı. Beni de hem özel doktor hem de cumhurbaşkanlığı sağlık baş danışmanı olarak görevlendirmişti. Bir gün Hürriyet’in o zamanki genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök bir gün Sayın Demirel’in beslenme biçimi kullandığı besin destekleri vitaminler ve sağlığı hakkında bir röportaj vermemin mümkün olup olmadığını sordu. Sayın Demirel’in izniyle gerekleştirdiğimiz röportajda cumhurbaşkanına düzenli olarak “antioksidan destekler” verdiğimi, özellikle “CoQ10’dan faydalandığımı” söylemiş, ayrıca her gün düzenli olarak “omega-3 desteği” kullandığımızı da belirtmiştim. Birkaç gün sonra bir sabah kahvaltısında sayın Demirel bu röportajdaki “antioksidan, CoQ10 ve omega-3” kullanımıyla ilgili olarak köşke çok sayıda faks geldiğini “söz konusu maddelerin kullanımının sağlığa zararlı bile olabileceği yolunda uyarılar yapıldığını” söylediğinde hiç şaşırmadım. Çünkü meslektaşlarımın çoğunun –o zamanlar- ne antioksidan kavramından ne de CoQ10’dan haberleri olmadığını biliyordum. Şimdi eczane rafları antioksidan karışımları, CoQ10 ve omega-3 kutularıyla dolu.

FOLİK ASİT: KANSERDEN KORUYOR

Son yıllarda yıldızı parlayan vitaminlerden biri de folik asit oldu. B 3 vitamini olarak da bilinen bu önemli mikro besin unsurunun kan hücrelerinin olgunlaşmasından sinir sisteminin korunmasına bazı kanserlerin önlenmesinden kalp damar hastalıklarının dizginlenmesine kadar pek çok alanda işe yaradığı anlaşıldı. Beslenme uzmanları günlük ihtiyacın 400 mikrogram olduğunu belirtiyor. Karaciğer en güçlü folik asit kaynağı olarak gösteriliyor. Mercimek nohut siyah fasulye ıspanak portakal suyu pancar marul domates suyu onu izliyor. Folik asitten zengin beslenmenin ya da destek olarak folik asitten faydalanmanın kalın bağırsak ve göğüs kanserinden koruduğuna kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini azalttığını düşünenlerin sayısı oldukça fazla. Bebeklerde rastlanabilen bazı doğumsal sinir sistemi hastalıklarını önlemek amacıyla anne adaylarına ve hamilelerin günde 400 mikrogram folik asit desteği almaları tavsiye ediliyor. Mademki folik asit hücrenin kilit unsuru DNA’nın oluşumunda en önemli rollerden birine sahip yıllık sağlık değerlendirmelerinize imkânınız varsa folik asit düzeylerinizi ölçtürün. Ve herhangi bir azalma söz konusu ise folik asit desteklerinden faydalanmayı ciddi biçimde düşünün. Folik asidin bellek koruyucu bir işlevinin olduğunu da hatırlatalım.

B6 VİTAMİNİ: ZİHİN KARIŞIKLIĞINA İYİ GELİYOR

B6 vitamini eksikliği de sık görülen bir problem. B6 yetersizliğinin klasik belirtileri depresyon ve zihin karışıklığı. İstemsiz kas kasılmaları ve cilt bozulmaları da sık görülen işaretler. Bazı araştırmalar adet dönemi sancılarının azaltılmasında B12 desteği kullanmanın iyi olabileceğini ve bu dönemde meydana gelen ruhsal ve bedensel sorunlarla mücadelede 50-100 gram civarında B6 vitamini kullanmanın sorunları iyileştirebileceğini gösteriyor. B6 vitamini desteğinin karpal tünel sendromunun tedavisinde de faydalı olabileceğini düşünenler var. Bununla birlikte yüksek dozda B6 vitaminini sinir sisteminde tahribata yol açabileceğini bu nedenle “mega doz” kullanmaktan kaçınmak şart.

BUNLARIN C VİTAMİNİ DAHA FAZLA!

Portakal, mandalina, greyfurt, limon da yani turunçgillerde, maydanoz, ıspanak, tere, roka başta olmak üzere koyu yeşil yapraklılarda, kivi, çilek, kavun ve kuşburnunda, karnabahar, brokoli, lahana gibi kükürtlü sebzelerde, yeşil fasulye, yeşilbiber ve bezelyede C vitamini miktarı daha fazladır.

COQ10 HANGİ YİYECEKLERDE VAR?

Birçok hayvansal ve bitkisel kaynaklı besinde bulunuyor. En fazla da kırmızı ette, balık – ton balığı, somon ve sardalya gibi soğuk su balıkları- ve yumurtada rastlanıyor. Yağlı tohumlar, yeşil yapraklı yiyecekler ve meyvelerde de var. Bitkisel besinler içinde bu maddeyi en çok bulunduranlar portakal, çilek, karnabahar, susam tohumu, yer fıstığı, fındık, soya yağı ve diğer bitkisel kökenli yağlar.

ALFA LİPOİK ASİT ZENGİNİ YİYECEKLER

Ispanak, pazı, karnabahar, brokoli, karaciğer, kırmızı et ve bira mayasında en iyi kaynaklarıdır.
 
hürriyetten.... ;

Mesela, yeni araştırmalar daha önce pek itibar edilmeyen bazı doğal moleküllerin çok faydalı özellikler taşıdığını ortaya çıkarabiliyor. Bu moleküllerden biri de CoenzymQ10. Birkaç hafta önce Prag’da katıldığım uluslararası bilimsel toplantıda (Uluslararası Koenzim Q10 Sempozyumu) tartıştığımız konuları okuyunca bilimsel değişimlerin ne kadar hızlı olduğunu görüp siz de şaşıracaksınız.

Uzmanların söylediklerine göre "Q10" nerede ise her derde deva! Özellikle iyi yaşlanmak isteyenlerin bu destek hakkında bilgi edinmeleri öneriliyor. Bu madde araştırmacıların yıllardan beri ilgisini çeken doğal moleküllerden biriydi. Bunun birçok nedeni var.

En önemlisi yaşam süresinin uzaması. Yaşam süresi uzadıkça kanserlere, kalp damar hastalıklarına, bellek problemlerine,hipertansiyon veya kas güçsüzlüklerine yakalanma riski artıyor. İşte tam bu noktada devreye CoQ10 (Koenzim Q10) giriyor. Çünkü bu molekül yaşlanma yolculuğunda bizi bekleyen sürprizlerin çoğu ile mücadelede vücudumuza önemli avantajlar sağlıyor.

Belki de bu nedenle son yıllarda batı ülkelerinin çoğunda sağlıklı yaşlanma yolcularının çoğu her sabah kahvaltıdan sonra 100 mg bir CoQ10 kapsülü almadan sokağa çıkmıyor! 40 yaş sonrasını geçenlerin çoğu bu besin desteğini kullanıyor. Peki, nedir bu CoQ10, ne işe yarar, nerelerde bulunur? Ondan nasıl faydalanılır? Yazımızda bu sorulara yanıt vermeye çalışacağız.

ENERJİYİ ARTIRIYOR

CoQ10 birçok yiyecekte var. Doğada o kadar yaygın ki bu "Ubiqueuse-evrensel" özelliği onun "Ubiquinone" diye de anılmasına yolaçmış. Birçok hayvanda ve bitkide bulunuyor. En fazla da kırmızı ette, balık ve yumurtada rastlanıyor. Yağlı tohumlar, yeşil yapraklı yiyecekler ve meyvelerde de var. Bitkisel besinler içinde bu maddeyi en çok bulunduranlar portakal, çilek, karnıbahar ve susam tohumu.

CoQ10 hücrelerimiz için vazgeçilmez bir madde. Hücrede, enerji üretiminden antioksidan korumaya kadar pek çok alanda kullanılıyor. Hücrenin enerji üretim merkezleri olarak çalışan mitokondrilerde enerji üretimine katkı sağlıyor. Bunu moleküllere elektron taşıyarak başarıyor. Sonuçta hücresel enerjinin önemli bir kısmını üreten mitokondriler de ATP üretimine katkı sağlıyor ve üretilen ATP’den enerji elde edilmesine yardımcı oluyor. Kısacası hücresel enerji istasyonlarımızın tıkır tıkır işlemesi için bu doğal maddeye çok ihtiyacımız var. Miktarı fazlalaştıkça hücrenin enerji üretimi de artıyor. Enerjisi yeterli olan bir hücre daha genç kalıyor, daha geç yaşlanıyor, daha uzun yaşıyor.

ANTİOKSİDAN GÜCÜ VAR

CoQ10’nun güçlü bir antioksidan kapasitesi de var. Hücreleri paslandıran ve yaşlandıran oksitleyici serbest radikallerin zararlarını azaltıyor. Eğer vücudunuzun antioksidan savunmasını güçlendirmek, oksidatif hasarı zararı azaltmak istiyorsanız bunun en kolay ve etkili yolu onu CoQ10 ile desteklemekten geçiyor. Bütün bu süreçlerde CoQ10 tabii ki tek başına yeterli olmuyor. Folik asit, C vitamini ve B vitaminleriyle, selenyumdan, çinkoya birçok farklı mineral ve daha pek çok faktörle iş birliği yapıyor. İşte bu işbirliğinin düzenli işlemesi yaşlanmayı yavaşlatıyor, yaşlılık süresinde ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarını azaltıyor. Bu maddenin kanserden koruyucu özelliği olduğu da belirtiliyor. Kanserle savaşı kolaylaştıran enzimlerin tamirini kolaylaştırıyor. Kanserden korunmak isteyen çoğu insanın 30’lu yaşları takiben bu destekten faydalanmak istemesinin sebebi de budur.

CoQ10’un oluşumu için kolesterol üretim yolundan faydalanılıyor. Kolesterolü azaltan ilaçlar (statinler) kullanıldığında, yani karaciğerde kolesterol yapımı ilaçlarla engellendiğinde, vücuttaki CoQ10 miktarı da azalıyor. Bu konuda ortak bir fikir birliği henüz oluşmuş değil ama genel kanaat kolesterolü düşürmek için statin kullananlarda CoQ10 miktarının azaldığıdır. Bu noktadan hareket ederek statin kullananlarda ortaya çıkan kas ağrıları, yorgunluk ve kas hastalıklarının bundan kaynaklandığını ileri sürenler var. İşte bu nedenle bazı doktorlar, statin kullanan hastaların ek destek olarak CoQ10 kullanmalarını da tavsiye ediyor.

PAHALI BİR DESTEK

Madalyonun bir de öbür yüzü var. CoQ10 oldukça pahalı bir madde. Yani onu kullanmaya karar verdiyseniz sıradan vitaminlerden daha fazla para ödemeye hazır olmalısınız. İşte bu nedenle CoQ10 satın alırken çok dikkatli olmak gerekiyor. Güvenilir bir ürün almak bunun için de sormak bilgilenmek zorundasınız. CoQ10 yağda eriyen bir madde olduğu için tok karna alınmasında fayda var. Yıllardır düzenli olarak bu destekten ben de yararlanıyorum. Sabah kahvaltısından sonra 100 miligramlık bir kapsül CoQ10’u bir damla zeytinyağına değdirip bol su ile içiyorum. Bu önemli sağlık desteğinden faydalanmanızı size de öneririm.

Cilde de iyi geliyor

Ağız yoluyla veya cilde dışardan CoQ10 uygulamasının cilt yaşlanması ile ilgili belirtileri azaltabileceğinin anlaşılması cilt kremi üreticilerinin bu maddeye ilgisini artırdı. Birçok ünlü marka esas maddesini CoQ10’un oluşturduğu yaşlanma belirtilerini azaltan cilt ürünlerini piyasaya çoktan verdiler. CoQ10’un ağız yoluyla alındığında da cilde faydalı olabileceğini gösteren bulgular var. Ama henüz dört dörtlük bir bilimsel çalışma yapılmış değil. Bizim gözlemlerimiz de CoQ10 desteğinin cilde faydalı olabileceği yönünde. "Anti-aging scere" yani yaşlanma önleyici cilt programına giren hastalarımıza her gün düzenli olarak 100 mg Ubiquinone/Quınone almalarını tavsiye ediyoruz. Bu desteğin Alfa Lipoic Acid ile birlikte kullanılması halinde yararının daha da artacağına inanıyoruz. Alfa Lipoic Acid’i 200 mg civarında almak yeterli. Bu ürünlerden daha iyi yararlanmayı düşünüyorsanız eczacınızla konuşmanız ve onun deneyimlerinden de yararlanmanız faydalı olacaktır.

Tansiyonu düşürüyor

CoQ10 düzenli olarak kullanıldığında kan basıncının ayarlanmasını kolaylaştırıyor. Tabii ki bu maddenin tansiyon ilaçlarının yerini tutması söz konusu değil ama besin desteği olarak bu maddeyi kullananlarda kan basıncının ayarı kolaylaşıyor. Diğer taraftan bu desteği düzenli olarak kullananlarda diş eti hastalıklarına daha az rastlandığı, beyin fonksiyonlarının daha iyi korunduğu, bunama ihtimalinin az da olsa azaldığı ileri sürülüyor. İlerlemiş kalp yetmezliği durumunda bu desteğin yararlı olabileceğini düşünenler var. Kısacası bu mükemmel doğal destek iyi yaşlanmak isteyenler için önemli alternatifler sunuyor. İşin güzel tarafı CoQ10’un herhangi bir ciddi yan etkisinin de olmaması. CoQ10 son derece güvenli bir doz aralığına sahip.
 
canım olumsuz bir şey çıkmayacak inan bana, kaan bey çok profesyonel bi dr, sıkıntı olacak olsaydı bununlailgili mutlaka bir şeyler sezer ve söylerdi..neticede o bir şey söylemedi değil mi?
Söylemedi canım. Çünkü bu tedaviye başlamadan önce benden tsh testi istedi. Normal çıktı. Tedaviye başladı. Ben cuma günü endokrin uzmanına gittim. Tsh yine normal çıktı. Guatr sorunu ultrason görüntüsünde ortaya çıktı. Ultrasonda bakılmasaydı belli olmayacaktı.
 
gizli guatr falan mı ki... ? hiç de anlamıyorum guatrdan ama inşallah bir an önce atlat şu durumu...
 
canım eşin d vit değerine baktırdı mı, yoksa önlem olsun diye mi içirdin? ben de içireceğim de, henüz baktıramadık, bakılmadan içirsem mi ki
baktırmadı, yumurtayı falan bol tüketir hep et yer neredeyse, dedim ki 100 olacak hali yok nasılsa bir ampulden birşey olmaz ama düşükse tedavi öncesi işe yarayabilir
 
niye endokrine gitmiştin neden şüphelenmiştin?
 
kızlaararrrr, şimdi okuyup araştırıyorum da drlar hep erkeklerede vermiş koenzim...sizinkiler içiyor mu?
benim ki içmiyor ama çok inanıyor coenzim bitince hemen alalım demişti ben sallamıştım bir ay sonra doktor çok vurguladı aldım tekrar...
 
fshe2 B bursa_83 şimdi topikleri okuyorum da başkent ankarada göğşen diye bi dr varmış sanırım o hep erkeklere de içirtmiş de o sebeple dedim ne yapsak eşlere de içirmeli miki?
bu arada bugün eşime de hemen bi dvit ampul içireceğim, dediğin gibi 100 ün üstünde değildir ya, zaten toksik değer için 150 üstü diyorlar
 

Duydum o hocanin adini.
Ben de icireyim.1 ampulden biseycik olmaz:)
 
ben o doktordan randevu almıştım ama gitmedim fsh 12 nin altında istiyormuş onlar benim düşmedi... orada 5 saate kadar bekleniyormuş ben beklemiyorum erken gittiğim için bekliyorum sadece... erkek infertilitesinde veriyor olabilir montecim senin eşinin değerleri iyi bence kaç aydır keçiboynuzu multivitamin de alıyor ama sen bilirsin faydası olur zararı olmaz antiaging gençleştirir...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…