Bu arada ne tür oyunlar oynamalıyız ve ne tarz oyuncaklar almalıyız
bizim evde pek oyuncak yok esasında

şimdiye kadar evdeki tabak çabak makine parçaları vs ile oynuyordu. şu sıralar dikiş makinasının bozuk ama bir sürü sökülüp takılan şeyleriyle zevkle ve uzun uzun oynayabiliyor. yamuk yumuk ve bir sürü şekle girebilen metaller olunca uzun uzun oynuyor. mesela bir mıknatısın etrafına çeşitli şekillerde yapışıp kalan metal yığınını "yobot yaptım" diyerek evde gezdiriyor
bu aralar sökülüp takılınca şekilden şekile giren, uzun süre oynanabilecek ve hayal gücüyle yapabileceği oyuncak almayı ben de düşünüyorum. popülaritesi bir yana, otorobotlar aklıma geldi. yok yok, erkek çocuğu olduğu için değil, otorobotlar çok şekil değiştirebilen oyuncaklar diye. onların da zaten yaş grupları var, uygun bir tanesini alırım sanırım

bir de, gülmeyin ama bizim burdaki dikiş makinası tamircisinden makina parçaları , tornacıdan da güzel şekilli torna parçaları almayı düşünüyorum. nasıl olsa hayal gücüyle o parçalardan bir sürü oyun kurabiliyor, tek şekli olan oyuncak alıp da 2 gün sonra bunalıp atmasını istemem
bir de TUBİTAK'ın "1001 şeyi bulun" serisi kitaplarını almıştım. tanesi 5 lira, büyük boy, resimli ve çok eğlenceli. o kitapları da uzun zamandan beri kullanıyor. hiç sıkılmasına fırsat vermeyecek çok çok hayvan ve şekil var. kitaptaki hayvanları veya olaylara beraber bakıp, uzun uzun konuşabiliyoruz (kitaptaki salyangoz, kırkayak, solucan, örümcek, kelebek, iş makineleri, kepçe, vinç, dozer, kaldırım keser, forklift gibi şeyleri gerçek hayatta bire bir görsün diye dağ bayır kamyon garajı vinç tamirhanesi gibi tuhaf yerlere götürdüğümü de belirteyim

)
bunların dışında karşılıklı oynadığımız oyunları genelde o icat ediyor. hayal gübcünü kullanıyor. mutfakta yuvarladığı puf un önünden bizi "kaçın kaçın. anne kaaaç" diyerek telaşlı bir operasyonla kurtarıyor

ve güvenli salona götürüyor

sonra da "sizi tuutaaadım (kurtardım)" diyerek teşekkür bekliyor.
tahta kılıcıyla karşılıklı kılıç kalkan oynuyoruz ama oyunu o kadar ciddiye alıyor ki, koşarak ve kılıç sallayarak kılıcıma saldırıyor, vallahi tırsıyorum biryerime gelecek diye

maharetmiş gibi babası da manevralar öğretmiş, sanırsın kutsal toprakları canı pahasına korumak için kılıç kullanıyor
bazen canavarcılık oynuyoruz. "ben danavayım (canavarım)

" diye pençelerini göstererek beni kovalıyor. ben de aşırı korkmuş taklidi yaparak kaçıyorum
