Blog

  • Kantaron Yağı Cilt Lekelerini Geçirir Mi? Cilt Lekeleri Nasıl Geçer?

    Kantaron Yağı Cilt Lekelerini Geçirir Mi? Cilt Lekeleri Nasıl Geçer?

    Kantaron yağı cilt lekelerini geçirmek, doğal bir yöntem olarak oldukça etkili sonuçlar vermektedir. Kantaron yağı; bakterileri öldürmek, yaraları iyileştirmek ve hücreleri yenilemek konusunda doğal ve etkili yöntemler sunmaktadır. Kantaron yağını dilerseniz aktarlardan satın alabilir dilerseniz evde kendiniz hazırlayabilirsiniz.

    Kantaron Yağı Cilt Lekelerini Geçirir Mi? Cilt Lekeleri Nasıl Geçer?

    Kantaron yağı, cilt lekeleri için kullanılan doğal bir çözümdür. İçeriğindeki antioksidanlar ve anti-enflamatuar özellikleri sayesinde cilt lekelerinin azalmasına yardımcı olabilir.

    Ancak, kantaron yağının etkili bir şekilde cilt lekelerini geçirip geçirmediği tam olarak kanıtlanmamıştır. Bazı çalışmalar kantaron yağının ciltteki yaraların iyileşmesinde etkili olduğunu göstermiştir, ancak cilt lekelerine yönelik araştırmalar henüz tamamlanmamıştır.

    Kantaron yağı, cilt lekelerini azaltmaya yardımcı olabilecek ancak tek başına cilt lekelerini tamamen geçirmeyebilecek bir doğal çözümdür. Cilt lekelerinin giderilmesi için kantaron yağı kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmanız önerilir.

    Özetle, kantaron yağı cilt lekelerini geçirip geçirmediği tam olarak bilinmese de, cilt sağlığına faydalı bir doğal ürün olarak kabul edilir.

    Kantaron Yağı Evde Nasıl Hazırlanır?

    Evde hazırlayacağınız kantaron yağı ile cildinizi güzelleştirmeniz ve gençleştirmeniz mümkündür. Ev yapımı kantaron yağının uzun bir raf ömrü olduğu için gönü rahatlığıyla kullanabilirsiniz. Evde kantaron yağı hazırlığı için şu adımları izleyebilirsiniz;

    • Elde edeceğiniz kurutulmuş ya da taze sarı kantaron bitkisini cam bir kavanoz ya da şişeye yerleştirin. Bitkinin çiçek, sap ve yaprak kısımlarından belirli oranlarda ekleyebilirsiniz. Kantaron yağını 2 seneye kadar saklayabileceğiniz için miktarı fazla tutabilirsiniz.
    • Saf ve sızma zeytinyağını, sarı kantaronları doldurduğunuz kavanoza ekleyin ve kapağı sıkıca kapatın.
    • Hazırladığınız kavanozu en iki hafta olacak şekilde 45 güne kadar günde birkaç saat güneş alan bir yerde bekletin.
    • Günün dolmasını beklerken belirli zamanlarda kavanozu sallamanız faydalı olacaktır.
    • Yağın rengi değiştiğinde, kantaron yağınız hazır demektir.

    Cilt Lekeleri İçin Kantaron Yağı Tarifi

    Kantaron yağı, cilt lekelerinin azaltılmasına yardımcı olabilecek doğal bir çözümdür. Bu yağı kullanarak cilt lekelerinizin görünümünü azaltabilirsiniz. İşte kantaron yağı ile hazırlayabileceğiniz bir cilt lekeleri için tarif:

    Malzemeler:

    • 1/4 bardak kantaron yağı
    • 2-3 damla çay ağacı yağı
    • 2-3 damla lavanta yağı

    Hazırlanışı:

    1. Kaseye kantaron yağını ekleyin.
    2. Ardından, çay ağacı yağı ve lavanta yağını ekleyin ve iyice karıştırın.
    3. Hazırladığınız karışımı, parmak uçlarınızla cildinize nazikçe masaj yaparak uygulayın.
    4. Karışımı cildinizde 15-20 dakika bekletin.
    5. Daha sonra, ılık suyla yüzünüzü yıkayın ve cildinizi nazikçe kurulayın.

    Bu kantaron yağı tarifi, cilt lekelerinin azaltılmasına yardımcı olabilir. Kantaron yağı, antioksidan ve anti-inflamatuar özellikleri sayesinde cildi besleyebilir ve lekelerin azaltılmasına yardımcı olabilir. Ancak, cilt lekelerinin giderilmesi için tek başına yeterli değildir. Bu nedenle, cilt lekeleriniz için kantaron yağı kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmanızı öneririz.

    Kantaron Yağı Cilt Lekelerini Geçirir Mi? Cilt Lekeleri Nasıl Geçer? | 1

    Kantaron Yağı Uygulaması Nasıl Yapılır?

    Cilt lekelerini geçirmek ve cilde bakım uygulamak için en etkili doğal yöntemlerden biri olan kantaron yağı, aynı zamanda en hızlı şekilde sonuç veren yöntemlerden de biridir. Cilt sağladığı birçok fayda olsa da en çok cilt lekelerini geçirmedeki etkisiyle bilinmektedir. Cildiniz hassas ise birkaç günde bir, normal bir cilt yapısına sahipseniz her gün uygulama yapabilirsiniz. Kantaron yağını cildinize uyguladıktan sonra 1 saat beklemeniz ve ardından durulamanız yeterli olacaktır.

    Kantaron Yağı Cilt Lekelerini Geçirir Mi? Cilt Lekeleri Nasıl Geçer? | 2

    Kantaron Yağının Cilde Olan Faydaları Nelerdir?

    Kantaron yağı cilt üzerinde olumlu etkiler oluşturmakta olup bu etkilerin en hızlı şekilde görülmesini sağlayan bitkisel yağlardan biridir. Kantaron yağının cilde faydaları şu şekilde sıralanabilmektedir;

    • Cildinizdeki kırışıklıkların giderilmesini sağlar.
    • Siyah nokta ve sivilce oluşumunu engelleyici özelliğe sahiptir.
    • Hassas ciltler için onarıcı bakım etkisi gösterir.
    • Cildin yenilenmesine ve tazelenmesine yardımcı olur.
    • Yanık izleri ya da derinin üzerinde oluşan yara izlerinin zamanla görünümü azaltmaktadır.
    • Ciltte iltihap oluşmasını engeller.
    • Kantaron yağı cilt beyazlatma ve cilt lekelerini yok etme konusunda oldukça etkilidir.

  • MPV Nedir? MPV Yüksekliği Düşüklüğü Tehlikeli Mi?

    MPV Nedir? MPV Yüksekliği Düşüklüğü Tehlikeli Mi?

    MPV (ortalama trombosit hacmi), trombositlerin ortalama boyutunu gösteren bir laboratuvar testidir. Bu makalede, MPV nedir, MPV yüksekliği, MPV düşüklüğü nedenleri ve tehlikeli mi, nasıl ölçüldüğünü ve potansiyel anlamlarını öğreneceksiniz.

    Asıl adı “Mean Platelet Volume” olan MPV kanın pıhtılaşmasını sağlayan elemanların yaklaşık boyutları anlamına gelirken, en doğru MPV değerlerinin trombosit yani PLT değerleriyle birlikte değerlendirilmesi çok önemlidir. Trombositler kemik iliğinde üretilirken, yeni üretilen trombositlerin daha büyük olduğu göze çarpmaktadır. MPV testi ile üretilen trombosit miktarı ve bu miktarın değişkenlikleri ile ilgili kontroller yapılmaktadır. MPV yüksekliği tehlikeli mi diye sorulacak olursa, bu sorunun cevabı kesinlikle evet olarak belirtilebilir. MPV değerlerinin sadece yüksekliği değil, düşüklüğü de tehlikeli durumlara yol açabilirken MPV değerlerinin yüksek olması kanın pıhtılaşması daha kolaylaşabildiği için kalp ve damar sorunları, damarda kan pıhtısı oluşması, felç, emboli ve tromboz gibi durumların görülebilmesi daha da kolaylaşmaktadır.

    MPV Nedir?

    MPV Yüksekliğinin Nedenleri

    MPV yüksekliği şeker hastalıklarında ve kan zehirlenmelerinde sıkça görülürken, özellikle kan zehirlenmelerinde kandaki trombosit miktarı azalmışsa kandaki trombositlerin yıkıma uğradığı değerlendirilebilmektedir. Bunun haricinde preeklampsi denilen hamilelik zehirlenmesi, immun trombositeponi, bazı kalıtsal hastalıklar, kan kanseri, tiroid hormunun yüksekliği, b12 yetmezliği ve kemik iliği problemlerinde MPV yüksekliği nedenleri olarak belirtilebilir.

    MPV Nedir? MPV Yüksekliği Düşüklüğü Tehlikeli Mi? | 5

    MPV Yüksekliği Tehlikeli mi?

    Kanda MPV (ortalama trombosit hacmi) yüksekliği, trombositlerin ortalama boyutunun normalden daha büyük olduğunu gösterir. Trombositler, kan pıhtılaşması sürecinde önemli bir rol oynayan hücrelerdir. Ancak, kanda yüksek MPV seviyelerinin doğrudan bir tehlike oluşturduğunu söylemek doğru değildir.

    İşte bu konuda bilmeniz gereken bazı önemli noktalar:

    1. MPV’nin Normal Değerleri: MPV değerleri laboratuvar testleriyle ölçülür ve normalde laboratuvarlara göre belirlenen bir referans aralığı vardır. Bu aralık, sağlıklı bireylerin MPV değerlerinin genellikle ne kadar olması gerektiğini belirtir. Her laboratuvarın referans aralığı farklı olabilir, bu yüzden test sonuçlarınızı değerlendiren sağlık uzmanıyla konuşmanız önemlidir.
    2. Olası Nedenler: Yüksek MPV seviyeleri, bir dizi farklı durumun belirtisi olabilir. En yaygın nedenlerden biri vücutta iltihaplanma sürecinin bulunmasıdır. Bununla birlikte, yüksek MPV seviyeleri bazen demir eksikliği anemisi, bazı enfeksiyonlar, böbrek hastalığı, romatoid artrit, kanser gibi ciddi sağlık sorunlarının belirtisi olabilir. Her durumda, yüksek MPV seviyeleri başka testler ve muayeneler ile değerlendirilmelidir.
    3. Bireysel Durumlara Bağlı Değişkenlik: Yüksek MPV seviyeleri, her bireyde farklı sonuçlara yol açabilir. Bazı durumlarda, yüksek MPV değerleri hiçbir semptom veya sağlık sorununa neden olmazken, diğer durumlarda altta yatan bir rahatsızlığın belirtisi olabilir. Bu nedenle, yüksek MPV seviyelerinin her zaman bir tehlike oluşturduğunu söylemek yanlış olur.
    4. Tanı ve Tedavi: MPV seviyelerinde bir artış fark ederseniz, endişelerinizi doktorunuzla paylaşmalısınız. Doktorunuz, tam bir sağlık değerlendirmesi yapacak, diğer testlere ihtiyaç duyacak ve doğru tanıyı koymak için gereken adımları atacaktır. Tedavi, altta yatan nedenlere bağlı olacaktır.

    Yüksek MPV seviyeleri doğrudan bir tehlike oluşturmadığından, endişelerinizi sağlık uzmanınızla paylaşmanız ve tam bir değerlendirme yapılmasını sağlamanız önemlidir.

    MPV Düşüklüğünün Nedenleri

    MPV nedir düşüklüğü trombositlerin toplam hacim ve etkinliğinin azalması anlamına gelirken, kanın çok daha yavaş pıhtılaşması olarak da nitelendirilebilir. Kanın yavaş pıhtılaşması olası bir kanamanın durdurulamaması anlamına gelirken iç kanama durumunun yaşanabilmesi de mümkün hale gelmektedir. MPV düşüklüğü nedenlerine bakılacak olursa iltihaplı hastalıklar ve bazı kanserlerin MPV düşüklüğüne yol açması yanında trombosit değerlerini de oldukça arttırırken, kronik böbrek yetmezliği, kan kanseri, kemoterapi ilaçları, Wiskott Aldrich sendromunun da MPV düşüklüğünün nedenleri arasında olduğu görülmektedir. İlaç kullanımlarında trombositlerin ölmesi söz konusu olurken, MPV değerleri de olabildiğince düşük seyrettiği de söylenebilir.

    Kanda MPV Düşüklüğü Tehlikeli mi?

    Kanda MPV (ortalama trombosit hacmi) düşüklüğü, trombositlerin ortalama boyutunun normalden daha küçük olduğunu gösterir. Trombositler, kan pıhtılaşması sürecinde önemli bir rol oynayan hücrelerdir. MPV düşüklüğüne ilişkin bazı önemli noktalar şunlardır:

    1. Normal Değerler: MPV değerleri laboratuvar testleriyle ölçülür ve her laboratuvarın belirlediği referans aralığına göre değerlendirilir. Normal değerler laboratuvarlara göre değişebilir. MPV düşüklüğü, normal referans aralığının altında bir değere işaret eder.
    2. Olası Nedenler: MPV düşüklüğü, bazı durumların belirtisi olabilir. Trombosit üretiminin azalması veya trombositlerin hızla tükenmesi gibi durumlar MPV düşüklüğüne neden olabilir. Örneğin, kemik iliği bozuklukları, bazı enfeksiyonlar, kanser tedavisi, aplastik anemi, bazı otoimmün hastalıklar ve bazı ilaçların yan etkileri MPV düşüklüğüne yol açabilir.
    3. Potansiyel Riskler: MPV düşüklüğü, kanın pıhtılaşma yeteneğinde azalmaya neden olabilir. Trombositler, kanamanın durdurulmasında önemli bir rol oynarlar. Düşük MPV seviyeleri, kanama eğilimini artırabilir ve yara iyileşmesi sürecini etkileyebilir. Bununla birlikte, MPV düşüklüğü yalnızca tek başına bir tehlike belirtisi değildir ve diğer faktörlerle birlikte değerlendirilmelidir.
    4. Tanı ve Tedavi: MPV düşüklüğü, doktorunuz tarafından değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Doktor, genellikle kan testleri ve ilgili semptomları değerlendirerek altta yatan nedenleri belirlemeye çalışacaktır. Tedavi, temel nedenlere bağlı olacaktır. Örneğin, kemik iliği bozuklukları veya otoimmün hastalıklar gibi durumlarda, temel hastalığın tedavisi amaçlanır.

    Kanda MPV düşüklüğü tehlikeli olabilir ve altta yatan bir sağlık sorununun belirtisi olabilir. Bununla birlikte, doğru teşhis ve uygun tedaviyle genellikle yönetilebilir. Herhangi bir endişeniz varsa, sağlık uzmanınıza danışmanız önemlidir.

    İlgili Konular;

    CRP Yüksekliği Neyi Gösterir? CRP Antibiyotikle Düşer Mi? Nedenleri Tedavisi ! Tıklayın !

    CRP Yüksekliği Nedenleri Nelerdir? Kandaki CRP Yüksekliği Nasıl Düşürülür? Tıklayın !

    Ferritin Yüksekliği Nedenleri Ve Tedavi Yöntemleri Tıklayın !

    TAHLİL SONUCU PLT DEĞERİ Tıklayın !

    Yüksek PLT Bitkisel Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

  • PRP Tüp Bebek Uygulaması Nedir? Kimlere Uygulanır?

    PRP Tüp Bebek Uygulaması Nedir? Kimlere Uygulanır?

    Pıhtılaşma hücrelerinden zengin plazma (PRP), trombosit denilen pıhtılaşmayı sağlayan kan hücrelerinden zenginleştirilmiştir serumdur.  Pıhtılaşmayı sağlayan bu hücreler vücuttaki hasarlı dokuların onarımında ve eski haline dönüşebilmesi için gerekli büyüme faktörlerini yapısında ihtiva eder. PRP serumunda  ise hasarlı dokularda toplanan trombositlerden kat ve kat daha fazla hücre konsantre haldedir.

    PRP  yönteminde bu mucizevi serum, kişinin kendi kanı az miktarda alındıktan sonra özel bir dizi işlemden geçirilerek elde edilir  ve  kişinin kendisine enjekte edilir. Bu  yöntem tıbbın birçok alanında kullanıldığı gibi kadın hastalıkları alanında yumurtalık depolarında azalma olan veya erken menapoz tanısı mevcut kadınlarda yumurtalıklara,  rahim iç duvarının kalınlaşmadığı durumlarda rahim içerisine uygulanabilmektedir.

    Pıhtılaşma Hücrelerinden Zengin Plazma Tarihçesi

    Pıhtılaşma hücrelerinden zengin plazma (PRP) uygulamasının tıpta kullanılması ilk olarak kan hastalıkları ile ilgili uzmanlık alanı olan hematoloji alanında başlamıştır . Hematoloji uzmanları, ilk olarak 1970 yılında PRP uygulamasını gündeme getirmişler . Günümüzde yaygın olarak  diş hekimliği, çene cerrahisi, ortopedik ameliyatlar, estetik ameliyatlar, cilt yanıkları ya da cilt yaraları ve yumurtalıklardır.

    Erken Menapozda Pıhtılaşma Hücrelerinden Zengin Plazmanın Yeri Var mıdır? 

    Doğal menapoz yaşı ortalama 49 yaş olup, 45 ile 53 yaş arasında değişkenlik göstermektedir. Erken menapoz ise 40 yaşından önce menapozal sürecin başlaması olarak tanımlanmaktadır. 40 yaş altında en az 4 ay süre ile devam eden seyrek adet görme ya da adet gecikmesi durumu ve kan hormonlarından FSH değerinin 25 mIU/ml üzerinde olması ile erken menapoz tanısı konulur. Hastaların şikayetleri değerlendirildiğinde, sıcak basması, uyku düzensizlikleri, duygusal hassasiyet, vaginal kuruluk gibi bulgulara rastlanabilir.  Beraberinde genel sağlık sorunlarına hem de doğurganlıkta ciddi problemlere yol açmaktadır.

    PRP Tüp Bebek Uygulaması Nedir? Kimlere Uygulanır? | 7

    Erken menapoz nedenleri nelerdir? 

    Erken menapoz tanılı 10 hastanın 6’sında neden bilinmemektedir. Tespit edilebilen nedenler arasında da en sık neden ailesel nedenler olup; kişinin annesinde, teyzesinde veya kız kardeşlerinde erken menapoz öyküsü var ise erken menapoz riski 4-9 kat artmaktadır. Diğer bir neden kişinin kendi hücrelerine karşı antikor denilen hücrelerin bilinmeyen nedenli gelişerek kendi yumurtalıklara hasar vermesi sonucu yumurtalık rezervi azalması sonucu menapoz süreci hızlanmaktadır. Son olarak  genetik nedenler yer almaktadır. Bunun yanısıra sigara kullanımı, aşırı kahve tüketimi de yumurtalık depolarının hızlı tüketimine neden olmaktadır. 

    Erken Menapozda Tedavi Seçenekleri 

    Detaylı bilgilendirme yapıldıktan sonra doğurganlık isteği olup olmamasına bağlı olarak ya hormon takviyesi ya da tüp bebek uygulaması yapılabilir. Tüp bebek tedavisinde kullanılan yumurta büyütücü ilaçlar ile yumurta elde etme olasılığı oldukça düşüktür.

    Erken Menapozda Pıhtılaşma Hücrelerinden Zengin Plazmanın Yeri Var mıdır?

     800‘ den fazla protein molekülü, hormon ve büyüme faktörü içeren  PRP serumu  hücre çoğalmasını, büyümesini ve farklılaşmasını uyararak dokularda kanlanma artışı, hücre göçü, dokuların çoğalmasını sağladığı keşfinden yola çıkarak tıbbın birçok alanında kullanılabildiği gibi kadın hastalıkları alanında da  erken menapoz ve yumurtalık rezervi kısıtlı hastalarda kullanılmaya başlanmıştır. Bilimsel kanıtlar ışığında yumurtalıklara PRP tedavisi sonrası yumurta sayısı artmış, kan hormonlarında iyileşme raporlanmıştır. Sonrasında gerek kendiliğinden gerekse tüp bebek tedavisi sonrasında gebelikler bildirilmiştir.

    Azalmış Yumurta Rezervinde Pıhtılaşma Hücrelerinden Zengin Plazmanın Yeri Var mıdır?

    Günümüzde özellikle yaşam koşulları ve kadının çalışma hayatındaki yerinin artmasına bağlı olarak çocuk doğurma yaşının ileri yaşlara ertelenmesi azalmış yumurtalık rezervli hastalar ile daha fazla karşılaşılmasına yol açmaktadır. Azalmış yumurta rezervi, üreme çağındaki bir kadının kendi yaş grubundaki diğer kadınlara kıyasla daha az sayıda yumurta kesesinin olması olarak ifade edilebilir. 2011 yılında Avrupa Üreme Tıbbı Derneği düşük yumurtalık yanıtını tanımlamıştır. Buna göre:

    1- Belirli yaşın üzerindeki anne adayları (≥ 40 yaş) veya kanser nedeniyle ilaç tedavisi, ışın tedavisi, yumurtalık ameliyatı geçirmiş olmak kötü yumurtalık rezervi için risk faktörü teşkil etmektedir.

    2- Daha önceki tüp bebek tedavisi sonrası 3’den az yumurta elde edilmiş olması

    3- Azalmış yumurtalık rezerv testi varlığı (Ultrasonografide bakılan yumurta kesesi sayısının 5-7’nin altında olması ve/veya kanda bakılan yumurta rezerv testinin düşük değerlerde olması (Anti Mülleryan Hormon < 1.2 ng/mL)).

    Yumurtalık Rezervi Neden Azalır?

    Her kadın belirli yumurta sayısı ile doğar ve yıllar içerisinde yumurta mirası giderek tükenir ve ardından menopozal dönem başlamaktadır.  Fakat azalma hızı her hastada farklı ivmeye sahiptir. Bu durum iki farklı şekilde açıklanabilir:

    1- Ana rahmindeki bırakılan folikül mirasının az olması

    2- Çeşitli sebepler ile yumurtalık kaybının hızlı olması ile açıklanabilmektedir .

    Azalmış yumurta rezervi riski taşıyabilecek hastalar;

    • 35 yaş üstü hastalar
    • Ailesinde erken menapoz öyküsü
    • Geçirilmiş yumurtalık veya kist ameliyatları,
    • Çikolata kistleri
    • Kanser nedenli ilaç veya ışın tedavisi öyküsü
    • Sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıkların olması
    • Kadının fazla kilolu olması
    • Frajil X sendromu, mozaik turner sendromu gibi birtakım genetik hastalıkların varlığı.

    PRP Tüp Bebek Uygulaması Nedir? Kimlere Uygulanır? | 8

    PRP Tüp Bebek İşlemi Kimlere Uygulanabilir?

    Pıhtılaşma hücrelerinden zengin plazma (PRP), henüz çok yeni bir uygulama olmasına karşılık, azalmış yumurtalık rezervi ve erken menapoz tanılı kadınlar için umut vaat eden bir uygulamadır. Bu konuda yapılan bilimsel araştırmalar henüz kısıtlı olmakla birlikte, PRP uygulaması sonrasında olumlu sonuçlar bildirilmiştir.

    Pıhtılaşma Hücrelerinden Zengin Plazma İşlemi Ne zaman Uygulanabilir?

    Pıhtılaşma Hücrelerinden Zengin Plazma (PRP) tedavisi planlanan çiftlerde PRP uygulaması adet bitiminden sonra herhangi bir zamanda uygulanabilir.

    Pıhtılaşma Hücrelerinden Zengin Plazma İşlemi nasıl uygulanır? 

    Pıhtılaşma Hücrelerinden Zengin Plazma (PRP) tedavisi planlanan kişiden  yaklaşık 20 ml kan alınarak özel bir tüpte santrifüj (sıvı ve katı maddelerin ayrışma işlemi) edildikten sonra ayrışan serum kısmı aynı gün içerisinde genel anestezi altında yumurtalıklara uygulanmaktadır. İşlem süresi yaklaşık 15-30 dakika arasında değişebilmektedir. İşlem sonrası 30-60 dakika derlenme odasında takip edilip, herşeyin yolunda olduğundan emin olunduktan sonra hastamız aynı gün içerisinde taburcu edilmektedir. Uygulamanın etki etmesi için 2-6 aylık bir süreçe ihtiyaç duyulmaktadır. Belirli aralıklarla ultrasonografi ve kan testleri ile yumurtalıklardaki değişiklikler kontrol edilmektedir. 4-6 ay ara ile PRP uygulaması tekrar edilebilir.

    Pıhtılaşma Hücrelerinden Zengin Plazma İşleminin Olası Riskleri Nelerdir?

    Pıhtılaşma hücrelerinden zengin plazma (PRP) tedavisi,  yumurtalıklara enjeksiyon henüz yeni bir yöntem olduğu için risklerle ilgili bilgiler oldukça kısıtlıdır. Trombosit denilen kan hücrelerinden zengin serum ayrıştırılıp tekrar aynı kişinin kendisine verildiği için ototransfüzyon olarak tanımlanmakta ve allerjik reaksiyon riskinin minimum olduğu düşünülmektedir. PRP işlemine bağlı riskler enjeksiyon yerinden veya vajinal damaralardan kanama, enfeksiyon, komşu organ yaralanması  sayılabilir.

    Pıhtılaşma Hücrelerinden Zengin Plazma Uygulaması Öncesi ve Sonrasında nelere dikkat edilmelidir?

    Tedavi Öncesi Dikkat Edilecek Hususlar

    • Tedavi öncesi en az 8 saatlik açlık süresinin olması
    • Tedavi öncesi alkollü içecekler kullanılmaması
    • En az 3 gün öncesinden ginkgo biloba (mabet ağacı), kan sulandırıcı ilaçlar, yeşil çay, aspirin ve non-steroidal anti-inflamatuvar (romatizmal) ilaçların kesilmesi gereklidir.

    Tedavi Sonrası Dikkat Edilecek Hususlar

    • PRP İşlemden sonra 30-60 dakika dinlenip hastalarımız hastanemizden ayrılabilirler.
    • PRP işleminden sonra evde 1 gün istirahat halinde olmayı önermekteyiz.
    • PRP işleminden 1 gün sonra ılık suyla ve ayakta duş şeklinde banyo yapılabilir.
    • Cinsel ilişki yasağı 7 gün devam etmektedir.
    • Spor ve ağır iş yapma gibi aktivitelerden kaçınılmalı, ancak hastalarımızı yormayacak günlük işler yapılabilir.
    • PRP işleminden sonra günlük beslenmeye devam edilebilir. Kabız olmaktan kaçınmak adına yağlı ve baharatlı yiyeceklerden uzak durmak, çorba ve lifli sebze-meyve gibi sindirimi kolay gıdaları tercih etmek faydalı olacaktır.

    Pıhtılaşma Hücrelerinden Zengin Plazma Uygulaması Sonrasında takip nasıl olacaktır?

    PRP Sonrası Takip Şekli:

    • PRP İşlemden sonra hiç adet görmeyen kadınlarımıza adet düzenleyici önermekteyiz.
    • İlk kontrol genellikle ikinci adet döneminde olmakla birlikte bazı durumlarda ilk adet döneminde de kontrol önerilebilmekte.
    • Kontrol zamanı genellikle adetin ikinci-dördüncü günleri arasında olmakta.
    • Öncelikli kontrol şekli ultrasonografik olarak yumurtalıkların değerlendirilmesi ve daha öncesinde yumurta kesesi (folikül) izlenmeyen kadınlarımızda yumurta keselerinin izlenip izlenmediğinin görüntülenmesidir.
    • Bazı durumlarda kan hormon seviyeleri de eş zamanlı olarak değerlendirilebilmektedir.
    • Eğer kontrollerde belirgin yanıt izlenmezse, sonraki adet dönemlerinde tekrar muayene önerilebilmektedir.

    PRP Tüp Bebek Uygulaması Nedir? Kimlere Uygulanır? | 9

    Pıhtılaşma Hücrelerinden Zengin Plazma İşlemi Kaç Defa Uygulanabilir?

    Pıhtılaşma Hücrelerinden Zengin Plazma (PRP) tedavis sonraki kontrollerinde 6 adet dönemi geçmesine karşılık yumurta keselerinde (folikül) herhangi bir değişiklik olmaması halinde 3 defaya mahsus olmak kaydıyla 6 ay aralar ile tekrar edilebilir.

    Pıhtılaşma Hücrelerinden Zengin Plazma İşleminden Fayda Görmeme Durumu Söz Konusu mu? Eğer fayda görmezsek, fayda görmediğimize nasıl karar verilir?

    Pıhtılaşma Hücrelerinden Zengin Plazma (PRP)  uygulamasından sonraki kontrollerinde daha öncesinde hiç folikül izlenmeyen kadınlarımızda 6 adet dönemi geçmesine karşılık yumurta keselerinin (folikül) izlenmemesi durumunda hekimleriniz tarafından PRP işleminden fayda görülmemiş olarak değerlendirilebilirsiniz. Yumurta depoları azalma eğiliminde olan hastalarda PRP sonrası takiplerde yumurta kese (folikül) sayısında belirgin artış olmaması durumu direkt olarak fayda görülmeme durumu olarak tanımlanmamakta, çünkü PRP’nin folikül sayısında artış sağlayıcı etkisinin yanısıra, yumurta kalitesinde de iyileştirici etkisi olabileceğini düşünmekteyiz.

    Tüp bebek tedavisinde prp yaptıranlar, PRP tedavisi ne demektir? Tıklayın !

    Tüp Bebek Tedavisinde PRP Uygulaması Hakkında Herşey ! Tıklayın !

    Tüp Bebek Tedavisinde PRP Yöntemi Tıklayın !

    Yumurtalık gençleştirme için PRP Tıklayın !

  • Tüp Bebek İşlemlerinde SGK Devlet Katkısı 2020

    Tüp Bebek İşlemlerinde SGK Devlet Katkısı 2020

    2020 SGK tüp bebek tedavisinin ne kadarını karşılar? Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar katılım payından muaf değildir. Devlet Desteği ilaçları karşılıyor mu?

    SGK Tüp Bebek Şartları 2019-2020

    2019-2020 SGK tüp bebek şartları üç deneme ile sınırlı olmak üzere uygulanan IVF tedavi giderlerinin devlet desteği ile karşılanması için gerekli olan şartlar şunlardır;

    Sağlık kurulu raporu düzenlenmiş olmalıdır. Düzenlenen sağlık kurulu raporunun içeriğinde yapılan tıbbı tedaviler sonrasında ebeveynin normal yöntemlerle çocuk sahibi olamayacağının belirtilmesi gerekir. Rapor içeriğinde ayrıca yardımcı üreme yöntemlerinin gerekliliği bulunmalıdır.

    Devlet desteğinden faydalanmak için 43 yaşından gün almamış ve 23 yaşını doldurmuş olmak gerekir.
    3 yıllık evli olma şartı bulunur ve üç yıl evlilikleri olan çiftlerin en az iki kez aşılama yapmaları zorunluluğu vardır.
    İstisna durumlarda 3 yıllık evlilik şartı aranmamaktadır. Bu istisnalar ise; sperm sayısı 5 milyondan az olanlar, tüpleri kapalı olanlar ve yumurta rezervleri düşük olanlar şeklindedir.

    Tüp bebek uygulaması yapılacak olan merkezin SGK ile sözleşmesi bulunması gerekir.

    Son üç yıl içerisinde tedavi yöntemlerini deneyerek sonuç alamamış olmak gerekir. Bu durumun sağlık hizmeti veren kurum tarafından belgelenmesi zorunludur.

    En az beş yıllık süreyi kapsayan sağlık sigortası prim gün sayısının tamamlanmış olması ve eşlerden herhangi birisinin bu koşulu yerine getirmesi gerekir.

    Tüp Bebek İşlemlerinde SGK Devlet Katkısı 2020 | 13

    Tüp Bebek Devlet Desteği 2020

    Tüp bebek tedavi desteği almak için belirtilen şartlar hakkında bilgi sahibi olan kişiler şartları tam olması durumunda rapor alarak ilaç desteklerini de kurum tarafından sağlamaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumunu 3 denemeye kadar destek sağladığı tedavi yönteminde kişinin daha önce evliliğinden çocuk sahibi olması kurum desteğini etkilememektedir.

    Doğal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftler devlet desteği ile 3 deneme hakkına sahip olarak tüp bebek yönteminden ücretsiz olarak faydalanmaktadır. Devlet desteğine engel olmayan diğer bir durum ise evlat edinmektir. Daha önce çocuk evlat edinmiş olan çiftleri için bu durum kurum desteği almalarına engel teşkil etmemektedir.

    Tüp bebek devlet desteği almak isteyen çiftler şartları taşımaları durumunda sadece katkı payı ödemesi yaparak tüp bebek desteğinden faydalanma şansına sahip olmaktadır.

    Tedavilerde Yaş Sınırı

    Tedaviye başlamış olan kadının yaşı 40 yaşın üzerinde ise tedavi bedelleri kurum tarafından karşılanmamaktadır. SGK tarafından tedavi giderlerinin karşılanması için tedaviye başlayan kadının 40 yaşından gün aldığı tarih öncesinde düzenlenmiş olan sağlık raporuna ihtiyaç bulunur. Rapor tarihi itibarı ile 30 gün içerisinde embriyo transferi gerçekleşmiş olursa tedaviye ilişkin giderler kurum tarafından karşılanmaktadır.

    Tüp Bebek Tedavisi SGK Raporu Nedir?

    Tüp bebek tedavi raporu alınarak devlet desteğinden yararlanmak mümkün olmaktadır. Tüp bebek raporu nedir ve almak için yapılması gerekenler şunlardır;

    Tüp bebek raporu almak için tüp bebek ünitesinin bulunduğu üniversite hastanelerine ya da devlet hastanelerine başvurmak gerekir.

    Tüp bebek tedavi raporunda istenen tahliller FSH, AMH değerleri, rahim filmi ve en az üç farklı zamanda verilmesi gereken sperm tahlilleri olmaktadır.

    İlaç ve tedavi raporu adı ilaç ve tedavi raporları olarak 2 ayrı şekilde çıkmaktadır. İlaç raporlarını süresi 1 ay geçerdir. Tedavi rapor süresi 6 ay geçerli olacak şekilde düzenlenmektedir.

    Her uygulamada yeni rapor çıkarılması gerekir.

    Düzenlenen raporların SGK şartlarına uygun olması gerekir.

    Rapor çıkarma süreleri başvuruda bulunulan hastaneye göre değişmektedir.

  • Bebeklerde Aşı Sonrası Yükselen Ateş Ne Kadar Sürer?

    Bebeklerde Aşı Sonrası Yükselen Ateş Ne Kadar Sürer?

    Aşı sonrası bebeklerde ateş yükselmesi normal bir süreçtir. Bilindiği üzere aşılar zayıflatılmış mikroplardır ve aşı ile vücuda verilen mikroplara karşı vücudun bağışıklık kazanmasını sağlarlar. Bebeklerin de aşı takvimine göre vuruldukları aşı sonrası ateşleri yükselmekte, bu süreç uzun süreli gerçekleşmediği takdirde normal karşılanmaktadır. Aşı sonrası ateş ile birlikte;

    Bebeklerde Aşı Sonrası Yükselen Ateş Ne Kadar Sürer?

    ·        Aşı yerinde kızarıklık ve sertlik,
    ·        Aşı yerinde deri döküntüsü,
    ·        Bebekte huzursuzluk,
    ·        Bebekte uyuma isteği
    Gözlendiğinde en yakın sağlık kuruluşundan destek alınmalıdır.
    Neden Aşı Sonrası Bebeklerde Ateş Yükselir?
    Bebeklerde aşı sonrası ateş neden olur sorusu, ebeveynler tarafından merak edilmektedir. Aşı sonrası yükselen ateş bebeğinizin mikroplarla savaştığını göstermekte olup bu süreçte ateşin yükselmesi normal karşılanmaktadır.
    Bebeklerde Aşı Sonrası Yükselen Ateş Ne Kadar Sürer? | 15
    Bebeklerde Aşı Sonrası Yükselen Ateş Ne Kadar Sürer?
    Bebeklerde aşı sonrası ateş ne kadar sürer sorusu, hekim yardımı alıp almayacağınıza karar vermeniz açısından önemli bir sorudur. Aşı sonrası bebeklerde ateş yükselmesi her ne kadar normal olarak karşılaşılsa da 24 saati aşan yüksek ateş vakalarında hekim desteği alınmalıdır.
    Aşı Sonrası Ateş Bebeklerde Nasıl Düşürülür?
    Bebeğinize hekim önerisi olmadan ilaç vermenin riskli olması, bebeklerde aşı sonrası ateş nasıl düşürülür sorusuna verilecek yanıtın önemini artırmaktadır. Aşı sonrası bebeğinizde ateş gözlediğinizde panik yapmadan önce;
    ·        Bebeğinizin yaşına uygun miktarda Calpol vererek,
    ·        Islak havlu ile yüksek ateşi kontrol altına almaya çalışarak,
    ·        Bebeğe ince kıyafetler giydirilerek
    Ateş düşürülmeye çalışılmalıdır.
  • Biberon Çürüğü nedir ? Biberon Çürüğünden Nasıl Korunmalı?

    Biberon Çürüğü nedir ? Biberon Çürüğünden Nasıl Korunmalı?

    Biberon çürüğü nedir; Biberon çürükleri ya da günümüzdeki adıyla erken dönem çocukluk çağı çürükleri bebeklerin özellikle üst ön süt dişlerinde başlayan ve diğer dişlere de hızla sıçrayan ve çok çabuk ilerleyen yaygın çürük tipidir.

    Bebeklerin ya da çocukların emzirme sırasında ya da biberonla ağzında uyuya kalmasıyla oluşur. Burada çürüğü oluşturan biberon değil, biberonun içerisindeki şekerli, ballı ya da pekmezli süt, mama ya da anne sütüdür. Bu şekerli sıvıların tüm gece boyunca dişlerle temas etmesi süt dişlerinin hızlı bir şekilde çürümesine yol açar.

    Biberon çürükleri ilk olarak dişlerin minesinde tebeşirimsi beyaz lekelenmeler ile başlayıp mineden madde kayıplarıyla birlikte sarımsı kahverengi bir görüntü verirler. Çoğu zaman aile dişlerdeki çürüğü fark ettiğinde çürükler oldukça ilerlemiş olur. Biberon çürüklerinin erken teşhisi oldukça önemlidir. Erken başlangıçta çocuk diş doktorunuzun vereceği beslenme tavsiyeleriyle ve yapacağı koruyucu uygulamalarla biberon çürüğü kontrol altına alınabilir. Ancak geç kalındığı zaman dişlere kanal tedavisi gerekebilir ya da dişlerin çekimi gerekebilir.

    Biberon çürüğünden korunmak için, bebeğinizin ağzında, içerisinde şekerli sıvılar bulunan biberonla uykuya dalmamasını sağlayın. Her beslenmeden sonra dişlerini temiz bir bez ya da yumuşak kıllı bir diş fırçası ile temizleyin eğer temizleyemiyorsanız biberon içerisine su koyarak ağzın en azından çalkalanmasını sağlayın. En önemlisi de bebeğinizi ilk dişleri çıktıktan sonra düzenli olarak bir pedodontiste götürmelisiniz.

    Biberon Çürüğü Nasıl Geçer? Tıklayın !

    DR. PINAR KARATABAN (PEDODONTİST)
    İMPLADENT AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI POLİKLİNİĞİ
    Mimar Sinan Cad. No:8/1 Maltepe-İSTANBUL
    e-mail : pinarkarataban@impladent.com.tr          www.impladent.com.tr
    Telefon : 0216 370 01 87

  • Evde Etkili ve Hızlı Bronzlaşma Sprey Yapımı Tarifi

    Evde Etkili ve Hızlı Bronzlaşma Sprey Yapımı Tarifi

    Ev yapımı doğal bronzlaştırıcı sprey hazırlayabilirsiniz. Bronzlaşma için her ne kadar ilk akla gelen güneşlenme olsa da güneşten gelen zararlı ışınlardan korunmak son derece zordur. Hatta çoğu zaman güneşlenme ile bronzlaşma istenirken cilt lekeleri, ciltte erken yaşlanma, kuruma ve hatta yanıklar bile oluşmaktadır.

    Güneşsiz evde bronzlaşmak için iki farklı yöntem vardır. İlki piyasada bulunan güneşsiz bronzlaşma kremleri kullanmak, ikincisi ise doğal yöntemlerle güneşsiz bronzlaşmaktır. İlkinin kimyasal içerikli olduğu düşünüldüğünde çoğu kişinin neden doğal içerikli ev yapımı karışımlar aradığı kolaylıkla anlaşılır. İşte evde yapabileceğiniz tamamen doğal tarifler;

    Evde Etkili ve Hızlı Bronzlaşma Sprey Yapımı Tarifi | 17

    Etkili ve Hızlı Bronzlaşma Spreyi

    Etkili ve hızlı bronzlaşma için kakao yağı ile evde bronzlaşma spreyi hazırlayabilirsiniz. Karışım için malzemeler;

    • Kakao yağı
    • Havuç yağı
    • Tarçın yağı

    Yukarıdaki malzemeleri 1 adet cam sprey şişesine alarak karıştırın. Aynı oranda kakao ve havuç yağını karıştırarak hazırladığınız bronzlaştırıcıya 4-5 damla kadar tarçın yağı ekliyoruz. Kakao ve havuç yağının bronzlaştırıcı etkisinin yanında tarçın yağının da leke giderici etkisi sayesinde pürüzsüz bir bronzluğa sahip olabilirsiniz.

    Hazırladığınız karışımı güneş kreminizi sürmeden yarım saat önce cildinize hafif masaj yaparak uygulayın. Karışımı sürekli kullanarak bronzluğun kalıcılığını artırabilirsiniz. Günde birkaç kez kullanmanızda herhangi bir sakınca yoktur.

    Evde Etkili ve Hızlı Bronzlaşma Sprey Yapımı Tarifi | 18

    Havuçlu Bronzlaştırıcı Sprey

    Güneşsiz cilt bronzlaştırma için evde kolaylıkla hazırlayabileceğiniz en basit tariflerden biri de havuçlu bronzlaştırıcı spreydir. İlk olarak 3-4 adet havucu rendeleyerek cam bir kavanoza alın. Kavanozun boş kalan kısmı doluncaya kadar zeytin yağı ilave edin. Yarım litrelik bir kavanoz kullanmanız idealdir. Kavanozu 5 gün buzdolabından beklettikten sonra dışarı çıkartıp 1 günde dışarıda bekletin. Elde ettiğiniz karışımı süzgeçten geçirerek başka bir kaba alarak kullanmaya başlayabilirsiniz.

    Dilerseniz etkinliği artırmak için üzüm çekirdeği, ceviz yağı, kakao yağı gibi tamamen doğal yakları da karışımınıza ekleyebilirsiniz.

    Son olarak şunu da belirtelim ki evde bronzlaştırıcı yapmanız için verdiğimiz tarifler sizleri daha güzel pürüzsüz bir bronz görüntüye kavuşturmak için etkilidir. Bu karışımların güneş koruma özelliği olmadığından güneşe çıkarken güneş koruyucu kullanmanız gerekmektedir.

    İlgili Konular;

    Bronzlaştırıcı Ürün Seçerken Dikkat Edilecek Unsurlar Tıklayın !

    Hızlı Bronzlaşmak İçin Bitkisel Yağlar ( Havuç ve Susam Yağı ) Tıklayın !

    Doğal yollarla bronzlaşma yolları Tıklayın !

    Hızlı Bronzlaşmak İçin Etkili Yöntemler Tıklayın !

    Bronzlaşan Cilt Rengini Açan Maske Tarifleri Tıklayın !

    Doğal bronzlaştıran krem tarifi Tıklayın !

  • Bebeklerde Diş Çıkarma Belirtileri Nelerdir? Nasıl Kolay Diş Çıkartır?

    Bebeklerde Diş Çıkarma Belirtileri Nelerdir? Nasıl Kolay Diş Çıkartır?

    Bebeklerde diş çıkarma belirtileri nelerdir? Salya akıtma, öksürük, ateş gibi belirtiler oluşacağı gibi uykusuzuk, yüzde kızarıklık ve iştahsızlık görülmektedir…

    Bebeklerde diş çıkarma belirtileri şunlardır:

    • Bebeklerin diş çıkarma dönemlerinde diş etleri şiştiği için ateşlenme durumları meydana gelir. Bu dönemde bebeğinin ateşinin 38’in üzerine çıkmış olması oldukça tehlikelidir.
    • Bebeklerde diş çıkarma dönemleri tükürük salgılarının artması bağırsaklarının hareketlenmesine neden olur ve bağırsakları hareketlenen bebeklerde ishal görülebilir.
    • Bebeklerin diş çıkarma dönemlerinde salyaları artar.
    • Bebekler diş çıkarma dönemlerinde diş etlerini daha fazla rahatlatabilmek amacı ile sürekli bir şeyleri ısırma ve bir şeyler ile diş etlerini kaşıma ihtiyacı duyarlar.
    • Bu dönemde bebeklerin canı yanabildiği için sinirli ve huzursuz olabildikleri gibi uyku problemi de yaşayabilirler.
    • Bu dönemde bebeklerin iştahları kapalı olabilir.
    • Bebeklerin çene ve yüz bölgelerinde kızarıklığa bağlı olarak döküntü oluşması meydana gelebilir.

    Bebeklerde Diş Çıkarma Belirtileri Nelerdir? Nasıl Kolay Diş Çıkartır? | 21

    Bebeğin Diş Çıkarmasına Yardımcı Olabilmek İçin Neler Yapılmalıdır?

    Bebeğin diş çıkarma döneminde bebeğe yardımcı olabilmek için yapılması gerekenler şunlardır:

    • Bebeğin yediği yiyecekler ılık ve soğuk tercih edilmelidir. Sıcak yemek tüketiminden kaçınılmalıdır.
    • Bebeğe çiğneyebileceği ve eli ile tutarak diş etlerini kaşıyabileceği yiyecekler verilmelidir.
    • Bu dönemde bebeğin su tüketimine özellikle dikkat edilmelidir.

    Bebeklerde Diş Çıkarma Belirtileri Nelerdir? Nasıl Kolay Diş Çıkartır? | 22

    Bebeğin Diş Etini Kaşıması İçin Öneri

    Bebeğin diş etlerini kaşıması için diş kaşıma aleti yerine kullanabileceği bir diğer yöntem de kereviz sapıdır. Yıkanmış kereviz sapı 10 dakika boyunca soğuması için buzlukta bekletildikten sonra bebeğe verilebilir.

    Bebeğin kolay diş çıkarmasını sağlamak için Tıklayın !

    Bebeğim Diş Çıkarıyor Ateşi Çok Yüksek Tıklayın !

    Bebeklerde Diş Çıkartma Sürecinde Ebeveynler Nelere Dikkat Etmelidir? Tıklayın !

    Aşı Sonrası Bebeklerde Ateş Neden Olur? Tıklayın !

  • Ayaktaki Siyah Lekeler Nasıl Geçer?

    Ayaktaki Siyah Lekeler Nasıl Geçer?

    Ayaktaki siyah lekeyi geçirme yolları doğal yağlar ile uygulanan yöntemlerin yanında fiziksel güç gerektiren yöntemleri de barındırır. Bu yöntemlerle ayaktaki siyah lekelerden kurtulmak mümkün olurken ayak, lekelerin en büyük sebebi olan ölü derilerden de arındırılmış olur. Vitamin eksikliğine bağlı ayak hastalıkları arasında yerini alan siyah lekelerden ayak maskeleri ve ovma gibi yöntemlerle kurtulmak mümkündür.

    Ayakta Siyah Lekelerin Sebebi

    Ayakta siyah lekelerin oluşmasının nedeni şu şekilde sıralanabilir:

    • Şeker hastalığı
    • Ölü deriler
    • Ayak tabanı siğilleri
    • Cilt hastalıkları
    • Ayakkabının ayağa uygun olmaması
    • Zayıf kan dolaşımı
    • Güneşe aşırı maruz kalma

    Bu nedenler arasında dolaşım bozuklukları nedeniyle ortaya çıkan siyah lekelerde mutlaka doktora görünmek gerekir. Bunun yanında ayak bileğinde kararma da dolaşım bozukluklarının  habercisi olabilirken, uygun ayakkabı kullanmamaktan da kaynaklanabilir.

    Ayaktaki Siyah Lekeler Nasıl Geçer? | 25

    Ayaktaki Siyah Lekeleri Geçirme Yolları

    Ayakta bulunan siyah lekeler için sebebe dayalı bir tedavi uygulanması doğru olacaktır. Dolaşım bozukluğu varsa bu durumun ortadan kalkması, vitamin eksikliği durumunda vitamin takviyesi gibi tedavi yöntemleri uygulanmalıdır. Özellikle ayak üzerine kahverengi lekeler bulunması vitamin eksikliğine işaret eder.

    E vitamini serumunu gece yatmadan önce ayaklara uygulamak leke sorununu çözecektir. Bunun yanında ponza taşı kullanarak ayağa peeling yapmak, ölü derilerden arınmayı sağlar. Shea yağı da cildi nemlendirerek kan dolaşımını düzenlediğinden, ayağa bu yağ ile masaj yapılması siyah lekeleri azaltır.

    Ayak Parmaklarında Kahverengi Lekeler İçin Tıklayın !

    Ayak bakımı ile alakalı bilmedikleriniz Tıklayın !

    Güzel ve Bakımlı Ayaklar İçin Öneriler Tıklayın !

    Ayak Mantarı Nasıl Geçer, Ne Yapmalı? Tıklayın !

  • Argan Yağının Saça Faydaları Nelerdir?

    Argan Yağının Saça Faydaları Nelerdir?

    Argan yağı mucizesi inanılmayacak kadar çok yönlüdür. Argan yağının saça faydaları nelerdir? Uzmanlar argan yağının vitamin mineral ve antioksidanlar açısından çok zengin olduğu konusunda hemfikirdir.

    Argan Yağının Saça Faydaları

    Argan yağının saçlara yararları şunlardır:

    • Argan yağı saçınızı nemlendirmeye ve yumuşatmaya yarayan çok eski bir güzellik sırrıdır.
    • Yüksek antioksidan, esansiyel yağ asitleri ve E vitamini içerir. Bu bileşenler hep birlikte saçın esnekliğini arttırır. Kırılmasını önler.
    • Argan yağı donuk ve cansız görünümdeki saça yeniden parlaklık kazandırır.
    • Aynı zamanda argan yağı güçlü bir antioksidan, UV koruyucudur. Ayrıca serbest radikalleri nötrleştirici etkiye sahiptir.
    • Farkında olmadan saçlarımızı günlük aktiviteler sırasında kir, kimyasal işlemler ya da sıcak aletlerle çok fazla hırpalıyoruz. E vitamini saç foliküllerinin hasar görmemesine yardımcı olur.

    Argan Yağının Saça Faydaları Nelerdir? | 27

    Argan Yağı Kullanımı

    Argan yağı kullanımı saç kozmetiklerinde çok yaygındır. Bunun nedeni argan yağının tokoferoller ( E vitamini), esansiyel yağ asitleri ve antioksidanlar açısından çok zengin olmasıdır.

    Argan yağı aynı zamanda A,C vitaminleri, linoleik asit ve omega-6 gibi bileşenler açısından da çok zengin olduğu için saç kremlerinde kullanıldıklarında saç tellerini daha yumuşak, daha parlak ve daha kolay şekil verilebilir hale getirir. Argan yağı saç spreylerinde kullanıldığında da ısının saçta yarattığı tahribatı önler.

    Parlak sağlıklı saçlar elde etmek için, saçları yüksek kaliteli yağla beslemek şarttır. Çünkü saç yağları saç tellerinin içine nüfuz ederek, onları içten besler. Saçın elastikiyetini kaybetmesi durumunda ya da zarar görmüş saçlar için argan yağı kullanımı idealdir.

    Argan yağı kullanmak kafa derisinde oluşabilecek problemleri giderir. Kepek kaşıntı ve diğer kafa derisi sorunlarına yol açan kafa derisi iltihabının azaltılmasına yardımcı olabilir.

    Bir ipucu: Argan yağını yüzünüzü ve vücudunuz nemlendirmek için de kullanabilirsiniz.

    Argan Yağı Efsanesi ve Saç Bakımı Tıklayın !

    Saç bakım yağları Tıklayın !

    Argan Yağını yüzüne kullananlar Tıklayın !

    Argan Yağının Cilde Faydaları Nelerdir? Tıklayın !

    Badem Yağı Saça Nasıl Uygulanır? Tıklayın !