2010'da evlendik kızlar, peki ya sonrası, hadi paylaşalım... :)


senin bu kulüp hakkında bir şey bilmediin sözlerinden de belli oluor istersen bi gez dolaş bakalım kadınlar daha nelerden bahsediolarmış burada siyaset ekonomi kültür kitap sosyal aktivite gibi bir sürü konular hakkında başlıklar var ve türk kadınlarının o senin tarifindeki gibi olduunu sanıorsan yanılıorsun hayatım he bi de kadınlıını ifade etmenin ne demek olduunu senin bilebileceini hiç sanmıorum bence eleştiri yaparken bile güzel uslubla eleştiri yapılması gerektiini öğren sora kadınlık nasıl olurmuş onu biz sana burada ayrıntısıyla anlatalım istersen kadınlar kulübü olunca bahsedilen şeyin çoğunlukla aşçılık mahareti ve bilimum temizlik alışkanlığının olması doğal tabi başka nelerden bahsedilebilir ki" gibi bir anlayışı kabul etmek ve "kadınlar bunlardan başka neleri paylaşabilir k"i düşüncesi asıl olarak takıldığım konu ayrıca bu u sözlerindeki kanıya nereden vardın bilinmez çünkü kimse burada bu tür bir düşüncede deil sen evlenince kocana yemek yapmassın madem bu kadar dert senin için yapma sen de alla alla otur bütün gün evde ya da şöle diim zengin bir koca bul temizlikçin hizmetçin falan olsun onlar yapsın sen de gez toz tiyatroya sinemaya falan git sen hayatı sanırım toz pembe görüosun ama hayat hakkında pek bişi bildiini sanmıorum neyse daha fazla cvp verip pirim vermicem zaten daha dicek bişi yok
 
kıslar dün akşam evime gittim buzluuna kışlık bişiler koydum vişne,mısır,bezelye,nohut,taze fasulye,domates,patlıcan,üzüm yaprağı,közlenmiş kırmızı biber,barbunya siz bişiler koydunuzmu dolaba kıslar
 
Kadın Olmak!...


Bir kadın çocuktur aslında… Çocuk gibi davranmayı sever. Erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini ister.Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak sevmeli erkek kadını… Ama hiç bir kadın çocuk muamelesi görmek istemez. Söylediği şeyler çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alınmasını ister.Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz; ama asla onu bir çocuk olarak görmeyeceksiniz..




Bir kadın güçlüdür aslında...


Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür. Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez. İster ki, erkeğin gücü kendisine huzur versin. Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler. Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir. Ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz. Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar.




Bir kadın sevgidir aslında...


İçinde her zaman sevgiyi taşır. Sevdiklerinden kolay ayrılamaz. Sevdiklerini kolay kolay kıramaz. Zor sever; ama, tam sever. Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız. Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz. Ancak beyninde yer alamazsınız. Her an terk edilebilirsiniz. Sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette Bunun tek nedeni ise engelleyemedikleri ”acımak" duygusudur.




Bir kadın yalnızdır aslında...


Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz. Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır. O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez. Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz. Yalnızlık onun sığınağıdır. O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir. Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız, onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.




Bir kadın çılgındır aslında...


Neler yapabileceğini erkek aklı hayal bile edemez. Üreticiliğinin sınırı yoktur ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler. Hoyratça harcamaz üreticiliğini. Sadece erkeğine saklar. Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir. Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor. Yemek yemek, su içmek bile. Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz? Anlıyorsanız ne mutlu size. Anlamıyorsanız ne yazık ki yaşamıyorsunuz!




............bir kadını ağlatırken çok dikkat edin..!!!


....... çünkü Allah gözyaşlarını sayar.....!!!!




kadın;erkeğin kaburgasından yaratıldı,ayaklarından yaratılmadı..!!!


öyle olsaydı ezilirdi......!!! üstün olsun diye başından da yaratılmadı......!!




AMA GÖĞSÜNDEN YARATILDI......




Eşit olsun diye......


kolun biraz altında...


Korunsun diye...!!!


KALP HİZASINDA SEVİLSİN DİYE!!!


Can DÜNDAR
 


ayy beni anlatmış sanki kaydirigubbakcemile3kaydirigubbakcemile3

daha dün bebek espirisi oldu aramızda,
ben bebeği napayım zaten bi tane bebeğim var benim dediopuyorumnanaktan
kaydirigubbakcemile3
 
 
MRB Kızlar

Can Dündar 'ın bir çok yazısını okumuştum ama buna hiç rastlamamıştım boshayallersmile.


bunlarda tam beni anlatıyor...
:::::

Bir kadın güçlüdür aslında...


Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür. Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez. İster ki, erkeğin gücü kendisine huzur versin. Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler. Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir. Ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz. Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar.

Bir kadın yalnızdır aslında...


Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz. Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır. O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez. Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz. Yalnızlık onun sığınağıdır. O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir. Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız, onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.
 
bu da benden olsun kıslar



Sevdiklerinizin Kıymetini Bilin

***Aklım, hiç tanışmadığım 11 yaşında bir yavrucakta...
11 yaşında,hiç tanışmadığım bir "küçük dost",
sıraladığım "Büyük" gündem maddelerini elinin tersiyle itip,
yattığı yerden yorgun gözlerle bana bakarak "Beni yaz" diyor sanki:
"Beni yaz ki, bütün bunları bir an için unutup hayatın anlamını düşünsün insanlar..."
Son 2 gündür Dışisleri camiası, bu küçük dostun acısıyla seferber...
Babası, hariciyenin en sevilen diplomatlarından biri...
O, ailenin tek çocuğu...
Sabah, her zamanki gibi hazırlanıp gitmiş ilkokuluna...
Sonra okuldan, aniden fenalaşıp bayıldığı haberi gelmis.
Koşup Hastaneye yetiştirmişler. Ve baygınlığın nedenini öğrenmişler.
Küçük dostumun beyninde tümör varmış ve hayli ilerlediği için,
acilen ameliyat edilmezse ölümcül tehlike yaratırmış.
Ailesi dehşete kapılmış.
Amerika' ya götürmekle, Türkiye' de ameliyat ettirmek arasinda kararsızlanmışlar bir süre...
Sonra her şeyi; tümörü, ameliyatı, riski, ABD seçeneğini olanca açıklığıyla küçük dostuma anlatmışlar.
"Burada kalalım" demiş küçük dostum ve hastaneye yatırılmış.
Korkmuş biraz tabii...
"Aslında ameliyattan korkmuyorum..."demis,"...
Kan alınırken yaptıkları iğne canımı acıtıyor, ondan korkuyorum daha çok...
Ameliyattan önceki gece anne-babası, saat 03.00'te uyandıklarında,
oğullarını cam kenarında sessizce dışarıyı seyrederken bulmuşlar.
Sabah, ameliyata giderken küçük dostum, bir kağıt parçası tutuşturmuş annesinin eline:
"Oyuncaklarımı şu arkadaşıma verin" yazıyormuş ilk satırda...
"Bilgisayarım bunun olsun... kitaplarımı şuraya dağıtın..."
Küçük vasiyeti alıp cebine koymuş annesi...
5 günde 50 yıl yaşlanmış..
Böyle uzun gecelerde Necip Fazil'in "Beklenen" ler için yazdığı muhteşem dörtlüğü hatırlarım hep:

Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar,
Ne de şeytan, bir günahı
Seni beklediğim kadar...

Hastayken "en uzun gece" nin, ameliyatı beklediğiniz gece olduğunu sanırsınız;
oysa hasta yakınları için daha uzunu, ameliyati izleyen gecedir.
"Bu geceyi atlatırsa tamam" der doktor, o gecenin her saniyesini
upuzun bir sırat köprüsünün birer birer döşenen taşlarına dönüştürerek...
Uğruna can vermeye hazır olduğunuz can, az ilerde yatarken;
siz çaresiz beklersiniz. Ve karanlık bitmek bilmez o gece...
Gökkubbe ışımaz bir türlü...
Önceki gün 5 saat sürdü ameliyatı küçük dostumun...
Kapıda annesi kadere isyan ederken, babası "Bunu aşacağız. Biliyorum, geçecek "
diye tekrarlayıp teselli ediyordu kendini...
Dün sabah, sabrın tortusunun çöktüğü yorgun gözler doktora çevrildi ve beklenen müjde geldi:
"Tümör tamamen temizlendi. Küçük dostumuz atlattı tehlikeyi...."

Niye anlattım bunu şimdi...?
Bir acıyı paylaşmak için değil...
Kulak memenizi çekiştirip tahtalara vurasınız diye hiç değil...
Sadece, bazen bize çok önemli gibi görünen sorunların,
hayatı Sandığımız gündem maddelerinin, dert ettiğimiz sıkıntıların
aslında hayat karşısında ne kadar önemsiz, sıradan ve geçici olduğunu bir an için düşünün diye...
Sevdiklerinizin kıymetini bilin ve sevginizi göstermeyi ertelemeyin diye...
Şimdi gidin ve burnunuzu saçlarının arasına gömüp doyasıya koklayın diye...
Geçmis olsun küçük dostum!
Sağol...
Bize hayatın anlamını yeniden anımsattığın için...

Can Dündar
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…