2010 şubat anneleri bebek bakım ve eğitim sorunlarını tartışıyor..

Kızlar buraya yazmayı unutmuşum yaw ben...

Neyse bu evde aktivite konusuna ben cok önem veriyorum. malum suanda bizim bücürler devamlı bizimle birlikte olmak istiyorlar kendi başlarına kalmıyorlar. E hal böyle oluncada evde işmi yapacaksın, onunlamı oynayacaksın, zaten onunla oynamak bazen cidden cok sıkıcı olabiliyor.

Onunla oynadığımız yakalamaca, oyuncaklarıyla oynamalarımız, şarkı söylemelerimiz dışında ben bir iş yapıyorsam onada ucundan yöresinde iş vermeye başladım ben. mesela maydanoz ayıklıyorsam onunda önüne plastik bir kap koyuyorum al oglum sende ayıkla diyorum ona gösteriyorum nasıl ayıkladığımı cok hoşuna gidiyor. arada benimkine saldırıyor dökmek istiyor ama o zamanda tatlı tatlı hayır dökmüyoruz, bak böyle koyuyoruz diyerek onu düzeltiyorum. oda elindeki maydanozu yolup duruyor.

yada ne bilim çamaşır katlarken çamaşırları yığıyorum ortasına oturuyoruz ona nasıl katladığımı anlatıyorum. tabi hep konuşuyorum bu arada. oda eliyle katlıyormuş gibi yapıp koyuyor resmen. deneyin göreceksiniz.

çamaşır mk. doldururken yanıma alıyorum al oglum koy bunu makinaya diyorum. ben ona veriyorum o makinaya koyuyor.

bunun gibi yaptığım her işe onuda ortak ediyorum. ve bunlardan cok şeyler ogrendiğini duşunuyorum. gecen gün ben işteyken odasındaki pijamasını almış kendisi makinaya götürüp icine koymuş. babası şok olmuş.

şu anda oyun şeklinde yaptığımız herşeyleri hafızalarına kaydediyorlar. ama ogretmen edasıyla ogretmeye calışmamak gerekiyor. sadece ona ornek olarak, ne yaptığınızı anlatarak onu yönlendirebilirsiniz.

ben artık oyuncaklarınıda her aksam onunla birlikte topluyorum. ona gösteriyorum. oda mesela bir oyuncağını alıyor sonra 2 dk. sonra tekrar yerine koymaya calışıyor. zaten bu dönemde al ver koy çıkarları cok yapmamız gerek.

en son aklıma geldi ben artık banyodan sonra taragını eline veriyorum al oglum sacını tara diyorum kafaya tak tak vuruyor ama onca tarıyor sacını.

yemek yerkende mutlaka ellerini kullanmasına izin veriyorum. son zamanlarda resmen iştahı arttı. deneyin göreceksiniz. bırakın kendisi götürsün bazı şeyleri agzına. makarna, köfte, kek, ekmek peynir bunları kendisi yesin. yemek yemeyi seviyor. Nevzat 1 haftadır doruk yemek yerken hic zorluk cikarmıyor diyor.
 
bende yazayım...
favori oyunumuz saklambaç. mesela odada oynuyor,babasıyla ortadan kayboluyoruz,yoklugumuzu farkedince söylene söylene bizi arıyor evde,bulunca da alkış kıyamet :)
kovalamaca oynuyoruz,o kaçıyor ben peşinde,kahkahalar havada uçuşuyor :)
oyuncaklarıyla arası yok,yürümek favorimiz. boş boş yürüyoruz evde. o önde ben arkada,aynı odada 10 tur atıyoruz belki. derdi zoru benimle,eğer yanında durursam oyuncak oynuyor,yoksa yüzüne bakmıyor peşimde.
temizlik,yemek,çamaşır hepsini beraber yapar olduk.
herşeyin o kadar farkında ki...
basit emirleri anlıyor,al,ver,getir,götür,bak gibi.
bi sonraki adımımı,hamlemi iyi biliyor. mesela çamaşır makinasının kapağini açtığımda ardından kirli sepetine gidiceğimi biliyor,sepetin kapağını açıyor...
bu aralar pek aktivitemiz yok. yegane aktivite yürümek...
oturmuyoruz,popomuz kırılmıyor asla. dağ tepe toprak yürüyoruz :)
 
son bir şeyde onun icin bir havlu tutacağı yaptım banyoya. bizimkinden alçakta onun boyuna göre. onada oraya bir havlu koyuyorum. sabah ve yemeklerden sonra ellerini lavaboda yikıyorum onun artık. ve havlusunada siliyoruz. şimdiden ogrenmesi icin.
 
bizimde yurümeye başlayınca böyle mi olacak. yandım valla. zaten bi deri bi kemik kaldım.
 
kızlar bu topiğimiz baya geride kalmış..
bu hafta konumuz bebişlerin sinirli halleri olsun..burak acayip sinirli bi çocuk oldu..istediği olmazsa çığlık atıyo ıııı ıııı diyip duruyo...varmı sizde de böyle sorunlar...
 
sibelcim güzel konu.
evet ipekte sinirli bi bebek. aslında çok çok uyumlu,ama agresif bi tavrı var. elinen es kaza bişey alırsan ortalığı yıkıyor. yumruklarını sıkıp bas bas bağırıyor. ben ona sesimi yükseltirsem o bana iki misli bağırıyor. istediği olmadımı çığlık atıyor durmadan. bilmiyorum yapı meselesimi. babamız sakindir ama bana çektiyse,maalesef bende sinirli biriyim. çabuk köpürebilirim. umarım bu konuda anasına çekmez küçük cadı. yoksa çok işimiz var çok...
 
Sibelcim güzel konu cidden. Şu anda hepimizin sorunu bu aralar bu olacak. Bence bebeklerle ilişkilendirmemek gerek. Bu dönem onların sinirli olma ve istediklerini yaptırmanın yollarını arama dönemleri.

Doruk ki en sakin bebeklerden birisi bu topikte o bile resmen kavga ediyor hoşuna gitmeyen birşey olduğunda.

Elinden birşeyi alırsak, istedigini vermessek. karnı acıkırsa, uykusuz kalırsa vay halimize.

Ama bence böyle durumlarda cocuklarla kesinlikle kavga etmemeliyiz. sesimizi yükseltmek zorunda kalırsak bunu yapıp konuyu hemen kapamamız gerekiyor.

Mesela biryerden cıkması gerekiyor ve doruk orada durmaya devam ediyorsa 2-3 kez güzel güzel sözle uyarıyorum ben. sonra birkez bağırıyorum. eger hala yapmaya devam ederse o zaman kucagıma alıp olması gerektigi yere koyuyorum yada elindeki almaması gereken şeyi alıyorum. aglarsada tamam aglayabilirsin ama burda agla diyorum ve onu birakıyorum yanlız başına. farkettimki hemen susuyor. eger unutmamaya israr ederse tatlılıkla dikkatini dagıtıyorum. bu konuda gelecekte sinirli tutum icinde olmasını istemiyorsak kesinlikle kavga etmemeliyiz onlarla. şu andaki durumları tamamen dogal bir sürec.

1,5 yaşından sonrada bir sistem var. Okumanızı tavsiye ederim. Ben uygulayacağım bunu.

BİR ANNE DOĞDU...: Cezaya gerek kalmadan davranışları disipline etmek
 
özlemcim her yazdığına katılıyorum.defnede artık bişeyi ele geçiremezse sinirden çığlık atayı.bu arad çığlık atarkende gözlerime bakayo aceba dediğimi edecekmi diye bişey isteyince oluyo bu sinir genelde defnede sakin bi çocuk.
 
Güzel konu,tam zamanı şimdiii..
Çocuklarımız aynı tepkileri veriyorlar,hepsinin çığlık dönemi geldi çünkü...
ben okudum da aynı Bahar'da...istemediği bir şey olursa veya elinden sevdiği birşey alınırsa çığlık atıyor ve ellerini iki yana vurarak dövünüyor..Zorla kucağa alınırsa da sinirleniyor...
Bazen hiç olmayacak şeyleri alıyor eline,haaayıır diye bir ses tonu belirledim kendime..ardından açıklamasıyla birlikte..
haayıırr,öyle yaparsan canın acır,düşersin,yanarsın gibi..O zaman kızıyor ama bırakıyor..söylene söylene gidiyor başka yere...laf aramızda çok tatlı oluyor o zaman ama ona asla güldüğümü göstermiyorum...hemen farkeder zilli...
baktım ki o an ''hayır''işe yaramamış elinden alıyorum,ağlıyor,ağlasan da veremem kızım diyorum,tehlikelii..dikkatini başka yere çekince susuyor zaten...
Çocuğuma yaptığım en iyi şey,herşeyi anlatmak anlayacağı şekilde...
Sebepsiz hayır lar özgüvenini yitirmesine neden olurr..
Sınırsız evetler de şımarmasına...
bu ikisi arasındaki çizgiyiiyi korumak lazımm..Allah yardımcımız olsun zor iş valla çocuk yetiştirmek,gerçekten sanat...

tek korkum şu, ağlayarak dediğini yaptırmasın,bu da benim en sinir olduğum şey...
 
Son düzenleme:
furkanda şu sıralar çok sinirli elinden bişey alınınca kıyametler kopuyor tvnin kumandası onda olacak vermeyince başlıyor ağlamaya bizde göz önünde bulundurmuyoruz yoksa o ağlayacak mecburen vericez bende ağlayarak bişey yaptırın istemiyorum bazen dvdyi çekip aşağı atıyor bende hayır onla oynanmaz diyorum önceden hemen söylene söylene dönüyordu geri şimdi pek takmaz oldu birde biz sert konuşunca bize vurmayı öğrendi geçen gün çorba yerken kaşığa vurdu döktü çorbayı babasıda furkan nasıl yemek yiyosun öyle kaşığa vurulmaz yemek yerken dedi sinirlendi furkan bey babasının koluna vurdu birde hıh yapıyor ne yapıcaz bilmem bu çocuklarla çok biliyorlar valla
 
Pozitif Disiplin de Neymiş?!?!

Disiplin kelimesini ilk duyduğunda insanın yüzünde memnuniyetsiz bir ifade oluşur. Nedense sert, sorgulanamaz, kişisel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı kurallar yığını olarak algılanır. Belki de çoğumuz 'disiplin cezası' kavramı ile eğitim öğretim gördüğümüz içindir. Korkutularak çocukları düzene sokmaya çalışan bir eğitim sistemimiz olduğunu kimse inkar edemez. Allahtan yeni yetişen eğitimciler var da bu durumun sakıncılarını bilerek, farklı anlayışlarla yaklaşıyorlar çocuklara.

Peki henüz okul çağına gelmemiş ufacık, yaramaz bir velede nasıl davranmalı? Doğruyu, yanlışı ayırt etmesini nasıl sağlamalıyız?

Çocuklar, toplum düzenine, genel-geçer kurallara ancak ebeveynlerinin, büyüklerinin, öğretmenlerinin rehberliğinde uyum sağlayabilirler. Onlar taklit ederek öğrenmediler mi her şeyi? Öyleyse neden toplum kurallarını öğretirken, cezalandırma-korkutma gibi kavramlar olsun ki hayatımızda? Biz göstereceğiz, anlatacağız, örneklendireceğiz; doğruyu yaptığında ödüllendireceğiz ve yüreklendireceğiz. Hata yapmasına izin vereceğiz ki, doğruyu sorgulayarak bulsun. Ona zaman tanımadan, hakkında hüküm vermek haksızlık olmaz mı?

Limitleri olduğunu bilecek ancak bu sınırlar içerisinde özgür olacak. Ona seçme hakkı vermek, onun birey olarak görmektir. Onun düşüncelerine saygı duymak demektir. Pozitif disiplinde, çocuğumuzun kötü davranışlarını onları sözel veya fiziksel olarak incitmeden ortadan kaldırmaya çalışırken, olumlu davranışlarını destekliyoruz. Zaten 2 yaş sendromu da çocuğumuzun bağımsızlığını kazanma savaşı değil midir?

Pozitif disiplin denilen de yukarıda anlattıklarım aslında. Çocuğu döverek, ona cezalar vererek doğruyu anlamasını sağlamanın mümkün olduğunu düşünmüyorum. Şiddet=korku olduğuna inanıyorum. Üstelik çocuk hatalı davranışını, nedenlerini anladığından değil sırf ceza veya dayak korkusundan dolayı bir daha (en azından bir süre) tekrarlamayacaktır.

Uzmanlarından Pozitif Disiplinin tanımı: Olumlu davranışların ön plana çıkarıldığı, eğitimcilerin 'kötü çocuk yoktur, iyi ve kötü davranışlar vardır' fikrini benimsediği bir filozofi. Tarihsel olarak göz atarsak; Pozitif Disiplin Ebeveynliği ve Sınıf İdaresi Modeli 1920'lerde Alfred Adler ve Rudolf Dreikurs'un ortaya attıkları fikirlere dayanıyor. Dr.Adler çocuklara saygı gösterilmesi gerektiğini savunmuş. Her iki uzman da kibar ancak kesin bir yaklaşımla çocukların demokratik şekilde disipline edileceğini savunuyor.

Okumaya yeni başladığım kitabım Positive Parenting'in başlıklarından derlediklerim:

Pozitif Disiplin derken... Ne yapacağız?

Öncelikle çocuğumuza onu anladığımızı, sebeplerini kabul ettiğimizi göstereceğiz.
Çocuğumuza, onaylamadığımız durumların açıklamasını yapacağız.
Çocuğumuza çözümler sunacağız.
Bazen yapmaması gereken davranışın ardından doğru olanı bizim göstermemiz gerekebilir.
'Hayır' dediğimizde, ona iki seçenek sunacağız.
Onun duygu ve düşüncelerine önem verdiğimizi bilmesini sağlayacağız.
Paylaşmayı öğreteceğiz.
Ne yapmayacağız?

Çocuğumuzu onun moralini bozacak şekilde eleştirmeyeceğiz.
Onunla alay etmeyeceğiz, başka çocuklarla kıyaslamayacağız.
Kendine güvenini zedeleyecek davranışlarda bulunmayacağız.
ASLA ASLA ASLA fiziksel şiddete başvurmayacağız.
Odasına kilitlemek veya ortamdan izole etmek gibi davranışlarda bulunmayacağız.
 
selam kızlar, aynı durum yaklaşık 1 haftadır bizde de var, aslında bu durumun geçici olduğunu bilsem de yine de canım sıkılıyor, güler yüzlü kızım gitti, sinirli, istediğini yapmazsan kendini yere atan cadı bir kız geldi

kumanda en sevdiği şey bütün bebişlerin olduğu gibi, elinden alırsam çığlıklar atıyor, akşamları iş dönüşü oyunlar oynayıp sevdiği şeyleri yaparak neşelendirmeye çalışıyorum, gündüz de aynı şekildeymis, hiç rahat vermiyor anlayacağınız, bi yandan da üzülüyorum elinden aldığımda atınca kendini,ağlamasına kıyamıyorum, insan nasıl yapacağını şaşırıyor açıkçası, bu dönem ne kadar sürer ve ne zaman geçer bilgisi olan var mı ?
 
meraba kızlar.maelsef bizdede aynı durum var şu anda.herşeye ağlar oldu.elinden bişey aldığım zaman çıldırıyo.ağlamasına kıyamasamda taviz vermemeye çalışıyorum.ama nerde nasıl davrancamı çok şaşırdım.mesela mutfakta bana hiç iş yaptırmıyo.kucağıma gelkip herşeyi takip etmek istiyo.eğer elim boşsa sadece çorba karıştırıyosam mesela alıyorum kucağıma.ama ellerim batıksa alamıyorum alamam oğlum diyorum ve ağlıyo tabi.bu durumda napıcam ben.çocuk ikilemde kalmıyor mu böyle.bazen alıp bazen alamamk.hiç mi almamalıyım.tezgaha oturtuyorum bazen ama bizimki iki dakka yerinde durmadığpı için ayağa kalkmak istiyo hemen.herşeye kısıtlama getirmekte istenmiyorum.böyle durumlarda napcam çok şaşaırıyorum.lütfen yardımcı olun kızlaaaaarrr:)
 
ayrıca kızlar öyle ağladığı zaman dikkatini başka yöne çekmemek gerekiyomuş.dikkat dağınıklığına neden oluyomuş.ağlamaya devam ederse ozaman yapmak gerekiyomuş.Adem Güneş öyle söylüyo :)
 

panikteyim! Aydın da 2 gündür herşeye aglıyor,bogazını zorlayarak bagırıyor.2 güne kadar evde hemen hemen hiç aglamayan,kendi kendine oynayabilen,cıss dedigimde geri cekilen,gözgöze geldigi herkese gülümseyen bi bebektiii. 2 gündür sürekli mızmız ve huysuz olmasının sanırım cıkmaya calısan köpek dişlerizle ilgisi var,yani umarım öyledir! ben elimdeki işi bırakıp onunla ilgilenmeye calışıyorum,mama yemesi için uyuması için zorlamıyorum,dikkatinide dagıtmamaya calısarak,sadece kucagıma alıyorum,sanırım istedigi sey biraz kucak ve sefkat....

ben de bu aralar Adem GÜneşin 2 kitabını okuyorum.'Annelık sanatı' ve 'cocuk terbiyesinde dogru bilinen yanlışla'r.yazar cocuk egitim, ve cocuk terbiyesini birbirinden ayırıyor ve bakıs acısı bana cok farklı geldi.cocuk egitimi ile ilgili pek cok kitap okudum okuyorum fakat bu pedagog yazar hep annenin sefkatinden bahsediyor ve 0-4 yas arası terbiye tamamen bunun üzerine!
kitaplardan ilgininizi cekebilecek bikac paragraf yazayım:

0-4 yas arası dönem en önemli ve geriye dönülmesi imkansız bir dönem.cocuk bu dönemde neyi nasıl ögrenecegini kendisi tespit eder.sadece dogal bir annelik yeterlidir.anne cocugun icinden gelen bu ögrenme isteginin önüne gecmemelidir.cocugun ögrenme konusundaki direncini ve istegini 'mızmızlık' 'sımarıklık' gibi görmemelidir.bu ögrenme arzusu öyle kuvvetlidirki önüne cıkan bütün engelleri asmak için cocuk kimi zaman hırcınlasır kimi zaman öfkelenir kimi zaman da kendini yerlere atar ve kafasını duvarlara vurur.
cocugu yöneldigi seyden baska birseyle ilgisini cekmeye calısmak ileride dikkat dagınıklıgına neden olur.
...... diyoruz ki cocuk için oldukca önemli olan 0-4 yas döneminde annenin aslında hiiçbirşey yapmasına gerek yoktur.sadece anne dogal anne olsun! cocugundan korkmasın! cocugun tüm ihtiyaclarını anında görsün ve bu ihtiyacları sevgiyle karsılasın.anne günlük işlerin telasıyla cocuguyla ruh bütünlügü saglayamıyorsa mutfakta yemek yaparken 'su an işim var' diyorsa cocuk annesinin yanında olsa da duygusal uyum sürecini tamamlayamaz.annenin yapacagı en büyük iyilik bu dönemde cocugun yanında bulunması ve ihtiyaclarını karsılamasıdır..........

yazarın anlattıgı gibi bi anne olmak zor!
önerim haftaya bizim sinirli hallerimizden konusabiliriz.cocuklarınki gibi bizim de öfke nöbetlerimiz oluyor. cocugumuza öfkelendigimizde nekadar haklıyız? onu bizim istedigimiz seyi yemeye,yapmaya zorlamak,bizim istedigimiz zaman uyumasını,bizim istedigimiz davranısları yapmasını beklemek ne kadar dogru? cekmece karıstırmak,mama kasesine elini batırmak,istedigi kadar yemek,uyumak onun hakkı degil mi acaba?biz öfkemizi nası kontrol edebiliriz? (ben içimden 10'a kadar sayıyorum )
herkese booool sabır diliyorum!!!!!
 

bikac bilgi buldum,okumakta fayda var.....

1-2 YAŞ ÇOCUĞU ÖFKE NÖBETLERİ!...


1 yaşını bitiren minik yaramaz yürümenin ve her yere ulaşabilmenin keyfini çıkarmaya başlamıştır.Artık yerinde duramamakta her şeyi karıştırmaktadır. Onun için çok keyifli olmakla beraber yakın çevresi ve özellikle anne ve babası için zor günler başlamıştır.Tehlikelerin farkında değildir,tam bir ortalık karıştırıcıdır.Daha açık bir ifadeyle pimi çekilmiş bir el bombası gibi dolaşmaktadır.Bebeklik çağının en hareketli dönemleri de bu bir ile iki yaş arasındaki süredir.Artık birey olduğunun,başkalarından farklı olduğunun bilincine varmaya başlamıştır.
1 yaşına kadar hep başkalarına ama özellikle annesine bağımlı yaşayan bebek bağımsızlığını kazanmaya başladığı bu yaştan sonra isteklerinde de bağımsız davranmaya başlar.Artık sadece annesi hazırladığında yemeğini yiyen,annesi uyuttuğunda uyuyan bebek değildir.Ciddi tepkiler vermeye;isteklerini ya da istemediklerini çok açıkça ifade etmeye başlamıştır.Bazı tipik davranış biçimleri geliştirir.1,5 yaş civarı başlayan inatlaşmalar yine bu döneme özgü davranışlar olarak dikkat çeker.Bu yaş dönemleri her şeyi çok net anlatamadığını,çocuğun anlamayacağını düşünen ebeveynler açısından gerçekten zor dönemlerdir.Yine bu dönemlerde tipik heyecanlar da ortaya çıkar.Korku ve öfke gibi.Çocuk korkar çünkü keşfetmeye başladığı dış dünya onun için yabancıdır ve bilinmezliklerle doludur.Aslında korku her insanın doğasında vardır ve organizmanın görünen ya da görünmeyen tehlikelere karşı ortaya koyduğu savunma refleksidir.Korkular bebeklikte daha yoğunken çocuk büyüdükçe azalır ancak korkuların türü daha hayali uyaranlara doğru kayar.Karanlıktan korkma,bilinmeyen ve görülemeyenden korkma gibi.
Ancak öfke biraz daha farklıdır.Özellikle çocuklukta çok sık yaşanan bir heyecan türüdür.Korkudan farkı ise çocuk büyüdükçe öfkeyi öğrenir ve bu duyguyu kullanarak neler yapabileceğini de fark eder.Öfkelendiğinde tüm dikkatleri üzerine çekebildiğini ve isteklerinin hemen yerine getirildiğini keşfeder.1-2 yaş çocuğunda görülen öfkenin en bilinen nedeni yaptığı işin durdurulması,izin verilmemesidir.Israrla çekmeceleri boşaltan bir çocuğu engelleyen annenin karşılaştığı ilk tepki öfkedir.Çocukların 1 2 yaş civarı en sık yaşadıkları ve gösterdikleri duygudur ve aslında doğaldır.Öfkesini kullandıkça ve etkilerini gördükçe bu duyguyu kullanmaya devam eder.
Öfke nöbetleri kısa süreli olsa da ebeveynler doğru davranış tutumları geliştirememişlerse bu duyguyu kontrol altına almak kolay olmaz.Çocuktaki öfke patlamaları giderek daha sıklıkla ve hemen her şeye karşı bir tepki gösterme biçimi olarak ortaya çıkabilir.Önemli olan çocuk öfkelendiğinde nasıl davranacağımızı bilmek ve kararlı olmaktır.Öncelikle öfkenin de diğer duygular kadar doğal ve normal olduğu bilinmelidir.Ancak sınırlar doğru çizilmelidir.
Çocuk her ne sebeple öfkelenirse öfkelensin, o anda söylenecek hiçbir şey onu sakinleştirmeye yetmeyebilir. Ebeveynlerin çaresiz kaldığı ve paniğe kapıldığı durumlar da böyle anlardır.Çocuk yatışsın düşüncesiyle ani tepkiler vermek ve istediğini yapmak ya da onunla inatlaşmak işleri iyice içinden çıkılmaz hale getirebilir.Oysa öfkeden çılgına dönmüş minik yaramazın gözünün kimseyi görmediği böyle bir durumda uygulanacak şaşırtmaca taktiği harika sonuçlar verir.Yöntem çok basittir ve kolaylıkla uygulanabilir:
Diyelim ki çocuğunuz öfkeyle kendini yerden yere atıyor,öncelikle onu kucağınıza almak,okşamak,konuşmak,öperek sakinleştirmek gibi her yolu denediniz ve bu yöntem başarılı olmadı.Bu durumda hemen, ama ani olarak orada bulunan bir başkasına hitaben durumla çok ilgisiz ancak çok heyecanlı bir tepki vereceksiniz.Yani çocuğunuz kucağınızdayken siz sanki o orada yokmuş gibi davranacak ve diyelim ki eşinize dönerek ‘aaa,camın önünden bir kuş geçti,sen de gördün mü?’ diyerek dikkati başka bir tarafa çekeceksiniz. Ama bunu ciddi ciddi yapacak,gerçekmiş gibi davranacaksınız.Emin olun o ter ter tepinen çocuğunuz bir anda her şeyi unutacak ve ne olup bittiğini öğrenmek için susacaktır.Siz ise susmayıp ortalık gerçekten yatışana ve gözyaşları kuruyana kadar oyunu devam ettireceksiniz.Yani kuşun rengi üzerine,büyüklüğü üzerine eşinizle konuşmaya devam ederek,göz ucuyla çocuğunuzu da izleyip,uygun olduğunu düşündüğünüz bir anda onu da olayın içine katacaksınız. ’Bak baban kuşu görememiş,acaba sen gördün mü,sence camın önünden yine geçer mi?’ türü sorularla çocuğunuzun hayal gücünü devreye sokabilirsiniz.Bu şaşırtmaca yöntemi sizin yaratıcılığınızla doğru orantılı olarak daha da geliştirilebilir ve bu taktik bir süre sonra rahatlıkla uyguladığınız ve hoşlandığınız bir oyun haline gelebilir.
alısveriş merkezinde deneme kabinine girdigim anki Aydının öfke nöbetinde bunu denedim hiçbi işe yaramadı!!!!!
Bütün bunların dışında çocuklar ciddi olarak yaşadıkları ya da karşılaştıkları travmatik durumlarda da öfke tepkileri verirler.Hastalıklar,stres ve zorlu yaşam şartlarından kaynaklanan öfke durumlarını diğerlerinden iyi ayırmak gerekir.Tedavi görmek ya da acı verici bazı zorluklara katlanmak zorunda kalan çocuklar çok daha kolaylıkla öfke nöbetleri yaşayabilirler.Sabır göstermek ve sıkıntılarının ne zaman biteceği yönünde bilgi vermek önemlidir.
Kısaca öfke yaşayan çocuğa karşı öncelikle ılımlı ve sakin bir tutumla yaklaşmalı,ama onu sakinleştirmek için de uzun süre ısrar etmemeli.Bazı durumlarda çocuğu bir süreliğine kendi haline bırakmakta fayda vardır.Yine bir sonuç alınamamışsa şaşırtmaca taktiği uygulamak kesin sonuç vermesi bakımından çok yararlı olacaktır.

baska bir kaynak:

Öfke nöbetleri tipik olarak 1 yaş civarında başlar ve sıklıkla 4 yaş dolduğunda sona erer.

Öfke nöbetleri gelişimin normal bir parçası olarak kabul edilir

Bu yaşlardaki çocuklar kimlik duygusu ve bağımsızlık kazanmaya çalışmaktadır. Ancak kelime hazinelerinin kısıtlı olması nedeniyle duygularını kelimelerle ifade edemezler.

İstediği bir şeyi yapamadığında, istediği bir şeyi elde edemediğinde ya da kontrolünü kaybedecek kadar öfkelendiğinde çocuğun gerilimi öfke nöbetine dönüşebilir.

Öfke nöbetleri en fazla çocuğun yorgun veya aç olduğu zamanlarda veya kendisini rahat hissetmediği ortamlardayken oluşur. Açlık ve yorgunluk gibi durumlarda çocuk duygularını ifade ve kontrol etmekte zorlanır.

Öfke nöbeti sırasında sizin sakin kalmanız çok önemlidir

Bir yetişkinin bağırıp çağırdığını ve kontrolünü kaybettiğini görmek sadece çocuğa aynısını yapmayı öğretir.

Çocukların çoğu dikkat çekmek veya istediği birşeyi yaptırmak için öfke nöbetine kapıldığından mümkün olduğunca bu nöbetlerin görmezden gelinmesi en doğru yol olur. Elbette çocuğun kendisine veya başkasına zarar vermemesi kaydıyla.

Bazen de çocuğun bulunduğu ortamın değiştirilmesi yararlı olabilir. Örneğin öfke nöbeti halka açık bir mekanda meydana geldiyse, çocuğu kucaklayın ve mekanı terk edin. Evdeyseniz, başka bir odaya geçebilirsiniz. Öfke nöbeti geçiren bir çocuğa akıl vermeye çalışmak faydasızdır.

Çocuğunuz hiddetlenmişse ve kendisine ya da etrafındaki çocuklara zarar verme ihtimali varsa hemen sakin bir yere götürün ve sakinleşene kadar kucağınızda güven içinde tutun. Öfke nöbetlerini çoğunlukla görmezden gelmek mümkün olmakla birlikte, başka birini ısırma ya da vurma gibi davranışların kabul edilmesi kesinlikle mümkün değildir ve asla görmezden gelinmemelidir.

Öfke nöbetleri sırasında tutarlı olmanız hayati önem taşımaktadır

İsteklerini yapmayın. Gülmeyin. Bunlar sadece sona erdirmek istediğiniz davranışı teşvik edecektir. Çocuğunuz kararlarınıza bağlı kalacağınızı ve fikrinizi değiştirmeyeceğinizi anlamalıdır.

Sabırlı olun!

Öfke nöbetlerinin normal gelişimin bir parçası olduğunu ve kötü anne-baba olmanızla ilişkisi olmadığını unutmayın. Çocuğunuz büyüdükçe kendisini kontrol etmeyi ve duygularını kelimelerle ifade etmeyi öğrenecektir.


tekrar herkese boool sabır diliyorum
 
Son düzenleme:
arkadaşlar bu topiğe doğru düzgün girilmiyor hiç... bence bu konu çok ama çok önemliydi. öfke nöbetleriyle baş etmek zor malum... üzerinde biraz daha duralım derim,bu hafta da tartışalım bu konuyu. yazmayan çok arkadaşımız var. nasıl davranıyorsunuz? ne yapmalı... altın değerinde bu bilgiler bizim için. artık bebeklikten çocukluğa geçerken...

ama başka bi konuyada geçebiliriz bu hafta.
önerisi olan???
 
Haklısın Zeynepçim bu topik önemli bizim için. Ben uzun zamandır kk yı takip edemedim ama burayı özellikle okuyordum. Yazamadım bir türlü.
Esra da öke nöbetleri genelde engellendiğinde oluyor. Yani elinden oynaması uygun olmayan bir nesne yi aldığımızda falan oluyor. Bu durumda istikrarlı davranıp ağlasa da vermiyoruz istediği şeyi. Avutmuyoruz da bu duyguyu öğrenmesi ve buna alışması gerekir diye düşünyorum. Sakinleştirmek çin konuşmaya çalışıyorum neden onunla oynamaması gerektiğini anlatıyorum. İyice arttığında ağlama ki çok nadir oluyo. Başka şeylere ilgisini yöneltiyoruz. O kadar.
Bİr de öfke nöbetleri gece uykusuna yatarken geliyor çünkü kendi kendine uyumak istemiyor. Arabayla dolaşarak uyumak istiyor. Bu da elimizde olmadan oldu . Çnkü babaannesinden eve gelirken akşamaları arabada uyuyakalıyor ve hiç uyanmıyor bir daha. Yani saat 8 den 5 e kadar gece uykusunu alıyordu. Ama hafta sonları da aynı şeyi ister oldu doğal olarak. Biz de yatağında yatmaya alışsın istiyoruz. Her akşma araba nereye kadar. Bu kez de öfkeleniyor. Bakalım tatile çıktık.İnşallah yatağında yatması gerektiğini öğretebilirim.
 

evet bu bızdede cok sık oluyor. elınden bısey aldıgımızda krız gecırıyor sınırden. ıstıkrarlı davranıp vermemeye calısıyoruz. baska bıseyle oyalama yoluna gıdıyoruz. ama bı kısım uzman da bunu yapmayın dıyor. dıkkat etsıklıgıne yol acar dıyor. pekı bunun ortası ne olmalı? aglamasına musade etmek olmaz,dıkkat dagıtmak ta olmaz sa nasıl cıkılacak bu ısın ıcınden???
 
bencede bu konuyu bu haftada devam edelim. daha son yazılanları okumadım ben. oyle her anda okumak istemiyorum. okuyup üstüne düşünmek lazım.

bence devam........... herkes yazsın neler yaşadığını önlemlerini
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…