Anne Karnından Gelen Mektup
Sevgili anneciğim,
Anlatmak istediğim, bilmeni istediğim o kadar çok şey var ki içindeki dünyamda, nereden başlasam acaba diye düşünüyorum...
Karnının içindeki bu özel yuvamda, sevgini hissederek, sesini duyarak, kalbinin atış ritmiyle huzur duyarak geçireceğim süreç, geleceğim için çok ama çok önemli bir dönem... Tahmin edebileceğinden çok daha fazla önemli... Sana bunları anlatmaya çalışacağım. Belki bazılarına inanamayacaksın ama araştırırsan doğru olduğunu ve hatta benim oldukça basite indirgemeye çalıştığımı fark edeceksin...
Karnında olduğum dönem boyunca, hayatımın en önemli olgusunun “sesler” olduğunu tahmin edersin. Hatta buradayken dinleme duyum, diğer duyularımdan en fazla gelişeni...
Hatta organik oluşum sırasında organ olarak kulaklarım daha oluşmadan önce bile dinleme duyum en fazla gelişmiş olan duyum... Çünkü tüm vücudumla dinlemekteyim sesleri, derimle dinlemekteyim. Daha 3 aylıktan itibaren seslere duyarlıyım ben. Dinlediğin müzik veya bulunduğun ortamdaki sesler beni etkiliyor. Senin sesin ise belleğime kazınan en önemli şey. Konuşman, şarkı söylemen, ağlaman, gülmen... Hepsi benim beynime kaydoluyor... Sesindeki huzuru, sevgiyi hissedersem, rahat ve mutlu oluyorum. Stresi, üzüntüyü hissedersem, kızgınsan, acı çekiyorsan... Biliyor musun anne, ben de ağlıyorum... Yumruklar atıyorum... Kasılıyorum... Huzuru senin sesindeki huzurda, kalbinin atışındaki ritimde buluyorum... Sakinleşiyorum, gülümsüyorum, geriniyorum, esniyorum hatta.
Müzik dinlet bana anneciğim... Ama huzurlu, gürültüsüz müzikler... Çok karmaşık enstrümanların olmadığı müzikler... Sade ama akıcı ritimler... Düzenli olarak dinlet bana her gün... Hatta sana mutluluk veren ve bana da huzur vereceğini hissettiğin bir şarkıyı benim şarkım olarak seç ve bana her gün aynı saatlerde dinlet... Doğum anı benim için de senin için olduğu kadar zor... Hatta daha da zor... Bulunduğum ortamdan dışarı çıkmak, güvenli, huzurlu olduğum yerden sıkışarak, zaman zaman nefesim kesilerek, zorlanarak çıkmak... Kalbinin ritmini heyecanlı tempoda hissederek, bir yığın yabancı sesin duyulduğu, hava ile temas ettiğim bir ortama çıkmak... Hele bir de kalbinin ritminden uzaklaşmak... Hepsi çok ürkütücü olacak. Ama hiç değilse o anda, karnındayken dinlediğim o şarkım çalsa, eminim kendimi o kadar da kötü hissetmeyeceğim. Daha huzurlu ve güvenli olacağım. Aynı şey senin için de geçerli öyle değil mi?
Karnındayken o kadar çok şey öğreniyorum ki... Farkında olmadan öğreniyorum bunları... Şartlanıyorum belki de... Yediklerin, zevk aldığın veya sevemediğin tatlar... Kokular... Hafızam daha burada başlıyor kayıt almaya anneciğim...
Dokunmaya karşı tepki verme oyununu da oyna benimle anneciğim... Benimle konuşmayı da ihmal etme... Babamla beraber okşayarak beni konuşun benimle uzun, uzun... Doğarken ben ve hemen doğduktan sonra aynı şekilde konuşun benimle... Doğduktan sonra, hastalandığımda, huzursuz olduğumda, uyumadan önce ve pek çok durumda bu sesleri ve konuşmaları duymam beni sakinleştirmede yardım edecek size...
Bana vereceğiniz tüm eğitici uyarımları düzenli bir sistem içinde verirseniz, beynimde bunları ilişkilendirip, kullanabilecek hale getirmem daha kolay olur. Bu tip düzenli uyarımlar, zekâmı ve öğrenme kapasitemi geliştiren bağlantıları beynimde oluşturacaktır. Ne kadar çok sağlam bağlantı kurulabilirse beynimde, o kadar ileriye dönük zekâ ve öğrenme kapasitem artar. Doğduktan sonra da düzenli olarak yeni uyarımlarla, temaslarla, konuşmalarla, duyularımla beynim arasındaki köprüleri kurmaya devam edin. Sessiz ve uslu yatmama bakıp da beni uyarımsız bırakmayın sakın. Özellikle 3 yaşımın sonuna dek, beyin hücrelerim hep gelişmeye devam edecek ve 3 yaşımdayken beynim bir muhasebe yapacak... Uyarılmayan beyin hücreleri ölecek. Ve bunların yerine yenileri de gelmeyecek ne yazık ki...
Anneciğim, beni beklerken ne olur mümkün olduğunca aktif ol... Sağlığını ve sağlığımı tehlikeye atmadan yapacağın hareketlilik, düzenli egzersizler sayesinde sende salgılanan steroid hormonu, plasenta zarından geçip benim beyin korteksimde olumlu etkiler yapacaktır. Beynimde nöronların doğru yerleri bulmasında bu etkiler ne kadar önemli ise içeceğin zararlı şeyler, içki, sigara, uyuşturucu, zararlı ilaçlar, radyasyon vb. etkiler de o derece yıkımlara sebep olacaktır. Büyük heyecanlar, üzüntüler, stresler de benzer şekilde zararlı maddelerin senin bedeninde oluşması ve bana da geçerek benim gelişimimde de etkili olması demektir.
Anneciğim, benim duygularım da çok gelişmiş durumdadır. İstenmediğimi hissedebilirim, sevilmediğimi de... Beni sev anneciğim… Planlarının arasında olmasam da, beklenmedik bir anda rahmini yuva edinsem de ben senin parçanım... Daha 18. günde kalp atışım duyulabildiğine, 30.günde beynim, omuriliğim, duyu organlarım, böbreklerim karaciğerim, kan dolaşımım kendini göstermeye başladığına göre, 43.günde beyin dalgalarım alınabildiğine, 6.haftada iskeletim kıkırdak olarak da olsa şekillendiğine, sinir hücrelerim ve kaslarım beraber çalışmaya başladığına göre, 7. haftada iç organlarım yerlerini aldığına göre, 8. haftada ellerimdeki çizgiler bile belirdiğine göre, bayağı oluşmuşum demektir.1 2. haftada tekmelerimi hissedebilirsin. Ve parmağımı emmeye başlarım anneciğim biliyor musun? 16. ve 20. haftalarda artık kirpiklerim, kaşlarım vardır ve anneciğim, uykum seslerle bölünebilir... Yani anneciğim karnında var olmaya başladığım andan itibaren beni kabullenmen ve sevmen benim için çok önemli... Değil beni istememen... Ve hatta yok etmeyi düşünmen. Ben oluşmaya başladığım andan itibaren artık bir insanım... Sana bağlı ama senden farklı bir insanım. Sana ihtiyacım var. Senin sevgine ihtiyacım var... Anneciğim... Seni seviyorum ve hep seveceğim.
Jale Dural
indigo dergisi