ben her gün düzenli bio oil adlı bir ürünle yağlanıyorum. hatta sabahtan yağlanıp bir de akşam watsons'ın koyu tereyağ gibi (zaten ismi de body butter) kıvamlı nemlendirici bir kremi var onu sürüyorum. mango kokulu falan bir şey, tam yatarken öyle güzel kokulu kokulu pek hoşuma gidiyor. eğer bunları sürmezsem cildim gerilip kuruyor kaşınmaya başlıyorum zaten. yani belli ki biraz kaşısam hemen çatlayacak. ama benim cildim zaten aşırı kurudur yani bu biraz da bana has bir durum. hamile değilken de sabah akşam dove'un extra nemlendirici özellikli vücut losyonunu sürerdim, 1 saat sonra cildim yine kupkuru olurdu. hamile kalınca mecburen iyice yoğun şeyler kullanmaya başladım. acıbadem sütü de o yüzden bana biraz hafif kalır gibi geliyor. çünkü şu an sürdüğüm vıcık vıcık yağlar kremler bile 20 dakikada cildimde kalmıyor.
bende extra bir tüylenme olmadı ama karnımda o doğum çizgisimidir nedir o çıktı. böyle yukarıdan aşağıya pas lekesi gibi bir renkte iniyor. doğurunca kayboluyormuş.
duygucum astronot tuluma 50 lira bence normal hatta az bile vermişin. biliyorsun çocuk kıyafetleri el kadar olsa da büyüklerle aynı fiyat. kendimize nasıl 50 liraya doğru dürüst kışlık bir mont bulmak imkansız gibi bir şeyse bebeğe de öyle. yani bence seninki gayet düşeş olmuş.
bu arada bugün bbc'nin internet sitesini okurken yurtdışında çok güzel bir uygulamayı okudum. finlandiyada hamileleri doktora gitmeye teşvik için bir uygulama varmış. eğer hamileysen ve 4. aydan önce devlete doktora gidip kaydolursan, devlet sana çocuk doğduğunda bebek eşyalarıyla dolu kocaman bir koli veriyormuş. ve bunu maddi durum gözetmeksizin fakir zengin herkese veriyorlarmış. ha ben koliyi istemiyorum dersen 140 euro para veriliyormuş ama herkes içeriği çok çok daha fazla değerde olduğu için koliyi tercih ediyormuş. kolinin içeriğinde çeşit çeşit yazlık kışlık giysiler, kundak bezi, uyku tulumu, anne için göğüs pedi, bebek nevresimi, battaniyesi hatta küçük bir şilte bile varmış. böylece maddi durumu olmayıp da beşik alamayan kişiler, bu şilteyi kolinin içine koyup bebeğin ilk yatağı olarak kullanıyormuş. paket içeriğini gösteren bir resmi de aşağıya koydum. bu uygulama 1938 yılından beri devam ediyormuş. önceleri hali vakti olmayan insanlara uygulanmaya başlanmış. 1949dan itibaren herkese verilmeye başlanmış. ve bu sayede insanlar kendi istekleriyle daha fazla doktora gittiğinden bebek ölümleri aşırı düşmüş. bunu okuyunca bizim devletin yer yer tacize dönüşen hamileleri kayıt altına almaya çalışması ve sağlık ocaklarına gitmeye teşvik etmesi geldi aklıma. yani hani bu ülke gelişmiş falan değil, gayet hala 3. dünya ülkesiyiz deyince millet kızıyor ama görün işte.
(not: finlandiyaki uygulama belki ekstrem bir örnek ama, mesela amerikada da şu uygulama var; gidip hangi hastanede doğurursan doğur, hastaneden çıkarken sana bebeğin yaklaşık 2 haftalık bezini, sütün yoksa mamasını veriyorlar. ayrıca sağlık sigortanı ödeyecek durumun yoksa, anne ve çocuğu hemen özel bir sigorta kapsamına alıyorlar. doğum ve çocuğun sağlık masraflarını o sigortayla devlet karşılıyor. senin eline de bir takım kuponlar verip, belli merkezleri adres gösteriyorlar. o merkezlerden yakınındaki bir tanesine sonradan gidip yine bez, mama, kendin için süt, yiyecek gibi şeyleri ücretsiz alabiliyorsun.
bizdeki durumsa: iptal olan aşılamamda ilaçlarımı alırken eczaneye bir adam gelmişti. karısı zk'de erken doğum yapmış ve zk git premetüre bebekler için özel bir mama var ondan al gel demiş. mama 93 liraydı ve tabii ki sgk kapsamında değildi. adamın cebinde mamayı alacak para olmadığı için orada hüngür hüngür ağladığını gördük eşimle. kendi halimize şükredip, 1 kutu mamayı hayrına aldık ama tabi 1 kutu mama nedir ki, sonradan adamcağıza ve bebeğine ne oldu diye hiç aklımızdan çıkmadı. yani 3 çocuk, 5 çocuk yap demek kolay)
Eki Görüntüle 728044
)