2012 kasım bebekleri büyüyor..

bende sonunda aras paşam yaren hanım ve erdem beyin resimlerini koyduum kızlar geçici bir süre ile kalıcaklar bilginizee
 
Son düzenleme:

olsun canım kucuk de olsa guzeldır
yalandan ağlama ıste onlarınkı
evet okudum canım yazıları duzelır dıye beklıyorum
meryem cok tatlı masallah ayakkabılarıda guzelmıs
 

hm tamam canm bakalım araştryoruz..sağol canm cuma akşam veda toplantısı yaptılr da bize pastayı da bi arkadaş yapmş çok özendm valla:)
 
olsun canım kucuk de olsa guzeldır
yalandan ağlama ıste onlarınkı
evet okudum canım yazıları duzelır dıye beklıyorum
meryem cok tatlı masallah ayakkabılarıda guzelmıs

yaşayıp görecez artık canm:)sağol canm alıştk ayakkabılara gayet rahat yürüyo:)haka bana biraz büyük geliyo ama yazın zaten yazlık ayakkabı alcam o yüzden ses etmiyorum şiömdi..bi de tırnağı çıktı ya bizimkini ii oldu sıkıştrmamış oldu parmağı
 
ay ben hazır sandım pastayı arkasaın becerıklıymıs
buarada esınle yakısıyosunuz Allah mutluluğunuzu daım etsın

yok canm kadın yapmş 5 yaşında kızları var maşallah o bile yapıyomş:))bende zaten evsdeym yemekle bozdum kafayı şimdi yaş pastaya kayıyorum en yakın zamanda gerekli malzemeler tedark edilecek:)))ii dileklern için sağol canm benm hepimizin inşallah
 

ayy sorma cnm burayı okuyolar herhalde..


bende yapıcam bendeee:
bu arada evet ekmekler kalın olsun
bide ben güzel oldun diye özellikle fırına kestitirdim hehe.

ama tat mükemmeldi:

albüm yaptım yenidenn

maşallah size nazardeymesinn:

bende sonunda aras paşam yaren hanım ve erdem beyin resimlerini koyduum kızlar geçici bir süre ile kalıcaklar bilginizee

ohhh ohhhh maşallah hepsine.



kız hani tarif bizlede paylaş
zaten hafta sonu misafirimvar:
 

tarif almadım canm aslında içinde bişey yok bildiğin çikolatalı pasta da dış kızmı beni cezbeden:))dışını normal kremaya çikolata eriterek kaplamış öyle dedi:=)))
 
CNM valla pek bi sebebi yok
kv ağladı yetişemiyoruz hiçbir şeye maaş olduğu gibi faturalara gidiyor diye
eşim de ben öderim dedi
halbuki kv günlere gidiyor çifter çifter altın alıyor
zaten benim telefonu görünce saat istedi kendine

cnm boynumda fıtık çıktı fizik tedaviye başlayacağım

cnm bende çok fazla ağrı yapmıyordu ama geceleri kollarım uyuşuyordu
bir de kolumda fena halde güç kaybı vardı
fıtık sinirlere baskı yaptığı için uyuşuyormuş

bende sonunda aras paşam yaren hanım ve erdem beyin resimlerini koyduum kızlar geçici bir süre ile kalıcaklar bilginizee
maşallah sizlere
yaren görmeyeli ne kadar farklı çık mış maaşallah
erdem ve arasa söyleyecek söz yok zaten
allah nazarlardan korusun
 
sibelciğim meryem çok güzel çıkmış maşallah
ayrıca eşinle sana da maşallah
 
Ne Kadar Oyuncak?

Etrafımız nimetlerle kuşatıldı Elhamdulillah, gördükçe açlığımızı daha çok arttıran bir bolluk yaşıyoruz. Hangimiz neyin yokluğundan şikayet edebiliriz ki, kızarmaz mı yüzümüz? Bunun yanında hayatımızı kolaylaştıran, bize afiyet veren, yüzümüzü güldüren her şey beraberinde külfet getiriyor. Öyle ya nereden çıktı bu kadar hastalık?

Sadece çeşidi her geçen gün artan kanserden, insanları poşet poşet ilaçla gezmeye mahkum eden tansiyondan, şekerden, kalpten bahsetmiyorum. Bunları iyice kanıksadık zaten. Peki çocuklarımızın yakasına yapışan hiperaktivite ve dikkat dağınıklığı nereden çıktı, ne zaman çıktı hatırlayanınız var mı? Ne zamandan beri öğretmenler öğrenci velilerini psikiyatra yönlendirir oldular? Ortaya çıkanı hemen kanıksamada bir günümüz hastalığı belki de, zira sanki hep böyleymiş gibi hissediyorum. Çocukların sadece çocuk olduğu, koşmasının, bitmek bilmeyen sorularının, merakının mesele çıkarmadığı zamanları hatırlamakta güçlük çekiyorum.

Biraz araştırınca diğer çağımız hastalıkları gibi hiperaktivitenin de tükettiğimiz yiyeceklerle bağlantılı olduğunu görünce nedense pek şaşırmıyorum. Çocuklarımıza, bebeklik çağlarından itibaren yedirdiğimiz şekerli, asitli, bol baharat aromalı (!), janjanlı paket yiyecekler onların sadece kalbini, böbreğini etkilemiyor ruhlarını da büyük ölçüde hasara uğratıyor. Hiçbir şey yemiyor bari bunu yesin diye bebeğimizin ağzına teptiğimiz bol şekerli muhallebi onun eğitim hayatını etkiliyor. Bizi rahat bıraksın, uğraştırmasın, zor duruma düşürmesin diye elimizin altında bulundurduğumuz gıda paketleri yavrumuz okula başladığında yüzümüze patlayıveriyor.

Bununla birlikte hem alım gücünün artması hem de üretim fonksiyonlarının işçi ve hammadde ayaklarının ucuza sağlanabilmesi neticesinde az oyuncağı olan çocuk yok şimdilerde. Geliri yüksek olanlar; ahşap, kaliteli boya ve malzeme kullanılmış, ünlü markaların, ünlü mağazalarından bol bol oyuncak alırken, geliri düşük olanlar; binbir çeşit vaadi sunan dükkanlardan, plastikten, petrol kokulu, kimyasal dolu oyuncaklar alıyorlar. Eşit olan şey; her çocuğun ihtiyacının üzerinde oyuncağa sahip olduğu gerçeği.

Bütün gün bir tekeri kırık arabasını elinden düşürmeyen, onu yeri gelince polis, yeri gelince itfaiye arabası yapan, gece yatarken koynuna sokan çocuğu özledim. Kumandalı-kumandasız, büyük-küçük, sesli-sessiz bir dolu arabasının orta yerinde canım sıkılıyor diye ağlayan çocuklar benimde canımı sıkmakta. Peki bir tanecik bez bebeğine sabahtan akşama annelik yapan, yediren, içiren, giydiren, boyundan büyük yastıklarla uyutmaya çalışan kızı göreniniz var mı? Yavrusu olmadan dışarı çıkmayan küçük kız çocuğu artık yemek yedirince gerçekten altına yapan son teknoloji bebeklerinin, barbie’lerinin, mutfak takımlarının, temizlik setlerinin arasında kendisine bir oyun kuramıyor. Bir oyuncakla yarım saat bile ilişki içerisinde olamıyor. Onun da canı çok sıkılıyor.

Çocuğumuzun önüne aslında hiç gerekmediği halde dünyayı serdiğimizde keşfetmek, öğrenmek onun için lezzetini yitiriyor. Ya pasifleşiyor, atalete düşüyor ya da hızlanıyor, kapitalizmin rüzgarına yetişmeye çalışıyor. Doğduğu günden itibaren oyuncağa boğulan; peluşları, arabaları, bebekleri, legoları evin her yerinden oyuncakları fışkıran minikler yaşamımıza yeni bir kavram soktular; dikkat eksikliği. Ya da biz onları bu kavramla tanışmaya mecbur ettik.

Bebeğimiz doğmadan hazırlamaya başladığımız odasında; kapısında süsleri, tavanında rengarenk avizesi, yerinde küçük bir köy şeklinde tasarlanmış halısı, duvarlarında çerçeveleri, rafları, boy boy, renk renk sepetleri, kutuları, karyolası, dolabı, oyuncakları derken neredeyse bebeğe yer kalmıyor. Çocuğun yaşı ilerledikçe oda oyuncak kusar oluyor.

Renkler ve objeler tarafından sürekli bir tacize maruz bırakılan çocuk ilgisini tek bir şeyde toplayabilme becerisini yavaş yavaş kaybediyor. Elindeki oyuncağa ya da ödeve yoğunlaşamıyor. Çevresinde bu kadar farklı renk ve eşyanın olması onu hızlandırıyor. Hiperaktivite ve dikkat eksikliği birbirini besleyen durumlar. Çocuklarımızı çağın hastalıklarından korumak, onları ilaçla yavaşlatmaya mecbur kalmamak için kısaca;

- Hazır gıda tükettirmeyelim, gıdaların içeriklerini, katkı maddelerinin onlarda oluşturacağı tahribatı iyice araştıralım,

- Kesinlikle televizyon ve bilgisayardan uzak tutalım,

- Uykularına özen gösterelim, erken yatırmaya, uykusunu almasına dikkat edelim,

- Evimizi ve odasını sadeleştirelim,

- Oyuncağa boğmayalım,

- Onu sürekli acele ettirmeyelim,

- Yoğun elektro manyetik dalgaların yayıldığı avm ziyaretlerimizi kısa tutalım,

- Evimizde tv, radyo, internet, bilgisayar, telefon vb. araçların kullanımını en aza indirelim.

Ne doktor ne eğitimciyim. Yalnızca anneyim, anne hassasiyetiyle yazıyorum. Küçücük yaşında ebeveyn tutumu yüzünden hastalık sahibi olan, ona sunulması yeterli olan sade ve yavaş hayat koşulları sağlanmadığı için ilaç içmek zorunda bırakılan, daha birinci sınıfta bir sayfa boyama yapmaya dahi sabır gösteremeyen çocukların gelecekleri için, yetişkinlikleri için ve onların da çocukları için endişe duyduğum için yazıyorum.

Ve dönüyor dolaşıyor yine Resulullah aleyhissalatu vesselamın sünnetine geliyorum. O’ndan uzaklaştıkça, hayatını hayatımıza uygulamaya geçirmedikçe ne hastalıklardan ne de diğer sıkıntılarımızdan kurtulabileceğimizi sanmıyorum. “Çocuğa oyuncak alırken de mi hadis okuyacağız?” diyor bazılarımız “Evet” diyorum bende, bence evet. Çocuklarımıza hangi duyguyu nasıl vereceğimiz, onları nasıl sevip, nasıl yetiştireceğimiz konusunda önümüzde O’ndan daha güzel bir örnek yok. Bizim “dünya nimetlerine boğulmamızdan endişe duyduğunu” belirten Rasulullah aleyhissalatu vesselam herhalde sadece yatlardan, katlardan bahsetmiyordu. Nimet mi arıyoruz geriye çekilip şöyle bir evimize bakalım, çocuklarımızı çok mu seviyoruz onları kapitalizme kurban etmeyelim.
Salih’in annesi Serap
 
sibelciğim meryem çok güzel çıkmış maşallah
ayrıca eşinle sana da maşallah

canm kv yaptı yani yine yapacağını:)))bu arada geçmiş olsun fıtık zor bende bel fıtığı var mahvoluyorum gerçekten..fizik tedavi iyi gelir inşallah....

bu arada güzel sözlernz için de teşekkür ederz:)
 

çok güzel yazı
bence çok da doğru
hayatımızda hep bir gösteriş
çocukları da buna alıştırıyoruz
doyumsuz varlıklar yetiştiriyoruz

cnm özellikle sağ kolumda çok kötü güç kaybı var.zaten sağ elde tendomlarda da sorun var
meslek hastalığı boyun fıtığı bizde
 
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…