2010'da evlendik kızlar, peki ya sonrası, hadi paylaşalım... :)

nektar zaten çiçekçilerde hiç gül kalmaz demii..başka çiçek de yoktur zaten...

dedim ; bidahakine çiçek de olur ,gül şart değil koparma dedim :))
 
siyah gömlek çok güzelmiş yaa...

aaa şuan aklıma geldi c.ertesi arkimin düğünü var yaa ..ee ablmlar gelcekti..napıcam
 

bu akşam makarna yaparım büyük ihtimalle canım. ama net birşey yok daha kafamda. eşim geç gelirse onu da yapmam. bulgur pilavının yanına cacık yapar yerim

senin yemeklerine de sevindim, bugüne de kalmış ne güzel. sen yokken yemekleri olmuş


ben de acıkınca çoooook sinirli olurum, değil konuşmaya, dinlemeye bile katlanamam.


ben BEŞİKTAŞ'lıyım, eşim fenerli ikimiz de kova burcuyuz
 
nektar zaten çiçekçilerde hiç gül kalmaz demii..başka çiçek de yoktur zaten...

dedim ; bidahakine çiçek de olur ,gül şart değil koparma dedim :))
eveet, ya çiçekçide gül yoktur.. ya çiçekler solmuştur
yada etrafta, yakınlarda çiçekçi yoktur

siyah gömlek çok güzelmiş yaa...

aaa şuan aklıma geldi c.ertesi arkimin düğünü var yaa ..ee ablmlar gelcekti..napıcam
ablanlarla gitseniz düğüne 1-2 saat kalır dönersiniz :44:
 
Son düzenleme:


..

Yokk ya o olmazki offf bi düşüneyim ben yaa

Istiyordum gitmeyi...o benm düğünüme gelemedi markette gececiydi...evime geldi nişanlısıyla....
 
yarenay eşime diyorumki öğlen doymadım diyorum aşkım kendine dışardan yemek söyle diyo gerek yok diyorum ya lütfen aç kalma diyoben söylerim ozaman diyo korkudan çok sinirli oluyomuşum açkensinirli halimi hiç sevmez buna hep böyle sakin güler yüzlü sevimli olcaz:76:
 

aç durma ama zaten, bişiler ye

Filizin bugün de bağlanmadı int galiba :44:
 
Nektarrr

Eşimle konuştum kırk yılın başı bacanağım geliyo düğün var diye sallıyamam dedi...bizde onlar gibi evlerine gideriz sonra dedi....

Bide.:))... " bana bakkk:82: Yarın misafirler geliyor bu akşam gidelim mi dedi:89:" nereye dedim.. " hani bizim yatak odasından çıkınca en sonda biyer var oraya ( banyoo):89::89: " dedi...bakarız dedim... " bakmayalım yapalım " dedi
 
Gidiyorum ben! kendi yuvamın dişi kuşu olmaya...

Annem saksılara naneler ekti! Burayı aratmasın diye…

Taç yapraklı çiçekler hazırladı üzerlerine kurdele bağladı…

...Ve çeyizindeki tablolardan ayırdı bana…

Dışarıda bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor… Ben ağlıyorum.

Dışarıda bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor…

Yağmurun sesiyle ağlıyorum… Odamdayım…

25 yaşımı tamamladığım baba evindeyim…

Misafirim artık! Bu evde misafirim…

Sayılı günlerim kaldı kalıcı yuvama uçmama…

Misafir gözüyle görüyor ev halkı beni birkaç aydır…

Annem kristal gözyaşlarını saklıyor benden

Usul usul ağlıyor zaman zaman

Babamın yüzü gülse de, ben görüyorum gözlerindeki kederi…

Misafirim artık odamda…

Eşyalar yavaş yavaş kutulara yerleşiyor,odamsa misafir odası olma telaşında…

Badana yapılacak birkaç kanepe yerleşecek köşeyi ikiye ayıran cam kenarlarına…

Selim’le geldiğinizde bu odada kalırsınız diyor annem…

Bu odada kalacakmışız biz! Misafir odasında…

Az önce geçirdim sevdiğimi… Mutluluk olsa da gözlerimizde;

birazcıkta hüzün ele veriyordu kendini…

Nasıl geçti yıllar? Göz açıp kapayana dek geçip gidiverdi…

Nelere şahit oldu evin kıyı bölümündeki bana ayrılmış bu mekan…

Ne mutluluklara, ne hüzünlere, ne acılara… Küçük dünyam dedim hep odama…

Acılarımı da mutluluklarımı da en derinden yaşadığım yıllarda…

Neleri sığdırdım içine… İşte şu ahşap sandık, el emeğim!

nasılda hevesle yapmıştım.

Bittiğinde kucağıma alıp bakın ben yaptım

benim eserim diyerek göstermiştim ev halkına…

Gar dolabımda asılı olan giyim etiketleri nasılda hoşuma giderdi

onları gelişigüzel iliştirivermek oracığa…

Duvardaki bordürler… Bahara aşık ben!

az mı aramıştım çarşıda bahar rengi olmalı baktıkça mutlu olmalıyım diyerek…

Ablam ve yengemin de yardımıyla tam bir günümüzü almıştı düzene sokmak!

Duvarımdaki papatya tacım kuruyup şekli bozulsa da

mutlu ediyor beni her bakışımda… Duvarlarım…

Acılarımla yumrukladığım duvarlarım…

Dibe vurmayı severdim ölümüne kanamayı acı çekmeyi…

Kimseye sezdirmeden kimseyi üzmeden… Şu an sırt yanımda kalan aynam…

Göz yaşlarımın bana ne kadar yakıştığını orda görmedim mi ben!

İlk karın toprağa düştüğünü bu odada kutlamadım mı!

Baharın benim tüm hastalıklarıma çare olduğunu

yine küçük dünyamda keşfetmedim mi?…

İlk yeğenimi kucağıma verdiklerinde bu yatağa boylu boyunca uzanıp günlüğüme not düşmedim mi

‘hoş geldin bebek…pabucumu dama attın!’diyerek…

13 yaşındaydım o zamanlar… evden ayrılmama 12 kala…

Mutluluk sarhoşu da oldum… Hüzün ayyaşı da…

Sevdim…sevildim… Kanadım kanattım…

Ama ben hiç bu kadar aşık olmadım… Hiç kimseyi ölümüne sevmedim..

Seni terk ettirecek hiç kimse çıkmadı ki karşıma… Ama onu sende tanıdın!

Ve tanık oldun mutluluğuma… Odam halen gideceğimi idrak edemiyor…

5 parmağımı geçmeyecek sayıda gün kaldı benim taşınmama…

Bibloların kaldırılışına, kışlıklarımın yazlıklarımın kutulanmasına,

dolaplarımın boşalmasına halen anlam veremiyor

ne zamanki taşıma aracı kapının önüne gelecek

bu oda tamamen boşalacak işte o an ıssız kalacak…

Ağlayacağım… Odamın ağladığını hissedeceğim…

Gidiyorum ben… Başka yuvanın dişi kuşu olmaya …

Yeni düzen… iki kişilik kocaman bir yatak…

Mutlu muyum? Çok…

Ama birazda hüzün var içimde…

“Baba evini özleyecek misin?” dedi bu gece sevdiğim…

“Ben seni istediğimiz gün idrak ettim o evden ayrılacağını” dedi…

Düşündüm… İçimde kopan fırtınalara kulak asmadan

“bu odanın aynısından evimize de yaparsan özlemem” dedim!

ve gözlerimi kaçırarak gülümsedim… “Yaparız tabii” dedi…

“Hatta şu lambayı da dedim onu da götürelim”…
Sonrasında uzun bir sessizlik… Çok özliycem ben burayı…

Burada gülmeyi… Burada aylamayı… Buraya sığınmayı…

Misafirlerimi burada ağırlamayı… Sır kutusu odamı…

Gidiyorum ben… Düzenini kendimizin belirlediği kocaman bir eve…

Orada ben yokum… Biz varız…

Artık iki kişi için yaşayacağım… Yemekler yapacağım…

misafirlerimi salonumda ağırlayacağım…

Çay demleyip balkonumuza çıkacağız… Ama hanımeli kokusu olmayacak…

Annem saksılara naneler ekti! Burayı aratmasın diye…

Taç yapraklı çiçekler hazırladı üzerlerine kurdele bağladı…

Ve çeyizindeki tablolardan ayırdı bana… El emeği işlemelerinden…

Evlendiklerinde aldıkları antika radyoyu bana veriyor

sen çok seversin eskileri diye… Dilinde yine türküler…

Bana öğrettiği melodiler… İçim acıyor…

Belli etmesem de koyuyor bana gidişim…

Gelin oluyorum ben hem ağlarım hem giderim gibisinden…

Bir çok danteller,oyalanmış havlular… Krinkıllar,taftalar…

Kutu kutu eşyalar… Üzerine düşülen notlar…

Kırılacak eşyalar,salon eşyaları,mutfak gereçleri…

Hazırlanmayı bekleyen kınalar… Davetli listesi..

Anne yemeklerinin yazılacağı kocaman bir ajanda…

Bende senin gibi gibi olucam anne… Evimin annesi olmaya gidiyorum…

Gitmeme az kaldı! Her şeyi özliycem………..

Hoşça kal odam… Hoşça kal baba evim...

ay içim gtti ya

.
 
Son düzenleme:

sen bi de benimkini görsen yemek yiyene kadar çıt çıkartmaz, ne istersem yapar. suratı bozulunca da patladığım için yüzü güler. yemekten yarım saat sonra kendine geldin mi diye sorar. sonra da acısını çıkartır bazen diyor, işime geliyor senin aç olup kızman
 
ya bu işlerin böyle karman çorman gitmesi çok yoruyor beni. matbaadayken daha iyiydim, hem kendi sıralamamı yapıyordum hem de tasarlamak için zamanım oluyordu. burda ne yaptığımı fark etmiyorum bile
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…