Blog

  • Süpürgelik Nasıl Takılır?

    Süpürgelik Nasıl Takılır?

    Evini baştan yaratmak isteyen, ev zeminini yaptıran bir çok kişi süpürgelik konusuna pek fazla önem vermezler. Aslında seçmiş olduğunuz süpürgelik evinize ayrı bir hava katmaya yeterli olacaktır. Süpürgelikler, parlak süpürgelikler, mat süpürgelikler ve alüminyum süpürgelikler olmak üzere çeşitlere ayrılıyor. Süpürgelik fiyatları da bu çeşitler üzerinden belirleniyor. Sizde sitemizde yer alan bir çok süpürgelik modelleri arasından dilediğinizi seçip hızlıca satın alabilirsiniz. Süpürgelik seçiminizi yaparken, seçimin duvar renkleri ve zemin rengiyle uyumlu olmasına çok dikkat ediniz. Son günlerde en fazla tercih edilen süpürgelikler, gül ağacı ve bambu parlak çeşitleri oluyor. Bunun ardından da füme süpürgelikler sırayı alıyor. Siz tabiki satın alırken popülerlikten çok evinizle rengin uyumuna ve kalitesine dikkat edeceksiniz.

    Parkeler ile birlikte kullanılan süpürgeliklerin iki görevi vardır. Bu görevlerden ilki zemine döşenen parkeler ile duvar arasında kalan genleşme boşluğunun örtülmesidir. Bu genleşme boşluğu yaklaşık olarak 1-1,5 cm kadardır ve parkelerin genleşerek kabarmasını engeller. Süpürgeliklerin diğer bir görevi de özellikle elektrikli süpürge kullanımı sırasında duvar ile süpürge arasında bir bariyer oluşturarak duvarın süpürgenin sürtünmesinden zarar görmesini engellemektir.

    Eğer evinizin parkelerini kendiniz döşediyseniz ve sıra süpürgeliklere gelmişse, ya da çeşitli sebeplerle eski süpürgeliklerinizi değiştirmek istiyorsanız bu durumda bazı noktalara dikkat ederek evininiz süpürgeliklerini kolaylıkla kendiniz de takabilirsiniz. Ancak süpürgelik montajından önce süpürgelik seçimi ile ilgili bazı noktalara dikkat edilmesi gerekir.

    Süpürgelikler genellikle 4 cm ile 10 cm genişliğinde üretilirler. Tercih edilecek süpürgelik ne kadar geniş olursa koruyuculuğu da o kadar fazla olacaktır. Bunun yanında süpürgeliklerin kalitesine de dikkat edilmelidir. Genellikle MDF üzerine kağıt kaplama olarak üretilen süpürgeliklerin kalitesiz olanlarının kaplamaları çok kısa zamanda soyulduğundan oldukça kötü bir görüntü oluşmaktadır. Kaliteli ve parke ile uyumlu süpürgelik seçimi yapıldıktan sonra süpürgeliklerin montajına başlanabilir.

    Süpürgelik fiyatları 2016

    Süpürgelik fiyatları 2016
    Süpürgelik fiyatları 2016

    Süpürgelik Nasıl Takılır?

    • Süpürgelik montajının en önemli noktası, süpürgeliklerin doğru şekilde kesilmesidir. Süpürgeliklerin kesilmesi için el testeresi kullanılabileceği gibi açılı kesim yapabilen tezgâhlı daire testerelerin kullanımı oldukça kolaylık sağlar.
    • Süpürgelik kesimi için öncelikle duvar ölçüleri alınmalıdır. Duvar ölçüleri alındıktan sonra süpürgelikler kesilmelidir. Süpürgelik kesiminde açıya çok dikkat edilmelidir. Genellikle duvarlar birbirine dik oldukları için bu durumda süpürgeliklerin 45 derecelik açı ile kesilmeleri gerekir. Eğer duvar açısı 90 dereceden farklı ise bir tel ortasından duvarların birleşim yerine bastırılıp, telin kenarları ise duvarlara bastırılarak duvarların kalıbı çıkartılabilir ve bu kalıp bir açıölçer üzerine yerleştirilerek duvarlar arasındaki açı ölçülebilir. Süpürgelik kesimi, duvarlar arasındaki açının yarısı kadar olmalıdır. Süpürgeliğin açılı kesilmesi için daire testereler kullanılabilir ya da düz bir kağıt üzerine açılar çizilerek kesim sırasında bu açılar dikkate alınabilir. Süpürgeliklerin içbükey köşelere denk gelecek kısımlarının kesiminde kesik kenar geriye doğru bakmalı, dışbükey köşelere denk gelecek kısımlarda ise bu bölüm süpürgeliğin ön tarafına doğru olmalıdır. Ayrıca kesilirken süpürgelik duvara dayanacak şekilde tutulmalı veya el testeresi ile kesim esnasında duvara dayanmalıdır.
    • Süpürgelik kesiminde dikkat edilecek diğer bir nokta da köşeden köşeye uzunlukların doğru hesaplanmasıdır. İçbükey köşelerde sınır süpürgeliğin üst köşesi iken, dışbükey köşelerde sınır süpürgeliğin alt köşesi olması ve alınan ölçülere bu doğrultuda dikkat edilmelidir.
    • Süpürgeliklerin takılmasından önce varsa duvardaki çıkıntılar giderilmelidir. Doğru şekilde kesilen süpürgelikler duvara çelik tel çivi ile monte edilirler. Çiviler süpürgelik üzerinden duvara çakılmalı, zemine ve parkeye çakılmamalıdır. Çivilerin çakılması esnasında çekiçle süpürgeliklere zarar verilmemesine dikkat edilmelidir.
    • Süpürgeliklerin köşelerden ayrılmaması içinse süpürgeliklerin birleşim yerlerine tutkal ve yapıştırıcı sürülebilir. Bu uygulama ayrıca ekleme yapılan bölümlerde de yapılabilir.
    • Alçıpan duvarlara süpürgelik montajı çivi ile değil silikon ile yapılmalıdır. Ayrıca duvardaki veya zemindeki eğriliklerden dolayı süpürgelik ile duvar veya zemin arasında kalan boşlukların doldurulması için de uygun renkte mastik yapıştırıcılar kullanılmalıdır.
  • 2016 mart ayı burç yorumları

    2016 mart ayı burç yorumları

    2016 mart ayı burç yorumları … Yeni senenin ilk iki ayını geride bıraktık bile! Yepyeni bir ay güzel başlangıçlar ve sürpriz gelişmeleri de beraberinde getirir mi dersiniz? Gelin hep birlikte hem burcunuzun hem de yükselen burcunuzun astrolojik öngörülerini öğrenelim. Aşktan sağlığa iş yaşamından aileye şanstan maddi konulara kadar Mart ayında sizi nelerin beklediğini öğrenmeye hazır mısınız? Astrolog Miray Ertuğrul 12 burcun da Mart ayını Kadınlar Kulübü TV’ye yorumladı!

    2016 mart ayı burç yorumları

    Koç Burcu

    Boğa Burcu

    İkizler Burcu

    Yengeç Burcu

    Aslan Burcu

    Başak Burcu

    Terazi Burcu

    Akrep Burcu

    Yay Burcu

    Oğlak Burcu

    Kova Burcu

    Balık Burcu

    2016 mart ayı burç yorumları
    2016 mart ayı burç yorumları
  • Tüp bebekler sağlıksız mı?

    Tüp bebekler sağlıksız mı?

    Tüp bebekler sağlıksız mı? ABD’li bilim insanı Dr. Pascal Gagneux, tüp bebek yöntemiyle dünyaya gelen insanların ömürlerinin doğal yolla doğanlara göre daha kısa olabileceğini, yaşamlarında daha fazla sağlık sorunları yaşayabileceklerini öne sürdü.

    İngiliz bilim insanları ise Gagneux’ın açıklamasının delilden yoksun olduğunu, tüp bebekle doğanların doğal yollarla doğanlar kadarsağlıklı olduğunu belirtti.

    GENETİK BOZUKLUKLARIN ÖNÜNE GEÇİYORUZ

    Dünyanın pek çok ülkesinde hastası bulunan ve binlerce tüp bebek dünyaya getirmiş olan Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir, ‘Tüp bebekler seçilmiş bebeklerdir’ diyerek konuyla ilgili görüşlerini paylaştı:

    Tüp bebekler sağlıksız mı
    Tüp bebekler sağlıksız mı

    Tüp bebekler sağlıksız mı?

    “Tüp bebek tedavisine giren hasta grubu oldukça çeşitlidir. Özellikle son yıllarda gelişen yöntemlerdeki teknoloji sayesinde gelişen embriyolarda genetik bozukluk oranının, normal gelişen gebeliklere oranla daha az olduğu tespit edilmektedir. Varsayılan iddianın gerçekliğini kabul etmek için kaç vakada, hangi hasta gruplarında çalışma yapıldığı ve araştırma sonuçlarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca ülkemizde PGT (Preimplantasyon Genetik Tanı) ile sağlıklı embriyonun seçilmesi yöntemi çok yüksek başarı oranı ile uygulanmakta ve hatta ileri anne yaşına bağlı olarak gelişebilecek anormal gebeliklerin önüne geçilebilmektedir. Kaldı ki tüp bebek ve PGT (Preimplantasyon Genetik Tanı) uygulaması dışında gebelik şansı olmayan hastalarda sağlıklı çocuk sahibi olabilmeleri için bu yöntemleri uygulamak gerekmektedir. Yapılan açıklamaya göre kemoterapi, radyoterapi gibi tedaviler alan hastalarda veya diyabet gibi kronik hastalıkları olan kişilerde anormal gebeliklerin gelişme olasılığı yüksek olduğundan bu kişilerin gebe kalmasının yasaklanması gerekir ki böyle bir durumu kabul etmek mümkün değildir. İnfertilite bir hastalık olarak kabul edilir ve tedavisi lüks değildir. Bugüne kadar binlerce aileye tüp bebek tedavisi uygulamış bir hekim olarak benim görüşüm bu tedavinin başarı ile uygulanmaya devam edilmesi gerektiği yönündedir.”

  • Tarhana çorbası hakkında bilmedikleriniz!!

    Tarhana çorbası hakkında bilmedikleriniz!!

    Uzman Diyetisyen Işın Sayın, Anadolu mutfağının vazgeçilmezi tarhana çorbasının bebek ve çocuklar için besleyici değerlerinin yetersiz olduğunu söyleyerek, hastalara da bu çorbanın içirilmemesi gerektiğini dile getirdi.

    Uzman Diyetisyen Işın Sayın, özellikle çocuklara ve hastalara tarhana çorbasının içirilmemesi gerektiğini vurguladı.

    Eskiden uzmanlar, vücut direncini arttırdığı için tarhana çorbasını özellikle tavsiye ederdi ancak artık durum değişmiş gibi görünüyor. Birçok uzman, yüksek miktarda un içermesi nedeni ile tarhana çorbasını artık önermiyor.

    İçeriğindeki domates, yoğurt ve biber sebebiyle besleyici olduğu bilinen tarhana çorbası, bebeklerin ilk ek çorbalarından biridir. Ancak Dyt. Sayın’a göre, içeriğinde yüksek miktarda un da barındıran tarhana çorbasıyla ilgili durum bundan ibaret değil.

    Tarhana çorbası hakkında bilmedikleriniz!!
    Tarhana çorbası hakkında bilmedikleriniz!!

    Tarhana bebek ve çocuklar için neden sakıncalı

    Uzman Dyt. Işın Sayın şöyle konuştu: “Evet, tarhanada domates ve yoğurt vardır, ancak beyaz un o kadar baskındır ki; 1 çorba kaşığı tarhanaya karşılık 1 su bardağı su bile bazen az gelir. Gerçekçi olmak gerekirse yararlı içerikten çok, beyaz unun sakıncalarından söz etmek mümkün. Herkesin ezbere söylediği bir bilgiyi yıkmak zordur. Ancak tarhanayı daha sağlıklı hale getirmek için beyaz una biraz yakından bakmak gerekiyor.

    Düşünün ki; buğday tanesi kabuk, liflerinden, tüm faydalı kısmından ve hatta ruşeyminden ayrıştırılıyor, dövülüp öğütülüyor. İçine beyazlatıcı kanserojen bileşikler ekleniyor. Böylece beyaz un elde ediliyor. Toplumda insulin direnci ve hipoglisemi sorunu çok yaygın. Bu hastalıkların tedavisine eklenen ilaçlar (oral antidiyabetikler ve/veya akarbozlar) beyaz un ile buluşunca; tedavi edici etkisi ortadan kalkıyor, ilaçların yan etkileri hortluyor.

    Dahası, ‘tatlıyı bıraktım, sakinleştim’ deseniz bile beyaz undan elde edilen bir çorba sinsice tatlı tat bile vermeden, kan glukoz seviyenizi olumsuz etkiliyor.”

    “Hastalara tarhana çorbası vermeyin”

    Nekahat dönemindeki hastalara verilen çorbalardan biri olan tarhanayı geleneksel yöntemlerle pişirdiğinizde, çorbayı içtikten sonra birtakım rahatsızlıklar görülebileceğini belirten Uzm. Dyt. Sayın, “Toplumda geniş sayıda hastada, tarhanayı takip eden saatlerde; aniden şiddetli acıkma, tatlı veya unlu mamül tüketme arzusu, tahammülsüzlük, uyku bozuklukları, esneme nöbetleri, halsizlik, zihinsel bulanıklık, odaklanma güçlüğü, sinirlilik, duygusal hassasiyet ve alınganlık, öfke kontrolünün elden çıkması gibi reaktif hipoglisemi ile uyumlu belirtiler de beraberinde hortlayabiliyor. Reaktif hipogliseminizin ne kadar şiddetli olduğuna bağlı olarak bu belirtilerin bir kısmı ortaya çıkabilir.

    “Beyaz unlu çorbalardan uzak durun”

    Sadece insulin direnci ve hipoglisemide yanlış bir çorba değildir tarhana ve beyaz unlu çorbalar. Adet düzenleyici, antidepresan, kortizonlu ilaç tedavisi, menopoz ve polikistik over sürecindekiler için de, yatan hareketsiz hastalar için de, beyaz unlu çorbaların; ilgili durumlarla uyumsuz kimyaya sahip olduğu tartışılmazdır. Bebek ve çocuklar açısından da, besleyici değerinin yetersiz olduğunu söylemek zorundayım” diye konuştu.

    Tarhana çorbasını böyle pişirin

    El emeği, göz nuru tarhanaların ziyan etmeden kurtarabileceğini söyleyen Uzm. Dyt. Işın Sayın, “Beyaz unun kanda glukoza dönüşerek istenmeyen sonuçlara neden olmasını önlemek, geciktirmek, besin kalitesini artırmak üzere, kullanabileceğimiz ilave malzemeler ve pişirme tekniği geliştirebiliriz” dedi.

    Sayın, tarhana çorbasının nasıl pişirilmesi gerektiğini ise şöyle anlattı: “Çok derin tencereye malzemeleri rastgele üst üste ekleyin ve el blendırından geçirip karıştırarak kaynatın. Piştikten sonra kaseye koyup üzerine 1 tatlı kaşığı ruşeym ekleyin. Ruşeymi pişirerek besin değerini düşürmeyin.

    İşte eklemeniz gerekenler: 1 çorba kaşığı kepek / tam buğday / tam çavdar unundan biri, 4 çorba kaşığı el yapımı toz tarhana, 5 su bardağı içme suyu , 1 çorba kaşığı yoğurt, 1 çaybardağı süt, 1 çorba kaşığı tepeleme kuru nane, 2 çorba kaşığı tereyağı,1 çorba kaşığı zeytinyağı,1 çorba kaşığı tuzsuz kırmızı biber salçası,1 çorba kaşığı tuzsuz domates salçası, 1 tatlı kaşığı kekik, 1 çay kaşığı ucuyla kimyon.”

  • Cinsiyete göre diyet

    Cinsiyete göre diyet

    Cinsiyete göre diyet… Sağlıklı bir yolla kilo vermek ve onu korumak, genelde zaman alır. Kendini adamayı ve sabrı  gerektirir. Hızlı kilo verdiren Diyetler, size daha hızlı olumlu sonuçlar vaat edebilir ama genelde strese sokup, aç bırakabilir. Bir diyeti devam ettirmek yeteri kadar zor ama koşulların yanlış kitleyi hedef alması her şeyi daha da zorlaştırır. Siz de eğer kilo verme ve onu korumada başarılı olmak istiyorsanız, cinsiyet farkının farkında olmalısınız. Çünkü yeni araştırmalar erkek ve kadınların değişik diyet gereksinimleri olduğunu ortaya koydu.

    Cinsiyete göre diyet

    Kilo sadece kadının sorunu değil

    Toplum, yıllardır kadınlara daha ince olma baskısı uyguluyor, birçok kadın da kilo vermesi gerektiğini düşünüyor. Kilo vermek hemen her kadının arzusu. Bunun bilincinde olan dergiler de diyetten bahseden makalelere sık yer veriyor. Yakın zamana kadar ister zayıf,  ister kilolu olsun, erkeklerin kilosu normal kabul edilirdi. Erkeklerin ölçülü beslenmeleri garipsenirdi. Artık bu bakış açısı değişiyor. Günümüzde medya ve reklamlar aynen kadınlara olduğu gibi erkeklere de daha sağlıklı vücuda sahip olması konusunda baskı uygulamaya başladı.

    Cinsiyete göre diyet
    Cinsiyete göre diyet

    Mars ve Venüs farkı

    ‘Erkekler Mars’tan, Kadınlar Venüs’ten’, 1993 yılında Amerikalı yazar John Gray tarafından yazılmış bir Kitap. CNN’e göre 50 milyondan fazla satan kitap; yazarın daha sonraki kitapları, seminerleri, tek kişilik     Broadway şovu, TV programları, egzersiz videoları, erkek ve kadın iç giyim tasarımları, cinsiyete göre hazırlanan salata soslarının temeli olarak popüler kültürün bir parçası haline geldi. Kitaba göre, erkekler ve kadınlar farklı gezegenlerden geldi…

    – Her cinsiyet, ancak kendi toplum ve geleneklerine uyum sağlar; yani farklıdır. Bu farklılık sağlıklı beslenme tercihleri, alınması ve yakılması gereken kalori miktarları, vücut yağ / kas / su oranları gibi faktörlerde de kendisini gösteriyor.

    – Kadın ve erkek arasındaki farklardan biri, değişim hedeflerinde öne çıkıyor. Kadınlar genelde daha ince olmak isterken, erkekler kas yaparak daha geniş olmayı arzu ediyor.

    – Erkekler daha çok vücutlarının üst kısmından, kadınlar ise altından memnun olmadığını söylüyor.

    – Kadınlar ve erkekler arasındaki yeme tarzı farkı, biyolojik olmaktan çok kültürel.

    Kadın ve erkeğin açlık, tokluk, çeşitli gıdalara düşkünlüğünü yöneten beyin mekanizmaları hemen hemen aynı olsa da, kadınlar genelde salata sosu veya tatlı seçerken kalori hesaplar, her şeyin ‘light’ını ısmarlar.

    Kadınlar ve erkekler kalori yakma konusunda da farklılık gösterir.

    – Kadınlara olduğu gibi, erkeklere  de özel yazdığım ‘İyi Yaşam Günlüğü 2016’da nedenlerini açıkladığım üzere; erkekler, daha fazla kalori alsalar ve fazla hareket etmeseler de daha fazla kalori yakma ve çok kas kitlesine sahip olma eğiliminde.

    – Araştırmalar erkeklerin daha az mide kazınması yaşadığını gösteriyor.

    – Söz konusu yiyecek seçimi   olduğunda, kadınlar ve erkekler yine farklı iki kutupta yer alıyor.

    Erkeklerin tercihleri ‘bunu yerim, onu yemem’ gibi siyah ve beyaz, gri bölgeleri yok. Bir diyet programına başlarlarsa, bunu etrafa pek yaymazlar.

    Kilo vermekten çok, şekillerinin düzgün olmasına dikkat ederler. Diğer taraftan kadınlar deneyimlerini paylaşabilecekleri gruplara katılarak, diğer diyet yapanlar arasında huzur bulmaktan, ara öğün yapmaktan keyif alırlar.

    Erkekler sadece salatayı kadınlar da sadece eti büyük olasılıkla öğle yemeyi olarak göremez…

    Bu göz önünde tutulduğunda, erkek ve kadınlara genelde benzer diyet seçenekleri sunulmasının kilo vermeyi nasıl zorlaştırdığı ortaya çıkıyor.

    Diyetisyen Dilara Koçak / Milliyet

  • Eyvah Boşanıyorum!

    Eyvah Boşanıyorum!

    Boşanma sendromu… Aşkla evlenen kişiler evliliğe adım atarken doğaldır ki, boşanma ihtimalini düşünmezler. Zaten mutluluğun tanımı da “bir daha mutsuz olacağını düşünmemek” değil midir? Ama bazen evlilik gemisi zor sulara girer ve kimi bu sulardan daha güçlenerek çıkar kimi ise bu sularda bir enkaza dönüşür.

    Ayrılma anı geldiğinde ortak bir yaşam, iki insanın ayrılması kadar kolay ayrılamaz. Romantik bir akşam yemeğinden sonra bir mağazadan alınan vazo ya da ortak arkadaşlar taksim edilemez. En zoru da fotoğraflardır. Sertleşen ayrılmalarda ise ilk kurban onlar olur ve fotoğraf sorunu ortadan kesilme yöntemli ile pek kolay halledilir.

    Boşanma sendromu

    Boşanma vakaları dünyada ve ülkemizde her geçen gün artış gösteriyor. İstediği ekonomik feraha erişememiş, toplumdaki yerinden memnun olmayan kesimlerde daha sık rastlanan boşanmaların diğer nedenleri arasında iletişim bozukluğu, sosyo-kültürel yapı farklılıkları, cinsel sorunlar, iletişim bozukluğu, eşlerden birinin ihaneti ve aile içi şiddet geliyor.

    Severek evlenen gençler 3-5 yıl aradan sonra kadın da erkek de o birlikteliğin kendilerini umdukları, bekledikleri, hırs duydukları yere ulaşamadıklarını düşünerek durumdan vaziyet çıkarmak, ortada buluşup anlaşmaya varmak yerine sen haksızdın, ben haklıydım, sen şöyle yaptın, ben böyle dedim gibi karşılıklı atışmalara girip, kendilerini içinden çıkılmaz bir duruma sokarak, durum boşanmaya kadar gidiyor.

    Uzmanlar, evlilikle flört arasındaki farkın bir imza olduğu düşünülse bile, birlikteliğin insan hayatında ne kadar önemli olduğunu boşandıktan sonra anlaşıldığını söylüyorlar. Boşanan kadınların hayatında ilk değişen şey, sosyal hayat oluyor.

    Boşanmalardan en çok kadınlar etkileniyorlar ve boşanma kadın için kaçınılmaz bir sorun kaynağı oluyor. Çünkü yaşadığımız toplumda boşanmak isteyen veya boşanan kadına bakış açısı hiç de sevindirici olamıyor maalesef. Öncelikle tüm bu değişimlere karşı çok güçlü olmanız gerekiyor. Uzmanlar, evlilikle flört arasındaki farkın bir imza olduğu düşünülse bile, birlikteliğin insan hayatında ne kadar önemli olduğunun boşandıktan sonra anlaşıldığını söylüyorlar. Boşanan kadınların hayatında ilk değişen şey, sosyal hayat oluyor.

    Boşanmış kadının tek başına yaşamasına önce aileler sonra da çevre karşı çıkabiliyor. Eşinizle yaşadığınız evi dağıtıp, anne ve babanızla birlikte yaşamaya devam etmeyi göze alamazsınız. Çünkü ailenizin evi artık sizin için kendi kuralları olan yabancı bir evdir. Ve siz o kuralları değiştiremez veya yeni kurallar koyamazsınız. Aksine o evin kurallarına sizin uymanız gerekecektir ki bu da sizin için artık aşılması zor, taşlı bir yoldur. Bu durumda yapabileceğiniz en sağlıklı şey kendi hayatınıza kaldığınız yerden tek başına devam etmektir. Bu kararı verdiğinizde önceleri sizi zorlayabilir ve yalnızlık sizi bunaltabilir. Sonrasında ise ekonomik koşullarınız ister istemez değişecektir. O zamana kadar belki de hiç ilgilenmediğiniz veya fikir sahibi olmadığınız birçok konuyla baş başa kalacaksınız.

    Öncelikle yeni hayatınıza gülümseyerek başlayın. Soğukkanlı olmaya çalışın ve sorunları gözünüzde büyütmeyin. Unutmayın ki, hayatta artık iki kişi değilsiniz ama sizinle her zaman birlikte olan sizi seven, destekleyen insanlar var.

    Boşanma evresinde yeni geleceğiniz size çok parlak görünse de boşanma belgenizle eve döndüğünüzde paniğe kapılmayın. Sizi bekleyen, çözülmesi gereken sorunlar olduğunu düşünerek olumsuz bir psikolojiye girebilirsiniz. Öncelikle yeni hayatınıza gülümseyerek başlayın. Soğukkanlı olmaya çalışın ve sorunları gözünüzde büyütmeyin. Unutmayın ki, hayatta artık iki kişi değilsiniz ama sizinle her zaman birlikte olan sizi seven, destekleyen insanlar var. İhtiyacınız olan bazı konularda aileniz, dostlarınız, iş arkadaşlarınız size yardım edebilirler. Ne kadar çok olumsuz düşünür ve stres yaparsanız, sorunların üstesinden gelmeniz o kadar zorlaşacaktır. Bu aşamada en yakın arkadaşlarınızdan yardım alabilirsiniz. Bu yardım karşınızdakinin eşinizi kötülemek yolunda değil, geçmişte bıraktığınız evliliğinizi aklınızdan çıkarabilmeniz yolunda olmalı.

    Bir derdim var! diyorsanız tıklayın!

    Ortak dostlar

    Eşler boşandığında yaşanan sorunlardan birisi de ortak arkadaşlıklar. Böyle durumlarda ortak bir nokta bulamıyorsanız hem sizin hem de arkadaşlarınızın bir seçim yapması gerekebilir. Eşinize eskisi gibi sık olmasa da ortak arkadaşlarınızla görüşeceğinizi söylemelisiniz. Mümkünse ayrılma kararınızı onlara birlikte açıklayın. Unutmamanız gereken bir konu var ki bu ayrılığa arkadaşlarınızı dahil etmemeniz. Çünkü eşinizden ayrılan sizsiniz ve dostlara ihtiyacı olan bir döneme giriyorsunuz. Boşandığınızda eskisine nazaran daha hassas ve desteğe ihtiyacınız olacağını unutmayın.

    Unutmayın, yalnız değilsiniz

    Hayatta tek ayrılan kadın siz değilsiniz, siz sadece benzer durumu yaşayan pek çok kadından birisiniz ve siz son da olmayacaksınız. Hayat, içinde birçok güzelliği barındıran bir süreç, siz durum ne olursa olsun bu güzellikleri elinizin tersiyle itmekten ziyade bunların farkına daha çok vararak ve daha çok özümseyerek yaşamak için önünüzde çok uzun bir zaman ve bu zaman içerisinde keyif alarak tek başınıza veya arkadaşlarınızla yapabileceğiniz birçok etkinlik var. Hayatınızda kaç kez sinemaya, tiyatroya, alışverişe hatta tatile tek başınıza gittiniz. İşe, önce evinizde güzel bir davet düzenleyerek başlayabilirsiniz. Dostlarınızı ve sevdiğiniz arkadaşlarınızı davet edeceğiniz güzel bir hafta sonu akşamı veya çok sevdiğiniz bir dostunuza düzenleyeceğiniz sürpriz bir doğum günü partisi sizin yalnız olmadığınız gerçeğini görmenizde ve kabul etmenizde faydalı olacak ve bunu bilinçaltınıza kabul ettirecektir.

  • Baş dönmesi hastalığı Vertigo

    Baş dönmesi hastalığı Vertigo

    Yeni nesilde sıklıkla görülen, baş dönmesi hastalığı Vertigo, iç kulak kanallarında oluşan kristal kayması olarak adlandırılıyor.

    VERTİGO başın veya vücudun bir hareketi ile (perde asarken, arabada geri manevra yaparken, bir tarafa yatarken vb) ortaya çıkan baş dönmesi ataklarıdır. Vertigo olmadığı dönemde, yürüme sırasında hafif dengesizlik olabilir. İç kulaktaki yarımdaire kanalları içerisine denge organı üzerinde bulunan kristal taneciklerinin düşüp baş hareketleri ile kanallarda dolaşıp ani uyarılara yol açması sonucunda gelen başdönmesidir.

    VERTİGODA TEDAVİ

    Vertigo sadece bir bulgu olduğundan öncelikle altta yatan hastalık tedavi edilmelidir. Testler ile eğer iç kulaktaki kristallerle ilgili problem saptanırsa, özel manevralar veya özel egzersizler yaptırılarak kanallarda kristallerin stabilizasyonu sağlanır. Tecrübeli ellerde yapılan test ve manevralarla hastalar bir seansta bile yıllardan beri çektiği vertigo şikayetinden kurtulabilmektedirler. Ayrıca tuz kısıtlaması, sigara yasağı, stresten uzak durma ve gerekirse psikolojik tedavi, ve bazı ilaçlar ile baş dönmesi ataklarının sıklığı ve atakların süresi azaltılmaya çalışılır. Kriz dönemlerinde gerekirse hasta yatırılarak tedavi edilir.
    YENİ YÜZYIL GAZETESİ

  • Ofiste diyet yapmanın kuralları

    Ofiste diyet yapmanın kuralları

    Ofiste uzun süreli oturarak çalışan insanların kilo vermekte oldukça zorlandığı biliniyor. Uzmanlar ofis çalışanları için 10 adımda sağlıklı beslenmenin yollarını açıkladı.. Birçoğumuz ofiste diyet yapmanın çok zor olduğunu düşünüyor. Oysa sağlıklı besinleri tercih etmek ve öğün saatlerine dikkat etmek bile sonuç almak için yeterli.

    Ofiste diyet yapmanın kuralları

    KURAL 1: Formda bir beden için sağlıklı bir sindirim sistemi olmazsa olmaz bir şarttır. Gece boyu susuz kalan bedeninizin kendisine gelmesi için uyanır uyanmaz 1 su bardağı ılık su için

    KURAL 2: Ofis diyeti bedeninizde parçalanan yağların bedeninizden hızla uzaklaştırılmasını sağlayacak. Bu nedenle günde 12–15 su bardağı su içmeyi unutmayın.

    KURAL 3: Ne olursa olsun kendinize günde 6 defa en az 20 dakika ayırmalısınız.

    KURAL 4: Tuz tüketiminde sınırları aşmayın. İleride yüksek tansiyon sorunu yaşama riskinizi arttırırsınız.

    ofiste diyet yapmanın kuralları
    ofiste diyet yapmanın kuralları

    KURAL 5: Ofis diyetinizi uyguladığınız sürece yapmanız gerekenlerden biri de sağlıklı pişirme yöntemleri tercih etmek.

    KURAL 6: Ofis diyetinin en büyük özelliklerinden biri de sizi lezzete odaklamasıdır. Hızlı yemek yemek yerine yavaş yavaş yemeyi öğrenerek, besinlerden keyif almaya odaklanın..

    KURAL 7: Baharatlardan yararlanın. Acı kırmızıbiber başta olmak üzere birçok baharatın metabolizmayı hızlandırıcı etkisi vardır.

    KURAL 8: Ofis diyeti vücudunuzdaki yağlardan sizi kurtararak daha ince görünmenizi amaçlar. Bu nedenle enerji harcaması konusunda da kendinize yardımcı olmalısınız. Ne kadar meşgul olursanız olun kendinize günde yarım saat ayırın ve açık havada yürüyüş yapmanın keyfini çıkartın.

    KURAL 9: Ofis diyetini uygularken kendinizi aç hissettiğiniz zamanlarda domates, salatalık, biber gibi çiğ sebzelerden tüketin. Böylelikle hem düşük kalori almış hem de C vitamini ihtiyacınızın büyük bir kısmını karşılamış olacaksınız.

    KURAL 10: Ofis diyetinde 6 öğün beslenin. Günde 6 öğün beslenme, en sağlıklı beslenme tarzıdır. Sağlıklı beslenmenin temel kuralını ofis diyeti ile alışkanlık haline getirin. Öğün aralarında 2-3 saat olmasına dikkat etmelisiniz.

    YENİ YÜZYIL GAZETESİ

  • Duvar nasıl boyanmalı?

    Duvar nasıl boyanmalı?

    Duvar nasıl boyanmalı? Ev duvarlarınızı kendiniz boyayarak tasarruf edebilir, hem de kendi emeğiniz ile yaratmış olmanın keyfini çıkarabilirsiniz.

     Evdeki duvarları kendiniz boyamaya karar verdiğinizde, öncelikle ciddi bir ön hazırlık yapmanız gerekir.

    Duvar nasıl boyanmalı?

     Renklerinizi seçin

    Öncelikle duvarları boyayacağınız rengi seçmeniz gerekir. Bunun için, boya satın almadan önce birkaç numune seçip, bunları birer mukavva ya da plakaya uyguladıktan sonra, evdeki duvarlara tutun. Günün farklı zamanlarında, ışık değişimi ile renkleri gözlemleyin ve en uygun olduğunu düşündüğünüz rengi seçin.

    Yeteri kadar boyanız olsun

    Duvarları ve tavanı boyamaya yetecek kadar boyanız olduğundan emin olun.

    Malzemelerinizi hazırlayın

    Boyama işlemi için doğru malzemelerinizin olması gerekir. Bir merdiven kesinlikle gereklidir. Kenarlar için fırça, geniş yüzeyler için ise rulo gerekir. Fırça için bir kova, rulo için ise bir tepsi etrafı kirletmemenizi sağlar. Kenarları boyarken maskeleme bandına ihtiyaç olur. Ek olarak, kirletmemek için el altında sürekli nemli bez ve kağıt havlu olmasında da fayda vardır.

    Duvarları onarın

    Önce duvarları boyaya hazırlamanız gerekir. Bunun için duvardaki bozukluk ve delikleri macun ile doldurun ve düzleştirmek için zımparalayın. Duvarların pürüzsüz olması, boya uyguladığınızda, doğru sonuç alabilmeniz için gereklidir.

    Duvarları temizleyin

    Zımparalama işleminden dolayı duvarlarda oluşmuş olan tozu, boya uygulamadan önce mutlaka temizlemeniz gerekir. Hafif ıslak bir bez veya sünger ile tüm duvarları temizleyin. Duvar yüzeyini her çeşit kir, pas ve yağdan temizlemeniz gerekir.

    Odayı hazırlayın

    Odadaki tüm mobilyaları odanın ortasına çekin ve üzerlerini örtün. Yerleri de naylon veya bezle örtün ve kenarlardan bantlayın ki kayma yapmasın.

    Duvarları hazırlayın

    Boyadan önce duvarlara astar atmanız gerekir. Temizlenmiş duvarı, boydan boya tek kat astar ile geçin.

    Yönergelere uyun

    Boyayı hazırlarken, kutu üzerindeki yönergelere uyun. Boyayı fırça veya ruloya alırken, çok az miktarda alın ve önce tepside yayın.

    Önce tavanı boyayın

    Tavanı boyamadan önce maskeleme bandı ile kenarları kapatın. Kenarları ince fırça ile, ortaları ise rulo ve gerektiğinde bir uzatma yardımı ile boyayın. Boyarken, paralel hareketler yaparak boyayın. Maskeleme bandını boya tam olarak kurumadan çıkarın ki boyayı da çıkarma riski olmasın. Mümkünse, tam kafanızın üzerinde boya yapmayın.

    Sonra, duvarları boyayın

    Aynı şekilde duvarları da boyayın. Boyarken, duvarın üst tarafından başlayıp, aşağıya doğru ilerleyin. Boyanın ilk katını attıktan sonra, kurumasını bekleyin ve ikinci katı da atın.

    Köşebentleri boyayın

    Duvarları boyadıktan sonra, köşebentleri boyayın. Ahşap köşebentleri boyamak için ince fırça ve maskeleme bantı kullanın.

    Bitirin

    Boya işlemi bittikten sonra, tüm malzemelerinizi temizleyin. Bir gün bekledikten sonra, kendi boyadığınız duvarlarınızın keyfini çıkarabilirsiniz.

    Evinizi kendiniz boyayarak tasarruf edebilirsiniz. Ön hazırlık yaparak, doğru malzemeleri kullanarak ve titiz davranarak çok iyi sonuç alabilirsiniz. (kaynak: Evhayat.com)

  • Makyaj malzemelerinin kullanım süreleri

    Makyaj malzemelerinin kullanım süreleri

    Makyaj malzemelerinin kullanım süreleri … Gıdada son kullanma tarihine çok dikkat eden kadınlar, 1 yıllık göz farını 6 yıl, 2 yıllık ruju 4 yıl, 1 yıllık fondöteni 3 yıl kullanıyor. 6 aylık kullanım süresi olan maskara ise genellikle 2 yıl boyunca makyaj çantasındaki yerini koruyor…

    Makyaj malzemelerinin kullanım süreleri

    Yeni Asır’da yer alan habere göre her şey gibi makyaj malzemelerinin de bir kullanım süresi var. Ancak yapılan araştırmalara göre sadece 4 kadından 1’i makyaj malzemelerinin son kullanma tarihlerine dikkat ediyor. Kadınların en uzun süre kullandığı kozmetik malzemelerinin başında göz farı geliyor. Normalde göz farının kullanım süresi 1 yıl, ancak Avrupa’da bu oran 6 yıl uzuyor. 2 yıllık ruju 4 yıl, 1 yıllık fondöteni 3 yıl kullanan kadınlar sağlıklarını riske attıklarını bilmiyor. 6 aylık kullanım süresi olan maskara ise genellikle 2 yıl boyunca makyaj çantasındaki yerini koruyor. 2 yıllık pudralar ise 3 yıl kullanılıyor. Oysa tarihi geçen kozmetik malzemelerinin yol açtığı bakteriler ve toksinler çok ciddi hastalıklara yol açabiliyor.

    PAO İŞARETİNE BAKIN

    100 yıllık İtalyan kozmetik markası Deborah Milano marka müdürü Aylin Öztürk, kadınların makyaj malzemelerini atmaya kıyamadığına dikkat çekiyor. ‘Kadınlar gıdada kullanım süresine dikkat ediyor. Örneğin sütün tarihi geçmişse hemen atıyor. Ancak söz konusu kozmetik malzemeler olduğunda genellikle kullanım süresine dikkat edilmiyor. Bir kozmetik malzemesini atarken 2 kere düşünüyor. Oysa kullandığınız kozmetik ürünler de tükettiğiniz gıdalar kadar fresh ve taze olmalı’ diyor. Ürünlerin son kullanım tarihleri ambalajları üzerinde belirtiliyor. Başka önemli bir nokta ise açıldıktan sonra ürünü kullanabileceğiniz süreyi gösteren PAO (Period After Opening yani açıldıktan sonraki raf ömrü) işareti. Bu işaret kapağı açık kavanoz resminin içinde sayı ve “M” harfinden oluşuyor. Kavanoz şeklinin içinde “3M” yazıyorsa bu ürünün açıldıktan sonra 3 ay içinde tüketilmesi gerektiğini gösteriyor. Kozmetik ürünlerinin tıpkı kıyafetler gibi düzenli olarak temizlenmesi gerektiğini belirten Aylin Öztürk, kozmetik ürünlerin ömrünün uzatılması için de şu tavsiyelerde bulunuyor:

    Fırçaları 2 haftada bir yıkayın. Süngerleri ise her kullanımdan sonra mutlaka yıkayın.

    Kullandığınız ürünü açık bırakmayın. Kapağını mutlaka sıkı sıkı kapatın.

    Fırçaları nemli havlu gibi yerlerin üzerine bırakmayın.

    Ürünler, aşırı sıcağa maruz kalmamalı. Aynı zamanda kozmetik ürünleri, banyo gibi nem oranının yüksek olduğu yerlerde de bırakılmamalı.

    Göz kalemlerini düzenli olarak kalemtıraş yardımıyla açın. Böylece üzerinde bakterilerin oluşumunu ve olası göz enfeksiyonlarını engellemiş olursunuz.

    Kozmetik malzemelerini kullanmadan önce mutlaka ellerinizi yıkayın.

    Kozmetik malzemelerinizi başkalarıyla paylaşmayın.

    Rengi ve kokusunda değişiklik fark ettiyseniz hemen atın.

    Ürünü en son ne zaman kullandığınız hatırlamıyorsanız, bir daha kullanmayın.

    Makyaj malzemelerinin kullanım süreleri
    Makyaj malzemelerinin kullanım süreleri

    Bozulduğu nasıl anlaşılır?

    Fondöten: Kıvamı eskiye oranla daha koyudur, uygularken topakçıklar oluşur, renginde ve kokusunda değişiklikler meydana gelir. Fondöteninizin uzun ömürlü olmasını istiyorsanız her kullanımdan sonra ağzını silin ve sıkıca kapattığınızdan emin olun. Fondöteni ışıklı, sıcak ve nemli ortamlarda bırakmayın.

    Rimel: Kurur ve zor sürülür. Kadınlar genellikle kurumuş rimeli sulandırarak kullanmaya devam eder. Göz sağlığınız için kurumuş bir rimeli asla sulandırarak kullanmayın.

    Ruj: Renk ve kokuları değişir, yumuşar ve yağlanır. Rujlarınızın daha uzun ömürlü olmasını istiyorsanız aşırı sıcak ve soğuk ortamlardan uzak tutun.

    Oje: Akıcılığını yitirip koyulaşır, renk verici madde solüsyondan ayrılıp şişenin dibine çöker, rengi değişir, parlaklığını yitirir. Her kullanımdan sona şişenin ağzını asetonla temizleyin.