Aynen canım benimde çok içimde sindi. Sonuçta herzaman yanımızda biride olamayacak ne kadar kolay olursa o kadar iyi. Tam olarak fiyatını ve nerde satıldığını bulamadım ama araştırmaya devam ediyorum bulan olursa haber etsin
Evet bende ebru şallının sitesinde gördüm şimdi. Biraz bekleyelim bakalım belki stoklara gelir. Senin dediğinde güzel görünüyor. Çocuk rahat durabilir mi acaba bundada kimse tutmadan?Eki Görüntüle 962959
Bende bakıyorum şuan,e bebekte,ebruşallının sitesinde ve n11 de var ama şuan birinde temin edilemiyor diğerlerindede stokta yokLavabo dışı içinde Pilsan'ın banyo aparatını gördüm araştırırken,o da aklımda biraz daha sonrası için..
Bende uzun zamandır bakıyorum,vazgeciyorum yine bakıyorum :) Şimdilik aklımda olan,esnek olanların çok kullanışlı olmadığını okudum hep,dönecekmiş hissi rahatsızlık veriyormuş,sıkı durmalarıda ayrıca bebeklerin hoşuna gidiyormuş genel kanı bu..Yani Pouch dedikleri tercih edilenlerKonuyla ilgili fikirlerini duymak isterim..
3. aşı son aşımızdan 6 ay sonra,4. 1 sene sonra 5. de 1 sene sonra canım..Aşı kartı vermediler mi sana?Bi sonraki aşı tarhin yazarŞeker yüklemesinden sonra doktorumun bana dediği son kontrolüde 1 ay sonraya atalım ama sonra sıklaştıracaz dedi bu arada seni tedirgin eden en ufak birseyde bebeğin hareketleri vs gelmeni istiyorum dedi..
Allah kabul etsin..Hep istediğim birşeydi hamileyken gitmek :) Nasip olmadı,inşallah minikle gitmek nasip olur..Çok sevindim iyi olduğunuza..Dualarınızın kabul olması dileğiyle,Allah razı olsun..
PUJ olanı hiçbir sitede bulamadım kızlar, stoklarda yok. bulan olursa haber versin noluur
Bazılarının alt bacak arası yeri yarlanıyor..İlk zamanlar için zor olur tabi..Sadece direk buna yatmayacağı için kaymaz diye düşünüyorum,şahsen bana kuvetlerle uğraşmak daha zor geliyor..Bakalım deneyimli annelerden gelen fikirlerde olur..
eşimle seneye tekrar umre planları yapmaya başladık bile.. Rabbim inşallah haccı da nasip eder bize..maşallah... canım ya ALLAH kabul etsin inş. küçük hac yaptın. ne güzel. inş bende en kısa zamanda bi daha gidecem ama bu sefer umreye değil hac a RABBİM kısmet ederse. şu aldığın ot meselesine gelirsek malesef hiç duymadım.
amin canım saol.. Allah evladınla gitmeyi nasip etsin.. :)Ne kadar güzel bişey bende çok isterdim. Allah kabul etsin
netten araştırdım ciddi anlamda yararını gören çok var.. bakalım bende o sancılar arasında unutmazsam denicem inşallah işe yarar :)evet canım ben gördüm böyle el şeklinde yumuk bir şekilde. annem en son kardeşimde yapmıştı sancın olunca suya ıslıyorsun o gt gide açılıyor o açıldıkça rahimde açılıyormuş ve sancıların sık olsa da acısız oluyormuş.
hoşgeldin canım,öncelikle Allah kabul etsin... :)
sonra da koca bir maşallah diyorum...nasıl cesaret edip gidebildin , o hareket ve yoğunluğa dayanabildin... gittiğim için muhteşem güzellikleri yanında,zorluklarını da biliyorum..... ben 1 saatlik uçak yolculuğundan korkuyorum,cesaret edemiyorum,birşey olur diye...
Rabbim mutlaka yardım etmiştir ama yine de çok büyük bir iş başardın,benim gözümde... :)
o otu ben de duydum hatta gittiğimde de adım başı her yerde satılıyordu,özellikle Medine de.... doğumda yanında bulundurup faydasını görenleri de duydum ama ben kullanmadığım için kesin birşey diyemiyorum....
Selam kızlar nette dolanırken bi iki şey gördüm sizede yollaysyım deim belki ilginizi çeker benim çekti şahsen :))
Eki Görüntüle 962916 Eki Görüntüle 962914 Eki Görüntüle 962918
Küvet için çok güzel yorumlar yapılmış tek başına bile yenidoğan bebeği kolaylıkla yıkayabiliyormuşuz,
PUJ küvet kullanımı o kadar kolay ki bir elinizde bebeğinizi tutarken Pujı şekillendirip lavabo içine yerleştirebilirsiniz. Başka hiç bir bebek küveti bu kadar hafif ve pratik değil!
PUJ, kullanıma hazırlaması ve kaldırması en kolay bebek küveti olmalı. Birkaç hareketle gerekli yerlerden katlayarak lavabo içine yerleştirin.
Artık banyo tek başınıza yeni doğan bebeğinize kolaylıkla banyo yaptırabilirsiniz. Bunun dışında kocaman plastik küvetler banyolarda her zaman yer kaplıyor. Oysa PUJı kapı arkasındaki askıya asabilirsiniz. Banyonun ve lavabonun boyutları ne olursa olsun artık küvet derdi kalmadı. Üstelik o kadar hafif ki 500 gr bile değil. Annelerin işi her zaman çoktur ancak zaman azdır. Bebek bakımı da özen ve dikkat ister. PUJ en uygun ve en hızlı bebek yıkama yöntemi. Seyahatler için de ideal öyle değil mi?
Bebeğiniz güvende ve mutludur. Bebeğinizi her iki elinizi de kullanarak yıkayabilirsiniz çünkü PUJ anne kucağı gibidir bebek için. Bebeğin vücudunu saran ve destekleyen çok yumuşak ve esnek materyali sayesinde hassas teninin soğuk yüzeylere değmesini de engelliyor ve de sıcak tutuyor.
Puset tulumu wallaboo marka. Her türlü arabaya uyumluymuş. Bi sitede 189 tl ye gördüm ama çok ta araştıramadım.
Bilekliklerde en son hangi göğüsten emzirdiğini hatırlamak için takılıyormuş, benim gibi unutkanlar için ideal sanırım
Satisi nerdeki bunun.internetten baktim yabanci sayfalar sadece e bebektd var oda kaldirmis
[h=3]Bebek nasıl doğmak istiyor?
Son yıllarda normal doğuma olan ilginin yavaş yavaş artmaya başladığını memnuniyetle görüyoruz. Bu konudaki görüşlerini Op. Dr. Hakan Çoker'den aldık.[/h]Normal doğum oranlarının artırılması amacıyla sezaryen ameliyatının muhtemel negatif etkileri ön plana çıkarılmaya çalışıldı. Bu sayede annelerin isteğe bağlı sezaryen ameliyat tercihlerinin azaltılması amaçlandı. Ancak yoğun kampanyalara rağmen istatistiklere baktığımızda devlet kurumları ve özel hastanelerde sezaryen oranlarının yine kabul edilemez seviyelerde olduğunu görüyoruz.
Peki, nerede hata yapıyor diye düşünebiliriz. Yanlış bir noktadan sonuç almaya çalışıyor olabilir miyiz? Belki de sezaryen ameliyatının negatif yanlarını anlatmaktan çok, annelerimizin ve bebeklerinin normal, daha doğrusu doğal bir doğumla kaybettiklerini yeniden hatırlamakla işe başlamalıyız.
Kimse bebeğe ne istediğini sormuyor!
Doğum yapacak aileler ve onların sorumluluklarını alan sağlık profesyonelleri sürekli neyin iyi olduğunu kendilerini merkeze alarak soruyor ve bu cevaplara göre isteklerini belirliyorlar. Korkan bir anne ağrısız bir doğum isterken, zamanı kısıtlı olan bir doktor da her şeyin planlı olmasını istiyor. Ama bu arada kimse dünya ile o anda tanışacak bireyin ne istediğini sorgulamıyor. Kimse bebeğe ne istersin diye sormuyor?
Gerçekten bebekler doğumda ne ister?
Hiç beklemediği bir anda, huzurla annesinin rahminde yatarken, birden açılan bir pencereden birinin veya birşeylerin onu çekip çıkarmasını, sonra birçok müdahaleye maruz kalmayı, daha sonra da hiç bilmediği bir ortamda, hiç bilmediği kişilerle yanlızlaştırılmayı mı?
Yoksa binlerce yıldır mükemmel bir uyumla çalışan hormonlarımızın kontrolünde, sakin ve güvenli bir ortamda huzur içinde doğumun ardından, ona sevgi ile seslenen, kollarını açmış onu bekleyen bir annenin sıcak göğsüyle buluşmak mı? Siz olsanız hangisini seçerdiniz? Kocaman kıpkırmızı ama tatsız bir hormonlu çilek mi? Yoksa şekli albenili olmasa da yediğinizde müthiş bir tat bırakan dağ çileği mi?
Bence doğru soruları sormakla başlamak lazım. Sezaryeni kötülemenin kimseye faydası yok. Çünkü sezaryen mükemmel bir kurtarma ameliyatıdır. Hatta en sevdiğim ameliyatlardan biridir. Doğru olan, unuttuğumuz doğumun büyüsünü yeniden hatırlamaktır.
Doğum bir hastalık değil!
Günümüzde doğum bilimine baktığımızda birçok hastanemizde müdahaleli doğumların çok arttığını fark etmemek mümkün değil. Medikalize doğumlar adını verdiğimiz bu doğumlarda annelerin aç bırakılma, lavman, rutin serum takılması, hareket özgürlüğünün kısıtlanması, vajinal kesi olarak bilinen epizyotomi, sürekli bebek kalp seslerinin izlenmesi gibi etkinliği bilimsel olarak kanıtlanamamış birçok rutin müdahaleye zorunlu maruz bırakıldıklarını hepimiz biliyoruz. Hatta bunlara karar verilirken annenin görüşünün bile alınmadığını üzülerek fark ediyoruz.
Tüm bu müdahalelerin gerekli olduğu durumlarda uygulanması anne ve bebek yararına olurken, bu müdahalelerin istisnasız her gebede rutin olarak uygulanması birçok olumsuzluğu beraberinde getirmektedir. Bunun yanında değişik anestezi yöntemlerinin modern doğum biliminde anneler için vazgeçilmez bir yenilik olarak sunulduğunu görüyoruz. Medikalize doğumlarda bu anestezi yöntemleri olumlu yanları ile anlatılırken, olumsuz yanlarından hiç bahsedilmediğini hepimiz biliyoruz.
Oysa doğumun bir hastalık olmadığını tüm bilimsel otoriteler kabul etmekte ve normal doğumu destekler gözükmektedir. Evet, doğum bir hastalık değildir. Bedenimizin ilkel beynin kontrolünde yaptığı fizyolojik bir eylemdir. Yani başka bir deyişle, gerekli ortamlar sağlandığında bedenimiz ve bebeğimiz uyum içinde çalışarak, mükemmel bir doğum yapma yeteneğine sahiptir.
Bebeği nasıl meydana getireceğini içgüdüsel olarak bilen bedenimiz, bu bebeği nasıl doğuracağını da bilir. Tıpkı diğer memelilerde olduğu gibi doğum yapma bilgisi ve gücü içimizde saklıdır ve binlerce yıldır genetik olarak aktarılmaktadır.
Yani doğum normal ve doğal bir eylemdir. Risksiz gebelik grubundaki birçok gebeden biriyseniz, bu mükemmel işleyişe yapılacak her bir müdahale doğumun mükemmel doğal gidişini bozar.
Her bir küçük müdahale, bir sonraki müdahaleye zemin hazırlar. Örneğin aç bırakılırsanız, enerjinin sağlanabilmesi için serum takılması zorunlu olur. Serum takılması hareket özgürlüğünüzü kısıtlar ve sizi yatağa bağlı kılar. Hareketsizlik yerçekiminin olumlu etkilerini kullanmanızı engeller ve doğum kasılmalarını daha şiddetli hissetmenize sebep olur. Artan rahatsızlık hissi karşısında yardım talebiniz artar ve anestetik ilaçları daha fazla tercih edersiniz. Bu kısır döngü devam eder ve sonunda medikalize bir doğumla sonuçlanmış doğum hikayenizle baş başa kalırsınız.
Doğal ve aktif doğum mümkün olduğunca müdahale edilmeden, gerekli duygusal ve fiziksel desteğin sağlandığı ortamlarda yapılan doğumun genel adıdır. Bir teknikten çok bir felsefedir.
Alıntıdır...
[h=3]Bebek nasıl doğmak istiyor?
Son yıllarda normal doğuma olan ilginin yavaş yavaş artmaya başladığını memnuniyetle görüyoruz. Bu konudaki görüşlerini Op. Dr. Hakan Çoker'den aldık.[/h]Normal doğum oranlarının artırılması amacıyla sezaryen ameliyatının muhtemel negatif etkileri ön plana çıkarılmaya çalışıldı. Bu sayede annelerin isteğe bağlı sezaryen ameliyat tercihlerinin azaltılması amaçlandı. Ancak yoğun kampanyalara rağmen istatistiklere baktığımızda devlet kurumları ve özel hastanelerde sezaryen oranlarının yine kabul edilemez seviyelerde olduğunu görüyoruz.
Peki, nerede hata yapıyor diye düşünebiliriz. Yanlış bir noktadan sonuç almaya çalışıyor olabilir miyiz? Belki de sezaryen ameliyatının negatif yanlarını anlatmaktan çok, annelerimizin ve bebeklerinin normal, daha doğrusu doğal bir doğumla kaybettiklerini yeniden hatırlamakla işe başlamalıyız.
Kimse bebeğe ne istediğini sormuyor!
Doğum yapacak aileler ve onların sorumluluklarını alan sağlık profesyonelleri sürekli neyin iyi olduğunu kendilerini merkeze alarak soruyor ve bu cevaplara göre isteklerini belirliyorlar. Korkan bir anne ağrısız bir doğum isterken, zamanı kısıtlı olan bir doktor da her şeyin planlı olmasını istiyor. Ama bu arada kimse dünya ile o anda tanışacak bireyin ne istediğini sorgulamıyor. Kimse bebeğe ne istersin diye sormuyor?
Gerçekten bebekler doğumda ne ister?
Hiç beklemediği bir anda, huzurla annesinin rahminde yatarken, birden açılan bir pencereden birinin veya birşeylerin onu çekip çıkarmasını, sonra birçok müdahaleye maruz kalmayı, daha sonra da hiç bilmediği bir ortamda, hiç bilmediği kişilerle yanlızlaştırılmayı mı?
Yoksa binlerce yıldır mükemmel bir uyumla çalışan hormonlarımızın kontrolünde, sakin ve güvenli bir ortamda huzur içinde doğumun ardından, ona sevgi ile seslenen, kollarını açmış onu bekleyen bir annenin sıcak göğsüyle buluşmak mı? Siz olsanız hangisini seçerdiniz? Kocaman kıpkırmızı ama tatsız bir hormonlu çilek mi? Yoksa şekli albenili olmasa da yediğinizde müthiş bir tat bırakan dağ çileği mi?
Bence doğru soruları sormakla başlamak lazım. Sezaryeni kötülemenin kimseye faydası yok. Çünkü sezaryen mükemmel bir kurtarma ameliyatıdır. Hatta en sevdiğim ameliyatlardan biridir. Doğru olan, unuttuğumuz doğumun büyüsünü yeniden hatırlamaktır.
Doğum bir hastalık değil!
Günümüzde doğum bilimine baktığımızda birçok hastanemizde müdahaleli doğumların çok arttığını fark etmemek mümkün değil. Medikalize doğumlar adını verdiğimiz bu doğumlarda annelerin aç bırakılma, lavman, rutin serum takılması, hareket özgürlüğünün kısıtlanması, vajinal kesi olarak bilinen epizyotomi, sürekli bebek kalp seslerinin izlenmesi gibi etkinliği bilimsel olarak kanıtlanamamış birçok rutin müdahaleye zorunlu maruz bırakıldıklarını hepimiz biliyoruz. Hatta bunlara karar verilirken annenin görüşünün bile alınmadığını üzülerek fark ediyoruz.
Tüm bu müdahalelerin gerekli olduğu durumlarda uygulanması anne ve bebek yararına olurken, bu müdahalelerin istisnasız her gebede rutin olarak uygulanması birçok olumsuzluğu beraberinde getirmektedir. Bunun yanında değişik anestezi yöntemlerinin modern doğum biliminde anneler için vazgeçilmez bir yenilik olarak sunulduğunu görüyoruz. Medikalize doğumlarda bu anestezi yöntemleri olumlu yanları ile anlatılırken, olumsuz yanlarından hiç bahsedilmediğini hepimiz biliyoruz.
Oysa doğumun bir hastalık olmadığını tüm bilimsel otoriteler kabul etmekte ve normal doğumu destekler gözükmektedir. Evet, doğum bir hastalık değildir. Bedenimizin ilkel beynin kontrolünde yaptığı fizyolojik bir eylemdir. Yani başka bir deyişle, gerekli ortamlar sağlandığında bedenimiz ve bebeğimiz uyum içinde çalışarak, mükemmel bir doğum yapma yeteneğine sahiptir.
Bebeği nasıl meydana getireceğini içgüdüsel olarak bilen bedenimiz, bu bebeği nasıl doğuracağını da bilir. Tıpkı diğer memelilerde olduğu gibi doğum yapma bilgisi ve gücü içimizde saklıdır ve binlerce yıldır genetik olarak aktarılmaktadır.
Yani doğum normal ve doğal bir eylemdir. Risksiz gebelik grubundaki birçok gebeden biriyseniz, bu mükemmel işleyişe yapılacak her bir müdahale doğumun mükemmel doğal gidişini bozar.
Her bir küçük müdahale, bir sonraki müdahaleye zemin hazırlar. Örneğin aç bırakılırsanız, enerjinin sağlanabilmesi için serum takılması zorunlu olur. Serum takılması hareket özgürlüğünüzü kısıtlar ve sizi yatağa bağlı kılar. Hareketsizlik yerçekiminin olumlu etkilerini kullanmanızı engeller ve doğum kasılmalarını daha şiddetli hissetmenize sebep olur. Artan rahatsızlık hissi karşısında yardım talebiniz artar ve anestetik ilaçları daha fazla tercih edersiniz. Bu kısır döngü devam eder ve sonunda medikalize bir doğumla sonuçlanmış doğum hikayenizle baş başa kalırsınız.
Doğal ve aktif doğum mümkün olduğunca müdahale edilmeden, gerekli duygusal ve fiziksel desteğin sağlandığı ortamlarda yapılan doğumun genel adıdır. Bir teknikten çok bir felsefedir.
Alıntıdır...
[h=3]Bebek nasıl doğmak istiyor?
Son yıllarda normal doğuma olan ilginin yavaş yavaş artmaya başladığını memnuniyetle görüyoruz. Bu konudaki görüşlerini Op. Dr. Hakan Çoker'den aldık.[/h]Normal doğum oranlarının artırılması amacıyla sezaryen ameliyatının muhtemel negatif etkileri ön plana çıkarılmaya çalışıldı. Bu sayede annelerin isteğe bağlı sezaryen ameliyat tercihlerinin azaltılması amaçlandı. Ancak yoğun kampanyalara rağmen istatistiklere baktığımızda devlet kurumları ve özel hastanelerde sezaryen oranlarının yine kabul edilemez seviyelerde olduğunu görüyoruz.
Peki, nerede hata yapıyor diye düşünebiliriz. Yanlış bir noktadan sonuç almaya çalışıyor olabilir miyiz? Belki de sezaryen ameliyatının negatif yanlarını anlatmaktan çok, annelerimizin ve bebeklerinin normal, daha doğrusu doğal bir doğumla kaybettiklerini yeniden hatırlamakla işe başlamalıyız.
Kimse bebeğe ne istediğini sormuyor!
Doğum yapacak aileler ve onların sorumluluklarını alan sağlık profesyonelleri sürekli neyin iyi olduğunu kendilerini merkeze alarak soruyor ve bu cevaplara göre isteklerini belirliyorlar. Korkan bir anne ağrısız bir doğum isterken, zamanı kısıtlı olan bir doktor da her şeyin planlı olmasını istiyor. Ama bu arada kimse dünya ile o anda tanışacak bireyin ne istediğini sorgulamıyor. Kimse bebeğe ne istersin diye sormuyor?
Gerçekten bebekler doğumda ne ister?
Hiç beklemediği bir anda, huzurla annesinin rahminde yatarken, birden açılan bir pencereden birinin veya birşeylerin onu çekip çıkarmasını, sonra birçok müdahaleye maruz kalmayı, daha sonra da hiç bilmediği bir ortamda, hiç bilmediği kişilerle yanlızlaştırılmayı mı?
Yoksa binlerce yıldır mükemmel bir uyumla çalışan hormonlarımızın kontrolünde, sakin ve güvenli bir ortamda huzur içinde doğumun ardından, ona sevgi ile seslenen, kollarını açmış onu bekleyen bir annenin sıcak göğsüyle buluşmak mı? Siz olsanız hangisini seçerdiniz? Kocaman kıpkırmızı ama tatsız bir hormonlu çilek mi? Yoksa şekli albenili olmasa da yediğinizde müthiş bir tat bırakan dağ çileği mi?
Bence doğru soruları sormakla başlamak lazım. Sezaryeni kötülemenin kimseye faydası yok. Çünkü sezaryen mükemmel bir kurtarma ameliyatıdır. Hatta en sevdiğim ameliyatlardan biridir. Doğru olan, unuttuğumuz doğumun büyüsünü yeniden hatırlamaktır.
Doğum bir hastalık değil!
Günümüzde doğum bilimine baktığımızda birçok hastanemizde müdahaleli doğumların çok arttığını fark etmemek mümkün değil. Medikalize doğumlar adını verdiğimiz bu doğumlarda annelerin aç bırakılma, lavman, rutin serum takılması, hareket özgürlüğünün kısıtlanması, vajinal kesi olarak bilinen epizyotomi, sürekli bebek kalp seslerinin izlenmesi gibi etkinliği bilimsel olarak kanıtlanamamış birçok rutin müdahaleye zorunlu maruz bırakıldıklarını hepimiz biliyoruz. Hatta bunlara karar verilirken annenin görüşünün bile alınmadığını üzülerek fark ediyoruz.
Tüm bu müdahalelerin gerekli olduğu durumlarda uygulanması anne ve bebek yararına olurken, bu müdahalelerin istisnasız her gebede rutin olarak uygulanması birçok olumsuzluğu beraberinde getirmektedir. Bunun yanında değişik anestezi yöntemlerinin modern doğum biliminde anneler için vazgeçilmez bir yenilik olarak sunulduğunu görüyoruz. Medikalize doğumlarda bu anestezi yöntemleri olumlu yanları ile anlatılırken, olumsuz yanlarından hiç bahsedilmediğini hepimiz biliyoruz.
Oysa doğumun bir hastalık olmadığını tüm bilimsel otoriteler kabul etmekte ve normal doğumu destekler gözükmektedir. Evet, doğum bir hastalık değildir. Bedenimizin ilkel beynin kontrolünde yaptığı fizyolojik bir eylemdir. Yani başka bir deyişle, gerekli ortamlar sağlandığında bedenimiz ve bebeğimiz uyum içinde çalışarak, mükemmel bir doğum yapma yeteneğine sahiptir.
Bebeği nasıl meydana getireceğini içgüdüsel olarak bilen bedenimiz, bu bebeği nasıl doğuracağını da bilir. Tıpkı diğer memelilerde olduğu gibi doğum yapma bilgisi ve gücü içimizde saklıdır ve binlerce yıldır genetik olarak aktarılmaktadır.
Yani doğum normal ve doğal bir eylemdir. Risksiz gebelik grubundaki birçok gebeden biriyseniz, bu mükemmel işleyişe yapılacak her bir müdahale doğumun mükemmel doğal gidişini bozar.
Her bir küçük müdahale, bir sonraki müdahaleye zemin hazırlar. Örneğin aç bırakılırsanız, enerjinin sağlanabilmesi için serum takılması zorunlu olur. Serum takılması hareket özgürlüğünüzü kısıtlar ve sizi yatağa bağlı kılar. Hareketsizlik yerçekiminin olumlu etkilerini kullanmanızı engeller ve doğum kasılmalarını daha şiddetli hissetmenize sebep olur. Artan rahatsızlık hissi karşısında yardım talebiniz artar ve anestetik ilaçları daha fazla tercih edersiniz. Bu kısır döngü devam eder ve sonunda medikalize bir doğumla sonuçlanmış doğum hikayenizle baş başa kalırsınız.
Doğal ve aktif doğum mümkün olduğunca müdahale edilmeden, gerekli duygusal ve fiziksel desteğin sağlandığı ortamlarda yapılan doğumun genel adıdır. Bir teknikten çok bir felsefedir.
Alıntıdır...
Selamlar anneler ve mucizeleri,
Umarım her şeyler yolundadır. Ben 2013 mayıs annesiyim. forumda dolanırken yazdıklarınızı okuyunca duygulandım, gülümsedim, hatırladım endişelerimi ve yazmak istedim naçizane. umarım sayfanızı boşuna işgal etmem
Öncelikle ben düşük tehlikem olduğu için son 2,5 ay kalana kadar tek bir badi bile almamıştım, ailelerin aldıklarını da eve bile sokmuyordum. Üstüne de 1 ay erken doğum yaptım. kaldı mı size 1,5 ay. ama her şeyimi yetiştirdim. yetişiyor yani. siz de sakın kendinizi telaşlandırıp, stres olmayın.
DOĞUM ÖNCESİ
kıyafetler zaten biliyorsunuz çeşit çeşit. en önemli tavsiyem 0-3 ay kıyafetleri kadar 3-6 ay kıyafetlerine de yer açın dolabınızda.
sonraaa tülbent. evet küçük tülbentler. o kadar işinize yarayacak ki inanamazsınız. minnaklar yaz bebeği olduğundan terlediklerinde kullanacaksınız, yıkandıklarında, hafif bir esinti olduğunda kafasına göğsüne sırtına tülbent kullanın. çok faydasını göreceksiniz.
çanta konusuna gelince bence koldan askılı çanta yerine sırt çantaları çok daha pratik oluyor. bende pierre cardin in çantasını almıştım bir hevesle ama inanın üni.de kullandığım pembe sırt çantam çoook işime yarıyor hala da kullanıyorum. sırt çantası ile çocuğu da taşıyabiliyorum ama kol çantasının düşmesi, bilmem nesi dert.
ben park yatak kullanıyorum, memnunum.
avent ve nuk kullanıyorum. emzik, biberonlarda.
oyuncaklara yüklenmeyin. benim ki bile bir kaç aydır oynuyor.
DOĞUM ve SONRASI
ben normal doğum yapabildim. erken olmasına rağmen sıkıntım olmadı normal doğurdum. bazı arkadaşlar sormuş. kesik oluyor mu diye, oluyor. yani doktorunuzla konuşabiliyorsunuz ama kesilmediğinde bazen daha çirkin yırtıklar oluyormuş o nedenle kesiyorlar. inanın kesiği hissetmiyorsunuz bile. biraz batıyor dikişler 1-1,5 ay kadar ama sonra kendiliğinden geçiyor.
Doğumdan sonra ben lohusa depresyonu yaşadım yani tam yaşayacaktım ki annem izin vermedi sağolsunAllah razı olsun bin kere. Lohusalık döneminde etrafınızda her kafadan bir ses çıkacak. Şöyle emzir, şöyle uyut, şöyle giydir. Bıdı bıdı vıdı vıdı. Tek bir kişi olsun yanınızda aklına, ruhuna, bilgisine güvendiğiniz, gerisine he deyin geçin. Kimse sizden çok düşünmez bebeğinizi.
Doğumda bolca dua okuyun, Allahım yardımcınız olsun, sağlıkla kavuşun yavrularınıza.
Soruma cevap yazan tüm anne ve anne adaylarına teşekkür ederim. Cevapları alır almaz bir koşu sağlık ocağına gittim. Onlar da beni yakalamışken yapıverdiler aşımı
PUJ Küveti almak isteyenler bence bir daha düşünmeli ne kadar kullanabilirsiniz? Boyutu küçük olduğu için bebek bir süre sonra sığmamaya başlayacaktır. Fiyatı da az değil. Ben de araştırırken karşılaşmıştım 0-6 ay diyor ama bence çok küçük olduğu için ancak yenidoğduğu zamanlarda kullanılabilir.
Çok teşekkürler. Tecrübeli birinin tavsiyelerine o kadar ihtiyacım var ki yazdıklarını okumak iyi geldi. Bebeğine ve sana uzun ve mutlu bir ömür diliyorum : ))
Rica ederim..Çok çok sevindim ikinizinde iyi olmasınamaşallah Sen topiğin en güçlü annelerindensin,az kaldı,az daha sabır
Bence annelerden çok doktorlar ikna edilmeli. Çünkü normal doğum isteyen bir çok tanıdığım (ben de dahil) normal doğum yanlısı doktor aradılar. Doktorların vakit kaybetmemek adına sezaryene yönlendirdiklerini düşünüyorum. Elbette gerektiği zamanlar oluyor, anne ve bebeğin sağlığı için mecbur olduğu zamanlar olabiliyor. Fakat ne yazık ki bunun az olduğunu düşünüyorum.
Rabbim isteyen herkese kolay bir normal doğum nasip etsin. Amin.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?